Haçlı sömürgesinin Oryantalist akımları ve Dinlerarası Diyalog fitnesi, Anadolu topraklarını ve Osmanlı hinterlandını iki asırdan beri yolgeçen hanına çevirdi.
Türkiye'nin son 20 yılı ise, Haçlı sömürgesi namına hizmet gören Dinlerarası diyalogcuların hasat mevsimi oldu.
Dinlerarası diyalog, Prof. Dr. Haydar Baş hocamızın deyimiyle, Müslümanlar eliyle yutturulan Deccal fitnesi ve zokasıdır.
Milletimiz Prof. Dr. Baş'ın çeyrek asır öncesinden yaptığı uyarı ve sunduğu çözümlere kulak asmadı.
Diyalogcular, Türk milletini avladılar, iman esaslarını dönüştürdüler. Milletin ve devletin fabrika ayarlarını değiştirdiler.
Dinlerarası diyalogcular devlet ve milletimizin adeta elini-ayağını gözünü-kulağını bağladılar.
AB bahanesiyle 36 etnik parçaya bölünmemiz tezgahlandı.
Amerika'nın Büyük Ortadoğu Projesi'nin yanısıra arka planda sürdürülen Arz-ı Mev'ud ve Büyük İsrail oluşumunun taşları döşendi. PKK, YPG, PYD, IŞİD vs semirtildi. Büyük İsrail eksenli oluşturulan Bölgesel Kürdistan hevesi Diyarbakır'ımıza kadar uzandı.
Devlet erkanımız, milletimize bu gerçekleri konuşuyor.
Diyalogcu destekli Amerikan kapitalizmi, tüm baskı ve hortumcu güçleriyle devlet ve milletimizin sermayesine ve kaynaklarına çöreklendi.
Türkiye, mensup olduğu medeniyetten savruldu, rayından çıkartıldı.
Milli birliğimiz ve dini bütünlüğümüz yok olma noktasına geldi.
Amerika ve Vatikan adına İslam kisveleriyle Haçlı dolaplarını çevirenler, kanlı 15 Temmuz darbesiyle Türk milleti ve devletine öldürücü son vuruş denemesine kalkıştılar.
15 Temmuz musibeti, Türkiye'ye, içte ve dışta dostunu ve düşmanı tanıma imkanı da verdi.
Aynı şekilde Türkiye, akl-ı selim ve yüksek devlet tecrübesiyle kendi medeniyetine ve fabrika ayarlarına dönme fırsatı yakaladı.
Bu bağlamda görmemiz gereken gerçek, milli ve dini bütünlüğümüzü ortadan kaldıran Dinlerarası diyalogun yegane panzehiri yine kendi medeniyet kimliğimizde mevcuttur. Türk milleti ve devletinin fabrika ayarları, Ehli Beyt tevhid ve hikmet medeniyetidir.
Vakit, farika ayarlarımıza dönme günüdür.
Fabrika ayarlarımıza döndüğümüzde, kendimizi Mübahele meydanında Hz. Peygamber ve Ehl-i Beyti'nin safında bulacağız. O zaman ülkemizde ve bölgemizde hiçbir güç Sünni-Alevi çatışması tezgahlayamaz.
Fabrika ayarlarımıza döndüğümüzde, kimlik ve medeniyet hamurkarımızın Hacı Bektaş Veli ve Horasan erenleri olduğunu idrak edeceğiz. Böylece hiçbir diyalogcu yahut Haçlı figüranı, bizi Türk milleti kimliğinden kopartamaz.
Fabrika ayarlarımıza döndüğümüzde, Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ü, bağımsızlık karakterini, Milli İktisad kongresini ve onun Lozan anlaşmasına koyduğu "Misak-i Milli sınırlarımız içinde Müslüman olan herkes Türk milletidir; azınlık ancak gar-ı müslim olanlardır" tanımını bulacağız. Böylece bizi hiç kimse birbirimizden ayıramaz.
Fabrika ayarlarımıza döndüğümüzde, yanı başımızda Prof. Dr. Haydar Baş'ı, onun kapitalizmin sömürü oyunlarını bozan Milli Ekonomi Modeli'ni ve Sosyal Devlet projelerini bulacağız. BRICS ülkeleri dahil 4 milyar insanın uyguladığı zenginlik modeline kavuşacağız. Büyük İsrail projesini ülkemiz ve bölgemiz üzerinde tezgahlayan Amerikan sermayedarları, banknot ve faiz oyunlarıyla kedinin fareyle oynadığı gibi artık Türkiye ile oynayamayacaklar.
Türkiye'nin fabrika ayarları, barışın ve onurlu geleceğimizin yegane yolu ve teminatıdır.
Türkiye'nin son 20 yılı ise, Haçlı sömürgesi namına hizmet gören Dinlerarası diyalogcuların hasat mevsimi oldu.
Dinlerarası diyalog, Prof. Dr. Haydar Baş hocamızın deyimiyle, Müslümanlar eliyle yutturulan Deccal fitnesi ve zokasıdır.
Milletimiz Prof. Dr. Baş'ın çeyrek asır öncesinden yaptığı uyarı ve sunduğu çözümlere kulak asmadı.
Diyalogcular, Türk milletini avladılar, iman esaslarını dönüştürdüler. Milletin ve devletin fabrika ayarlarını değiştirdiler.
Dinlerarası diyalogcular devlet ve milletimizin adeta elini-ayağını gözünü-kulağını bağladılar.
AB bahanesiyle 36 etnik parçaya bölünmemiz tezgahlandı.
Amerika'nın Büyük Ortadoğu Projesi'nin yanısıra arka planda sürdürülen Arz-ı Mev'ud ve Büyük İsrail oluşumunun taşları döşendi. PKK, YPG, PYD, IŞİD vs semirtildi. Büyük İsrail eksenli oluşturulan Bölgesel Kürdistan hevesi Diyarbakır'ımıza kadar uzandı.
Devlet erkanımız, milletimize bu gerçekleri konuşuyor.
Diyalogcu destekli Amerikan kapitalizmi, tüm baskı ve hortumcu güçleriyle devlet ve milletimizin sermayesine ve kaynaklarına çöreklendi.
Türkiye, mensup olduğu medeniyetten savruldu, rayından çıkartıldı.
Milli birliğimiz ve dini bütünlüğümüz yok olma noktasına geldi.
Amerika ve Vatikan adına İslam kisveleriyle Haçlı dolaplarını çevirenler, kanlı 15 Temmuz darbesiyle Türk milleti ve devletine öldürücü son vuruş denemesine kalkıştılar.
15 Temmuz musibeti, Türkiye'ye, içte ve dışta dostunu ve düşmanı tanıma imkanı da verdi.
Aynı şekilde Türkiye, akl-ı selim ve yüksek devlet tecrübesiyle kendi medeniyetine ve fabrika ayarlarına dönme fırsatı yakaladı.
Bu bağlamda görmemiz gereken gerçek, milli ve dini bütünlüğümüzü ortadan kaldıran Dinlerarası diyalogun yegane panzehiri yine kendi medeniyet kimliğimizde mevcuttur. Türk milleti ve devletinin fabrika ayarları, Ehli Beyt tevhid ve hikmet medeniyetidir.
Vakit, farika ayarlarımıza dönme günüdür.
Fabrika ayarlarımıza döndüğümüzde, kendimizi Mübahele meydanında Hz. Peygamber ve Ehl-i Beyti'nin safında bulacağız. O zaman ülkemizde ve bölgemizde hiçbir güç Sünni-Alevi çatışması tezgahlayamaz.
Fabrika ayarlarımıza döndüğümüzde, kimlik ve medeniyet hamurkarımızın Hacı Bektaş Veli ve Horasan erenleri olduğunu idrak edeceğiz. Böylece hiçbir diyalogcu yahut Haçlı figüranı, bizi Türk milleti kimliğinden kopartamaz.
Fabrika ayarlarımıza döndüğümüzde, Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ü, bağımsızlık karakterini, Milli İktisad kongresini ve onun Lozan anlaşmasına koyduğu "Misak-i Milli sınırlarımız içinde Müslüman olan herkes Türk milletidir; azınlık ancak gar-ı müslim olanlardır" tanımını bulacağız. Böylece bizi hiç kimse birbirimizden ayıramaz.
Fabrika ayarlarımıza döndüğümüzde, yanı başımızda Prof. Dr. Haydar Baş'ı, onun kapitalizmin sömürü oyunlarını bozan Milli Ekonomi Modeli'ni ve Sosyal Devlet projelerini bulacağız. BRICS ülkeleri dahil 4 milyar insanın uyguladığı zenginlik modeline kavuşacağız. Büyük İsrail projesini ülkemiz ve bölgemiz üzerinde tezgahlayan Amerikan sermayedarları, banknot ve faiz oyunlarıyla kedinin fareyle oynadığı gibi artık Türkiye ile oynayamayacaklar.
Türkiye'nin fabrika ayarları, barışın ve onurlu geleceğimizin yegane yolu ve teminatıdır.
Misafir Kalem (K) / diğer yazıları
- Kongrelerden milli devlete bir iman mücadelesi / 25.07.2019
- İnsan bu kadar da ucuz değil! / 23.07.2019
- Amerika da Haydar Hoca'ya mahkûm / 22.07.2019
- İşsizliğin çok daha ağır faturaları var / 20.07.2019
- Sosyal patlamalara gebe kronik işsizlik / 17.07.2019
- Türkiye “hard currency”ye muhtaç değil / 13.07.2019
- İşçinin emeği ve sendikaların vebali / 11.07.2019
- Para, faiz ve MB Başkanı / 10.07.2019
- Çin’de-Maçin’de değil, kurtuluş içimizde / 08.07.2019
- Türkiye yeni çağa ayak uydurmalı / 07.07.2019
- İnsan bu kadar da ucuz değil! / 23.07.2019
- Amerika da Haydar Hoca'ya mahkûm / 22.07.2019
- İşsizliğin çok daha ağır faturaları var / 20.07.2019
- Sosyal patlamalara gebe kronik işsizlik / 17.07.2019
- Türkiye “hard currency”ye muhtaç değil / 13.07.2019
- İşçinin emeği ve sendikaların vebali / 11.07.2019
- Para, faiz ve MB Başkanı / 10.07.2019
- Çin’de-Maçin’de değil, kurtuluş içimizde / 08.07.2019
- Türkiye yeni çağa ayak uydurmalı / 07.07.2019