"Anlayana sivri sinek saz, anlamayana davul zurna az" diye bir atasözümüz vardır. Gerçekten çok doğru bir söz. Sanki bizim siyasetçilerimiz için söylenmiş.
Dünyada yer yerinden oynuyor. Derdin bini bir para. Ülke hergün biraz daha batağa gömülme durumunda. Fakat herşeye rağmen popülist politikacılar hâlâ yürürlükte. Pekçok ekonomist haykırıyor. İşte Prof. Dr. Erol Manisalı, açıkça gerçek dışı beyanlarla politika yapıldığını ifade etmektedir. Aslında onlarca bilim adamı hep aynı görüşte.
Ülke hergün biraz daha sıkıntıya giriyor. İşte bir örnek; asgari ücretin 125 milyon lira olduğu ülkemizde, sıradan bir konutun doğalgaz gideri 200 milyona vardı. İnsan elini şakağına koyup düşünmeli, nerede yanlış yapılıyor?!
Toplum yaşayanlar ve sürünenler toplumu haline gelmiştir. Başta Anayasa olmak üzere, tüm hukuk mevzuatımızda reddedilen sınıflı toplum anlayışı, üzülerek kaydedelim ki, artık gerçek oldu.
İki çocuklu bir ailenin açlık sınırı 400 milyonu aştığı halde, asgari ücretin 125 milyon lira olması başlı başına bir çelişki.
Bir başkaları kalkıp vergiyi tabana yaymaktan bahsediyor. Neymiş efendim, daha çok vergi alınıp daha çok gelir elde edilecekmiş.
Dünkü yazımızda da değindiğimiz gibi, Türk halkı vefalıdır, sabırlıdır, cefakârdır ancak bu kadar çok istismar edilmemelidir.
Meseleye reel bakış açıları getirmek lazımdır. Vergiden önce emisyon hacmi genişletilmeli, piyasa TL bakımından rahatlatılmalıdır. Sadece bir kısım patron para ile tanışmamalıdır. Bütün halka para bulma fırsatı verilmelidir.
Yabancı para sarmaşık misali, yerli parayı kuşatıp boğduğuna göre, yabancı paranın iç piyasada dolaşımı engellenmelidir. İnsanımızın dolarla yatıp kalkmasına, dolarla hesap yapmasına son verilmelidir.
Petrol zengini Ortadoğu ve Doğu ülkeleri ile yakın ilişkiler kurulmalı, karşılıklı fayda kuralına göre mal mubadele edilmelidir. Mesela bir aile kazancının 20'de birinden fazlasını ısınma bedeli olarak ödememelidir.
Sırf içme sularımız iyi bir pazar bulabilse, ülkenin dış ticaretini halletmek için yeterlidir. Mallarımız mukabili alacak olduğumuz petrol ve doğalgaz ülkeyi son derece rahata kavuşturacaktır.
Bir de son zamanlarda Dış İşleri Bakanı İsmail Cem ve İç İşleri Bakanı Rüştü Kazım Yücelen'in demeçleri dikkat çekiyor. Bu iki bakan, konuşmalarını ideolojik ifadelerle yapıyorlar. Çağdaşlıktan, çağdışılıktan vs. bahsediyorlar. Sanki 1960'ların Ecevit'i gibi.
Beyler Türkiye'nin karnı bu söylemlere tok. Halk ekmekten, elbiseden, yakacaktan bahsediyor. Lütfen kendinize geliniz. Yeniden ipleri germeyiniz. Yoksa bu halk sizi, çağdışı bakanlar olarak ilan eder.
Yapılan yorumlar, değerlendirmeler, popülist politikalar halkımızın tepkisini çekmektedir.
Yakınen takip ettiğimiz Bağımsız Türkiye Partisi'nin etkinlikleri, olay için tam bir test niteliğinde. Herkesin ayakları yere bassın, aksi halde gelecek karanlık görünüyor.
Dünyada yer yerinden oynuyor. Derdin bini bir para. Ülke hergün biraz daha batağa gömülme durumunda. Fakat herşeye rağmen popülist politikacılar hâlâ yürürlükte. Pekçok ekonomist haykırıyor. İşte Prof. Dr. Erol Manisalı, açıkça gerçek dışı beyanlarla politika yapıldığını ifade etmektedir. Aslında onlarca bilim adamı hep aynı görüşte.
Ülke hergün biraz daha sıkıntıya giriyor. İşte bir örnek; asgari ücretin 125 milyon lira olduğu ülkemizde, sıradan bir konutun doğalgaz gideri 200 milyona vardı. İnsan elini şakağına koyup düşünmeli, nerede yanlış yapılıyor?!
Toplum yaşayanlar ve sürünenler toplumu haline gelmiştir. Başta Anayasa olmak üzere, tüm hukuk mevzuatımızda reddedilen sınıflı toplum anlayışı, üzülerek kaydedelim ki, artık gerçek oldu.
İki çocuklu bir ailenin açlık sınırı 400 milyonu aştığı halde, asgari ücretin 125 milyon lira olması başlı başına bir çelişki.
Bir başkaları kalkıp vergiyi tabana yaymaktan bahsediyor. Neymiş efendim, daha çok vergi alınıp daha çok gelir elde edilecekmiş.
Dünkü yazımızda da değindiğimiz gibi, Türk halkı vefalıdır, sabırlıdır, cefakârdır ancak bu kadar çok istismar edilmemelidir.
Meseleye reel bakış açıları getirmek lazımdır. Vergiden önce emisyon hacmi genişletilmeli, piyasa TL bakımından rahatlatılmalıdır. Sadece bir kısım patron para ile tanışmamalıdır. Bütün halka para bulma fırsatı verilmelidir.
Yabancı para sarmaşık misali, yerli parayı kuşatıp boğduğuna göre, yabancı paranın iç piyasada dolaşımı engellenmelidir. İnsanımızın dolarla yatıp kalkmasına, dolarla hesap yapmasına son verilmelidir.
Petrol zengini Ortadoğu ve Doğu ülkeleri ile yakın ilişkiler kurulmalı, karşılıklı fayda kuralına göre mal mubadele edilmelidir. Mesela bir aile kazancının 20'de birinden fazlasını ısınma bedeli olarak ödememelidir.
Sırf içme sularımız iyi bir pazar bulabilse, ülkenin dış ticaretini halletmek için yeterlidir. Mallarımız mukabili alacak olduğumuz petrol ve doğalgaz ülkeyi son derece rahata kavuşturacaktır.
Bir de son zamanlarda Dış İşleri Bakanı İsmail Cem ve İç İşleri Bakanı Rüştü Kazım Yücelen'in demeçleri dikkat çekiyor. Bu iki bakan, konuşmalarını ideolojik ifadelerle yapıyorlar. Çağdaşlıktan, çağdışılıktan vs. bahsediyorlar. Sanki 1960'ların Ecevit'i gibi.
Beyler Türkiye'nin karnı bu söylemlere tok. Halk ekmekten, elbiseden, yakacaktan bahsediyor. Lütfen kendinize geliniz. Yeniden ipleri germeyiniz. Yoksa bu halk sizi, çağdışı bakanlar olarak ilan eder.
Yapılan yorumlar, değerlendirmeler, popülist politikalar halkımızın tepkisini çekmektedir.
Yakınen takip ettiğimiz Bağımsız Türkiye Partisi'nin etkinlikleri, olay için tam bir test niteliğinde. Herkesin ayakları yere bassın, aksi halde gelecek karanlık görünüyor.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Baki Bektaş / diğer yazıları
- Gerçek hayat ahiret hayatıdır / 09.09.2003
- Tek çare birlik / 11.09.2002
- Misyonerlik faaliyetlerinin boyutları / 30.05.2002
- Halkımız çok iyi bir gözlemci / 25.05.2002
- Derviş'e göre deniz bitti / 24.05.2002
- Aziz ol, Elazığ / 17.05.2002
- Kayseri, sen ne imişsin! / 15.05.2002
- Tek çare birlik / 15.04.2002
- Görebilmek / 08.04.2002
- En büyük terör işgaldir / 06.04.2002
- Tek çare birlik / 11.09.2002
- Misyonerlik faaliyetlerinin boyutları / 30.05.2002
- Halkımız çok iyi bir gözlemci / 25.05.2002
- Derviş'e göre deniz bitti / 24.05.2002
- Aziz ol, Elazığ / 17.05.2002
- Kayseri, sen ne imişsin! / 15.05.2002
- Tek çare birlik / 15.04.2002
- Görebilmek / 08.04.2002
- En büyük terör işgaldir / 06.04.2002