Bir varmış bir yokmuş. Dünyanın en verimli topraklarında olan bir ülkede Dolar 10 TL olmuş, Euro 11 TL, bir süt 33 TL olmuş, yağ 80 TL, 3000 TL olmuş bodrum katı kiraları... 8 TL'yi geçmiş benzin fiyatları. Millet geçinemez olmuş, okuyan öğrenci okulunu dondurmuş ya da barınacak yer bulamayıp geceyi dışarıda geçirmiş. Bu arada mezun olanların çoğu da iş bulamamış, gençlerin hep önü kesilmiş. Evlenmek isteseler 150-200 bin TL'den aşağısı da kurtarmaz olmuş.
Çalışan baba ise maaşını bir türlü yetiremiyormuş açlık sınırındaki asgari ücretiyle.
Ülkenin borcu da gün geçtikçe artmış. Sadece ülkenin mi, insanların da bankalara borcu artmış. İcra dairelerindeki dosyalar da artık odalara sığamaz olmuş. 1998 Şahin arabalar bile 60.000 TL olmuş, evler almış başını gitmiş, ülkedeki bulaşıcı ve ölümcül bir virüsü bile geri plana atmış ülkedeki ekonomik durum. Diyanet çıkmış baldız açıklamalarıyla insanların zihnini ve gündemi değiştirmeye çalışıyormuş. Toplumsal ahlak bozulmuş, cinnet geçirenler, kadına şiddet, çocuk istismarları, hırsızlık, ahlaksızlık... Yönetenler ise lüks saraylarda yaşıyor, lüks arabalara biniyor, 2-3 çeşit maaşlar alıyorlarmış. Millete ise çay dağıtıyorlarmış, önceden erzak dağıttığı da olmuş, demek ki onlar da ekonomik durumun farkındalarmış ki durumu çaya kadar indirmişler.
Gel gelelim bu ülkenin düşmanı da çokmuş, tüm dünya gözünü dikmiş saldırmayı bekliyormuş. Ülkeyi parsel parsel satın alıp yerleşiyorlarmış. Tank fabrikaları, şeker fabrikaları, ülkenin en değerli kurumları değersiz bir paraya peşkeş çekiliyormuş bu düşmanlara.
Ama milleti ayıktırmaya çalışan biri varmış, bir Profesör. Prof. Dr. Haydar Baş. Olanları, olabilecekleri bu millete ta en başından beri anlatıp durmuş, aydınlatmaya çalışmış, ülkenin ekonomik durumunu çözebilecek bir model yazmış, ki bu modeli tüm dünya ayakta alkışlamış, saygı duymuş, bazıları kendi ülkesinde de uygulama başlamış ve dünyanın en güçlü devletleri olmuşlar. Ama gel gelelim kendi ülkesindeki insanları Prof. Dr. Haydar Baş'ı dinlememişler, inanmamışlar, gizlemişler. Ama Haydar Hoca hiç pes etmemiş, ekonomik çözümün dışında bu insanlara dinini, Ehl-i Beyt'i ve gerçek Atatürk'ü de anlatmış. Yanlış bilinen her şeyi düzeltmiş ve insanına aktarmış. Ömrünü vermiş bu davaya. Sırf Allah rızası için. Ama millet bir türlü hak ettiği değeri vermemiş Ona. Elindeki elmasın kıymetini bilememiş, ama Haydar Hoca kendi gibi öyle elmaslar yetiştirmiş ki, o insanlar bu ülkenin geleceğini kurtaracak, yitirilen umutları tekrar gün ışığına çıkartacakmış. O elmaslardan birisi Avukat Hüseyin Baş'mış. Babasının yerine bu davayı sürdürebilmek için oy birliğiyle seçilmiş ve bu davayı sırtlanmış. Ama asla yalnız değilmiş, Haydar Hoca'nın yetiştirdiği diğer elmaslar da ona destek oluyor bu dava için çok çalışıyorlarmış. Ve bir inançları varmış, Haydar Hocalarının söylediği:
"Ben sadece bu ülkenin vatandaşlarını değil, tüm İslam âleminin karnını doyuracağım. İnanın bana, söke söke geleceğim."
İşte bu ülke Türkiye'ymiş.
- Berlin’de Prof. Dr. Haydar Baş’ı andık / 18.04.2022
- Milli Ekonomi Modeli -8- / 26.03.2022
- Milli Ekonomi Modeli -7- / 23.03.2022
- Milli Ekonomi Modeli -6- / 21.03.2022
- Milli Ekonomi Modeli -5- / 19.03.2022
- Milli Ekonomi Modeli -4- / 17.03.2022
- Milli Ekonomi Modeli -3- / 16.03.2022
- Milli Ekonomi Modeli -2- / 15.03.2022
- Milli Ekonomi Modeli / 14.03.2022