Türkiye, bölgesinde, kısmen de dünyada merkez ülke olabilir. Zira Türkiye'nin tarihi, coğrafyası, sosyal ve ekonomik gücü, kültür ve medeniyeti, bu imkânı ziyadesiyle sunmaktadır. Ancak söz konusu potansiyel, bazen hiç kullanılmamış, bazen de tamamen heba edilmiştir. Soğuk Savaş'ın bitiminden sonra Türkiye'de de, diğer ülkeler gibi yeni arayışlar başladı. Bu çerçevede, Türkiye'nin Balkanlar, Kafkaslar, Orta Doğu ve Orta Asya'nın merkezi olabileceği yönünde görüşler ileri sürülmüştür. Çoğunlukla siyasi bilimcilerin kendi aralarında tartıştıkları bu konu, seçime kısa bir zaman kala, CHP tarafından da gündeme getirildi. CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, sır gibi sakladığı "Merkez Türkiye Projesi"ni nihayet açıkladı. Yüzyılın projesi olarak adlandırılan bu projeyle, 2 milyonu aşkın kişiye istihdam sağlanacağı, işsizliğin yüzde 5'in altına çekileceği ve büyüme hızının ortalama yüzde 6 olacağı, 20 yılda da 200 milyar dolarlık yatırım yapılacağı iddia edilmektedir. Merkez Türkiye Projesi'nin hayata geçirilmesi ve hedefleri bir yana, CHP'nin böylesi projelerle ilgilenmesi gerçekten olumlu bir gelişmedir. Çünkü CHP, bugüne kadar seçim kampanyalarını hep ideolojik boyutlu sürdürmüştür. Özellikle CHP'nin sihirli kelimesi "lâiklik" idi. CHP, ilk defa ekonomik ağırlıklı bir seçim beyannamesiyle milletin önüne çıktı. Bunun ne getirip, ne götüreceğini, sadece CHP değil, birçok kesim merak etmektedir. CHP'nin, Merkez Türkiye Projesi'ni teknik olarak değerlendirmek yerine, zihniyet açısından ele almak gerekir. Bir başka deyişle, ortaya konulan hedefler kadar, o hedeflere ulaşmak için izlenecek yol ve yöntem de önemlidir. CHP ve diğer Batıcı partiler, AB üyeliğini, yani Batı'ya uydu olmayı, stratejik hedef olarak seçmediler mi? "AB bir medeniyet projesidir, ona üye olmazsak medeniyetin varoşlarında kalırız" demiyorlar mı? Böyle bir zihniyete sahip kişilerin, Türkiye'yi merkez ülke yapması mümkün mü? AB üyeliği için her türlü tavizi vereceksin, öte yandan "Merkez Türkiye" kavramını kullanacaksın. İşte bu çelişkinin daniskasıdır. Türkiye'nin merkez ülke olabilmesi için, medeniyetimizi temel alan sosyal, siyasal ve ekonomik tezler geliştirmemiz şarttır. Bunu başardığımız zaman Türkiye, tabii olarak medeniyetimizi paylaşan ülkelerin merkezi olacaktır. Batı medeniyetinin değerleri üzerine bina edilen fikirlerle, ancak ve ancak taşeron ülke seviyesinde kalınır. CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, seçim sürecinin başlarında Kemal Derviş ile görüşmüş ve iktidar olmaları halinde ekonomi yönetimine onun getirileceğini birlikte ilân ettiler. Şimdi soralım: Kemal Derviş ile Merkez Türkiye Projesi gerçekleştirilebilir mi? Gerçekleştirilse bile, o projeden milletimize bir hayır gelir mi? Asla gelmez, çünkü Kemal Derviş'in politikaları, ulus-üstü şirketlerin çıkarına olan politikalardır. Merkez Türkiye Projesi'nin fikir babası Kemal Derviş ise, hemen hükmümüzü verelim: O zaman Türkiye, olsa olsa ulus-üstü şirketlerin merkezi olur. CHP, gerçekten Türkiye'nin merkez ülke ve hatta lider ülke olmasını istiyorsa, yapacağı iş, Milli Ekonomi Modeli'ne ve onun müellifine başvurmaktır. Ondan başkası lâf ü güzaftır, oy devşirmeye yönelik taktiklerdir.
M. Hilmi Yıldırım / diğer yazıları
- İnsan hakları ve ihlâlleri / 01.02.2019
- Sömürü ve şahsiyetli insan / 21.01.2019
- Ekonomik kararlar ve insan davranışları / 09.01.2019
- Medeniyetlerin etkileşimi / 20.12.2018
- Ekonomide bitmeyen tartışma / 12.12.2018
- İletişim çağında iletişimsizlik / 22.11.2018
- Öngörülerdeki isabetsizlikler / 09.11.2018
- Küresel ekonomi ve ülke ekonomileri / 22.10.2018
- Adaletsiz ekonomi / 11.10.2018
- Ekonomide milli strateji / 18.09.2018
- Sömürü ve şahsiyetli insan / 21.01.2019
- Ekonomik kararlar ve insan davranışları / 09.01.2019
- Medeniyetlerin etkileşimi / 20.12.2018
- Ekonomide bitmeyen tartışma / 12.12.2018
- İletişim çağında iletişimsizlik / 22.11.2018
- Öngörülerdeki isabetsizlikler / 09.11.2018
- Küresel ekonomi ve ülke ekonomileri / 22.10.2018
- Adaletsiz ekonomi / 11.10.2018
- Ekonomide milli strateji / 18.09.2018