Tarih 10 Ağustos 2005? Başbakan Recep Tayyip Erdoğan: "Türkiye'nin bir Kürt sorunu vardır. Bu sorunla yüzleşecek özgüvenimiz ve demokratik cesaretimiz de vardır." Tarih 6 Nisan 2006? Yine Başbakan Recep Tayyip Erdoğan: "Elde silahla dolaşmaya gerek yok. Silahsız gelirsin, masada her şeyini konuşursun."Başbakan Erdoğan'ın kendisiyle görüşen sözde 12 aydının verdiği talimatlar sonrası ağzından çıkan ilk cümlenin bedelini Türkiye, ikinci cümleyle (yani PKK açık açık masaya davet edilerek) çok ağır bir şekilde ödemektedir.10 Ağustos 2005'teki "özgüven" ve "cesaretin" Başbakan Erdoğan'ı PKK'yı masaya davet edecek noktalara taşıdığı ve Türkiye'yi de neredeyse hergün şehit haberleri alan ve son bir haftada 10'a yakın şehit veren ve ülkeyi iç savaşın eşiğindeki Irak'tan farksız konuma taşıdığı ortada. Bu özgüven ve cesaretin sahibi engellenmediği takdirde yakın zamanda Türkiye'nin gideceği bölünme rotası da aşikardır.Türkiye, ağzından çıkanı duyan fakat ağırlığını hesaplayamayan Başbakan Erdoğan'ın söz ve icraatlarının bedelini oldukça ağır bir şekilde ödemek zorunda kalıyor. Terörün bugün bu noktaya gelmesi ve PKK'nın Türkiye Cumhuriyeti devletinin bir muhatabı olarak masaya davet edilmesi girişimi bu bedelin ağırlığını sanırım anlatıyor.Başbakan Erdoğan'ın "silahı bırak, masaya gel" sözlerini işitmekten büyük memnuniyet duyan DTP Eşbaşkanı Ahmet Türk bakın neler söylüyor: "Başbakan Tayyip Erdoğan'ın söylediklerini destekliyoruz. Artık sorunlar silahla, şiddetle çözülemez. Böyle bir mantığı doğru bulmuyoruz. Sorunun çözümü konusunda ısrarlı olmaya devam edeceğiz. Sayın Başbakan'ın söylediklerini destekliyoruz. Sözlerini barış için bir yol haritası olarak görüyoruz. PKK'nın da Başbakan'ın bu açıklamalarını önemsemesini ve olumlu yanıt vermesini bekliyoruz." Aynı memnuniyet cümlelerini "Kürt sorunu vardır" talihsiz beyanından sonra da görmüştük. Ve hatta PKK cephesinden de Başbakan Erdoğan'a şükran dolu mesajlar iletilmişti.Başbakan Erdoğan son açıklamalarının terör örgütünü masaya çağırmak olarak değerlendirilmemesi gerektiğini iddia edip şunları söylüyor: "Çok açık, net, bir defa şunu söylüyorum; PKK terör örgütü ile Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti'nin masaya oturması söz konusu olamaz. Kimse bunu evirip çevirip bir yerlere çekmesin. Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı olarak Tayyip Erdoğan da böyle bir mesaj vermez. Biz, legal olan her sivil toplum örgütüyle ve siyasi partiyle de rahatlıkla görüşürüz. Ama illegal bir yapıyla asla böyle bir şeyi yapmam mümkün değil."Bu açıklamalar karşısında Başbakan Erdoğan'a iki soru sormak gerekiyor:1) Yukarıdaki açıklamayla PKK'yı değil de, DTP'yi kastettiğinizi söylüyorsunuz. Peki ama DTP denilen örgüt ne kadar PKK'nın uzantısı olsa da, görünürde silahlı bir örgüt değildir. Ama sizin açıklamanızda "ellerindeki silahı bıraksınlar" ifadesi yer alıyor. O halde kastettiğiniz PKK değil de nedir?2) "İllegal yapılarla görüşmem" diyorsunuz ama 11 Haziran 2004'te, AB istedi diye salıverdiğiniz ve terör örgütü PKK'ya desteği, DTP kadar açık seçik olan Leyla Zana ve arkadaşlarını neden Dışişleri Konutu'nda ağırladınız? O ağırlamanın ardından Dışişleri Bakanı Gül, "Bizi kıskanıyorlar. Yapılan şeyleri küçültmeye kimsenin hakkı yok" derken, siz de, "Bu görüşme çok önemli bir aşamadır. Zana ve arkadaşları ile ben de görüşebilirim" demediniz mi?Son söz; bugün Türkiye, işbaşındaki yönetimin söz ve icraatlarıyla çok ağır bir yükün altına itilmiştir. Yaşadığımız terör belasının kartopu misali nasıl büyütüldüğü ve her gün canımızdan parça almaya devam ettiği ortada. Türkiye'ye bedel üstüne bedel ödetenlere daha ne kadar sessiz kalacağız!
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Alperen Polat / diğer yazıları
- Sadaka sosyalizmi / 17.04.2013
- Namusumuza dokunan yanar / 14.04.2013
- MHP'nin misyonu / 26.03.2013
- Tarihe şahitlik ettim / 04.03.2013
- Teröre teslim olduk / 15.01.2013
- Atatürk’e sahip çıkana sahip çıkmak / 12.01.2013
- Talabani miadını doldurdu, sıradaki gelsin! / 21.12.2012
- Arınç misyonu / 20.12.2012
- 1962’den 2012’ye ‘satılık müttefik’ Türkiye! / 19.12.2012
- ‘NATO toprağı Türkiye’den dünya savaşının fitilini ateşlemek / 18.12.2012
- Namusumuza dokunan yanar / 14.04.2013
- MHP'nin misyonu / 26.03.2013
- Tarihe şahitlik ettim / 04.03.2013
- Teröre teslim olduk / 15.01.2013
- Atatürk’e sahip çıkana sahip çıkmak / 12.01.2013
- Talabani miadını doldurdu, sıradaki gelsin! / 21.12.2012
- Arınç misyonu / 20.12.2012
- 1962’den 2012’ye ‘satılık müttefik’ Türkiye! / 19.12.2012
- ‘NATO toprağı Türkiye’den dünya savaşının fitilini ateşlemek / 18.12.2012