Geçen gün uğradığım arkadaşım Serdar Bey, pazara gittiğini soğan ve patatese verdiği paranın pahalılığından bahisle ilk defa alışverişin zoruna gittiğini söyleyerek; bu iş fakir yiyeceği olarak adlandırılan "patates ve soğana" düştü ise bizleri zor günlerin beklediğini dile getirdi.
Evet, sevgili okular pazarın nabzını tuttuğunuzda ya da pazara gidip alışveriş yaptığınızda görünen köy kılavuz istemiyor. Pazarda artık file dolmuyor. Sebze, meyve fiyatları 10 liraya doğru gidiyor. Bu hafta sonu pazarda fiyatlar şu şekilde idi:
Patlıcan 15 TL, biber 14 TL, ıspanak 10 TL, peynir 20 TL, brokoli 10 TL, bir bağ maydanoz 2 TL, hamsi 15 TL, yeşil soğan bağı 15 TL, soğan 7 TL, patates 5 TL…
Pazarda her şey seyirlik artık. Bir marul almak için bile kara kara düşünüyor yurdum insanı. Kimsenin alım gücü kalmadı. Sadece pazar değil her yerde işler kesat; durdu ve durma noktasında.
İşsizlik almış başını gidiyor. İŞKUR kapısındaki devasa kuyruklar ülkenin gelmiş olduğu noktayı ortaya koyuyor. En basitinden 6 ay süreyle çalışacak bin 400 kişilik iş için İŞKUR Müdürlüğü'ne 24 bin 302 kişi başvurarak kayıt yaptırıyor.
Ekonomik krizle beraber fabrikalar peş peşe kapanırken, 1 yılda kayıtlı işsiz sayısı yaklaşık 1 milyon kişi artarak 3.5 milyonu geçti. 3 milyon kişi bankalara borçlu. Devlet ve millet bankalara, faize çalışmakta. Tufan gününden yaman bir manzaramız var.
Son 5 yılda 500 bin esnaf kepenk kapattı. Her yıl yaklaşık 100 bin esnaf kepenk kapatıyor. Ekonomik kriz toplumun her katmanını etkisi altına almış durumda. Millet yoksulluktan kırılma noktasında, esnaf vergisini verebilmek için canı çıkıyor adeta, baba evladına harçlık veremiyor, yüzler gülmüyor. Tarım kesiminin içler acısı halini ise anlatmaya hiç gerek yok.
Yakın dönemde ülkenin en mümtaz kâr eden ve istihdam sağlayan büyük marka şirketleri "konkordato" ilan ettiler ve etmeye devam ediyorlar.
Bugünlerin iyi günler olduğu belirtelim sevgili okurlar. Allah beterinden saklasın ama inanın bu milleti zor günler bekliyor. Yıllardır bu millet iş bilmezlere, ekonomiden, adaletten anlamayanları, işin ehli olmayanları üç-beş kuruş karşılığında baş tacı yaptı ve başına getirdi. Yaşanan bereketsizlik ve pahalılık bunun sonucu olsa gerek. Kendini bir baba şefkati ile uyaranları bu millet görmedi, dinlemedi ve maalesef inkâr etti. Şimdilerde ise "kendim ettim kendim buldum"u yaşıyor.
Yine tekraren söyleyelim "fakirlik bu milletin kaderi değil tercihi"dir. Milletimiz tercih ettiği ve seçtiği fakirliği yaşamaktadır. Kendisine uzatılan Prof. Dr. Haydar Baş'ın rahmet ve zenginlik elini, elinin tersiyle itmiş; at edip binilip, eşek edip sürülmüştür bugüne dek. Pazarlarda pahalılıktan ciyak ciyak bağırmakta ve çocuğunu asgari ücrete bir işe koyabilmek için bin takla atmanın hesabındadır bugün milletimiz.
Yine tekraren söyleyelim çözüm ve çare, çaremiz var. BRICS (Brezilya, Rusya, Hindistan, Çin ve Güney Afrika) ülkelerinin uygulayıp zengin ve müreffeh olduğu "Milli Ekonomi Modeli..."
Adem Birinci / diğer yazıları
- Ali'nin Hendek’teki darbesi / 28.11.2023
- Kisa hadisi ve Ehl-i Aba / 25.11.2023
- Huzur hakkı ve çoklu maaş / 17.11.2023
- Zilzal Suresi / 26.10.2023
- Bu ülke insanı intihar edemez / 24.10.2023
- Taif ya da zulüm ve merhamet / 06.10.2023
- Boykot / 04.10.2023
- Hz. Fatıma anamızın nuru / 27.09.2023
- Âlemler nura gark oldu Muhammed doğduğu gece / 26.09.2023
- Ebu Leheb (Ateşin Babası) / 04.09.2023
- Kisa hadisi ve Ehl-i Aba / 25.11.2023
- Huzur hakkı ve çoklu maaş / 17.11.2023
- Zilzal Suresi / 26.10.2023
- Bu ülke insanı intihar edemez / 24.10.2023
- Taif ya da zulüm ve merhamet / 06.10.2023
- Boykot / 04.10.2023
- Hz. Fatıma anamızın nuru / 27.09.2023
- Âlemler nura gark oldu Muhammed doğduğu gece / 26.09.2023
- Ebu Leheb (Ateşin Babası) / 04.09.2023