Son on yıldır Türkiye'de yapılan misyonerlik faaliyetleri insanımızın tam bir kafa karışıklığına sebep oldu. Bir yandan Kur'an kursuna, imam hatiplere getirilen sınırlandırma; öbür taraftan Uyum yasalarıyla hükümetler tarafından misyonerlik faaliyetlerinin önü açılmıştır. Yerli ajan, ünlü teolog, diyalogcuların, papazların ağına düşen insanımız itikadi olarak saptırılmaya çalışıldı. 14 asırlık dinimiz TV'lerde tartışma konusu yapıldı. Temel kavramlarla oynandı, 'bana göre, sana göre' açıklamalarıyla inancımız sarsıldı. Bazen figuranlar değişti, bazen kanallar, ama faaliyetler hiç değişmedi. Nurcu papazlar TV'lerde boy gösterdi. Papazlı, hamamlı hocaefendili iftarlar düzenlendi, dualar papazlara yaptırıldı. Savunmasız kalan Türk Milleti, en temel değerlerinde şüpheye düşürüldü. TV'de birbirine ilan-ı aşk eden papaz-hocaefendi görüntüleri, 'başötrüsü füruattır' açıklamaları, her şeyi gördü bu millet. Kurbanda horoz kesilebilir, para bağışlanabilir, hacc yerine fakirlere para dağıtın, Türkçe ibadet, kadınlar cuma kılabilir, baş açık namaz vs. açıklamalar, tartışmalar sürüp gitti. Bu rolleri kimler oynadı herkes gördü, gazeteler yazdı, millet seyretti, siyasiler yasa değişikliği ile 38 bin kilise evi açılmasına imkan tanıdı. Din dersi kitaplarında Kelime-i Tevhidin ikinci kısmı çıkartıldı.Muhammetsiz bir din; ve teslis ilahi din olarak takdim edildi. MEB tavsiyeli olduğu söylenen misyonerik kitapları çocuklarımıza dağıtıldı. TV'ler bunları gösterdi. Türk tarihinde ilk defa sinegog, kilise cami aynı avluda birleştirildi. Diyaolgcu bir ilahiyat profesörü sözüm ona bir tefsir hazırlamış incilden ve tevratdan alıntılar koymuş yani üç kitabın tefsiriymiş!.. ABD elçisinin sözünü ettiği "Allah katında din islamdır" ayetini hutbelerde okumanız diyaloğu bozar", sözünden çok önceleri nurcu diyalogcu çevrelerce ve siyasilerle zaten önceden yapılmıştı. ABD elçisi milletin tepkisini ölçmek için bunları söylemişti. Millette tepki ne arar? Bütün bu haince çalışmalar milletin itimat ettiği müslüman kılıklı "müslüman rahip" ilahiyat profesörü ünlü teologlarca gerçekleştiriliyordu. Milletin saf inancı ve iyi niyeti bu haince planı bir süre görememiştir. Bütün bunlara karşı tüm imkanlarını seferber ederek Meltem-Mesaj yayınları Türk Milletinin haçlı saldırısına karşı savunma hattı olmuştur. BTP lideri Prof. Dr. Haydar BAŞ, siyaset değil; tam bir vatan müdafaası yapmıştır. Tıpkı dedeleri Kılıçarslan gibi. Bu nedenle bu çevrelerin saldırılarına hedef olmuştur. Onun iman dolu çelik göğsüne çarpan haçlı artıkları millet tarafındanda görüldü ve işte panik başladı. Ünlü teolog, suret-i haktan görünmeye çalışıyor. Bir anda misyonerliğin, diyaloğun karşısına geçti. Hocaefendi, Kur'an ve Sünnet ölçüsünde sade bir müslümanım, açıklaması yaptı. Tiyatro oynanıyor ya roller değişiverdi. Çırpınmayın oyun bitti. Bütün rollerinizi herkes gördü. Allah'ın ve yüce milletin sizi affı için, eski rollerinizden vazgeçtiğinizi, sizi kullanan güçleri kamuoyu önünde açıklayarak özür ve af dileyin. Çünkü oyun bitti!..
Misafir Kalem (A) / diğer yazıları
- Niçin organik cilt ürünlerini tercih etmeliyiz? / 01.06.2014
- Ali Ekber ARAS / 17.12.2013
- İbretlik ve dramatik bir olay: Yassıçemen Savaşı / 15.10.2012
- Savaşsız işgal ya da kaldırım taşlarını yemek / 12.10.2012
- Gavur Kadı / 21.09.2012
- Doğru söze ne denir? / 14.09.2012
- Süslü cümleler.... / 14.09.2012
- Çözümün önünden çekil! / 07.09.2012
- 2011'de neler olmadı' (Hüsamettin Çalışkan) / 04.01.2012
- Ölçülerden uzaklaşıldı (Harun KAYACI) / 01.01.2012
- Ali Ekber ARAS / 17.12.2013
- İbretlik ve dramatik bir olay: Yassıçemen Savaşı / 15.10.2012
- Savaşsız işgal ya da kaldırım taşlarını yemek / 12.10.2012
- Gavur Kadı / 21.09.2012
- Doğru söze ne denir? / 14.09.2012
- Süslü cümleler.... / 14.09.2012
- Çözümün önünden çekil! / 07.09.2012
- 2011'de neler olmadı' (Hüsamettin Çalışkan) / 04.01.2012
- Ölçülerden uzaklaşıldı (Harun KAYACI) / 01.01.2012