Yıllardır, Amerika'nın Büyük Ortadoğu Projesi'ni, İsrail'in Arz?ı Mev'ud'unu anlattık.
Milletimizi ikaz ettik, 'Bu üzerinde en çok plan olan coğrafyada yaşayanlar uyanık olmalıdır, dikkatli olmalıdır' dedik.
'Paranoyak' diyen oldu, 'Hadi canım, neden Türkiye'ye göz diksinler' diyenler oldu?
Memleketimizin zenginliklerini anlattık, 3 katrilyon dolar yeraltı kaynaklarından bahsettik.
'Ne madeni kardeşim Türkiye maden fakiri' dediler.
Bunu diyenler, maden firmalarıyla tonlarca madeni yediler, yandaşlarına dağıttılar, Sömürgeci ne kadar ülke varsa onlara madenlerimizi peşkeş çektiler.
Milletimiz uyanmadı.
Biz, 'Atalarından sana miras kalan bu vatanın altı da üstü de senindir! Bunları çıkaracağız sana vereceğiz. Elveda fakirlik hoş geldin zenginlik diyeceğiz' derken milletimiz 'Ananı da al git' diyenlerin peşine giderek kendi kuyusunu kazmaya devam etti, anlayamadık.
Prof. Dr. Haydar Baş, "Bu ülkede 5 kişilik ailenin yoksulluk sınırı 4 bin beş yüz liradır! Ben vallahi de billahi de 5 bin lira asgari ücret vereceğim" dedi, üstüne noterden tasdikli taahhütnamesini sundu, milletimiz kendini bin 300 liraya layık görenlerin peşine gitti, çözemedik.
Bu kadro, 'Tam Bağımsız Türkiye' diyerek Atatürk'ün izinden giderken; milletimiz, 'AB'ye köle olalım' diyen mandacıların peşinden gitti, anlam veremedik.
Bizler, 'Türk, Kürt, Laz, Çerkez bu paydada birdir' diyerek 'Türk Milleti' kavramını gösterdik, milletimiz, nefret söylemleriyle kutuplaşmayı sağlayanların peşine düştü, aklımız almadı.
Bizler ömrümüzü milletimize ikaz etmeye harcarken, milletimiz gereken desteği bizlere vermedi.
Milletimize, bu gaflet halinin devam etmesinin Türkiye'yi 'zifiri karanlığa' sokacağını yıllardır yine biz söyledik.
Prof. Dr. Haydar Baş'ın önderliğinde yapılan bu ikaza da milletimiz, ne yazık ki sırt döndü.
Çok üzücüdür ki, milletimizin kaçırdığı nokta kendi kuyusunu kazdığı, kendi idam fermanını imzaladığıdır.
Bu liderin, bu kadronun her ikazı, her uyarısı bir bir çıktı.
Bakın Türkiye 'zifiri karanlıkta' değil mi şu an?
Yine kendine ederek, Bağımsız Türkiye Partisi'yle birliğe oy vermeyen Türkiye, bugün bölünüyor.
Çözüme çıkan tek formül olan Milli Ekonomi Modeli'ne sahip çıkmayan Türkiye, fakirliği yaşıyor; asgari ücreti bin 300 lirayken, köprüden geçmeye 120 lira vermek zorunda kalıyor.
Allah, milletlere çıkış kapıları sunar.
Dün, Atatürk'ü bizlere verdi.
Bugün, Prof. Dr. Haydar Baş'ı bizlere gönderdi.
Yüzyılda bir gelecek lider olan Prof. Dr. Haydar Baş'a yeterli desteği çıkmayan Türkiye, şu an dünyada terörle, patlamalarla beraber anılıyor.
Karanlık bir odada yürürsek, takılmaktan, düşmekten daha doğal ne olabilir ki?
Türkiye, güneşe karşı siyah perdeyi çekti, perdeyi açmaya çalışanları da engelledi?
Gün be gün Türkiye'ye bomba düşüyor, insanlar ölüyor, ilçeler, şehirler, mahalleler boşaltılıyor.
Daha da acısı, bunların daha başlangıç olması?
28 Şubat tarihli yazımda "Uçurumdan düşmeye başladıktan sonra ah vah edip dövünmenin de bir faydası olmaz" demiştim.
Uçurumdan düşmeye başladık!
Bugüne kadar yapılan her türlü uyarı, ikaz ve çözüm önerisine karşı kafasını kuma sokanlar, artık 'kendim ettim kendim buldum' şarkısı eşliğinde ağlasın!
Milletimizi ikaz ettik, 'Bu üzerinde en çok plan olan coğrafyada yaşayanlar uyanık olmalıdır, dikkatli olmalıdır' dedik.
'Paranoyak' diyen oldu, 'Hadi canım, neden Türkiye'ye göz diksinler' diyenler oldu?
Memleketimizin zenginliklerini anlattık, 3 katrilyon dolar yeraltı kaynaklarından bahsettik.
'Ne madeni kardeşim Türkiye maden fakiri' dediler.
Bunu diyenler, maden firmalarıyla tonlarca madeni yediler, yandaşlarına dağıttılar, Sömürgeci ne kadar ülke varsa onlara madenlerimizi peşkeş çektiler.
Milletimiz uyanmadı.
Biz, 'Atalarından sana miras kalan bu vatanın altı da üstü de senindir! Bunları çıkaracağız sana vereceğiz. Elveda fakirlik hoş geldin zenginlik diyeceğiz' derken milletimiz 'Ananı da al git' diyenlerin peşine giderek kendi kuyusunu kazmaya devam etti, anlayamadık.
Prof. Dr. Haydar Baş, "Bu ülkede 5 kişilik ailenin yoksulluk sınırı 4 bin beş yüz liradır! Ben vallahi de billahi de 5 bin lira asgari ücret vereceğim" dedi, üstüne noterden tasdikli taahhütnamesini sundu, milletimiz kendini bin 300 liraya layık görenlerin peşine gitti, çözemedik.
Bu kadro, 'Tam Bağımsız Türkiye' diyerek Atatürk'ün izinden giderken; milletimiz, 'AB'ye köle olalım' diyen mandacıların peşinden gitti, anlam veremedik.
Bizler, 'Türk, Kürt, Laz, Çerkez bu paydada birdir' diyerek 'Türk Milleti' kavramını gösterdik, milletimiz, nefret söylemleriyle kutuplaşmayı sağlayanların peşine düştü, aklımız almadı.
Bizler ömrümüzü milletimize ikaz etmeye harcarken, milletimiz gereken desteği bizlere vermedi.
Milletimize, bu gaflet halinin devam etmesinin Türkiye'yi 'zifiri karanlığa' sokacağını yıllardır yine biz söyledik.
Prof. Dr. Haydar Baş'ın önderliğinde yapılan bu ikaza da milletimiz, ne yazık ki sırt döndü.
Çok üzücüdür ki, milletimizin kaçırdığı nokta kendi kuyusunu kazdığı, kendi idam fermanını imzaladığıdır.
Bu liderin, bu kadronun her ikazı, her uyarısı bir bir çıktı.
Bakın Türkiye 'zifiri karanlıkta' değil mi şu an?
Yine kendine ederek, Bağımsız Türkiye Partisi'yle birliğe oy vermeyen Türkiye, bugün bölünüyor.
Çözüme çıkan tek formül olan Milli Ekonomi Modeli'ne sahip çıkmayan Türkiye, fakirliği yaşıyor; asgari ücreti bin 300 lirayken, köprüden geçmeye 120 lira vermek zorunda kalıyor.
Allah, milletlere çıkış kapıları sunar.
Dün, Atatürk'ü bizlere verdi.
Bugün, Prof. Dr. Haydar Baş'ı bizlere gönderdi.
Yüzyılda bir gelecek lider olan Prof. Dr. Haydar Baş'a yeterli desteği çıkmayan Türkiye, şu an dünyada terörle, patlamalarla beraber anılıyor.
Karanlık bir odada yürürsek, takılmaktan, düşmekten daha doğal ne olabilir ki?
Türkiye, güneşe karşı siyah perdeyi çekti, perdeyi açmaya çalışanları da engelledi?
Gün be gün Türkiye'ye bomba düşüyor, insanlar ölüyor, ilçeler, şehirler, mahalleler boşaltılıyor.
Daha da acısı, bunların daha başlangıç olması?
28 Şubat tarihli yazımda "Uçurumdan düşmeye başladıktan sonra ah vah edip dövünmenin de bir faydası olmaz" demiştim.
Uçurumdan düşmeye başladık!
Bugüne kadar yapılan her türlü uyarı, ikaz ve çözüm önerisine karşı kafasını kuma sokanlar, artık 'kendim ettim kendim buldum' şarkısı eşliğinde ağlasın!
Hüseyin Taşkın / diğer yazıları
- Ölenden borç var doğana borç kalıyor / 08.06.2019
- Eğer başarı aranıyorsa / 10.04.2019
- Enflasyonu da bilmiyorsunuz ki! / 15.03.2019
- Büyük devrim / 14.03.2019
- Çözüm sahibi olmak / 05.03.2019
- Taklit edilmeye çalışılan parti BTP / 26.02.2019
- Hepimiz orada olmak durumundayız / 20.01.2019
- Prof. Dr. Haydar Baş’a kim tuzak kurar? / 15.01.2019
- Yarın değil, bugün / 25.12.2018
- Ata’ya vefa borcumuz var / 23.10.2018
- Eğer başarı aranıyorsa / 10.04.2019
- Enflasyonu da bilmiyorsunuz ki! / 15.03.2019
- Büyük devrim / 14.03.2019
- Çözüm sahibi olmak / 05.03.2019
- Taklit edilmeye çalışılan parti BTP / 26.02.2019
- Hepimiz orada olmak durumundayız / 20.01.2019
- Prof. Dr. Haydar Baş’a kim tuzak kurar? / 15.01.2019
- Yarın değil, bugün / 25.12.2018
- Ata’ya vefa borcumuz var / 23.10.2018