logo
15 MAYIS 2024

Türkiye'de Misyonerlik Çalışmaları-7

16.05.2006 00:00:00


Bir bilim adamı olarak bazı gerçeklerin ortaya çıkması için bazı soruları sormadan da geçemem. Onun için Fethullah Gülen, eğer gerçekten vatansever ise ABD'ye kaçmak yerine Türkiye'de kalıp hapse girerek davasının arkasında durması gerekmez miydi? Ayrıca gerçek anlamda iyi niyetini gösterebilmesi için kanımca şu üç sorunun cevabını da vermesi gerekir: 1-Fethullah Gülen eğer suçsuzsa niçin ABD'ye kaçmış ve kendisine 130 dönümlük arazide bir köşk verilmiştir? Oysa ABD'nin çıkarlarına uymayan ve onlarla birlikte çalışmayan Rum asıllı Cat Stevens (Yusuf İslam) ABD'ye turistik seyahat yapmak istediğinde ülkeye girişine bile izin verilmemiştir. 2- Dünya'nın çeşitli ülkelerinde açılan Fethullah Gülen okullarında eğitim dili neden Türkçe değil de İngilizce'dir. Bu bir çeşit kültür misyonerliği değil midir? Ayrıca basında bu okullarda yeşil pasaportlu ABD'den maaş alan  ajanlarının görev yaptıkları iddia edilmektedir. Eğer bu haber doğru ise ABD, Saddamı Kuveyt'ten çıkarmak için yaptığı I. Körfez Savaşının masrafını bile Arap ülkelerine ödetirken bu ajanların maaşlarını Türklüğe hizmet olsun diye mi ödemektedir?3- Cemaatin düzenlediği "Abant Toplantı"larına katılan bazı isimler (Oral Çalışlar, Hırant Dink) aynı zamanda bundan 2005 yılında Bilgi Üniversitesi'nde toplanan Ermeni soykırım toplantısına da katılmıştır. Bunlardan Hırant Dink Türklüğe hakaretten 6 ay hapis cezası almıştır. Bunlarla Fethullah Gülen ve cemaati arasındaki ortak nokta nedir? Ayrıca Fethullah Gülen'in ikinci adamı durumundaki Nurettin Veren, ABD'ye giderek kendisinin Türkiye'ye dönmesini ve ABD çıkarlarına hizmet etmemesini söylediği için tekme tokat dövülerek köşkten kovulduğunu iddia etmektedir. Yine onun iddiasına göre Nurettin Veren'in eşi cemaatin zorlamasıyla kendisinden boşanmış ve kendisini terk eden çocuklarına Gülen Cemaatı maaş bağlamıştır. Veren'in Ulusal Kanalda öne sürdüğü bu iddiaları bugüne kadar yalanlanmamıştır. O halde sükut ikrardan sayılmaz mı?Üzücü olan bir diğer konu da başta eski Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel olmak üzere Ecevit, Çiller, Türkeş, Recai Kutan, Muhsin Yazıcıoğlu gibi Türkiye'de başbakanlık, başbakan yardımcılığı, bakanlık ve parti liderliği yapmış kişiler de zaman zaman Fethullah Gülen ile görüşmüşler ve hakkında övücü sözler söylemişlerdir. Cumhuriyet yazarlarından Hikmet Çetinkaya Cumhuriyet Gazetesindeki bir yazısında CHP içinde bile Fethullahçı milletvekillerinin olduğunu iddia etmiştir. Yukarıda adı geçen şahsiyetlerden Türkeş vefat etmiştir. Yaşayanlar acaba bugün Fethullah Gülen hakkında ne düşünmektedirler? Merak ediyorum.  Türkiye'de Misyonerliğin Ulaştığı Boyutlar ATO'nun Rapora göre misyonerlikle ilgili İstanbul'da 126 kilise, 4 dergi, 1 kafe, 36 dernek, 7 gazete, 12 internet sitesi, 1 müze, 1 otel, 6 radyo, 6 şirket, 44 vakıf ve 2 yayınevi bulunuyor. İzmir'de ise misyoner faaliyetleri ile ilgili olarak toplam 8 cemaat veya topluluk bulunmaktadır. Yine aynı rapora göre Türkiye'de Hıristiyan cemaati sayısının 50-55 bin olarak  tahmin edilmekte 3000'den fazla kilise çok sayıda kitabevi 1 kütüphane, 6 dergi, onlarca vakıf. Yayınevleri, 5 radyo, çok sayıda manastır, 2 kafe, 1 acenta 1 mahfil, 7 şirket 1otel, 1 tercüme bürosu 7 gazete 1 tarihi eser, 2 müze 4 harabe  1 kale onlarca dernek bulunduğu kaydedildi. Bu çalışmaların sonucu olarak, Batıkent Protestan Kilisesi'nde 37 öğrenci Hıristiyan yapıldı. Bundan başka Gazi Üniversitesi'nde 138 kişi, Hacettepe Üniversitesi'nden 6 kişi, Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi'nden 245 kişi, Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi'nden 97 kişi din değiştirerek Hıristiyan olmuşlardır. Yazar şair Atilla İlhan 1.12.2004 tarihli Cumhuriyet gazetesinde bir yazısında  misyonerlerin Türkiye'de ulaştıkları hedefleri şöyle  anlatmaktadır: "Ülkemizde misyoner cemaatlerinin sayısı 55 bin. Misyonerlik faaliyetlerini yürütenlerin büyük kısmı ABD, İngiltere, Yeni Zelanda, Avusturya, Almanya, İsveç, Romanya ve Güney Kore uyruklu kişilerdir. Misyoner faaliyetlerinin yoğunlaştığı illerin başında ise İstanbul, Ankara, Trabzon, Antalya, Adana, Hatay, Bursa Samsun ve Edirne gelmektedir. Kapadokya'da 2002'de yapılan toplantıda 1970 yılında Türkiye'de sadece 4 kişi Protestan iken bu sayı 2002 yılında 6000'e ulaşmıştır. Ayrıca bu sayının her yıl ikiye katlanması için her ilde kilise, her evde bir İncil ve her yerleşim biriminde bir önder ve bir topluluk sloganlarının benimsenmesi kararı alındı. Türkiye'de misyonerlik faaliyetini yürütenler 2004 yılında Alanya'da bir toplantı düzenlediler. Bu toplantının en çarpıcı noktalarından birisi "Türkiye'de hedefe adım adım yaklaşıldığı söylenirken, Doğu ve Güneydoğu bölgelerinde çalışmaların hızlandırılması gerektiği kararı alındı. Önünüzdeki dönemde Erzurum, Eskişehir, Malatya ve Çanakkale  hedef il olarak seçilirken Gaziantep, Kayseri ve Adana'da bazı kesimlerde misyonerlik faaliyetlerinin yoğunlaştırılmasına karar verildi.Bir çeşit sömürgecilik olan misyonerliğin bu kadar yol almasında hiç şüphesiz AB'ye uyum yasalarının büyük rolü olmuştur. Ulus devleti tasfiye etmek amacı taşıyan Batı, bu yasaları Türkiye'ye karşı bir psikolojik savaş aracı olarak kullanmaktadır. Bana göre Türkiye'de bir de kültür misyonerliği söz konusudur. Türkiye'de bazı işyeri ve dükkan tabelaları ile gerek resmi ve gerekse özel bürokraside görev yapan kişilerin kartvizitleri İngilizce yazılmaktadır. Bu düpedüz sömürgeciliğin gönüllü kabulü olmalıdır. Acaba bunun örneğine bizim dışımızda hangi ülkede rastlanmaktadır? Avrupa'da böyle bir şey düşünülemez. Nitekim AB İşadamları Topluluğu Başkanı olan Fransız, İngilizce konuştuğu için protesto etmek amacıyla Fransız Cumhurbaşkanı Jack Chirac toplantıyı terk etmiştir. Prof. Manisalı (2004), "Bıçak Sırtında Cumhuriyet" adlı kitabında misyonerlik hakkında şunları yazar: "Türkiye gibi Müslüman bir ülkede gazete ve televizyon haberlerinde kiliseler, papazlar ve hatta rahibeler ön plana çıkar. Sadece İngiliz papazları değil diğerleri de. Kısacası Müslüman mahallesinde salyangoz satışı artar." Prof. Manisalı'nın bu açıklamaları bize bir kanalda yer alan "Yabancı Damat" dizisini ve yine basında yer alan bir bayan mankenin bir Yunan vatandaşı ile evlenmek için Ortodoks Hıristiyan olduğunu hatırlatmaktadır. "Yabancı Damat" dizisinin Yunanistan tarafından finanse edildiği iddia edilmektedir. Bu doğru olmasa bile dizinin Yunanistan'da gösterilmesine ne denilecektir? Bu bir defa Türk geleneklerine aykırıdır. Çünkü bugüne kadar genellikle Hıristiyanlardan kız alınır fakat kız verilmezdi. Oysa, çokuluslu şirketlerin kanalları ile mütareke basını, ısrarla bunun tersini işlemektedir. Özel kanalların çoğunluğunun görevi bu olduğu için bunda yadırganacak bir durum yoktur. Fakat devletin televizyonu olan TRT-1 ve TRT-INT Ramazan ayında "İftara Doğru" programlarından birisini, İspanya'da yaşayan ve bir Katolik Hıristiyan'la evlenen bir Türk kızının evinden yaparak, bunu sanki Türk geleneklerine ve İslam inançlarına uygun bir durummuş gibi takdim etmekle acaba neye hizmet etmektedir? Ayrıca İftara Doğru programında yabancı birisine özellikle İngilizce ilahi söyletilmesi de bir çeşit kültürel misyonerlik  değil midir?Yarın İlahiyat fakültelerine kadar uzanan misyonerlik
'Gizli Tanık' soruşturması derinleşiyor
Polis müdürleri gözaltına alındı
Hüseyin Baş'tan dikkat çeken uyarı
'Savaşla teslim alamadıkları ülkemizi...'
Vizesiz Avrupa hayalinden gelinen nokta bu
Patronlara yeşil pasaport!
Havalar puslu, Yerlikaya yalnız
Süleyman Soylu geri mi dönüyor?
Ankara'da hareketli saatler
Erdoğan da topa girdi
Otoyol ve köprü zammını böyle savundu
'Enflasyona etkisi 0,05 puan'
Yıldırım'dan Koç'a: Bizi kim şampiyon yapmak istemiyor
"Kaybedersek Mourinho'nun parasının yarısını ödeyeceğim"
Uğur Dündar'dan 'Serdar Sertçelik' iddiasına yanıt
'Çıkarsınlar HTS kayıtlarını, hodri meydan!'
Benzin istasyonlarında fiyat tabelaları değişti
Tek fiyat uygulaması başladı
Erdoğan'dan beklenen mesaj geldi
'Buradayız, dimdik ayaktayız'
Dervişoğlu'ndan anayasa mesajı
'Sonuna kadar mücadele edeceğiz'
Bakan Yumaklı yaş çay alım fiyatını savundu
"Çalışılmış makul bir alım fiyatı"
BTP lideri Baş'tan 'tasarruf paketi' değerlendirmesi
"THY ve ÇAYKUR’u satacaklar"
Vergi gelirleri yüzde 100'den fazla arttı
Bütçeye vergi dopingi
Kavala davasında beklenti oluşmuştu
Yeniden yargılanma talebi reddedildi
'Gizli Tanık' soruşturması derinleşiyor
Polis müdürleri gözaltına alındı
Hüseyin Baş'tan dikkat çeken uyarı
'Savaşla teslim alamadıkları ülkemizi...'
Vizesiz Avrupa hayalinden gelinen nokta bu
Patronlara yeşil pasaport!
Havalar puslu, Yerlikaya yalnız
Süleyman Soylu geri mi dönüyor?
Ankara'da hareketli saatler
Erdoğan da topa girdi
Otoyol ve köprü zammını böyle savundu
'Enflasyona etkisi 0,05 puan'
Yıldırım'dan Koç'a: Bizi kim şampiyon yapmak istemiyor
"Kaybedersek Mourinho'nun parasının yarısını ödeyeceğim"
Uğur Dündar'dan 'Serdar Sertçelik' iddiasına yanıt
'Çıkarsınlar HTS kayıtlarını, hodri meydan!'
Benzin istasyonlarında fiyat tabelaları değişti
Tek fiyat uygulaması başladı
Erdoğan'dan beklenen mesaj geldi
'Buradayız, dimdik ayaktayız'
Dervişoğlu'ndan anayasa mesajı
'Sonuna kadar mücadele edeceğiz'
Bakan Yumaklı yaş çay alım fiyatını savundu
"Çalışılmış makul bir alım fiyatı"
BTP lideri Baş'tan 'tasarruf paketi' değerlendirmesi
"THY ve ÇAYKUR’u satacaklar"
Vergi gelirleri yüzde 100'den fazla arttı
Bütçeye vergi dopingi
Kavala davasında beklenti oluşmuştu
Yeniden yargılanma talebi reddedildi

Başakşehir'de metro durağı yakınında EYP tespit edildi

Başakşehir'de metro durağının yanında bulunan duvara konulmuş basit bir EYP düzeneği polis ekipleri tarafından etkisiz hale getirildi. EYP daha sonra incelenmek üzere Bomba İmha Şube Müdürlüğü'ne götürüldü.
15.05.2024 16:41:00 / Güncelleme: 15.05.2024 16:44:06
İhlas Haber Ajansı
Başakşehir'de metro durağı yakınında EYP tespit edildi
Başakşehir'de metro durağı yakınında EYP tespit edildi
M3 Bakırköy Sahil - Kayaşehir Merkez Metro Hattının Başakşehir'de bulunan Turgut Özel durağının yanındaki Esenler Sanayi Sitesi duvarının içinde cisim gören vatandaşlar polis ekiplerine ihbarda buldu.

İhbar üzerine harekete geçen polis ekipleri olay yerinde güvenlik önlemi alıp Bomba İmha Ekibi görevlilerine haber verildi.

Ekiplerin yaptığı çalışmasında poşetin içinde basit bir EYP düzeneği olduğu anlaşıldı.



Polis ekiplerinin ve bomba imha ekiplerinin yaptığı çalışmalar sonucunda düzenek incelenmek üzere Bomba İmha Şube Müdürlüğü'ne götürüldü.

Ayhan Bora Kaplan suç örgütü ortalığı karıştırdı

 
Dün gece MİT Başkanı İbrahim Kalın ve Adalet Bakanı Tunç’u Külliye'ye çağıran Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, partisinin grup toplantısında, Ayhan Bora Kaplan suç örgütüne ilişkin 61 sanığın yargılandığı dava kapsamında başlatılan soruşturmada üst düzey üç Emniyet görevlisinin açığa alınmasıyla ilgili net mesajlar verdi.
15.05.2024 15:58:00
HASAN PARLAK
Ayhan Bora Kaplan suç örgütü ortalığı karıştırdı
Ayhan Bora Kaplan suç örgütü ortalığı karıştırdı

Dün gece Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT) Başkanı İbrahim Kalın ve Adalet Bakanı Yılmaz Tunç'u Külliye'ye çağıran Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, partisinin grup toplantısında, Ayhan Bora Kaplan suç örgütüne ilişkin 61 sanığın yargılandığı dava kapsamında başlatılan soruşturmada üst düzey üç Emniyet görevlisinin açığa alınmasıyla ilgili net mesajlar verdi. Erdoğan, "Kanunun dışına çıkan, hatası, kastı olan kim varsa hukuk zemininde hesabını soruyoruz. Ülkeye ve millete karşı vazifesini yapmamanın hiçbir bahanesi olmaz" dedi. AK Parti Meclis Grup toplantısı ardından gazetecilerin sorularını cevaplayan Erdoğan, Ayhan Bora Kaplan soruşturmasındaki son gelişmelerle ilgili bir soruya ise cevap vermedi. Erdoğan, buna karşılık yakında Özgür Özel'e iade-i ziyarette bulunmak amacıyla CHP Genel Merkezi'ni ziyaret edeceğini kaydetti.


Peş peşe dikkat çeken açıklamalar

AKP Meclis Grup Toplantısı öncesi Meclis'te gazetecilerin sorularını cevaplayan Adalet Bakanı Yılmaz Tunç ise "Devam eden soruşturmalar, devam eden kovuşturmalar, devam eden yargılamalar var. Bunlarla ilgili hususlar, tüm boyutlarıyla titizlikle araştırılıyor. Cumhuriyet savcılarımız iddialarla ilgili konularda gerekli soruşturmaları titizlikle yapıyor. O nedenle yargımıza güvenelim" demekle yetindi. Bu bağlamda en sert açıklama İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya'dan geldi. Yerlikaya da, suç örgütü lideri Ayhan Bora Kaplan'la ilgili soruşturmada açığa alınan 3 polisin ardından dile getirilen komplo ve gizli tanık iddialarına ilişkin olarak açıklama yaptı. Bakan Yerlikaya, "Kimler, terör örgütleri ve onların uzantılarıyla, organize suç örgütleriyle bir olup, FETÖ taktikleriyle Sayın Cumhurbaşkanımıza, hükümetimize ve siyasilerimize, sosyal medya destekli 'oyun kurmaya' çalışıyorsa; onların oyunlarını da kurdukları tuzakları da yerle bir edeceğiz" ifadelerini kullandı.


İlk fitili Bahçeli yakmıştı

Ayhan Bora Kaplan suç örgütüne yönelik soruşturmada adı geçen ve İçişleri Bakanlığı tarafından görevden uzaklaştırılan 3 emniyet müdürünün evlerinde arama yapılmıştı. Yaşanan bu gelişme sonrası MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Salı günü partisinin Meclis Grup Toplantısı'nda yaptığı konuşmada, bu durumun birkaç emniyet müdürünün açığa alınmasıyla geçiştirilemeyecek bir komplo olduğunu belirterek, "17-25 emniyet ve yargı ortaklı darbe girişiminin tekrarını planlayanlara boyun eğersek boyumuz devrilsin" demişti.


Aslında neler oldu?

Ayhan Bora Kaplan ve ekibi 7 Eylül 2023'te Ankara Esenboğa Havalimanı'nda yurt dışına kaçmak üzereyken gözaltına alındı. Kaplan, hakkında "suç işlemek amacıyla örgüt kurma", "kasten yaralama" ve "kişiyi hürriyetinden yoksun kılma" suçlarından yakalama kararı bulunuyordu. Kaplan, 12 Eylül'de çıkarıldığı Ankara Sulh Ceza Hakimliği'nce tutuklandı. Operasyon kapsamında gözaltına alınan diğer 28 kişiden 13'ü tutuklanırken, 15 şüpheli hakkında ise adli kontrol kararı verildi. Yargıtay üyesi Yüksel Kocaman, Kaplan ile görüştüğünü doğruladı ama ondan hediye olarak lüks bir villa ile otomobil aldığı yönündeki iddiaları yalanladı. Cumhurbaşkanı Erdoğan da soruşturmayla ilgili olarak MİT'ten özel rapor istedi. Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı da Ayhan Bora Kaplan suç örgütüne yönelik soruşturmayı tamamladı. 28'i tutuklu 61 şüpheli hakkında düzenlenen iddianame mahkemeye gönderildi. İddianame 17 Ocak'ta Ankara 32. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından kabul edildi.

İddianamede istenen cezalar

Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından hazırlanan iddianamede, Ayhan Bora Kaplan ve 5 örgüt yöneticisi hakkında ''suç işlemek amacıyla silahlı örgüt kurmak ve yönetmek'', ''kasten adam öldürme'', ''nitelikli kasten adam öldürme'', 'kasten yaralama'', 'kişiyi hürriyetinden yoksun kılma'', ''nitelikli yağma'', ''eziyet', ''suç delillerini yok etme, gizleme veya değiştirme'', ''suç üstlenme'' ve ''suçluyu kayırma'' suçlarından 1'i ağırlaştırılmış 2'şer kez müebbet ve 169 yıl 6'şar aya kadar hapis cezası istendi. Diğer 55 sanık için de çeşitli sürelerde hapis cezası istendi. Ankara'da Ayhan Bora Kaplan soruşturması sonrası ortaya atılan bazı iddialar çerçevesinde ön soruşturma başlatıldı. Ankara Emniyet Müdür Yardımcısı Murat Çelik, Organize Suçlarla Mücadele Şube Müdürü Kerem Öner ve Şube Müdür Yardımcısı Şevket Demircan, müfettiş raporu sonrası açığa alındı.

Uğur Dündar'dan 'Serdar Sertçelik' iddiasına yanıt: Çıkarsınlar HTS kayıtlarını

"Ankara Emniyet Müdürlüğü'ne en son 40 yıl önce gittim. Keza Ayhan Bora Kaplan Suç Örgütü'nden hiç kimseyi tanımam. Hiçbiriyle yüzyüze veya telefonla  görüşmem olmamıştır."
15.05.2024 14:57:00
Haber Merkezi
Uğur Dündar'dan 'Serdar Sertçelik' iddiasına yanıt: Çıkarsınlar HTS kayıtlarını
Uğur Dündar'dan 'Serdar Sertçelik' iddiasına yanıt: Çıkarsınlar HTS kayıtlarını
İktidara yakın medya organları tarafından öne sürülen Ayhan Bora Kaplan'ın eski sağ kolu ve itirafçı olduğu öne sürülen Serdar Sertçelik'in Uğur Dündar ile görüştüğü iddiası gündemde. 

Dündar, söz konusu iddia hakkında sosyal medyadan açıklama yaptı.


Uğur Dündar'ın açıklaması şöyle:

"Ankara Emniyet Müdürlüğü Organize Suçlar Şubesi Müdürlüğü'nde, dün ya da bugün; müdüründen polisine kadar hiç kimseyi tanımadığım gibi, hiçbiriyle telefonla dahi konuşmadım. Ankara Emniyet Müdürlüğü'ne en son 40 yıl önce gittim. Keza Ayhan Bora Kaplan Suç Örgütü'nden hiç kimseyi tanımam. Hiçbiriyle yüzyüze veya telefonla  görüşmem olmamıştır.
Zaten yaşadığım kent İstanbul'dur."

Daha sonra bir açıklama daha yapan Dündar, "Diyelim ki ben doğru konuşmuyorum. Çıkarsınlar HTS kayıtlarını... Hodri Meydan!.." ifadelerini kullandı.

Maltepe'de zabıta ekipleri esnafı darp etti

Maltepe Belediyesi'ne bağlı zabıta ekipleri, dükkanların önünde bulunan reklam dubalarını kaldırılması için çalışma yaptığı sırada tartıştığı esnafı önce 'size burada ekmek yedirtmeyiz' diyerek tehdit etti, ardından darp etti. O anlar iş yerinin güvenlik kamerasına yansıdı.
15.05.2024 10:34:00 / Güncelleme: 15.05.2024 10:37:07
İhlas Haber Ajansı
Maltepe'de zabıta ekipleri esnafı darp etti
Maltepe'de zabıta ekipleri esnafı darp etti
Olay, geçtiğimiz Maltepe Bağlarbaşı Mahallesi'nde saat 09.30 sıralarında yaşandı.

İddiaya göre, Maltepe Belediyesi'ne bağlı zabıta ekipleri cadde üzerinde esnaf tarafından dükkan önüne koyulan reklam dubalarını kaldırmaya çalıştı.

Bunun üzerine bir esnaf dubayı zabıta ekiplerine vermeyerek dükkanın içine koydu. Zabıta ekipleri dubayı vermeyen esnafın dükkanına girerek dubayı almak istedi. Zabıta ekipleri ve esnaf arasında sözlü tartışma çıktı. Belediye'ye ait zabıta ekipleri esnafa önce 'burada sana ekmek yedirtmeyiz' diyerek tehdit etti. Ardından da darp etti.



Zabıta ekiplerinin darp görüntüleri ise dükkanın güvenlik kamerasına anbean yansıdı. Yaşanılan kavgayı çevredeki diğer vatandaşlar ve esnaflar zorlukla ayırdı.

"Seçimden sonra bizi sıkıştırdılar, memnun değiliz"

Esnaf Fadime Öz, "Dedelerden, atalardan beri biz CHP'liyiz. CHP için canla başla çalıştık. Ama bizi böyle sıkıştırmasın. Sıkıştırınca kapımızı kapatıp çıkarız. Seçimden sonra bizi çok sıkıştırdı. Memnun değiliz" diye konuştu.
logo

Beşyol Mah. 502. Sok. No: 6/1
Küçükçekmece / İstanbul

Telefon: (212) 624 09 99
E-posta: internet@yenimesaj.com.tr gundogdu@yenimesaj.com.tr


WhatsApp iletişim: (542) 289 52 85


Tüm hakları Yeni Mesaj adına saklıdır: ©1996-2024

Yazılı izin alınmaksızın site içeriğinin fiziki veya elektronik ortamda kopyalanması, çoğaltılması, dağıtılması veya yeniden yayınlanması aksi belirtilmediği sürece yasal yükümlülük altına sokabilir. Daha fazla bilgi almak için telefon veya eposta ile irtibata geçilebilir. Yeni Mesaj Gazetesi'nde yer alan köşe yazıları sebebi ile ortaya çıkabilecek herhangi bir hukuksal, ekonomik, etik sorumluluk ilgili köşe yazarına ait olup Yeni Mesaj Gazetesi herhangi bir yükümlülük kabul etmez. Sözleşmesiz yazar, muhabir ve temsilcilere telif ödemesi yapılmaz.