BTP Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş, 2. Olağan Kongrede, BTP iktidarında Türkiye'nin, sür'atle bir kâinat devleti olacağını, misyonumuza uygun bir dış politika takip edileceğini, hiç kimsenin işsiz, aşsız, aç ve açıkta kalmayacağını, ülkemizin bir yeryüzü cennetine döneceğini söyledi BTP Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş, yeniden genel başkanlığa seçildiği 2. Olağan Kongrede yaptığı, 17 Aralık'ın Türkiye'yi AB mezarlığına gömme girişimi olduğunu belirttiği ve mevcut iktidarın günah galerisini sergilediği konuşmasında BTP iktidarında içte ve dışta gerçekleştirilecek icraatlar hakkında da bilgi verdi. BTP iktidarında, Türkiye'nin iki yıl içerisinde Avrupa'yı, üç yılda ABD'yi geçeceği, dört yılda dünyanın kâinat devleti olma sırrına ereceği müjdesini veren Prof. Dr. Haydar Baş, içeride sosyal devlet modeli ile kendi insanına, dışarıda da kâinat devleti modeliyle bütün insanlığa bu aziz milletin rahmet ve merhamet elini uzatacağını söyledi.
Türkiye ayağa kalkacak
Önce Türkiye'nin ayağa kaldırılacağını, bunun için de 658 milyar dolarlık kaynak paketinin, emisyonun genişletilmesi, senyoraj hakkının kullanılması, proje mukabili sıfır faizli kredi verilmesi, altın-bor-toryum-mermer-petrol gibi yer altı kaynakları konusunda devlet-millet ortaklığı kurulması, yurt dışındaki işçilerimizin dövizlerinin devreye sokulması, elimizdeki dövizlerin de atıllıktan kurtarılıp piyasaya sokulması ve 24 saat süre ile çalışılması suretiyle harekete geçirileceğini, borçların tamamının 6-8 ayda ödeneceğini, fakirliğin tarihe karışacağını, milletimize bir yeryüzü cenneti yaşatılacağını söyleyen Prof. Dr. Haydar Baş, şöyle devam etti:
Emisyon genişletilecek
"Ekonominin emisyon kuralı 20 yıldan beri hayata geçirilmediği için piyasalarda para darlığı oluşmuş, iç ve dış borçlanmalara gidilmiştir. Böylece her yıl faiz yükü artmış, ülkenin gelirleri sadece faize akar olmuştur. Dolayısıyla senyoraj hakkı kullanılacak, emisyon genişletilecektir. Tüketici kesim desteklenerek tüketim kabiliyeti istenen seviyeye yükseltilecektir. Tüketici sınıf tüketim vazifesini tam olarak yapabilmesi için vergi yükünden kurtarılacaktır."
Sıfır enflasyon, sıfır faizli Türkiye
"100 milyarın altında geliri olandan vergi almamak ve proje mukabili faizsiz kredi verilmesi yoluyla tüketici teşvik edilecek, tüketicinin teşviki mal satışını, mal satışı üretimi, üretim ise istihdamı ve üretenin devlete daha fazla vergi vermesini beraberinde getirecektir. Tüketicinin teşviki satın alma gücünü, üretimin teşviki de arzı yükseltip piyasada bol ve ucuz mal olmasını sağlayacağından enflasyon sıfırlanacak, sıfır enflasyon da faizde sıfırlanmaya yol açacaktır. Sıfır enflasyonlu, sıfır faizli bu iktisadi ortamda yabancı paraların geçerliliği sona erecek, milli para değerini bulacak, Türkiye'nin hazinesi sülük gibi emilmekten kurtulacaktır. Enflasyonun gerçekten düşmesi için enerji, hammadde girdileri aşağı çekilecek, maliye ve sigorta vergileri düşürülecek, kredi faizleri sıfırlanacak, böylece üretim ucuza mal edilecektir. Esnafa, KOBİ'lere, sanayiciye proje mukabili uzun vadeli faizsiz kredi verilecektir. Mevduatların üretimden faiz kurumlarına kaçmasını önlemek, üretimde kullanılmasını temin için faizler sıfırlanacaktır. Üreticiye iç ve dış pazar aranacak, bulunacaktır. Herkesin cebi para görecek, ülke ticaret cennetine dönecektir."
Köylü gerçekten milletin efendisi olacak
"AKP hükümeti döneminde her geçen gün fakirleşen, satın alma gücü % 41 azalan köylü gerçekten milletin efendisi konumuna yükseltilecektir. Planlı ve sürekli üretime katıldığı sürece çiftçiden, hayvan yetiştiriciden vergi alınmayacak ve ürün alım garantisiyle doğrudan desteklenecektir. Besicilere, çiftçilere sosyal güvenlik ve emeklilik hakkı tanınacaktır. Tarım ürünleri kuraklık, don, sel gibi doğal afetlere, hayvansal ürünler de salgın hastalık gibi olumsuzluklara karşı sigortalanacaktır. Çiftçiye devlet tarafından tohum, fidan, gübre ve ilaç konularında yardım edilecek, besicilere damızlık ve yavru verilecektir."
Tarımın alternatifi yoktur
"Türkiye'de tarım alternatifsizdir. Tarım ürünlerine alternatif aramak yerine, tarıma dayalı sanayiin kurulması teşvik edilecektir. Girişimcilere proje mukabili sıfır faizli ve gerekirse geri ödemesi ürün olmak üzere doğrudan kredi verilecektir. Ürün bedelinin % 50'si hasattan altı ay önce avans olarak ödenecektir. Tarım ürünlerine IMF ve Dünya Bankası dayatmasıyla getirilen tahditler tamamen kaldırılacak, yerli üretimin arttırılması teşvik edilecektir. Stratejik öneme sahip tarım sektöründe yerli üretim ithal ürünlere karşı gümrük duvarlarıyla korunacaktır. Hükümet, pazarlama hususunda üreticilere öncülük edecek, milletvekilleri ellerinde çanta kapı kapı dolaşıp pazar arayacaktır. Toprağı olmayan köylüye üretim yapması şartıyla toprak verilecek, üretime katılması sağlanacaktır."
Hayvancılığa tam destek
"Canlı hayvan ve hayvansal ürünlerin ithaline son verilecek, yerli hayvancılık desteklenecektir. Yerli yem üretimine ağırlık verilecek, ithal yemlerin kullanılması önlenecektir. Yerli yem sanayii sıfır faizli kredilerle desteklenecektir. Teknolojiden yararlanılarak Türkiye şartlarına uygun özel cins sığır üretimi ve yetiştirilmesi sağlanacaktır. Devlet, hayvancılıkla geçimini sağlayan bölgelerde, 5-25 büyükbaş hayvan beslenebilecek ahırlar inşa edecek, hayvanlarla birlikte bakım ve işletmesini vatandaşa devredecektir. Doğu Anadolu gibi hayvancılığa uygun bölgelerde Organize Hayvan Bölgeleri kurulacak ve bu bölgelerde et, süt, deri gibi hayvansal mamul üretimi için entegre tesis kurulması teşvik edilecektir. Bu tür girişimcilere proje mukabili, sıfır faizli, gerekirse geri ödemesi ürün olmak üzere kredi verilecektir."
Düzeltme: BTP Genel Başkanı Prof.Dr. Haydar Baş'ın dün aktardığımız Kongre Konuşması'nda iç-dış borç toplamı 315 Milyar Dolar olması gerekirken tashih hatamız sebebiyle 515 milyar dolar olarak geçmiştir. Düzeltir, özür dileriz.
Devlet "baba" olacak
"BTP'nin sosyal devlet projesi gereği devlet, adeta bir 'baba' olacak, bütün vatandaşlarını sağlık hizmetlerinden yararlandıracak, genel sağlık sigortasına geçilecek, aç ve açıkta insan bırakmayacak, şehit yakınlarına devlet desteği sağlanacak, muhtaçlar korunacak, özürlü, dul, yetim ve kimsesizler sosyal güvenlik şemsiyesi altına alınacak, kimsesiz yaşlılara maaş bağlanacak, işsiz insan kalmayacak, işsizlere maaş sistemine geçilecek, işçi ve memura maaş artışı, ev hanımlarına emeklilik sağlanacak, emekli maaşından vergi kalkacak, herkesin konut ihtiyacı çözülecek, evsizlere 20-30 yıl, depremzedelere 40 yıl vadeli faizsiz kredi ile konut temin edilecek,
maddi imkânsızlıktan evlenemeyen gençler devlet kredisiyle evlendirilecek, doğum ikramiyesi ve çocuk maaşı devreye sokulacak, eğitim ve öğretim üniversite boyutunda herkese açık, giriş imtihansız ve üniversiteler parasız olacaktır. Eğitim politikası milletimizin karakterine uygun bir Müslüman Türk gençliği ihdas etmeye uygun hale getirilecektir. Kısacası BTP'nin sosyal devlet projesi hayata geçtiğinde oluşacak manzara bir yeryüzü cenneti özelliği taşıyacaktır."
Hayal değil gerçek
"BTP iktidarında yılda 2 milyon ev hanımı 300 milyon TL aylıkla emekli edilecek ( 7,2 katrilyon), düğün başına 10 milyar TL kredi ile bir milyon çift evlendirilecek ( 10 katrilyon), bir milyon bebeğe 125 milyon TL aylık bağlanacak ( 1,5 katrilyon), bir milyon anneye 600 milyon TL doğum parası verilecek ( 0,6 katrilyon), bir milyon üniversiteliye aylık 200 milyon TL burs verilecek ( 2,4 katrilyon), özürlü, şehit ailesi ve yaşlılara 2 katrilyon harcanacak, 15 milyardan yılda bir milyon konut üretilecek ( 15 katrilyon). Bunların tutarı 39 katrilyon olup, sadece borç faizlerine 2001'de ödenen paranın 41 katrilyon TL, 2002'de 51 katrilyon TL, 2003'te 90 katrilyon TL olduğu düşünüldüğünde uygulanmasının hayal olmadığı görülecektir."
Onurlu dış politika
Osmanlının inkırazından sonra coğrafyasında oluşan boşluğu hiç bir iradenin dolduramadığını, adaletin asla temin edilemediğini, gözyaşlarının dinmediğini belirten Prof. Dr. Haydar Baş, şöyle konuştu: "Eğer bu boşluk Türkiye Cumhuriyeti Devleti tarafından doldurulamaz ise yaşadığımız vatan bölünüp parçalanacaktır. Dünyanın bir numaralı ülkesi olması mümkün iken bölünüp parçalanması maalesef kaderi olacaktır. O halde üzerimize düşen, coğrafi konumumuzu da göz önüne alarak nüfuzumuzu, yer altı , yer üstü kaynaklarımızı ve tarihi misyonumuzu diriltmek, dünyanın muhtaç olduğu yere gelmektir. Bu noktada önemli olan husus iç ve dış politikamızı kendi milli çıkarlarımız istikametinde belirlemek, dost ve müttefiklerimizi seçerken tamamen milli çıkarlarımızı esas almaktır. Bugün mevcut iktidarın maalesef bu prensiplerden çok uzak çizgide seyrettiğini görüyoruz. Hükümet, AB ve Büyük Ortadoğu süreci içerisinde beş bin yıllık Türk, bin yıllık İslam ve 80 yıllık Cumhuriyet tarihini adeta yerle bir etmiş, AB ve ABD'nin çıkarlarının takipçisi bir politikayı hayata geçirmiştir. Irak'ta yaşlıları, kadınları, çocukları, silahsız insanları katleden, camileri basıp insanları öldüren, kadınların namusunu kirleten iradeyle stratejik ortak olmuş vaziyettedir. Güney sınırımızı açtığı düşünüldüğünde AKP iktidarı Irak'ta devam eden zulmün de tam ortağıdır. Irak'ta yaşanan katliamlar dünyada can, mal, namus, din ve vicdan hürriyetinin kalmadığının ispatıdır. İnsan haklarını özleyen dünyamızda, bu hakları insanlığa doya doya yaşatacak bir millet vardır ki o da Türk milletidir. Türk Milletinin bunu yapacak gücü vardır. Bu vadide üç bin yıllık tarihe malik olan en güçlü kurumu da Türk Silahlı Kuvvetleridir. Şu anda sivil-asker, devlet-millet kaynaşmasına her zamankinden daha fazla ihtiyacımız vardır. Ancak uyguladığı azınlık politikası ile milletin direncini kıran, BOP'a ve Dinlerarası Diyaloğa verdiği destekle ABD'nin güdümüne giren bir iktidar ile bu ortam sağlanamaz."
Türkiye "veren el"
olmalı
Böyle bir ortamda, Türkiye'nin, dış siyasette "Kainat Devleti Türkiye" prensibini esas kabul eden BTP'ye ihtiyacı olduğunu söyleyen Prof. Dr. Haydar Baş, partisinin dış politika vizyonunu şöyle ortaya koydu:
"Türkiye, kendi toprakları üzerinde hesabı olmayan ülkelerle birliktelikler oluşturmalı, bu vadide Balkanlar, Kafkaslar, Ortadoğu, Uzakdoğu, Türk Dünyasında en az 30 ülke ile birlikler kurmalıdır. Türkiye, Türk Dünyasına, İslam ülkelerine ve belirlenecek diğer bazı ülkelere ekonomik yardım yapmak suretiyle veren el konumuna gelmelidir. Bu yardımlar, Türkiye'de üretilecek mamulleri satın almak şartıyla yapılmalı, böylece üretilen mamullere pazar da temin edilmiş olmalıdır."
Yanlış adreste dost aranmaz
"Yanlış adreslerde dost aramak, ülkemizi batma noktasına getirebilir. Kuzey Irak'ta 11 askerimizin kafasına çuval geçiren irade bizim dost ve müttefikimiz olamaz. Bunu yapanları stratejik ortak kabul eden bir hükümet Türkiye'yi kâinat devleti konumuna getiremez. Türkiye, dostlarını ve düşmanlarını milli menfaatleri istikametinde belirlemelidir. Türkiye bu anlamda kendi öz dinamiklerine dönmeli, Osmanlı İmparatorluğundan kalan boşluk Türkiye tarafından doldurulmalıdır."
Tavizkâr tutumlara son
Prof. Dr. Haydar Baş, BTP iktidarında, dış politika bağlamında atacakları bazı adımları şöyle sıraladı:
"KKTC, bağımsız bir devlet olmanın her türlü hak, hukuk ve imkanına kavuşturulacaktır. Musul ve Kerkük, misak-ı milli hudutları içindedir. Bir Türk şehri olan Musul ve Kerkük'te hiçbir oyuna müsaade edilmeyecek, bu bölgeler sahibi milletine devredilecektir. Büyük Ermenistan hayallerine asla izin verilmeyecektir. Ege'deki haklarımızdan asla taviz verilmeyecek, Ege'nin bir Yunan denizi olmasına müsaade edilmeyecektir. Fener Patrikhanesi konusunda Lozan'ın şartları asla çiğnetilmeyecektir. Türkiye'nin, dünya politikasında hakim ve etkin güç olması gerektiğinden hareketle BM'de veto hakkı için gerekli tüm adımlar atılacaktır. Dış politikamız her şeyden önce milli bütünlüğümüzün korunmasını gözetecektir. Bu noktada Türkiye, Türk kültürünü dünyaya tanıtacak, taşıyacak, Türk kimliğini bulunduğu coğrafyada yaşatacak sivil toplum örgütlerini destekleyecektir. Dünyanın dört bir yanındaki vatandaşlarımız bu noktada bilinçlendirilecektir. Türkiye, kendi menfaatlerini ve uluslararası stratejik dengeleri de gözeterek tüm dünya ile iktisadi, sınai, bilimsel ve diğer alanlarda işbirliği içinde olacaktır. Ancak, AB sürecinde belirdiği üzere ulusun bağımsızlığı, vatanın bölünmez bütünlüğü ve Kıbrıs gibi en temel ve haklı konularda söz konusu olabilecek dayatmalarda hiçbir tavizkâr tutum içine girmeyecektir. Kaynaklarımızın birtakım oyunlar ve dayatmalarla global güçler tarafından sömürülmesine izin verilmeyecektir. Bu kaynaklar millet-devlet işbirliği içinde değerlendirilecektir. IMF dayatmalarına ve uluslararası tahkime son verilecek, yabancı sermaye ve fonların bir gecede ekonomik dengeleri alt üst etmesinin önüne mutlaka geçilecektir. Yabancılara mülk satışı kanunlarından istifade ile yabancılara peşkeş çekilen arazilerimiz değerleri ödenerek geri alınacaktır."
Türkiye ayağa kalkacak
Önce Türkiye'nin ayağa kaldırılacağını, bunun için de 658 milyar dolarlık kaynak paketinin, emisyonun genişletilmesi, senyoraj hakkının kullanılması, proje mukabili sıfır faizli kredi verilmesi, altın-bor-toryum-mermer-petrol gibi yer altı kaynakları konusunda devlet-millet ortaklığı kurulması, yurt dışındaki işçilerimizin dövizlerinin devreye sokulması, elimizdeki dövizlerin de atıllıktan kurtarılıp piyasaya sokulması ve 24 saat süre ile çalışılması suretiyle harekete geçirileceğini, borçların tamamının 6-8 ayda ödeneceğini, fakirliğin tarihe karışacağını, milletimize bir yeryüzü cenneti yaşatılacağını söyleyen Prof. Dr. Haydar Baş, şöyle devam etti:
Emisyon genişletilecek
"Ekonominin emisyon kuralı 20 yıldan beri hayata geçirilmediği için piyasalarda para darlığı oluşmuş, iç ve dış borçlanmalara gidilmiştir. Böylece her yıl faiz yükü artmış, ülkenin gelirleri sadece faize akar olmuştur. Dolayısıyla senyoraj hakkı kullanılacak, emisyon genişletilecektir. Tüketici kesim desteklenerek tüketim kabiliyeti istenen seviyeye yükseltilecektir. Tüketici sınıf tüketim vazifesini tam olarak yapabilmesi için vergi yükünden kurtarılacaktır."
Sıfır enflasyon, sıfır faizli Türkiye
"100 milyarın altında geliri olandan vergi almamak ve proje mukabili faizsiz kredi verilmesi yoluyla tüketici teşvik edilecek, tüketicinin teşviki mal satışını, mal satışı üretimi, üretim ise istihdamı ve üretenin devlete daha fazla vergi vermesini beraberinde getirecektir. Tüketicinin teşviki satın alma gücünü, üretimin teşviki de arzı yükseltip piyasada bol ve ucuz mal olmasını sağlayacağından enflasyon sıfırlanacak, sıfır enflasyon da faizde sıfırlanmaya yol açacaktır. Sıfır enflasyonlu, sıfır faizli bu iktisadi ortamda yabancı paraların geçerliliği sona erecek, milli para değerini bulacak, Türkiye'nin hazinesi sülük gibi emilmekten kurtulacaktır. Enflasyonun gerçekten düşmesi için enerji, hammadde girdileri aşağı çekilecek, maliye ve sigorta vergileri düşürülecek, kredi faizleri sıfırlanacak, böylece üretim ucuza mal edilecektir. Esnafa, KOBİ'lere, sanayiciye proje mukabili uzun vadeli faizsiz kredi verilecektir. Mevduatların üretimden faiz kurumlarına kaçmasını önlemek, üretimde kullanılmasını temin için faizler sıfırlanacaktır. Üreticiye iç ve dış pazar aranacak, bulunacaktır. Herkesin cebi para görecek, ülke ticaret cennetine dönecektir."
Köylü gerçekten milletin efendisi olacak
"AKP hükümeti döneminde her geçen gün fakirleşen, satın alma gücü % 41 azalan köylü gerçekten milletin efendisi konumuna yükseltilecektir. Planlı ve sürekli üretime katıldığı sürece çiftçiden, hayvan yetiştiriciden vergi alınmayacak ve ürün alım garantisiyle doğrudan desteklenecektir. Besicilere, çiftçilere sosyal güvenlik ve emeklilik hakkı tanınacaktır. Tarım ürünleri kuraklık, don, sel gibi doğal afetlere, hayvansal ürünler de salgın hastalık gibi olumsuzluklara karşı sigortalanacaktır. Çiftçiye devlet tarafından tohum, fidan, gübre ve ilaç konularında yardım edilecek, besicilere damızlık ve yavru verilecektir."
Tarımın alternatifi yoktur
"Türkiye'de tarım alternatifsizdir. Tarım ürünlerine alternatif aramak yerine, tarıma dayalı sanayiin kurulması teşvik edilecektir. Girişimcilere proje mukabili sıfır faizli ve gerekirse geri ödemesi ürün olmak üzere doğrudan kredi verilecektir. Ürün bedelinin % 50'si hasattan altı ay önce avans olarak ödenecektir. Tarım ürünlerine IMF ve Dünya Bankası dayatmasıyla getirilen tahditler tamamen kaldırılacak, yerli üretimin arttırılması teşvik edilecektir. Stratejik öneme sahip tarım sektöründe yerli üretim ithal ürünlere karşı gümrük duvarlarıyla korunacaktır. Hükümet, pazarlama hususunda üreticilere öncülük edecek, milletvekilleri ellerinde çanta kapı kapı dolaşıp pazar arayacaktır. Toprağı olmayan köylüye üretim yapması şartıyla toprak verilecek, üretime katılması sağlanacaktır."
Hayvancılığa tam destek
"Canlı hayvan ve hayvansal ürünlerin ithaline son verilecek, yerli hayvancılık desteklenecektir. Yerli yem üretimine ağırlık verilecek, ithal yemlerin kullanılması önlenecektir. Yerli yem sanayii sıfır faizli kredilerle desteklenecektir. Teknolojiden yararlanılarak Türkiye şartlarına uygun özel cins sığır üretimi ve yetiştirilmesi sağlanacaktır. Devlet, hayvancılıkla geçimini sağlayan bölgelerde, 5-25 büyükbaş hayvan beslenebilecek ahırlar inşa edecek, hayvanlarla birlikte bakım ve işletmesini vatandaşa devredecektir. Doğu Anadolu gibi hayvancılığa uygun bölgelerde Organize Hayvan Bölgeleri kurulacak ve bu bölgelerde et, süt, deri gibi hayvansal mamul üretimi için entegre tesis kurulması teşvik edilecektir. Bu tür girişimcilere proje mukabili, sıfır faizli, gerekirse geri ödemesi ürün olmak üzere kredi verilecektir."
Düzeltme: BTP Genel Başkanı Prof.Dr. Haydar Baş'ın dün aktardığımız Kongre Konuşması'nda iç-dış borç toplamı 315 Milyar Dolar olması gerekirken tashih hatamız sebebiyle 515 milyar dolar olarak geçmiştir. Düzeltir, özür dileriz.
Devlet "baba" olacak
"BTP'nin sosyal devlet projesi gereği devlet, adeta bir 'baba' olacak, bütün vatandaşlarını sağlık hizmetlerinden yararlandıracak, genel sağlık sigortasına geçilecek, aç ve açıkta insan bırakmayacak, şehit yakınlarına devlet desteği sağlanacak, muhtaçlar korunacak, özürlü, dul, yetim ve kimsesizler sosyal güvenlik şemsiyesi altına alınacak, kimsesiz yaşlılara maaş bağlanacak, işsiz insan kalmayacak, işsizlere maaş sistemine geçilecek, işçi ve memura maaş artışı, ev hanımlarına emeklilik sağlanacak, emekli maaşından vergi kalkacak, herkesin konut ihtiyacı çözülecek, evsizlere 20-30 yıl, depremzedelere 40 yıl vadeli faizsiz kredi ile konut temin edilecek,
maddi imkânsızlıktan evlenemeyen gençler devlet kredisiyle evlendirilecek, doğum ikramiyesi ve çocuk maaşı devreye sokulacak, eğitim ve öğretim üniversite boyutunda herkese açık, giriş imtihansız ve üniversiteler parasız olacaktır. Eğitim politikası milletimizin karakterine uygun bir Müslüman Türk gençliği ihdas etmeye uygun hale getirilecektir. Kısacası BTP'nin sosyal devlet projesi hayata geçtiğinde oluşacak manzara bir yeryüzü cenneti özelliği taşıyacaktır."
Hayal değil gerçek
"BTP iktidarında yılda 2 milyon ev hanımı 300 milyon TL aylıkla emekli edilecek ( 7,2 katrilyon), düğün başına 10 milyar TL kredi ile bir milyon çift evlendirilecek ( 10 katrilyon), bir milyon bebeğe 125 milyon TL aylık bağlanacak ( 1,5 katrilyon), bir milyon anneye 600 milyon TL doğum parası verilecek ( 0,6 katrilyon), bir milyon üniversiteliye aylık 200 milyon TL burs verilecek ( 2,4 katrilyon), özürlü, şehit ailesi ve yaşlılara 2 katrilyon harcanacak, 15 milyardan yılda bir milyon konut üretilecek ( 15 katrilyon). Bunların tutarı 39 katrilyon olup, sadece borç faizlerine 2001'de ödenen paranın 41 katrilyon TL, 2002'de 51 katrilyon TL, 2003'te 90 katrilyon TL olduğu düşünüldüğünde uygulanmasının hayal olmadığı görülecektir."
Onurlu dış politika
Osmanlının inkırazından sonra coğrafyasında oluşan boşluğu hiç bir iradenin dolduramadığını, adaletin asla temin edilemediğini, gözyaşlarının dinmediğini belirten Prof. Dr. Haydar Baş, şöyle konuştu: "Eğer bu boşluk Türkiye Cumhuriyeti Devleti tarafından doldurulamaz ise yaşadığımız vatan bölünüp parçalanacaktır. Dünyanın bir numaralı ülkesi olması mümkün iken bölünüp parçalanması maalesef kaderi olacaktır. O halde üzerimize düşen, coğrafi konumumuzu da göz önüne alarak nüfuzumuzu, yer altı , yer üstü kaynaklarımızı ve tarihi misyonumuzu diriltmek, dünyanın muhtaç olduğu yere gelmektir. Bu noktada önemli olan husus iç ve dış politikamızı kendi milli çıkarlarımız istikametinde belirlemek, dost ve müttefiklerimizi seçerken tamamen milli çıkarlarımızı esas almaktır. Bugün mevcut iktidarın maalesef bu prensiplerden çok uzak çizgide seyrettiğini görüyoruz. Hükümet, AB ve Büyük Ortadoğu süreci içerisinde beş bin yıllık Türk, bin yıllık İslam ve 80 yıllık Cumhuriyet tarihini adeta yerle bir etmiş, AB ve ABD'nin çıkarlarının takipçisi bir politikayı hayata geçirmiştir. Irak'ta yaşlıları, kadınları, çocukları, silahsız insanları katleden, camileri basıp insanları öldüren, kadınların namusunu kirleten iradeyle stratejik ortak olmuş vaziyettedir. Güney sınırımızı açtığı düşünüldüğünde AKP iktidarı Irak'ta devam eden zulmün de tam ortağıdır. Irak'ta yaşanan katliamlar dünyada can, mal, namus, din ve vicdan hürriyetinin kalmadığının ispatıdır. İnsan haklarını özleyen dünyamızda, bu hakları insanlığa doya doya yaşatacak bir millet vardır ki o da Türk milletidir. Türk Milletinin bunu yapacak gücü vardır. Bu vadide üç bin yıllık tarihe malik olan en güçlü kurumu da Türk Silahlı Kuvvetleridir. Şu anda sivil-asker, devlet-millet kaynaşmasına her zamankinden daha fazla ihtiyacımız vardır. Ancak uyguladığı azınlık politikası ile milletin direncini kıran, BOP'a ve Dinlerarası Diyaloğa verdiği destekle ABD'nin güdümüne giren bir iktidar ile bu ortam sağlanamaz."
Türkiye "veren el"
olmalı
Böyle bir ortamda, Türkiye'nin, dış siyasette "Kainat Devleti Türkiye" prensibini esas kabul eden BTP'ye ihtiyacı olduğunu söyleyen Prof. Dr. Haydar Baş, partisinin dış politika vizyonunu şöyle ortaya koydu:
"Türkiye, kendi toprakları üzerinde hesabı olmayan ülkelerle birliktelikler oluşturmalı, bu vadide Balkanlar, Kafkaslar, Ortadoğu, Uzakdoğu, Türk Dünyasında en az 30 ülke ile birlikler kurmalıdır. Türkiye, Türk Dünyasına, İslam ülkelerine ve belirlenecek diğer bazı ülkelere ekonomik yardım yapmak suretiyle veren el konumuna gelmelidir. Bu yardımlar, Türkiye'de üretilecek mamulleri satın almak şartıyla yapılmalı, böylece üretilen mamullere pazar da temin edilmiş olmalıdır."
Yanlış adreste dost aranmaz
"Yanlış adreslerde dost aramak, ülkemizi batma noktasına getirebilir. Kuzey Irak'ta 11 askerimizin kafasına çuval geçiren irade bizim dost ve müttefikimiz olamaz. Bunu yapanları stratejik ortak kabul eden bir hükümet Türkiye'yi kâinat devleti konumuna getiremez. Türkiye, dostlarını ve düşmanlarını milli menfaatleri istikametinde belirlemelidir. Türkiye bu anlamda kendi öz dinamiklerine dönmeli, Osmanlı İmparatorluğundan kalan boşluk Türkiye tarafından doldurulmalıdır."
Tavizkâr tutumlara son
Prof. Dr. Haydar Baş, BTP iktidarında, dış politika bağlamında atacakları bazı adımları şöyle sıraladı:
"KKTC, bağımsız bir devlet olmanın her türlü hak, hukuk ve imkanına kavuşturulacaktır. Musul ve Kerkük, misak-ı milli hudutları içindedir. Bir Türk şehri olan Musul ve Kerkük'te hiçbir oyuna müsaade edilmeyecek, bu bölgeler sahibi milletine devredilecektir. Büyük Ermenistan hayallerine asla izin verilmeyecektir. Ege'deki haklarımızdan asla taviz verilmeyecek, Ege'nin bir Yunan denizi olmasına müsaade edilmeyecektir. Fener Patrikhanesi konusunda Lozan'ın şartları asla çiğnetilmeyecektir. Türkiye'nin, dünya politikasında hakim ve etkin güç olması gerektiğinden hareketle BM'de veto hakkı için gerekli tüm adımlar atılacaktır. Dış politikamız her şeyden önce milli bütünlüğümüzün korunmasını gözetecektir. Bu noktada Türkiye, Türk kültürünü dünyaya tanıtacak, taşıyacak, Türk kimliğini bulunduğu coğrafyada yaşatacak sivil toplum örgütlerini destekleyecektir. Dünyanın dört bir yanındaki vatandaşlarımız bu noktada bilinçlendirilecektir. Türkiye, kendi menfaatlerini ve uluslararası stratejik dengeleri de gözeterek tüm dünya ile iktisadi, sınai, bilimsel ve diğer alanlarda işbirliği içinde olacaktır. Ancak, AB sürecinde belirdiği üzere ulusun bağımsızlığı, vatanın bölünmez bütünlüğü ve Kıbrıs gibi en temel ve haklı konularda söz konusu olabilecek dayatmalarda hiçbir tavizkâr tutum içine girmeyecektir. Kaynaklarımızın birtakım oyunlar ve dayatmalarla global güçler tarafından sömürülmesine izin verilmeyecektir. Bu kaynaklar millet-devlet işbirliği içinde değerlendirilecektir. IMF dayatmalarına ve uluslararası tahkime son verilecek, yabancı sermaye ve fonların bir gecede ekonomik dengeleri alt üst etmesinin önüne mutlaka geçilecektir. Yabancılara mülk satışı kanunlarından istifade ile yabancılara peşkeş çekilen arazilerimiz değerleri ödenerek geri alınacaktır."
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.