Türk Milleti tarihinin hiçbir döneminde esareti yaşamamış büyük bir millettir. "Gökkubbe çadırımız güneş bayrağımızdır" diyen Oğuz Kaan'ın cengâverlik ruhuna ve yüksek ideallerine sahip olan Türkler, hiçbir milletin hakimiyeti altına girmemiş, tersine pek çok halkı idareleri altına almış, adalet ve merhametle muamele etmişlerdir.
Tarih boyunca büyük badireler atlatan ve defalarca esir edilmek istenen Türk milleti her seferinde, bağrından kendisine liderlik edecek ve kurtuluşuna vesile olacak büyük insanlar yetiştirmeyi de bilmiştir.
1919'un sancılı günlerinde "memleketin her köşesinin bilfiil işgal" altında olduğu ve herkesin yabancı bir devletin manda ve himayesine girilmesi gerektiğine inandığı bir dönemde, bu milletin içinden "Bağımsızlık benim karakterimdir" diyen Mustafa Kemal çıktı. Onun liderliğinde büyük bir hürriyet mücadelesi verilerek bugünlere gelindi.
Bugün ise 1919'daki işgal siyasî, kültürel, ekonomik, hukukî alanlarda yine kendisini göstermektedir. (Not: AB'yi oluşturan ülkeler dünkü itilaf devletleridir. Türk Milleti Kurtuluş Savaşı'nı bunlara karşı vermiştir. Bu ülkeler 1919'da bu vatanın her köşesine asker çıkartıp, kendi bayraklarını dikmişlerdir.) Bu hakikatler yok farzedilircesine günümüzde "global, modern işgal" taktiğine karşı tam bir teslimiyetçi siyaset izlenmektedir.
Ancak millet; hakimiyet kayıtsız, şartsız kendisine ait olan millet, bu gidişten razı değildir. 1919'u hortlatmak isteyenlere, bağrından çıkardığı bir liderle, Prof. Dr. Haydar Baş'la cevabını vermektedir.
Bağımsız Türkiye Partisi'nin kurultayını bu duygularla, bu tarihî perspektif içerisinde takip ettik ve gördük ki, en zor dönemlerde büyük insanlar yetiştiren milletimiz, bugün de Prof. Dr. Haydar Baş'la tek bilek tek yürek oluyor, mezardaki insanın bile hakkını hesap eden Bağımsız Türkiye Partisi'ne kucak açıyor.
Ev kadınlarına, yaşlılara, kimsesizlere, özürlülere, yuva kuramayan, üniversiteye giremeyen gençlere, nakliyecilere, esnafa, memura, köylüye, çiftçiye velhasıl milletin tamamına gerçek manada hizmet götürmenin projelerini anlatan Prof. Dr. Haydar Baş'ı yine milletin kendisini bağrına basıyor ve "Türkiye liderini buldu" diyor.
Aynı coşkuya aynı heyecana yurdun dört bir yanında şahit olduk. Miting meydanlarında coşkudan ağlayan insanlar gördük. Devletimizin bağımsızlığına göz diken AB'ye, kanını emen IMF'ye, halkımızın "Hayır" dediğini duyduk.
Bütün bunlar gösteriyor ki, dün Avrupalı devletlerin askerî işgaline M. Kemal Atatürk'le dur diyen millet, bugün aynı ülkelerin AB ve IMF eliyle yürüttüğü küresel işgale Prof. Dr. Haydar Baş'la dur demektedir.
Ve yine bütün bunlar gösteriyor ki Türkiye liderini buldu.
Hayırlı olsun.
Tarih boyunca büyük badireler atlatan ve defalarca esir edilmek istenen Türk milleti her seferinde, bağrından kendisine liderlik edecek ve kurtuluşuna vesile olacak büyük insanlar yetiştirmeyi de bilmiştir.
1919'un sancılı günlerinde "memleketin her köşesinin bilfiil işgal" altında olduğu ve herkesin yabancı bir devletin manda ve himayesine girilmesi gerektiğine inandığı bir dönemde, bu milletin içinden "Bağımsızlık benim karakterimdir" diyen Mustafa Kemal çıktı. Onun liderliğinde büyük bir hürriyet mücadelesi verilerek bugünlere gelindi.
Bugün ise 1919'daki işgal siyasî, kültürel, ekonomik, hukukî alanlarda yine kendisini göstermektedir. (Not: AB'yi oluşturan ülkeler dünkü itilaf devletleridir. Türk Milleti Kurtuluş Savaşı'nı bunlara karşı vermiştir. Bu ülkeler 1919'da bu vatanın her köşesine asker çıkartıp, kendi bayraklarını dikmişlerdir.) Bu hakikatler yok farzedilircesine günümüzde "global, modern işgal" taktiğine karşı tam bir teslimiyetçi siyaset izlenmektedir.
Ancak millet; hakimiyet kayıtsız, şartsız kendisine ait olan millet, bu gidişten razı değildir. 1919'u hortlatmak isteyenlere, bağrından çıkardığı bir liderle, Prof. Dr. Haydar Baş'la cevabını vermektedir.
Bağımsız Türkiye Partisi'nin kurultayını bu duygularla, bu tarihî perspektif içerisinde takip ettik ve gördük ki, en zor dönemlerde büyük insanlar yetiştiren milletimiz, bugün de Prof. Dr. Haydar Baş'la tek bilek tek yürek oluyor, mezardaki insanın bile hakkını hesap eden Bağımsız Türkiye Partisi'ne kucak açıyor.
Ev kadınlarına, yaşlılara, kimsesizlere, özürlülere, yuva kuramayan, üniversiteye giremeyen gençlere, nakliyecilere, esnafa, memura, köylüye, çiftçiye velhasıl milletin tamamına gerçek manada hizmet götürmenin projelerini anlatan Prof. Dr. Haydar Baş'ı yine milletin kendisini bağrına basıyor ve "Türkiye liderini buldu" diyor.
Aynı coşkuya aynı heyecana yurdun dört bir yanında şahit olduk. Miting meydanlarında coşkudan ağlayan insanlar gördük. Devletimizin bağımsızlığına göz diken AB'ye, kanını emen IMF'ye, halkımızın "Hayır" dediğini duyduk.
Bütün bunlar gösteriyor ki, dün Avrupalı devletlerin askerî işgaline M. Kemal Atatürk'le dur diyen millet, bugün aynı ülkelerin AB ve IMF eliyle yürüttüğü küresel işgale Prof. Dr. Haydar Baş'la dur demektedir.
Ve yine bütün bunlar gösteriyor ki Türkiye liderini buldu.
Hayırlı olsun.
Ahmet Hamza Baş / diğer yazıları
- Gazze'de yaşananlar ve Filistin meselesinin iç yüzü (2) / 25.07.2014
- Gazze'de yaşananlar ve Filistin meselesinin iç yüzü / 24.07.2014
- Aydınların zafiyeti / 13.02.2014
- İdareci kadroları seçerken / 25.12.2013
- Mevlana'yı anlamak / 20.12.2013
- Kim bir zalime yardım ederse / 17.12.2013
- Fransa'nın gerçeği / 26.12.2011
- Kapanmayan yara; Kerbela / 06.12.2011
- Ilımlı İslam deyince / 03.12.2011
- Vicdani red konusuna farklı bir bakış / 01.12.2011
- Gazze'de yaşananlar ve Filistin meselesinin iç yüzü / 24.07.2014
- Aydınların zafiyeti / 13.02.2014
- İdareci kadroları seçerken / 25.12.2013
- Mevlana'yı anlamak / 20.12.2013
- Kim bir zalime yardım ederse / 17.12.2013
- Fransa'nın gerçeği / 26.12.2011
- Kapanmayan yara; Kerbela / 06.12.2011
- Ilımlı İslam deyince / 03.12.2011
- Vicdani red konusuna farklı bir bakış / 01.12.2011