'Türkiye’ye yaptırım furyası' seslendirme dosyası:
Her şeye rağmen hala peşinde koştuğumuz, geleceğimizi hala içinde gördüğümüz AB ve yaşadığımız her gelişmede hep karşımızdaki safta yer aldığını asla gizlemeyen ABD, tehdit üstüne tehdit savurmaya devam ediyor.
Hani "Aşk insanın gözünü kör edermiş" derler ya, bizim siyasilerimizin AB ve ABD aşkı da aynen böyle. Kapılmışız tek taraflı bir aşka, ne aklımız kalmış ne de mantığımız.
Adamlar suratımıza, tabiri caizse, tükürüyor, bizler bu körlük içinde "Ya Rabbi şükür" diyoruz, rahmet yağdığını zannediyoruz.
Dün AB'den de ABD'den de Türkiye aleyhinde çok ciddi hamleler geldi.
Önce AB'den başlayalım.
BBC Türkçe'nin haberine göre; Avrupa Konseyi Başkanı Charles Michel, Doğu Akdeniz'de yaşanan gerilim sonrası Türkiye'nin, Birliğin diplomatik çabalarına rağmen Yunanistan'la tansiyonu düşürmek için adım atmadığını ve bu zirvede AB ülkelerinin yaptırımları masaya yatıracağını söyledi ve "Bence artık kedi-fare oyunu sona ermeli. 10 Aralık'ta Avrupa zirvesinde bu konuyu tartışacağız ve buna karşı elimizdeki imkânları kullanmaya hazırız" dedi.
Türkiye, Doğu Akdeniz'de uluslar arası hukukun dışına çıkmadan kendi hakları çerçevesinde adımlar atarken, AB yine yaptırım sopasını gösterdi.
Benzetme de çok ilginç, "Kedi-fare oyunu."
Onlara göre elbette ki "fare" biz oluyoruz. AB'nin en tepesinden yapılan sırf bu benzetme bile Türkiye'nin AB için ne ifade ettiğini net anlatıyor. Tabii ki aşktan gözü kör olmayanlara, anlayabilenlere, aklını ve mantığını kullanabilenlere.
Almanya Başbakanı Angela Merkel, Kasım ayı sonunda yaptığı bir konuşmada "Olaylar umduğumuz gibi gelişmedi" dedi.
Yine Kasım ayı sonunda AB Dış İlişkiler Yüksek Temsilcisi Josep Borrell de şunları söylemişti: "Ankara, bu tavrının Birlik'ten kopuşunu derinleştirdiğini anlamalı. Türkiye'nin Kıbrıs'la ilgili son açıklamaları ve Birleşmiş Milletler kararlarıyla uyumlu olmayan adımları, tansiyonu daha da yükseltiyor. Pozitif gündeme dönüş için Türk tarafında temelden bir tavır değişikliği gerekiyor. Biz pozitif gündeme dönmeyi umuyoruz."
Rahatsızlık duydukları konular Türkiye'nin sondaj gemisi olan Oruç Reis'i bir ileriye sürmesi bir geriye çekmesi ve aynı zamanda Kapalı Maraş bölgesinin açılması.
Bunlar güncel bahaneleri, yıllardır bu tür bahaneler bitmek bilmiyor.
Oynamak istemeyen gelin "yerim dar" dermiş, AB de Türkiye'yi asla almayacağı için türlü bahanelerle "yerim dar" demeye devam ediyor.
Elbette ki anlayabilene, anlamak isteyene.
Bizlerin, bu kör AB aşkı için vermediğimiz taviz kalmadı. Prof. Dr. Haydar Baş yıllardır uyardı, "Bu AB bizi asla almaz", "AB 15 yıl içinde dağılacak" diye, ama bizimkilerin kör aşkı gözlerini kör ettiği gibi, kulaklarını da sağır ettiği için duymadılar.
Şimdi önümüzde 10 Aralık AB Zirvesi var. Bakalım ne karar verecekler?
Yaptırım uygularlar mı, terbiye etmek istedikleri için uygularlar. Ama Türkiye'nin AB'nin Haçlı rıhtımından başka limanlara kaçmasını da istemezler. Kedi-fare oyunu oynayacaklar ya.
ABD'nin yaptırım tehditlerine gelince… ABD Kongresi'nin Senato ve Temsilciler Meclisi kanatları, 2021 mali yılı için savunma bütçesine 740 milyar dolar ayıran Ulusal Savunma Yetkilendirme Yasa (NDAA) Tasarısı'na son halini verdi.
Tasarı, önümüzdeki günlerde ABD Başkanı Trump'ın imzasına sunulacak.
Her iki kanadın da ortak metni olduğu için Trump bu tasarıyı onaylayacaktır.
Bu tasarının Türkiye'yi ilgilendiren kısımları var.
Tasarıda Türkiye'nin S-400'leri teslim almasının ABD Hasımlarına Yaptırım Yoluyla Mücadele Yasası (CAATSA) kapsamında Rusya ile önemli bir işlem olarak kabul edildiği ve NDAA'nın yasalaşmasından sonra 30 gün içinde Türkiye'de S-400 alımına müdahil olanlara CAATSA yaptırımlarının uygulanması talep edildi.
Tasarıda, Başkan'ın CAATSA kapsamında belirtilen 12 maddeden en az 5'ini uygulaması, yaptırımların 'ithal edilen malları' kapsamaması istendi.
Gördüğünüz gibi bir yaptırım sopası da sözde stratejik müttefik ABD'den.
Biz bu karşılıksız aşklardan kurtulmadığımız müddetçe bunlar elimizde avucumuzda ne varsa hepsini alacaklar. Almanya eski Başbakanı Helmuth Kohl'ün, "Türkiye, Türklere burakılamayacak kadar önemlidir" ifadesini, İngiltere eski Dışişleri Bakanı Jack Straw'un, Türkiye'ye yönelik "Önce ayıyı vuralım sonra derisini yüzeriz" ifadesini, ABD'nin de Türkiye'yi içine alan BOP haritalarını dikkate aldığımızda, bizden asıl ne istedikleri ortada.
İşte bu sebeple bugün daha acil bir şekilde Prof. Dr. Haydar Baş'ın dediği gibi, "Ne AB, ne ABD tek çözüm bağımsız Türkiye" deme ve bu yönde gerekli adımları atma zamanı.
Milli Ekonomi Modeli ile, Sosyal Devlet Milli Devlet teziyle, bütün bunları hayata geçirecek Bağımsız Türkiye Partisi ile ve işi bilen genç Lideriyle.
Hani "Aşk insanın gözünü kör edermiş" derler ya, bizim siyasilerimizin AB ve ABD aşkı da aynen böyle. Kapılmışız tek taraflı bir aşka, ne aklımız kalmış ne de mantığımız.
Adamlar suratımıza, tabiri caizse, tükürüyor, bizler bu körlük içinde "Ya Rabbi şükür" diyoruz, rahmet yağdığını zannediyoruz.
Dün AB'den de ABD'den de Türkiye aleyhinde çok ciddi hamleler geldi.
Önce AB'den başlayalım.
BBC Türkçe'nin haberine göre; Avrupa Konseyi Başkanı Charles Michel, Doğu Akdeniz'de yaşanan gerilim sonrası Türkiye'nin, Birliğin diplomatik çabalarına rağmen Yunanistan'la tansiyonu düşürmek için adım atmadığını ve bu zirvede AB ülkelerinin yaptırımları masaya yatıracağını söyledi ve "Bence artık kedi-fare oyunu sona ermeli. 10 Aralık'ta Avrupa zirvesinde bu konuyu tartışacağız ve buna karşı elimizdeki imkânları kullanmaya hazırız" dedi.
Türkiye, Doğu Akdeniz'de uluslar arası hukukun dışına çıkmadan kendi hakları çerçevesinde adımlar atarken, AB yine yaptırım sopasını gösterdi.
Benzetme de çok ilginç, "Kedi-fare oyunu."
Onlara göre elbette ki "fare" biz oluyoruz. AB'nin en tepesinden yapılan sırf bu benzetme bile Türkiye'nin AB için ne ifade ettiğini net anlatıyor. Tabii ki aşktan gözü kör olmayanlara, anlayabilenlere, aklını ve mantığını kullanabilenlere.
Almanya Başbakanı Angela Merkel, Kasım ayı sonunda yaptığı bir konuşmada "Olaylar umduğumuz gibi gelişmedi" dedi.
Yine Kasım ayı sonunda AB Dış İlişkiler Yüksek Temsilcisi Josep Borrell de şunları söylemişti: "Ankara, bu tavrının Birlik'ten kopuşunu derinleştirdiğini anlamalı. Türkiye'nin Kıbrıs'la ilgili son açıklamaları ve Birleşmiş Milletler kararlarıyla uyumlu olmayan adımları, tansiyonu daha da yükseltiyor. Pozitif gündeme dönüş için Türk tarafında temelden bir tavır değişikliği gerekiyor. Biz pozitif gündeme dönmeyi umuyoruz."
Rahatsızlık duydukları konular Türkiye'nin sondaj gemisi olan Oruç Reis'i bir ileriye sürmesi bir geriye çekmesi ve aynı zamanda Kapalı Maraş bölgesinin açılması.
Bunlar güncel bahaneleri, yıllardır bu tür bahaneler bitmek bilmiyor.
Oynamak istemeyen gelin "yerim dar" dermiş, AB de Türkiye'yi asla almayacağı için türlü bahanelerle "yerim dar" demeye devam ediyor.
Elbette ki anlayabilene, anlamak isteyene.
Bizlerin, bu kör AB aşkı için vermediğimiz taviz kalmadı. Prof. Dr. Haydar Baş yıllardır uyardı, "Bu AB bizi asla almaz", "AB 15 yıl içinde dağılacak" diye, ama bizimkilerin kör aşkı gözlerini kör ettiği gibi, kulaklarını da sağır ettiği için duymadılar.
Şimdi önümüzde 10 Aralık AB Zirvesi var. Bakalım ne karar verecekler?
Yaptırım uygularlar mı, terbiye etmek istedikleri için uygularlar. Ama Türkiye'nin AB'nin Haçlı rıhtımından başka limanlara kaçmasını da istemezler. Kedi-fare oyunu oynayacaklar ya.
ABD'nin yaptırım tehditlerine gelince… ABD Kongresi'nin Senato ve Temsilciler Meclisi kanatları, 2021 mali yılı için savunma bütçesine 740 milyar dolar ayıran Ulusal Savunma Yetkilendirme Yasa (NDAA) Tasarısı'na son halini verdi.
Tasarı, önümüzdeki günlerde ABD Başkanı Trump'ın imzasına sunulacak.
Her iki kanadın da ortak metni olduğu için Trump bu tasarıyı onaylayacaktır.
Bu tasarının Türkiye'yi ilgilendiren kısımları var.
Tasarıda Türkiye'nin S-400'leri teslim almasının ABD Hasımlarına Yaptırım Yoluyla Mücadele Yasası (CAATSA) kapsamında Rusya ile önemli bir işlem olarak kabul edildiği ve NDAA'nın yasalaşmasından sonra 30 gün içinde Türkiye'de S-400 alımına müdahil olanlara CAATSA yaptırımlarının uygulanması talep edildi.
Tasarıda, Başkan'ın CAATSA kapsamında belirtilen 12 maddeden en az 5'ini uygulaması, yaptırımların 'ithal edilen malları' kapsamaması istendi.
Gördüğünüz gibi bir yaptırım sopası da sözde stratejik müttefik ABD'den.
Biz bu karşılıksız aşklardan kurtulmadığımız müddetçe bunlar elimizde avucumuzda ne varsa hepsini alacaklar. Almanya eski Başbakanı Helmuth Kohl'ün, "Türkiye, Türklere burakılamayacak kadar önemlidir" ifadesini, İngiltere eski Dışişleri Bakanı Jack Straw'un, Türkiye'ye yönelik "Önce ayıyı vuralım sonra derisini yüzeriz" ifadesini, ABD'nin de Türkiye'yi içine alan BOP haritalarını dikkate aldığımızda, bizden asıl ne istedikleri ortada.
İşte bu sebeple bugün daha acil bir şekilde Prof. Dr. Haydar Baş'ın dediği gibi, "Ne AB, ne ABD tek çözüm bağımsız Türkiye" deme ve bu yönde gerekli adımları atma zamanı.
Milli Ekonomi Modeli ile, Sosyal Devlet Milli Devlet teziyle, bütün bunları hayata geçirecek Bağımsız Türkiye Partisi ile ve işi bilen genç Lideriyle.
Murat Çabas / diğer yazıları
- Churchill: Sadece Mustafa Kemal’i hesaba katmamışız / 19.03.2024
- Kriter ekonomiyse iktidarın şansı yok! / 16.03.2024
- Gazze’de soykırım ve bağımsızlığın önemi / 15.03.2024
- Milli kimliğimizi korumak için yeni anayasaya hayır / 13.03.2024
- ‘Memnun değilsen, mecbur değilsin’ / 12.03.2024
- Rahmet ve bereket ayına ulaştık / 09.03.2024
- Emekliler yılında emekli can çekişiyor / 08.03.2024
- Anketlere aldanmayın! / 06.03.2024
- Türk milleti ‘değişim’ istiyor / 05.03.2024
- 13 bin dolar kişi başı milli gelir nerede? / 02.03.2024
- Kriter ekonomiyse iktidarın şansı yok! / 16.03.2024
- Gazze’de soykırım ve bağımsızlığın önemi / 15.03.2024
- Milli kimliğimizi korumak için yeni anayasaya hayır / 13.03.2024
- ‘Memnun değilsen, mecbur değilsin’ / 12.03.2024
- Rahmet ve bereket ayına ulaştık / 09.03.2024
- Emekliler yılında emekli can çekişiyor / 08.03.2024
- Anketlere aldanmayın! / 06.03.2024
- Türk milleti ‘değişim’ istiyor / 05.03.2024
- 13 bin dolar kişi başı milli gelir nerede? / 02.03.2024