logo
24 NİSAN 2024

Türk Milletini ırgatlaştırmak istiyorlar

13.07.2002 00:00:00
Toprağımızı öldürdüler; tarımı bitirdiler. Milletçe ırgat oluyoruz. Buna çağdaş bir ırgatlaştırma da diyebilirsiniz. Öyle bir hava estiriliyor ki sanki çağdaşlaşma, medenileşme, ilerleme, treni, traktörü, kamyonu ve gemisi bizi almak için kapımızda duraklamış da kaçırmamak için bir vaveyladır kopuyor. Kablosu kıta ötesindeki özel prize takılı link TV kanalları da her gün aynı paragrafı okuyorlar: AB'ye girmekten başka çözüm yolu yokmuş, bütün problemlerimiz onunla çözülecekmiş... Global dünyada medeniyetin en uç, en yeni, en güzel, en en bilmem ne vs. noktası orasıymış. Ne yazık ki bu uğurda yapılanlarla çiftçimiz sırtından bıçaklanmıştır. Gazeteniz Yeni Mesaj'da, AB'nin tarımına yönelik şartlarını yerine getirmemiz halinde tarımcılığımızın tamamen biteceği defalarca ifade edilmiştir. Olan oldu ve ulusal programla AB'ye taahhüt edilen tarımla ilgili yasalar tek tek hayata geçti. Tabi tarım reformunun hayata geçmesiyle çitçinin de hayatı söndü. Tarımda çiftçiye verilen destek aşağıya çekildiği gibi çiftçinin kendi çabasıyla ürettiğine de sınır konuldu. Şimdi ülkemizde tarıma yönelik, yıllar öncesinden başlayan oyunda son perde oynanmaktadır.

GLOBAL GÜÇLERİN DEDİ?İMİ YAP YAPTI?IMI YAPMA DAYATMASI

Tarım, beslenme odaklı bir sektör olduğu için tüm dünya nüfusu için büyük önem taşımaktadır. Türkiye de coğrafi konumu ve iklim koşulları avantajları nedeniyle, geçmiş dönemde tarımsal açıdan kendi kendine yeterlilik kriterlerini karşılayan sınırlı sayıda ülkeler arasında yer almaktaydı. Ancak toprak da tarım da elden gitmek üzeredir. Global güçler çağdaş stratejilerle toprağımızı elimizden alacaklar; çiftçimizi de ırgat yapacaklar. Oyunun son perdesinin konusu budur. Siyasetçilerin; teslimiyetçi tavrı ve IMF'nin her sözünde hikmet arayan yorumu bu işin hiçte zor olmayacağını ortaya koymaktadır. Ulusal belge ve niyet mektupları doğrultusunda çıkarılan şeker, buğday vb. fındık top yekun tarım yasaları ile ne yazık ki tarım ülkesinde tarım bitmiştir. IMF, Dünya Bankası ve AB Tarım Politikalarının yönlendiricileridir. Gelişmiş bir çok ülkede, çok büyük tarım ürünü stokları vardır. Uluslararası Para Fonu ve Dünya Bankasının politikaları gelişmiş ülkelerin ve o ülke ekonomilerinin lokomotifi olan şirketlerin menfaatlerini kollamak üzerine kuruldur. Global yönlendiriciler, bu ülkelerdeki stokları pazarlama ve uzun vadede korumaya yönelik politika üretmektedirler. Bizim dışımızdaki bütün ülkelerde tarım büyük teşvikler görmektedir. Mesela 1998 yılında ABD'de üreticiye ödenen destek miktarı 15 milyar dolar, AB'de 45,5 milyar dolardır. Önümüzdeki 10 yıl içinde ABD'li üreticilere tam 180 milyar dolar, yani yaklaşık 250 katrilyon lira sübvansiyon aktarılacaktır. Böylece, sübvansiyon miktarı, bir anda yüzde 80 oranında artırılmış olacaktır. Yine Avrupada çiftçi başına yılda yaklaşık 7.5 milyar lira sübvansiyon yapılmaktadır. Türkiye'de ise bu oran 2,9 milyar dolardır. Oysa tarım nüfusu bakımından en yüksek rakam Türkiye'dir. 77,8 milyon hektar Türkiye arazisinin %30,1'ini oluşturan 23,4 milyon hektarı tarım alanıdır. Ancak Türkiye'nin destekleri AB ve OECD ortalamalarının gerisinde kalmıştır. AB ve ABD bu desteklerle bu yıl pamuk üreticisinin mağduriyetini önlemiştir. Türk üreticisi ise maliyetleri bile karşılayamaz durumdadır. Maliyet artışı nedeniyle Bulgaristan ve Romanya gibi ülkelerde üretim yapmayı tercih eden Türk çiftçilerinin sayısı giderek artmaktadır. Gelinen bu noktada Dünyada kendi kendine yeten 10 ülkeden biri diye övünen tarım ve hayvancılık ülkesi Türkiye, Avrupa'dan ve Amerika'dan; buğdaydan kırmızı mercimeğe, tütünden ayçiçeğe kadar ürün ithal eden ülke haline gelmiştir. Dış Ticaret Müsteşarlığına göre Türkiye'ye geçen yıl 281 milyon 304 milyon dolarlık tütün, 123 milyon 978 bin dolarlık ekmeklik buğday, 94 milyon 126 bin dolarlık ayçiçeği, 82 milyon 937 bin dolarlık soya fasulyesi ithal etmiştir.

BİR GEÇİŞ SÜRECİ OLARAK KURULLAR

Hükümet "yapısal reform" taahhütleri ile doğrudan doğruya kamu kesiminin ekonomiye müdahalesini tasfiye etmeyi amaçlamaktadır. 9 Aralık 1999 tarihinde IMF'ye verilen Niyet Mektubun çerçevesinde fiyat garantisiyle destekleme alımlarının, girdi desteğinin, kredi desteğinin ve prim desteğinin 2 yıl içinde tamamen ortadan kaldırılması, buna ilişkin tüm kurumsal mekanizmanın özelleştirme-tasfiye yoluyla sistemden çıkarılması hedeflenmekte bunun yerine kurul sistemi getirilmektedir. Bir ağ gibi Devletin her yerini saran bu kurullar; "sermaye hareketlerinin serbestleşmesi", "uluslararası ekonomi ile bütünleşme" gibi amaçlarla; devletin müdahalesini ortadan kaldırmakta; ancak, tarımımızı uluslar arası tekellere altın tepside sunmaktadır. Mesela şeker pancarı üretimine, şeker üretimine ve iç pazara verilebilecek şeker miktarına Kurul'ca belirlenecek kotalar getirilmekte; nişasta bazlı şekerler (NBŞ) için bu kotanın en fazla %10'u oranında kota tahsis edilecektir. Toplam kotanın şirketlere dağıtımında şeker Kurul yetkili olacaktır. Şeker satış fiyatları da olağanüstü yetkilerle bu kurulun, yabancıların sektöre girmesiyle (Telekomünikasyon Kurulu örneğinde olduğu gibi.) bir tür tahkim kuruluna dönüştürülmek istenmektedir. Yasanın geçici 8.maddesine göre: "Uluslararası kuruluşlarla yapılan anlaşmalar çerçevesinde, Bakanlar kurulu, Kurum ve organlarının görev, yetki ve görev süresini 31.12.2004 tarihinde yeniden belirler". Bu şu demektir; Yeni müzakerelerde IMF'ye (Bağımlılığımızı pekiştiren) açık bir çek verilmiştir. Yine ithaldeki koruma oranlarının da (2000'de tahıllarda yüzde 45'lik düzeyinden) 2002'den itibaren yüzde 5 düzeylerine çekilmesi, Tarımdaki sistemli çökertmenin ne derece vahim boyutlarda olduğunu göstermektedir. Tarımı ürünü uzun vadede aynı taktikle yönlendirici ve kısıtlayıcı uluslararası mekanizmalara bağlanacaktır. Destek fiyatlarının yerini, borsa fiyatları alacaktır. Özelleştirme ve fabrikaların yabancı sermayeye satılması ile tarım yabancıların güdümüne bırakılacaktır. IMF'nin bir dayatması olan Özelleştirme yasası, Endüstri Bölgeleri Yasası, tütün yasası ve şeker yasası ile Türkiye her açıdan pazar haline getirilmemenin hukuki altyapısı oluşmuştur. Buna göre süreç şöyle işlemektedir: Kamunun elindeki inisiyatif ve güç bu yasalarla kurullara, (Şeker kurulu gibi) sonra bu kurullara hakim olan özel tekellerin eline geçecek, oradan da yabancı tekellerin eline geçecektir. Tahkim yasası da bu düzenin hukuki emniyet sbobu olacaktır. Böylece güç ve yetki yasalarla sınır ötesine kayacaktır. Yabancı sermayeli büyük şirketler yabancı sermayeyi teşvik kanununun kendilerine verdiği olanaklarla da Türkiye'nin kaynaklarına hürmetle buyur edilecek ve güçlerine güç katacaklardır.

ÇİFTÇİ KENDİ TOPRAKLARINDA IRGAT OLUYOR

Dünyada kişi başına ortalama şeker tüketimi 19 kg.dır. Avrupa ortalaması 33 kg, AB ortalaması 36 kg iken, Türkiye'de de 31 kg.dır. Buradan anlaşılacağı üzere, Türkiye'de gelir düzeyine kıyasla şeker tüketimi çok yüksek düzeydedir. Türkiye dünya toplam şeker tüketiminde 8. sırada bulunmaktadır. Şeker üretiminde Türkiye'nin sırası ise 11'inciliktir. Dolayısıyla, Türkiye'de şeker üretiminin geriletilmesi ve ithalata bağımlı kılınmaktadır. Türkiye hiçbir döneminde bu kadar dayatmalarla karşı karşıya kalmamıştır Türkiye adım adım üretimsizliğe sürükleniyor. Dünyanın 6. büyük projesi olarak tanımlanan ve Coğrafi durum ve iklim gereği bölge halkı için hayati öneme sahip olan GAP o topraklarda yaşayan milyonlarca insanımız değil uluslararası tekeller, ABD'li ve İsrailli güç odakları ve temsilcilerine bırakılmaktadır.

ANAYASA AÇIKÇA İHLAL EDİLİYOR

Tarımla ilgili politikalar anayasaya tamamen aykırıdır. milli servetin ortalama Anayasamız tarımı ve Türk çitçisini üretimi artırmak yolunda devlete sorumluluk yüklemiştir. Türk tarımını önündeki engellerin aşılması teşviklerle, primlerle, destekleme alımlarıyla, araç ve gereçlerle çitçiyi desteklemek anayasal bir görevken; çıkarılan yasalarla tam tersine bir politika güdülmüştür. Çıkarılan bu yasalar anayasaya temelden aykırı olduğu gibi hukuki olarak zarara uğrayan çiftçilerin tazminat hakları bir yana bu grevi yerine getirmeyenlerin de yargı önünde hesap vermesini gerektirir. Anayasamızın Tarım, hayvancılık ve bu üretim dallarında çalışanların korunması başlığını taşıyan maddesi hiç yoruma mahal bırakmayacak kadar açıktır: Madde 45.- Devlet, tarım arazileri ile çayır ve meraların amaç dışı kullanılmasını ve tahribini önlemek, tarımsal üretim planlaması ilkelerine uygun olarak bitkisel ve hayvansal üretimi artırmak maksadıyla, tarım ve hayvancılıkla uğraşanların işletme araç ve gereçlerinin ve diğer girdilerinin sağlanmasını kolaylaştırır. Devlet, bitkisel ve hayvansal ürünlerin değerlendirilmesi ve gerçek değerlerinin üreticinin eline geçmesi için gereken tedbirleri alır. Menşei IMF ve AB olan programların sayesinde topraklarımız bomboş, köylünün Traktörü elinden alınmış, şehir şehir meyve sebze taşıyan kamyonlara, trenlere pek rastlayamıyoruz artık. Çözüm imkansız değil tabi. Yeter ki siz, size gelenden, projenin menşeini ve müellifini öğrenin.

ÜRÜN NE ÖDEDİK ($)Tütün 281.304.000Buğday 123.978.000Ayçiçeği 94.126.000Mısır yağı 45.850.000Kırmızı mercimek 41.062.000Muz 40.326.000Tereyağı 5.562.000Süt krema 10.225.000Bağırsak 16.201.000Kuru fasulye 9.495.000Portakal suyu 1.870.000Uskumru 6.324.000(Dış ticaret müsteşarlığına göre geçen yıl tarım ürünü ithalatı)

* Kâzım ÜSTÜN
Kameranın âlâsı üretildi
Ambargolar ASELSAN'ı kamçıladı
Vergi böyle toplanmaz
Eski Bakan Çelebi'den sert eleştiriler
Trabzonspor'un eski başkanı vefat etti
Evinde ölü bulundu
Bakan'ın sözlerine tepki gösterdi
'Tam bir Düyûn-ı Umûmiye sistemi'
İlk 3 ayda harcamaları yüzde 120 arttı
CHP: Tasarruf Saray'dan başlasın
Pentagon'dan Irak'a: Bölgedeki ABD güçlerini koru
Hem işgalci, hem koruma istiyor!
Adalet Bakanı mesajı verdi
'DEM Parti kapatılabilir'
Fanatik Yahudiler Mescid-i Aksa'ya baskın düzenledi
Bilinçli olarak gerginliği tırmandırıyorlar
'Saray' ziyareti öncesi kritik randevu
Kılıçdaroğlu, Özel ile görüşecek mi?
ABD'li senatör, İsrail'e desteğe tepki gösterdi
"Artık yeter!"
6 gündür haber alınamıyordu, itfaiye içeri girince şaşırdı
Derin uykudan uyandı!
İsrail devlet televizyonu duyurdu
Ordu yakında Refah'a girecek!
'Orijinalini paylaşıyorum ki ahlaksızlığınız görülsün'
Montajlı fotoğraf polemiği
THY uçağı kalkışını erteledi
İlber Ortaylı uçakta rahatsızlandı
Bu fuara sıradan insanlar gelmiyor!
Avrupa'nın en büyük boya fuarı Türkiye'de
Kameranın âlâsı üretildi
Ambargolar ASELSAN'ı kamçıladı
Vergi böyle toplanmaz
Eski Bakan Çelebi'den sert eleştiriler
Trabzonspor'un eski başkanı vefat etti
Evinde ölü bulundu
Bakan'ın sözlerine tepki gösterdi
'Tam bir Düyûn-ı Umûmiye sistemi'
İlk 3 ayda harcamaları yüzde 120 arttı
CHP: Tasarruf Saray'dan başlasın
Pentagon'dan Irak'a: Bölgedeki ABD güçlerini koru
Hem işgalci, hem koruma istiyor!
Adalet Bakanı mesajı verdi
'DEM Parti kapatılabilir'
Fanatik Yahudiler Mescid-i Aksa'ya baskın düzenledi
Bilinçli olarak gerginliği tırmandırıyorlar
'Saray' ziyareti öncesi kritik randevu
Kılıçdaroğlu, Özel ile görüşecek mi?
ABD'li senatör, İsrail'e desteğe tepki gösterdi
"Artık yeter!"
6 gündür haber alınamıyordu, itfaiye içeri girince şaşırdı
Derin uykudan uyandı!
İsrail devlet televizyonu duyurdu
Ordu yakında Refah'a girecek!
'Orijinalini paylaşıyorum ki ahlaksızlığınız görülsün'
Montajlı fotoğraf polemiği
THY uçağı kalkışını erteledi
İlber Ortaylı uçakta rahatsızlandı
Bu fuara sıradan insanlar gelmiyor!
Avrupa'nın en büyük boya fuarı Türkiye'de

Kendi çipini üreten ASELSAN buluşlara devam ediyor

 
ASELSAN Genel Müdürü Ahmet Akyol, İHA kameralarına Kanada tarafından uygulanan ambargoları anımsatarak, "O dönem bir geliştirme projesi başlattık. Önce ambargoyu bertaraf edecek bir kamera yapmak daha da ötesinde dünyada bu alandaki en iyi kamerayı da yapabilmek üzere yola çıkmıştık. Geldiğimiz noktada İHA kameramız ASELFLIR-500'ü tamamladık. Artık operasyonel olarak Silahlı Kuvvetlerimizin kullanımına da girdi" dedi.
24.04.2024 23:34:00
ANADOLU AJANSI
 Kendi çipini üreten ASELSAN buluşlara devam ediyor
 Kendi çipini üreten ASELSAN buluşlara devam ediyor

ASELSAN Genel Müdürü Ahmet Akyol, ihracat yaptıkları ülke sayısını 86'ya çıkardıklarını dile getirerek, "ASELSAN'ın bu yıl yeni ihracat sözleşmeleri açısından 1 milyar dolara yaklaşma hedefi var" dedi. Anadolu Ajansı Teknoloji Masası'nın konuğu olan Akyol, ASELSAN olarak denizin derinliklerinden uzayın derinliklerine kadar her alanda her platforma kritik sistemler geliştirdiklerini kaydetti.

Siz mi ambargo uygularsınız?!

Akyol, İHA kameralarına Kanada tarafından uygulanan ambargoları anımsatarak, "O dönem Savunma Sanayii Başkanlığımızın liderliğinde bir geliştirme projesi başlattık. Önce ambargoyu bertaraf edecek bir kamera yapmak daha da ötesinde dünyada bu alandaki en iyi kamerayı da yapabilmek üzere yola çıkmıştık. Geldiğimiz noktada İHA kameramız ASELFLIR-500'ü tamamladık. Artık operasyonel olarak Silahlı Kuvvetlerimizin kullanımına da girdi" ifadelerini kullandı. ASELFLIR-500'ün rakiplerine oranla yüzde 30 daha iyi performans sergilediğine dikkati çeken Akyol, kameranın lazer işaretlemedeki başarısıyla da güdümlü mühimmatların daha hassas vuruş kabiliyeti kazanmasını sağlamış olduğunu vurguladı.

Hava savunma sistemlerinde yeni ataklar

Akyol, ASELSAN'ın alçak irtifada KORKUT sistemi olduğunu belirterek, sözlerini şöyle sürdürdü: "Kendisine yönelen dron, seyir füzesi ve benzeri tüm tehditleri parçacıklı mühimmatlarla önce tespit edip sonra onları engellemeye dayalı bir teknoloji. Bu envantere kazandırdığımız ve seri üretimini devam ettirdiğimiz bir sistem. Bunun bir üstünde HİSAR-A diye isimlendirdiğimiz bu sefer biraz daha irtifanın arttığı artık füzelerin devreye girdiği bir sistem var. Burada da Roketsan ile güzel bir işbirliğimiz var. Füzeleri onlar bize sağlıyorlar, biz de bütün sistemi bir araya getirerek alçak irtifalı HİSAR-A'yı tamamlayıp envantere kazandırdık.
Bir üstünde de HİSAR-O'muz var. Orta menzilde. Bunun da envantere kazandırıldığını ve seri üretime devam edildiğini söyleyebilirim. Şimdi de uzun menzilli hava savunma sistemimiz SİPER'i Türk Silahlı Kuvvetlerimizin envanterine kazandırıyoruz. Böylece çok alçak irtifadan yüksek irtifaya kadar katmanlı hava savunmasını 2024 yılında tamamlamış oluyoruz."


Lazer silahı GÖKBERK

ASELSAN'ın lazer silahı GÖKBERK'ten bahseden Akyol, lazerin kaynağını da yerli olarak geliştirdiklerini vurguladı. Akyol, otonominin (kendi kendine karar verip çalışma) üzerinde çalıştıkları önemli başlıklardan olduğunu aktararak, "Deringöz isminde yeni bir ürün üzerine çalışıyoruz. Geçtiğimiz günlerde ilk dalışını yaptık. Yapay zeka destekli otonom sürüş algoritmalarına sahip. Denizin altına 600 metreye kadar dalabilen sonarları olan, su altında haberleşme ve su altında keşif gözetleme kabiliyetine sahip bir ürün" diye konuştu. ASELSAN'ın Ankara'da 400 milyon dolarlık yeni bir yatırıma başladığının altını çizen Akyol, yatırımla beraber binin üzerinde ilave nitelikli istihdamı Türkiye'ye kazandıracaklarını anlattı.


Yapay zeka robotları kullanıyor

Karar vericilerin yapay zeka destekli algoritmalarla işini kolaylaştırmak ve büyük veriyi işlemek üzere komuta kontrol sistemlerinde yapay zekayı etkin olarak kullandıklarını aktaran Ahmet Akyol, "Gerek insansız kara, deniz araçlarında gerek otonominin olduğu diğer sistemlerde yapay zeka destekli algoritmalarla burada fark yaratmaya çalışıyoruz. ASELSAN içerisindeki bütün çalışmalarda yapay zeka robotlarını kullanır duruma geldik. Bunu içerideki süreçlerimizde adım adım yaygınlaştırıyoruz" dedi. Akyol, çip teknolojisinin çok kritik olduğunu vurgulayarak, şunları kaydetti: "Çip teknolojisinin askeri ve sivil boyutu var. Bizim açımızdan askeri boyutunda bağımsızlık stratejik öncelik. Bu amaçla Bilkent Üniversitesi ile ortak bir şirketimiz var. Yine ASELSAN'ın İstanbul'da MKR-IC ve TÜYAR isimli iki ayrı çipe odaklanmış alt şirketi var. Bu üç alt şirketle ve kendi bünyemizdeki çip tasarım ekiplerimizle buraya önemli miktarda kaynak ve yatırım yapıyoruz. Özellikle radar ve elektronik harpte kullanılan son derece stratejik olan galyum nitratta, transistör seviyesinde millileştirmeyi tamamladık. Bir radarda yaklaşık 1000'den fazla çip bulunuyor. Bu çipleri kendimiz tasarlıyoruz. 2024 itibarıyla bu çipleri Ankara'da seri üretebilme imkanına kavuştuk. Alt transistörlerini Bilkent Üniversitesi ile ortak şirketimizde, üstündeki çip seviyesi üretimleri de ASELSAN'da çoklu adetlerde yapabilecek duruma geldik. Binlerce çipi seri ürettiğimizi söyleyebilirim. Bu, askeri alandaki bağımsızlığımız açısından önemli."

Uzmanlar yeni dolandırıcılık tehditlerine karşı uyarıyor

Teknolojinin getirdiği kolaylıkların yanı sıra, dolandırıcılık gibi tehditler de arttı. Uzmanlar, bu yeni dolandırıcılık yöntemlerine karşı uyanık olmanın ve bilgi sahibi olmanın önemini vurguluyor
24.04.2024 15:30:00
Fahri Fatih Özcan
Uzmanlar yeni dolandırıcılık tehditlerine karşı uyarıyor
Uzmanlar yeni dolandırıcılık tehditlerine karşı uyarıyor
Teknolojinin hızla ilerlemesiyle birlikte, dolandırıcılık yöntemleri de evrim geçiriyor. Uzmanlar, 2024 yılında özellikle dikkat edilmesi gereken yeni dolandırıcılık senaryolarına ve bu tehditlere karşı alınması gereken önlemlere dair uyarılarda bulunuyor.


Yeni dolandırıcılık yöntemleri


1. Büyükanne ve Büyükbaba Dolandırıcılığı: Dolandırıcılar, kişisel ilişkileri hedef alarak ve değer verdikleri biri gibi davranarak insanların duygularıyla oynamakta. Teknolojinin yardımıyla ses kayıtlarını taklit ederek yaşlı bireyleri acil durumda olan bir aile üyesiymiş gibi kandırabilir.

2. Yapay Zeka ile Deepfake Dolandırıcılığı: Yapay zeka araçları, dolandırıcıların gerçeğe çok yakın sahte görüntüler ve videolar oluşturmasına olanak tanıyor. Bu yöntemle, kullanıcılar sahte kişilikler veya olaylarla kandırılabiliyor.

3. Spear Phishing ve Tapjacking: E-posta veya sosyal medya hesaplarını hedef alan bu saldırılar, kullanıcıları istenmeyen tıklamalar yapmaya veya zararlı web sitelerine yönlendirmeye çalışıyor.

4. Quishing: Sahte QR kodlar kullanarak kullanıcıları zararlı web sitelerine yönlendirme yöntemi. Bu kodlar, gerçek gibi görünen ancak kötü amaçlı yazılımlar içeren sitelere bağlantı sağlayabilir.


Uzmanların önerileri


FINRA Yatırımcı Eğitim Vakfı'na göre, insanlar belirli bir dolandırıcılık yöntemi hakkında bilgi sahibi olduklarında, onunla etkileşime girme olasılıkları yüzde 80 daha düşük.

Uzmanlar, özellikle internet üzerinden yapılan işlemlerde dikkatli olunması gerektiğini vurguluyor. Kullanıcıların, tanımadıkları kişilerden gelen taleplere karşı tetikte olmaları ve kişisel bilgilerini paylaşmamaları önem taşıyor.

Uzmanlar ayrıca dolandırıcılık meydana geldiğinde bunu resmi makamlara bildirmenin önemini vurguluyor.

Teknolojinin getirdiği kolaylıkların yanı sıra, dolandırıcılık gibi tehditler de arttı. Uzmanlar, bu yeni dolandırıcılık yöntemlerine karşı uyanık olmanın ve bilgi sahibi olmanın önemini vurguluyor. Tüketicilerin, kendilerini korumak için sürekli olarak güncel bilgilerle donanmış olmaları ve şüpheli durumlarda resmi makamlara başvurmaları gerekiyor.

BTP kurucu üyelerinden olan Veteriner Hekim Ali Özalpaydın Hakk'a yürüdü

Bağımsız Türkiye Partisi'nin (BTP) kurucu üyelerinden olan Veteriner Hekim Ali Özalpaydın Hakk'a yürüdü
24.04.2024 10:24:00 / Güncelleme: 24.04.2024 10:27:04
Haber Merkezi
BTP kurucu üyelerinden olan Veteriner Hekim Ali Özalpaydın Hakk'a yürüdü
BTP kurucu üyelerinden olan Veteriner Hekim Ali Özalpaydın Hakk'a yürüdü
25 Eylül 2001'de kurulan Bağımsız Türkiye Partisi'nin kurucu 40 üyesinden birisi olan Veteriner Hekim Ali Özalpaydın memleketi olan Kilis'te vefat etti.

Merhum Noter Ökkeş Özalpaydın ve merhum Hafız Fikret Özalpaydın'ın kardeşleri, Ziraat Mühendisi Bekir Sait Özalpaydın, Ziraat Mühendisi Bahadır Özalpaydın ve Diyetisyen Rabia Gül Kepekçi'nin babaları, Doç. Dr. Ali Bestami Kepekçi'nin kayınpederi, Bağımsız Türkiye Partisi kurucu üyesi, Prof. Dr. Haydar Baş'ın dava arkadaşı, emekli Kilis İlçe Tarım Müdürü Veteriner Hekim Ali Özalpaydın Hakk'ın rahmetine kavuştu.

Cenaze namazı 24 Nisan Çarşamba Günü (Bugün) ikindi namazına müteakip Kilis Asri Mezarlık Camii'nde kılınacaktır.

Merhumun ailesi taziyeyi 1 nolu Topçuoğlu Taziye Evi'nde kabul edeceğini açıkladı.

Üsküdar-Samandıra Metro Hattı'ndaki sorun 50 saati aştı

Üsküdar-Samandıra Metro Hattı'nda önceki gün sabah meydana gelen aksaklık 50 saati aşkın süredir giderilemezken, sabah mesaisine gitmek isteyen vatandaşlar yoğunlukla karşılaştı.
24.04.2024 09:42:00 / Güncelleme: 24.04.2024 09:47:47
Anadolu Ajansı
Üsküdar-Samandıra Metro Hattı'ndaki sorun 50 saati aştı
Üsküdar-Samandıra Metro Hattı'ndaki sorun 50 saati aştı

M5 Üsküdar-Samandıra Metro Hattı'nda önceki gün saat 06.00 itibarıyla başlayan aksaklık sürüyor.

Metro İstanbul'un önce "teknik arıza" olarak açıkladığı, sonrasında "zorunlu bakım çalışması" şeklinde nitelendirdiği, dün ise "işletme saatleri dışında eğitim amaçlı kullanılan yolcusuz iki trenin teması"ndan kaynaklandığını bildirdiği problem nedeniyle seferler Altunizade İstasyonu'nda aktarmalı olarak sürdürülüyor.

Altunize'de durağından metro hattına geçen vatandaşlara turnikelerden geçtikleri sırada "Gideceğiniz yönün tam tersine gidin" uyarısı yapılıyor.

Hattın bulunduğu kata inildiğinde ise yön tabelaların önünde bekleyen görevliler megafonla duyurular yaparak vatandaşları gidecekleri tarafa yönlendiriyor.

Duraktaki süreli ekran tabelaları çalışmazken vatandaşlar arasında megafonla dolaşan bir görevli seferlerin 15 dakika aralıklarla yapıldığı bilgisini veriyor.

Sefer aralıklarının uzamasıyla birlikte duraktaki yoğunluk artıyor, bazı vatandaşlar işe geç kalmaktan endişe duyduklarını yüksek sesle dile getiriyor.

Metroyu bekleyen bir vatandaş "Açıklama yapan yok mu' Bu metroları kapatın o zaman. Böyle saçma bir şey olur mu' İnsan haklarına aykırı değil mi bu' Evimize, işimize gidemiyoruz. Hani her şey güzel olacaktı bu nasıl vaziyet' Yazıklar olsun." diye tepki gösterirken, etrafındaki diğer vatandaşlar da destek verdi.

Aksaklık, duraktaki merkezi sistemden "zorunlu bakım çalışması" şeklinde duyurulurken, arıza öncesi Üsküdar'dan Samandıra yönüne yoğun saatlerde 4 dakika aralıklarla düzenlenen tren seferlerinin 15 dakikada bir yapılması nedeniyle neredeyse tamamı dolan durakta hareket edecek alan kalmıyor.

Metroyu beklemek istemeyenler vatandaşlara 6 numaralı çıkıştan kalkan ücretsiz İETT otobüslerine binerek Üsküdar yönüne gidebilecekleri bildiriliyor.

Otobüs durağında ise önünde "görevli" yazan otobüsler belirli aralıklarla Üsküdar'a ring atıyor. 

logo

Beşyol Mah. 502. Sok. No: 6/1
Küçükçekmece / İstanbul

Telefon: (212) 624 09 99
E-posta: internet@yenimesaj.com.tr gundogdu@yenimesaj.com.tr


WhatsApp iletişim: (542) 289 52 85


Tüm hakları Yeni Mesaj adına saklıdır: ©1996-2024

Yazılı izin alınmaksızın site içeriğinin fiziki veya elektronik ortamda kopyalanması, çoğaltılması, dağıtılması veya yeniden yayınlanması aksi belirtilmediği sürece yasal yükümlülük altına sokabilir. Daha fazla bilgi almak için telefon veya eposta ile irtibata geçilebilir. Yeni Mesaj Gazetesi'nde yer alan köşe yazıları sebebi ile ortaya çıkabilecek herhangi bir hukuksal, ekonomik, etik sorumluluk ilgili köşe yazarına ait olup Yeni Mesaj Gazetesi herhangi bir yükümlülük kabul etmez. Sözleşmesiz yazar, muhabir ve temsilcilere telif ödemesi yapılmaz.