Trump'ın nükleer test önerisi küresel gerilimlere gebe
Trump, 33 yıl sonra nükleer testleri yeniden başlatma emri verdi; dünya nefesini tuttu! Bu karar, küresel silahsızlanma çabalarını baltalarken, çevre ve diplomasiyi tehdit ediyor
13.11.2025 18:50:00
Eyüp Kabil
Eyüp Kabil





ABD Başkanı Donald Trump'ın Ekim 2025 sonunda yaptığı açıklama, uluslararası güvenlik arenasında yankı uyandırdı. 33 yıldır askıda olan nükleer silah testlerini yeniden başlatma talimatı, sadece ABD'nin savunma stratejisini değil, küresel nükleer silahsızlanma çabalarını da sorgulatıyor.
Bu öneri, Trump'ın sosyal medya paylaşımıyla duyuruldu ve Pentagon'a "Rusya ve Çin'le eşit düzeyde" testlere hazırlanma emri verdi. Uzmanlar, bu hamlenin sembolik bir güç gösterisi mi yoksa gerçek bir politika değişikliği mi olduğunu tartışıyor. Tarihsel bir moratoryumun sonlandırılması, çevre, sağlık ve diplomatik riskleri beraberinde getirirken, nükleer yayılmayı önleme anlaşmalarını tehlikeye atabilir.
Tarihsel arka plan ve önerinin kökenleri
ABD'nin son yeraltı nükleer testi 1992'de Nevada Çölü'nde gerçekleştirilmişti. Soğuk Savaş sonrası dönemde, 1996'da imzalanan Kapsamlı Nükleer Deneme Yasağı Anlaşması (CTBT) ve 1963 Nükleer Test Yasağı Anlaşması gibi uluslararası taahhütler, testleri fiilen durdurmuştu.
Trump'ın önerisi, bu moratoryumu bozmayı hedefliyor; gerekçesi ise ABD nükleer cephaneliğinin "eskiyen" olduğu ve rakiplerin testlere devam ettiği iddiası. Ancak uzmanlar, ABD'nin simülasyon teknolojileriyle (örneğin, süper bilgisayar modelleri) cephaneliğini zaten güncel tuttuğunu belirtiyor.
Bu talimat, Trump'ın ikinci döneminde savunma harcamalarını artırma stratejisinin bir parçası olarak görülüyor; örneğin, 2025 savunma bütçesinde nükleer modernizasyon için 50 milyar dolar ayrılmıştı. Öneri, Pentagon'un hazırlık sürecini hızlandırmayı içeriyor, ancak Kongre onayı ve çevresel etki değerlendirmeleri gibi engeller var.
Potansiyel etkiler ve uluslararası tepkiler
Bu adımın en büyük riski, nükleer yayılma zincirini tetiklemesi. Rusya ve Çin, testlere misilleme olarak kendi programlarını hızlandırabilir; örneğin, Rusya'nın 2024'te hipersonik füze testleri zaten gerilimi artırmıştı.
Çevre açısından, Nevada gibi test sahalarında radyoaktif sızıntılar, yer altı sularını kirletebilir ve Marshall Adaları gibi geçmiş test mağduru bölgelerde sağlık sorunlarını (kanser vakaları) çoğaltabilir.
Diplomatik olarak, BM Güvenlik Konseyi'nde kınama sesleri yükseliyor; Avrupa Birliği, CTBT'yi yeniden onaylama çağrısı yaptı. ABD içinden ise New Mexico gibi eyaletlerden protestolar geldi, zira geçmiş testler bölgede kalıcı hasar bırakmıştı. Uzmanlara göre, bu öneri kısa vadede caydırıcılık sağlasa da, uzun vadede küresel istikrarsızlığı artırır.
Alternatif olarak, simülasyon yatırımlarını artırmak daha güvenli bir yol olarak öneriliyor. Trump yönetiminin bu konuda net bir yol haritası çizmemesi, belirsizliği derinleştiriyor ve 2026 zirvelerinde masaya taşınacak bir kriz yaratıyor.
Bu gelişme, nükleer silahsızlanmanın kırılganlığını bir kez daha gözler önüne seriyor. Barış yanlısı gruplar, kamuoyu baskısıyla moratoryumu koruma mücadelesi verirken, dünya liderleri dikkatle izliyor.
Bu öneri, Trump'ın sosyal medya paylaşımıyla duyuruldu ve Pentagon'a "Rusya ve Çin'le eşit düzeyde" testlere hazırlanma emri verdi. Uzmanlar, bu hamlenin sembolik bir güç gösterisi mi yoksa gerçek bir politika değişikliği mi olduğunu tartışıyor. Tarihsel bir moratoryumun sonlandırılması, çevre, sağlık ve diplomatik riskleri beraberinde getirirken, nükleer yayılmayı önleme anlaşmalarını tehlikeye atabilir.
Tarihsel arka plan ve önerinin kökenleri
ABD'nin son yeraltı nükleer testi 1992'de Nevada Çölü'nde gerçekleştirilmişti. Soğuk Savaş sonrası dönemde, 1996'da imzalanan Kapsamlı Nükleer Deneme Yasağı Anlaşması (CTBT) ve 1963 Nükleer Test Yasağı Anlaşması gibi uluslararası taahhütler, testleri fiilen durdurmuştu.
Trump'ın önerisi, bu moratoryumu bozmayı hedefliyor; gerekçesi ise ABD nükleer cephaneliğinin "eskiyen" olduğu ve rakiplerin testlere devam ettiği iddiası. Ancak uzmanlar, ABD'nin simülasyon teknolojileriyle (örneğin, süper bilgisayar modelleri) cephaneliğini zaten güncel tuttuğunu belirtiyor.
Bu talimat, Trump'ın ikinci döneminde savunma harcamalarını artırma stratejisinin bir parçası olarak görülüyor; örneğin, 2025 savunma bütçesinde nükleer modernizasyon için 50 milyar dolar ayrılmıştı. Öneri, Pentagon'un hazırlık sürecini hızlandırmayı içeriyor, ancak Kongre onayı ve çevresel etki değerlendirmeleri gibi engeller var.
Potansiyel etkiler ve uluslararası tepkiler
Bu adımın en büyük riski, nükleer yayılma zincirini tetiklemesi. Rusya ve Çin, testlere misilleme olarak kendi programlarını hızlandırabilir; örneğin, Rusya'nın 2024'te hipersonik füze testleri zaten gerilimi artırmıştı.
Çevre açısından, Nevada gibi test sahalarında radyoaktif sızıntılar, yer altı sularını kirletebilir ve Marshall Adaları gibi geçmiş test mağduru bölgelerde sağlık sorunlarını (kanser vakaları) çoğaltabilir.
Diplomatik olarak, BM Güvenlik Konseyi'nde kınama sesleri yükseliyor; Avrupa Birliği, CTBT'yi yeniden onaylama çağrısı yaptı. ABD içinden ise New Mexico gibi eyaletlerden protestolar geldi, zira geçmiş testler bölgede kalıcı hasar bırakmıştı. Uzmanlara göre, bu öneri kısa vadede caydırıcılık sağlasa da, uzun vadede küresel istikrarsızlığı artırır.
Alternatif olarak, simülasyon yatırımlarını artırmak daha güvenli bir yol olarak öneriliyor. Trump yönetiminin bu konuda net bir yol haritası çizmemesi, belirsizliği derinleştiriyor ve 2026 zirvelerinde masaya taşınacak bir kriz yaratıyor.
Bu gelişme, nükleer silahsızlanmanın kırılganlığını bir kez daha gözler önüne seriyor. Barış yanlısı gruplar, kamuoyu baskısıyla moratoryumu koruma mücadelesi verirken, dünya liderleri dikkatle izliyor.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.














































































