Türk siyasetinde kısır döngü
AKP ve CHP arasındaki çekişmeler, gündemi aşırı meşgul ederken, vatandaşın günlük sorunları arka planda kaldı. Vatandaş, "Siyasetçiler kavga ederken, enflasyon bizi eziyor" diye haykırıyor
14.11.2025 09:50:00
Eyüp Kabil
Eyüp Kabil





Türkiye siyaseti adeta bir kısır döngüye hapsolmuş görünüyor. AKP ve CHP arasındaki çekişmeler, gündemi domine ederken, vatandaşın günlük sorunları arka planda kalıyor.
Son haftalarda, CHP'ye yönelik kapatma davası tartışmaları ve İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu hakkındaki iddianame, bu gerilimi zirveye taşıdı. Yargıtay'ın CHP kapatma olasılığı, muhalefeti tasfiye girişimi olarak yorumlanırken, İmamoğlu'na yöneltilen 2-3 bin yıl hapis talebi, siyasi saiklerle hazırlandığı eleştirilerini beraberinde getiriyor.
ASAL Araştırma'nın son anketine göre, kararsızlar oranı yüzde 20'yi aşmış durumda. Bu tablo, iki parti arasındaki rekabetin seçmeni yorduğunu gösteriyor.
X platformunda dönen tartışmalar da benzer. Kullanıcılar, "Siyasetçiler kavga ederken, enflasyon bizi ezer" diye haykırıyor. Ekonomik kriz, deprem sonrası toparlanma ve eğitimdeki sorunlar gibi acil meseleler, bu çekişmelerin gölgesinde kalıyor. Hükümetin ekonomi paketleri umut vermiyor, muhalefetin eleştirileri ise genellikle partizan bir tonda kalıyor, somut çözümlere dönüşmüyor.
Güncel tartışmalar ve parti içi gerilimler
Siyasetin iki kutuplu yapısı, AKP-CHP arasında kısır kavgaları körüklüyor. Örneğin, Meclis komisyonlarında yaşanan gerginlikler, AKP'li vekillerin tartışma yaratan sözleri ve CHP'nin "Cumhuriyet karşıtı eylemler" suçlamaları diyaloğu tıkıyor.
CHP lideri Özgür Özel'in İmamoğlu iddianamesini "tel tel dökülen" olarak nitelendirmesi, AKP cephesinden "figüran" ithamlarıyla yanıt buluyor.
Parti içi sorunlar da cabası. CHP İstanbul il yönetimindeki atama sonrası yaşanan skandal olaylar (çalışma odasına dışkı bırakılması) iç disiplinsizliği gözler önüne seriyor. Benzer şekilde, AKP içinde Menzil cemaatiyle bağlantılı olduğu iddia edilen iç çekişmeler, partinin bütünlüğünü sorgulatıyor.
Bu kavgalar, vatandaşın gözünde siyaseti "güç mücadelesi"ne indirgiyor. Gerçek enflasyonun yüzde 70'leri aştığı, asgari ücretin eridiği bir dönemde, eğitim bakanı Yusuf Tekin'e yönelik "Atatürk'le kavga edemezsiniz" çıkışları, ideolojik çatışmaları ön plana çıkarıyor. Eleştirmenler, bu durumun seçmeni apolitikleştirdiğini savunuyor; zira anketler, gençlerin yüzde 40'ının siyasete ilgisini kaybettiğini gösteriyor. Dengeli bakıldığında, her iki parti de hatalı: AKP'nin otoriter eğilimleri eleştirilirken, CHP'nin iç birlik sağlayamaması da zayıflık olarak görülüyor.
Çıkış yolu: Gençler siyasete dahi edilmeli
Bu döngüden çıkış, öncelikle diyalogla mümkün. Siyasetçiler, vatandaş sorunlarına odaklanmalı. Ekonomik reformlar için ortak komisyonlar kurulabilir, depremzedelerin ihtiyaçları için partiler üstü bir fon oluşturulabilir.
CHP'nin ittifaksız seçim kazanma şansı tartışılırken, AKP'nin ekonomi yönetimindeki hatalarını kabul etmesi gerekiyor.
Uzmanlar, sivil toplumun rolünü artıran bir sistem öneriyor. Şeffaf yargı reformu ve gençleri siyasete dahil eden programlar bunların başında geliyor. X'teki tartışmalarda da "Barış ve uzlaşı" çağrıları artıyor. Eğer siyaset, kısır kavgaları aşarsa, Türkiye'nin potansiyeli açığa çıkabilir. Aksi takdirde, vatandaşın sorunları birikmeye devam edecek. Dengeli eleştirilerle, her iki parti de kendini yenilemeli; zira demokrasi, rekabet kadar işbirliğini de gerektirir.
Son haftalarda, CHP'ye yönelik kapatma davası tartışmaları ve İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu hakkındaki iddianame, bu gerilimi zirveye taşıdı. Yargıtay'ın CHP kapatma olasılığı, muhalefeti tasfiye girişimi olarak yorumlanırken, İmamoğlu'na yöneltilen 2-3 bin yıl hapis talebi, siyasi saiklerle hazırlandığı eleştirilerini beraberinde getiriyor.
ASAL Araştırma'nın son anketine göre, kararsızlar oranı yüzde 20'yi aşmış durumda. Bu tablo, iki parti arasındaki rekabetin seçmeni yorduğunu gösteriyor.
X platformunda dönen tartışmalar da benzer. Kullanıcılar, "Siyasetçiler kavga ederken, enflasyon bizi ezer" diye haykırıyor. Ekonomik kriz, deprem sonrası toparlanma ve eğitimdeki sorunlar gibi acil meseleler, bu çekişmelerin gölgesinde kalıyor. Hükümetin ekonomi paketleri umut vermiyor, muhalefetin eleştirileri ise genellikle partizan bir tonda kalıyor, somut çözümlere dönüşmüyor.
Güncel tartışmalar ve parti içi gerilimler
Siyasetin iki kutuplu yapısı, AKP-CHP arasında kısır kavgaları körüklüyor. Örneğin, Meclis komisyonlarında yaşanan gerginlikler, AKP'li vekillerin tartışma yaratan sözleri ve CHP'nin "Cumhuriyet karşıtı eylemler" suçlamaları diyaloğu tıkıyor.
CHP lideri Özgür Özel'in İmamoğlu iddianamesini "tel tel dökülen" olarak nitelendirmesi, AKP cephesinden "figüran" ithamlarıyla yanıt buluyor.
Parti içi sorunlar da cabası. CHP İstanbul il yönetimindeki atama sonrası yaşanan skandal olaylar (çalışma odasına dışkı bırakılması) iç disiplinsizliği gözler önüne seriyor. Benzer şekilde, AKP içinde Menzil cemaatiyle bağlantılı olduğu iddia edilen iç çekişmeler, partinin bütünlüğünü sorgulatıyor.
Bu kavgalar, vatandaşın gözünde siyaseti "güç mücadelesi"ne indirgiyor. Gerçek enflasyonun yüzde 70'leri aştığı, asgari ücretin eridiği bir dönemde, eğitim bakanı Yusuf Tekin'e yönelik "Atatürk'le kavga edemezsiniz" çıkışları, ideolojik çatışmaları ön plana çıkarıyor. Eleştirmenler, bu durumun seçmeni apolitikleştirdiğini savunuyor; zira anketler, gençlerin yüzde 40'ının siyasete ilgisini kaybettiğini gösteriyor. Dengeli bakıldığında, her iki parti de hatalı: AKP'nin otoriter eğilimleri eleştirilirken, CHP'nin iç birlik sağlayamaması da zayıflık olarak görülüyor.
Çıkış yolu: Gençler siyasete dahi edilmeli
Bu döngüden çıkış, öncelikle diyalogla mümkün. Siyasetçiler, vatandaş sorunlarına odaklanmalı. Ekonomik reformlar için ortak komisyonlar kurulabilir, depremzedelerin ihtiyaçları için partiler üstü bir fon oluşturulabilir.
CHP'nin ittifaksız seçim kazanma şansı tartışılırken, AKP'nin ekonomi yönetimindeki hatalarını kabul etmesi gerekiyor.
Uzmanlar, sivil toplumun rolünü artıran bir sistem öneriyor. Şeffaf yargı reformu ve gençleri siyasete dahil eden programlar bunların başında geliyor. X'teki tartışmalarda da "Barış ve uzlaşı" çağrıları artıyor. Eğer siyaset, kısır kavgaları aşarsa, Türkiye'nin potansiyeli açığa çıkabilir. Aksi takdirde, vatandaşın sorunları birikmeye devam edecek. Dengeli eleştirilerle, her iki parti de kendini yenilemeli; zira demokrasi, rekabet kadar işbirliğini de gerektirir.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
















































































