Ya da "süper başkanlık"! Neden mi? ABD Başkanı'ndan daha güçlü bir başkanlık amaçlanmaktadır. Hazırlanmış olan Türk tipi başkanlık tasarısına göre başkana, bakanları, kamu görevlilerini, büyükelçileri, yüksek yargı mensuplarını tek başına atama yetkisi verilmiştir. Oysa ABD'de başkan bu atamalarda senatonun onayını almak zorundadır.ABD'de Temsilciler Meclisi ve Senato'dan oluşan Kongre yani çift meclis sistemi vardır. Türk tipi başkanlıkta tek meclis vardır, ayrıca başkanın bu meclisi feshetme yetkisi bulunmaktadır. Kendisini ve meclisi seçime götürebilmektedir.Tek başına yasa gücünde kararname çıkarabilmektedir. Parlamenter sistemde de bakanlar kurulunun kararname çıkarması söz konusudur. Ancak bakanlar kurulu TBMM'den aldığı yetkiyle kanun kuvvetinde kararname çıkarabilir. Önerilen sistemde başkan meclisten yetki ve onay alma durumunda değildir. Bu, şu demektir; başkan, kararname yetkisini elinde bulundurarak bunu yasama yetkisine dönüştürmektedir.Bir başka tartışılacak konu da, ABD federal yapısında başarılı olmuş bir sistemin üniter yapıya sahip Türkiye'ye uyarlanması hususudur.1 Kasım sonrasında görünen o ki, Tayyip Erdoğan'ın tasarladığı başkanlık için süreç hızlanacaktır. Amacı demokrasi olmayan, sistemi dönüştürecek yeni bir anayasa peşinde hanidir koşturan kafa, gerekli çoğunluk için yani milletvekili sayısını 367'ye çıkarmak için pazarlığa hazırdır. Pazarlık konusu ise, ülkenin bölünmesi olacaktır. HDP'li belediyelerin direttikleri "özerklik" yani federatif yapı özlemi, Erdoğan'ın başkanlık hevesinde vuslata erebilir. HDP, ağız değiştirerek başkanlık konusunu değerlendirebileceğini öne sürmektedir. Bir iki eyalet karşılığında istenilen desteği vermesi, bölünme anayasasının yolunu açacaktır. Bunu perdeleyecek sloganı AKP ve Erdoğan seslendirmeye başlamıştır bile: "Milli birlik ve beraberlik". Bunların sabıkası malûm; ileri demokrasi dediler, demokrasinin canına okudular. Çözüm dediler, içinden çıkılmaz kaosa neden oldular. Şimdi de milli birlikten söz ediyorlar, anlayın ki, ayrışmalar kapıdadır?Bu tayfanın düşleri gerçekleşir ise eğer, seçimle gelen kralın bir adım ötesine yani diktatörlüğe geçilmiş olacaktır. Eskiden krallık veraset yoluyla gelirdi, günümüzde seçimle gelmekte.Şimdi diktatörlüğe çeyrek var!Birileri başkanlık hevesini tatmin etsin diye, 2. Meşrûtiyet'in ilânı olan 1908'den beri, tam 107 yıldır uygulanan parlamenter sistemi bir kenara atıp, meçhule giden yolculuğa çıkmak akıl kârı mıdır? Türkiye nereye gidiyor?Baştakilerin dayatmalarına karşı vatandaş n'etsin?Vatandaş, demokratik itaatsizlik eyleminde bulunabilir mi?Bazı devletlerin, demokrasiyi sindirmiş gerçek hukuk devletlerinin, anayasalarında sivil itaatsizlik, direnme hakkı olarak kabul edilmiştir, anayasal bir haktır.Hukukun üstünlüğü kavramından türeyen direnme hakkıyla esasen anayasal düzenin restorasyonu, iktidarın "normale" dönmesi amaçlanmaktadır.