Hayatımda ilk defa hakim karşısına çıktım ve yirmi dakika kadar ve tek celse süren davalı olduğum mahkeme sonunda karar metni hazırlandı ve iki hafta geçmeden de gerekçeli kararı geldi.
Çağlayan Adliyesi'nde günde yüzlerce kez, Türkiye'deki adliyelerde ise bir günde belki binlerce kez yazılan dava karar metninde en tepede yer alan cümle dikkatimi çekti: "Türk Milleti adına…"
Hakimlerimiz Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nın 9. Maddesi gereğince Türk Milleti adına karar vermektedir: Yargı yetkisi, Türk Milleti adına bağımsız mahkemelerce kullanılır.
Biraz üzerinde düşünüldüğünde bir cümle içerisinde bizler için anlamlı çok sayıda yorumun da birarada bulunduğunu görebiliriz.
Öncelikle; Türkiye Cumhuriyeti topraklarında yaşayan herkes azınlık konumunda olduğu açıkça belirtilmediği sürece Türk Milleti'nin bir ferdidir veya başka bir deyimle bu ifade 'Ne mutlu Türküm diyene' cümlesinin bağımsız mahkemelerimizdeki anlamlı bir tezahürü ve aynı zamanda bir yansımasıdır.
İkincisi… Yargı yetkisi, Türk Milleti adına kullanılır. Dikkat buyurunuz: Türkiye Cumhuriyeti Devleti adına değil ya da iktidar adına ya da bir partiler adına, hatta Türkiye Büyük Millet Meclisi adına da değil. "Türk Milleti" adına kullanılır.
Doğrudur, yasama, yürütme ve yargı devlet kurumlarıdır ve devletin şemsiyesi altında görevlerini yerine getirirler ama mahkemelerimiz ve hakimlerimiz "Türk Milleti adına" karar verir ve yüce Türk Milleti'nin bir ferdi olarak benim için ya da sizin için yani Türk Milleti için karar verildiğine göre mahkemeler ve hakimler öncelikle bana, sana ve Türk Milleti'ne karşı sorumludur ve yetkiyi de Türk Milleti'nden alır.
Üçüncüsü… "Yargı yetkisi, Türk Milleti adına bağımsız mahkemelerce kullanılır" ifadesindeki "bağımsız mahkemeler" tamlamasından da yol çıksak ya da yukarıda belirttiğimiz üzere mahkemelerin ve hakimlerin yasama yetkisini Türk Milleti'nden aldığı vurgusundan da yola çıksak göreceğiz ki tüm mahkemelerimiz bağımsız, tarafsız başka bir deyimle adil olmalıdır; işte bu sebepledir ki karar metninde en tepede Devlet adına, TBMM adına ya da benzeri başka bir ifade değil de Türk Milleti adına yazmaktadır.
İşte bu üç anlamlı yorumu sunduktan sonra her birinin sağlıklı ve Türk Milleti adına yakışır bir şekilde uygulanmasında sıkıntılar olduğunu da görmezden gelmemek gerekir.
Ankara-Sivas arasına mahkûm edilmiş, boğazları, Ege'si, Akdeniz'i olmayan ve mirası borçlarla dolu yıkılmış bir imparatorluktan bugünkü Türkiye Cumhuriyeti Devleti'ne uzanan zorlu yolun önderi Mustafa Kemal Atatürk'ün 'Ne mutlu Türk'üm diyene' ifadesindeki anlamı adeta yok sayarak "biz bir milletiz" denirken "biz Türk Milletiyiz" diye asıla vurgu yapan ifadelerden kaçınılmaya doğru bir geçiş yapılmaya çalışılması işte bu sıkıntılardan birisine belki de en güzel örnek olsa gerektir.
Yüce Türk Milleti adına karar veren bağımsız mahkemelerimizin ve hakimlerimizin sıkıntılarını dillendirmeyi ise tecrübeli avukat/yazar kadromuza bırakarak "Ne mutlu Türk'üm diyene" diyerek yazımı sonlandırıyorum.
- Borsa İstanbul’un küçük yatırımcıları / 06.01.2021
- Atı alan İngiltere sadece Üsküdar’ı geçmedi! / 05.01.2021
- Hemen barış, şimdi barış; savaşma barış! / 22.10.2020
- Buğdayda beklenmeyen düşüş / 31.08.2020
- Diyanet İşleri Başkanlığı çalışanlarına çağrı-III / 05.08.2020
- Türkiye, KKTC ve Doğu Akdeniz / 23.07.2020
- Tartus’u anlamadan Akdeniz’i anlamak / 12.07.2020
- Sadece ‘O’ bıkmadı! / 24.04.2020
- Kimdir Sayın Prof. Dr. Haydar Baş? / 17.04.2020