logo
25 NİSAN 2024

Ulusal seferberlik başladı

30.11.2005 00:00:00
Uluslararası Milli Ekonomi Modeli Kongresi'ne katılan konuşmacılar, kongre ile birlikte Türkiye'de ulusal seferberliğin başladığını belirterek,  "bu seferberlik büyük nehirleri besleyen, büyük akarsular gibi bir yerde buluşacak ve Türkiye'yi mutlaka kurtaracaktır" dediler İstanbul'da halkımızın yoğun katılımıyla gerçekleştirilen ve iki gün süren Uluslararası Milli Ekonomi Modeli Kongresi'nde, ilim, fikir, düşünce adamları tarafından tarihe önemli ve devrim niteliğinde kayıtlar düşüldü. Kongrenin bir dönüm noktası olma özelliğine dikkat çekildi.Yaşamsal önemde bir kongreKongrenin açış konuşmacılarından Araştırmacı-Yazar Metin Aydoğan, kongrenin yaşamsal önemde bir kongre olma boyutuna işaret ettiği konuşmasında mevcut koşullar itibariyle Türkiye'nin işgal altında bulunduğunu, bu işgalin askeri değil, askeri işgalin gerekçesi olan ekonomik ve siyasi bir işgal olduğunu belirterek şöyle konuştu: "Evet, Türkiye bugün ekonomik işgal altındadır. Şuradan çıkınız, bir mahalle bakkalına uğrayınız. Coca Cola satan bir dükkandan bir Uludağ gazozu isteyiniz. 'Veremem' diyecektir. 'Çünkü bana sözleşme yaptırıyorlar. Başka bir şey satamıyorum' diyor. Yani kendi ülkenizde kendi malınızın satılmasını çeşitli biçimlerde yasaklıyorsunuz. Yine dünya denilen şey artık Türkiye'nin içine sınırsızca girmiş durumda. Her tarafta varlar. Siyasetin en tepesinden kültürel yaşamın en ucuna kadar varlar. Dünyada 300 büyük uluslararası şirket dünya nüfusunun yarısının, 3 milyar insanın sahip olduğu kadar servete sahip. Bu 300 büyük uluslararası şirket tüm dünyanın üretim varlıklarının %25'ini üretiyor. Her alanda sayıları 4 ve 7'yi geçmeyen büyük tekeller dünya ekonomisine hakim durumda. Ve bunlar değişik gizli ve açık örgütlenmelerle devletleri ele geçirmişlerdir. Yani bugün dünyada bir şirket egemenliği vardır."  Kongrenin mimarına kutlamaTürkiye'nin ekonomik işgal altında bulunması ile dünyadaki uluslar arası şirketler egemenliğinin bir kenara mutlaka yazılması ve hiç unutulmaması gerektiğinin altını çizen Aydoğan, "Milli ekonomiyi kurarken bu milli ekonomiyi kuranlara kimlerin saldıracağının bilinmesi için bunları söylediğini" belirterek "Kurtuluş savaşının çok ilginç yanları vardır. Bir çok şey ilk kez yapılmıştır. Ama ekonomi konusunda bir çok şey ilk kez yapılmıştır. Şöyle ki; Türkiye Cumhuriyeti o zaman yeni devletti. Savaşın içinde kurulmuştu. Mustafa Kemal'in 1 Mart 1921 Meclis nutkunu ve özellikle de 1 Mart 1922 Meclis nutkunu incelerseniz sanki Büyük Taarruza hazırlanılmıyormuş gibi, sanki işgal devam etmiyormuş gibi ekonomi sorunlarını ele aldığını, çok uzun bir biçimde ele aldığını görürsünüz. Bu toplantının benzerliği ve önemi bence başarılmış bir örnek olarak Kurtuluş Savaşı'ndaki yöntemin aynısını sürdürmesi nedeniyledir. Bunu kim düşündüyse onu kutluyorum.Ona aşk olsun!" dedi. Milli bir iktidar şartKongrede üretilecek kararların uygulama aşamasına geldiği zaman "iktidar gücüne sahip olmak" ihtiyacının ortaya çıkacağını, her şeyden önce iktidarın millileştirilmesi gerektiğini söyleyen Metin Aydoğan şunları söyledi: "Bunun için örgütlü yapılar, mücadeleci yapılar gerekir. Türkiye'nin durumu hangi örgütsel yapıyı gerektirir?  Türkiye 1918'in koşullarındadır. Sevr'le karşı karşıyadır. Duyun-u Umumiye olayında yabancılar kendileri üretim yaparak tahsil ediyorlardı. Şimdi devletimizin kendi organları aracılığıyla bu paraları topluyorlar. Kemal Derviş, bu memlekete sadece bir çanta ile geliyor, ve bu memleketin Hazine Müsteşarlığından bu memleketin soyulmasını sağlıyor. 'Güçlü ekonomiye geçiş programı denilen program var. Türkiye'de hangi siyasi iktidar gelirse gelsin bu program değişmeyecektir' diyor. Köklü bir iktidar değişikliği olmadan bu değişmeyecektir. Türkiye'nin sorunları kişi, kurum ve kuruluşları aşmış durumdadır. Türkiye'nin sorunları ulusun her kesimini biraraya toplayan ulusal birlikle ancak çözülebilir. Yani ulusal bir seferberlik lazımdır. Ulusal seferberlik başlatması dileğiyle bu kongrenin, ki o seferberlik Türkiye'de başlamıştır. Biliniz. Ne siz yalnızsınız, ne başka insanlar yalnızdır. Bu seferberlik büyük nehirleri besleyen, büyük akarsular gibi bir yerde buluşacak ve Türkiye'yi mutlaka kurtaracaktır. Anadolu'da, Anadolu yaylasında Türkiye'yi yenmek mümkün değildir."  Ribâhor tahakkümüne  son veren modelAraştırmacı-Yazar Zafer Yalçın, Milli Ekonomi Modeli'nin geniş bir tahlilini yaptığı konuşmasında "kaynaklar değil insanların ihtiyaçları sınırlıdır", "gelir dağılımında adaletin, sürekli büyümenin ve sürekli tam istihdamın sağlanması", "devletin mutlaka ekonomi içinde yer alarak alan değil veren el olma", "bulaşıcı bir hastalık olarak tanımlanan faizin tamamen ekonomi dışına itilmesi" gibi parametrelerine atıfta bulundu. Yalçın, özellikle faiz konusunda şu değerlendirmede bulundu: "Paranın faizle piyasalarda kullanımdan çekilerek istiflenmesi, onun gerçek görevini yerine getirmesine engel olduğu gibi, parayı elde tutanları da piyasalara egemen kılmaktadır. Bu nedenle tefeci faizi denilen Riba; Ulusal Ekonomi örneğinde, insan, toplum ve insanlığın kutsal değerleriyle savaşan bulaşıcı bir hastalık olarak tanımlanmıştır. O, gelir dağılımındaki dengeyi bozduğu gibi üretimle tüketimi de engeller. Riba'nın tarih boyunca zulmün; insana, topluma ve insanlığa karşı açtığı savaşta onun en büyük silahı olduğu hiçbir zaman unutulmamalıdır. Kapitalist anlayışlar, bankalardaki hesaplara yatırılan birikimlerle ek kaynak üretilmesi yöntemini desteklerken, merkez bankalarını uluslararası bir gözetimle denetleyerek; onların para basma yöntemiyle, kullanımdaki parasal hacmi arttırmasına karşı çıkmaktadır. Bu nedenle de para talebi maliyetli para ile karşılandığı için, kapitalist anlayışlara, insan, toplum ve insanlığın kutsal değerlerine savaş açan Ribahor örnekler de diyebiliriz.Evrendeki doğal kaynakların ve kullanımdaki basılmış paraların bir örümcek ağı gibi, Ribahorların tekelinde toplanmasına engel olunması; hem üretimin hem de tüketimin önündeki tüm engelleri kaldırmak maliyetleri aşağı çekmek ve herkesin kullanımdaki paraya kolayca erişebileceği bir ortamı sağlamak demektir. Bu nedenle paranın yurt içi kullanım döngüsünde gerçekleştirilen bu kolaylık, birikimi olanları da üretime yönlendirdiği gibi doğal yeteneklerin açığa çıkmasını sağlar. Kullanımdaki paranın önündeki tüm engeller kaldırılarak maliyetsiz ve herkesin kolayca sahip olacağı bir konuma getirilmesi Milli Ekonomi düzeninin en önemli beneğini oluşturur." Neo-liberalizm esaretine çareTataristan Devlet Ajansı Eski Genel Müdürü Raşit Galyanof, Türkiye'yi çok yakından takip ettiklerini ve dolayısıyla Prof. Dr. Haydar Baş ve ekonomi teorisinden kısa zamanda haberdar olduklarını, incelediklerini, Milli Ekonomi Modeli'nin Türkiye için olduğu gibi Rusya, Tataristan ve bütün dünya için bir çözüm olduğunu anladıklarını belirterek, "Prof. Dr. Haydar Baş'ın eseri bizim için de büyük bir olaydır. Çünkü Rusya da Türkiye gibi neo-liberalizmin esiri durumundadır. Liberal ekonomiye alternatif olarak devletin ekonomiye sahip çıkması gerekmektedir. Bu gerçek ise bir tek Prof. Dr. Haydar Baş'ın eserinde yer almaktadır" dedi.
İYİ Parti'de istifalar devam ediyor
Kongre öncesi üst düzey istifa
Şehirde göz gözü görmüyor
Çöl tozu İzmir'i teslim aldı
57. Alay Vefa Yürüyüşü düzenlendi
Her şey 109 yıl önceki gibi
31 Mart sonrası anketi
CHP yine birinci parti mi?
14 yaşındaki katil zanlısı tutuklandı
4 yaşındaki Sultan vahşice öldürüldü
Kınalı kuzular dedelerinin yolunda yürüdü
"Dedeciğim ben geldim"
Atatürk'ün Anzak annelerine yazdığı mektup okundu
Anzak Koyu'nda Şafak Ayini
Polisin alkollü sürücü ile imtihanı
44. seferde üflemeyi başardı
' Saray'la müzakere edilmez, mücadele edilir'
Zamanlaması manidar uyarı
Kameranın âlâsı üretildi
Ambargolar ASELSAN'ı kamçıladı
Vergi böyle toplanmaz
Eski Bakan Çelebi'den sert eleştiriler
'Tüm Almanya seçimdeki büyük başarınızı biliyor'
Steinmeier, Yavaş'a böyle dedi
Trabzonspor'un eski başkanı vefat etti
Evinde ölü bulundu
Bakan'ın sözlerine tepki gösterdi
'Tam bir Düyûn-ı Umûmiye sistemi'
İlk 3 ayda harcamaları yüzde 120 arttı
CHP: Tasarruf Saray'dan başlasın
İYİ Parti'de istifalar devam ediyor
Kongre öncesi üst düzey istifa
Şehirde göz gözü görmüyor
Çöl tozu İzmir'i teslim aldı
57. Alay Vefa Yürüyüşü düzenlendi
Her şey 109 yıl önceki gibi
31 Mart sonrası anketi
CHP yine birinci parti mi?
14 yaşındaki katil zanlısı tutuklandı
4 yaşındaki Sultan vahşice öldürüldü
Kınalı kuzular dedelerinin yolunda yürüdü
"Dedeciğim ben geldim"
Atatürk'ün Anzak annelerine yazdığı mektup okundu
Anzak Koyu'nda Şafak Ayini
Polisin alkollü sürücü ile imtihanı
44. seferde üflemeyi başardı
' Saray'la müzakere edilmez, mücadele edilir'
Zamanlaması manidar uyarı
Kameranın âlâsı üretildi
Ambargolar ASELSAN'ı kamçıladı
Vergi böyle toplanmaz
Eski Bakan Çelebi'den sert eleştiriler
'Tüm Almanya seçimdeki büyük başarınızı biliyor'
Steinmeier, Yavaş'a böyle dedi
Trabzonspor'un eski başkanı vefat etti
Evinde ölü bulundu
Bakan'ın sözlerine tepki gösterdi
'Tam bir Düyûn-ı Umûmiye sistemi'
İlk 3 ayda harcamaları yüzde 120 arttı
CHP: Tasarruf Saray'dan başlasın

Çorlu tren kazası duruşması başladı

Tekirdağ'ın Çorlu ilçesinde 25 kişinin hayatını kaybettiği tren kazasının duruşması başladı
25.04.2024 10:48:00
İhlas Haber Ajansı
Çorlu tren kazası duruşması başladı
Çorlu tren kazası duruşması başladı
Tekirdağ'ın Çorlu ilçesinde 25 kişinin hayatını kaybettiği tren kazasının duruşması başladı.



Tekirdağ'ın Çorlu ilçesinde 2018'de 25 kişinin hayatını kaybettiği, 340 kişinin yaralandığı tren kazasına ilişkin davanın duruşması başladı. Kazada hayatını kaybeden vatandaşların yakınları şehirde yürüyüş yaparak duruşmanın görüleceği Çorlu Halk Eğitim Merkezindeki mahkeme salonuna giriş yaptı.


Uzmanından 'Çöl tozu' açıklaması

 Göğüs Hastalıkları Uzmanı Dr. Öğr. Üyesi Abdullah Kansu, risk gruplarına ilişkin konuşurken çöl tozuna karşı toplumda dikkat edilmesi gerekenleri sıraladı.
25.04.2024 10:42:00
İhlas Haber Ajansı
Uzmanından 'Çöl tozu' açıklaması
Uzmanından 'Çöl tozu' açıklaması
Afrika üzerinden gelen çöl tozları ve sıcak hava dalgası Türkiye'de etkili olurken Göğüs Hastalıkları Uzmanı Dr. Öğr. Üyesi Abdullah Kansu, 'Çocuklar, alerjisi ve astımı olanlar, KOAH'lılar, yaşlılar daha fazla risk altında. Partiküllerin içinde kimyasallar da var, ileriye dönük kronik, nörolojik hastalıklar açısından etkiler oluşturduğu gösterilmiş. Solunum semptomları olan hastalar acillere artan şikayetlerle, atak dediğimiz tabloyla geliyor. 'Neden olduk' diyorlar. Dışarıda geçireceğimiz vakti azaltalım, maskeyle çıkalım, aldığımız sebze meyveleri bol suyla yıkamaya çalışalım' dedi.

Afrika üzerinden gelen çöl tozları ve sıcak hava dalgası Türkiye'de etkili oluyor. Rüzgar ile birlikte gelen toz, Yunanistan'ın başkenti Atina'yı turuncuya boyarken uzmanlar, tozun birkaç gün daha Türkiye'yi etkilemeye devam edeceğini belirtti. Meteoroloji Genel Müdürlüğü toz taşınımına yönelik uyarılar yaparken uzmanlar, insan sağlığına etkisine yönelik bilgi verdi. Medipol Mega Üniversite Hastanesi Göğüs Hastalıkları Uzmanı Dr. Öğr. Üyesi Abdullah Kansu, risk gruplarına ilişkin konuşurken çöl tozuna karşı toplumda dikkat edilmesi gerekenleri sıraladı.

'Çocuklar, alerjisi, astımı olanlar, KOAH'lılar ve yaşlılar daha fazla risk altında'

Havadaki tozun vücudun birçok noktasını etkilediğini ifade eden Göğüs Hastalıkları Uzmanı Dr. Öğr. Üyesi Abdullah Kansu, 'Kışı biraz zor geçirdik özellikle viral hastalıklarımız çok fazlaydı, o dönemi şu an biraz kapattık, biraz alerjenler ortaya çıkmıştı. Bahar erken geldi, mart ayında çiçekler, polenler alerji mevsimi derken bugünlerde sabahları uyanıyoruz, arabalarımızın üstü çamur şeklinde. Sahra Çölleri'nden gelen dünyanın döngüsünde olan şeyler bunlar, ülkemize, şehirlerimize ulaşan kum fırtınasıyla ortaya çıkmış bir toz bulutu var. Bunlar mikro küçük partiküller şeklinde havada şu anda uçuşuyorlar. Bunları soluyoruz, belli bir mikro partikülün altındakilerin de akciğerimizin en küçük hava keseciklerine kadar ulaştığını biliyoruz. Bu da bizim solunum yolu şikayetlerimizi artırıyor. Bir; çocukları söylemek lazım, ikincisi alerjisi ve astımı olanlar, üçüncü grup olarak KOAH'lı, dördüncü yaşlı grubumuzu saymamız lazım. 4 grubun bugünlerde dışarıdaki bu etkene maruz kaldığında doğacak sonuçları daha fazla. Hepimiz maruz kalıyoruz ama saydığımız 4 grup daha fazla risk altında. Sadece akciğer için de bir etki oluşturmuyor şu an cildimizde; yüzümüzde, elimizde, saçımızda hissediyoruz. Etrafta uçuştuğu için göz bölümüne gelen hasta sayımızda bir artış var, solunum yoluyla ilgili ciddi manada artan bir şey var. Bu tozların içinde sadece kum taneleri, toz değil kimyasallar da var. Onların ileriye dönük kronik, nörolojik hastalıklar açısından da etkiler oluşturduğu dünyada gösterilmiş. Evimizde sinekliklerimiz vardır, partikülleri, polenleri, böcekleri, uzaklaştıracak şekilde, az düzeyde olsa bile geçişini engeller ama 'Penceremizi çok açalım, havalandıralım' gibi durumları en azından şu bir hafta için biraz azaltmamamız gerekiyor. Çok acil, olağanüstü bir durum yoksa bu grubun özellikle dışarıda çok vakit geçirmemesini hatırlatmak lazım' dedi.

'Hastalar artan şikayetlerle, atak dediğimiz tabloyla geliyor'

Toza karşı maske kullanımına yönelik konuşan Dr. Öğr. Üyesi Kansu, 'Özellikle kronik grubun kullanması şart, en basit cerrahi maske dediğimiz pandemide kullandığımız maske ile başlanabilir ama bu belli partikülün altını tutmayacaktır. İmkanı olanların özellikle bu saydığımız risk faktöründeki kişilerin 3M maskeleri kullanmalarını hatırlatabiliriz. Bu günlerde göğüs hastalıkları ya da acillere solunum semptomları olan hastalar, alerji, astım geçmişi olan hastalarımız kum fırtınası, partiküller sebebiyle artan şikayetlerle, atak dediğimiz tabloyla karşımıza geliyor. Neler var; öksürük, hırıltı, gece solunum şikayetleri, bir miktar ateş, nefes darlığı şeklinde bu hastalar acile ya da göğüs hastalıklarına geliyorlar. 'Neden olduk, ne değişti' diyorlar, farkına değiller. Alerjenlerin bu günlerde etkisi var ama son 2 haftadır bu kum fırtınasının bu alerji, astım, KOAH olan hastalarda biraz daha solunum semptomlarını kötüleştirdiğini, acile getirdiğini biliyoruz. Meteoroloji açısından takip etmemiz lazım, uzmanların görüşünü dinleyeceğiz, bu hafta akışının süreceğini biliyoruz. Boğazımızda bir gıcık hissi sadece bu saydığımız risk grubu değil şu anda hepimizde var. Cildimizde bir kuruluk hissi var. Birincisi dışarıda geçireceğimiz vakti biraz azaltalım, ikincisi pencerelerimizi çok açmayalım, üçüncüsü maskeyle çıkalım, dördüncüsü eve geldiğimizde lütfen bir duş alalım, üstümüzü değiştirelim. Beşincisi sıvı tüketimi, bol su içmeye çalışalım çünkü o sinüslerimiz, bronşlarımız, burnumuzun içinde de birikiyor bize gıcık hissi de yapıyor. Bu sadece bedenimize aldığımız bir şey değil, şu an da her yere arabamızın üzerine düştüğü gibi tarladaki ekinlere, mahsullere, sebze, meyvelere de düşüyor. Eve aldığımız, pazardan getirdiğimiz sebze meyveleri bol suyla yıkamaya çalışalım" şeklinde konuştu.

Gar katliamı davasında mütalaa açıklandı

Yargıtay’ın bozma kararı sonrası tekrar görülen terör örgütü DEAŞ’ın Ankara Garı önünde 10 Ekim 2015’te düzenlediği ve 101 kişinin öldüğü saldırıyla ilgili 10’u tutuklu 26 sanığın yargılandığı davada esas hakkındaki mütalaa açıklandı.
25.04.2024 09:41:00
İhlas Haber Ajansı
Gar katliamı davasında mütalaa açıklandı
Gar katliamı davasında mütalaa açıklandı
Ankara 4. Ağır Ceza Mahkemesinde görülen duruşmaya tutuklu sanıklar bulundukları cezaevinden Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) ile katılırken, taraf avukatları salonda hazır bulundu.

Avukatlar, kovuşturmanın genişletilmesini ve terör saldırısından önce ihmali bulunan kamu görevlileri hakkındaki belgelerin mahkemece değerlendirilmesini talep etti.

Beyanların ardından esas hakkındaki görüşünü açıklayan savcı, sanık Erman Ekici'nin "anayasal düzeni ihlal" suçundan 1, "101 kişiyi kasten öldürme" suçundan da 101 kez olmak üzere toplam 102 kez ağırlaştırılmış müebbet hapisle cezalandırılmasını talep etti.

Ekici'nin 379 kişiyi kasten öldürmeye teşebbüs suçundan da 6 bin 822 yıla kadar hapisle cezalandırılmasını talep eden savcı, diğer sanıklar Abdülmubtalip Demir, Talha Güneş, Metin Akaltın, Yakub Şahin, Hakan Şahin, Halil İbrahim Alçay, Resul Demir, Hacı Ali Durmaz ve Hüseyin Tunç için de "kasten öldürme" suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapis talebinde bulundu.

Söz alan sanık Ekici, savunmasını hazırlamak için süre talep etti.

Mahkeme heyeti, tutuklu sanıkların mevcut hallerinin devamına hükmederek, duruşmayı 26 Haziran'a erteledi.

57. Alay Vefa Yürüyüşü Conkbayırı'nda sona erdi

 Tarihi Gelibolu Yarımadası'nda, Gençlik ve Spor Bakanlığının öncülüğünde gerçekleştirilen "57. Alay Vefa Yürüyüşü" düzenlendi.
25.04.2024 08:42:00 / Güncelleme: 25.04.2024 08:50:42
İhlas Haber Ajansı
 57. Alay Vefa Yürüyüşü Conkbayırı'nda sona erdi
 57. Alay Vefa Yürüyüşü Conkbayırı'nda sona erdi
Çanakkale Kara Savaşları'nın 109'uncu yıl dönümü anma törenleri kapsamında binlerce izci, 57'nci Alay Vefa Yürüyüşü gerçekleştirdi. Gençlik ve Spor Bakanı Osman Aşkın Bak yaptığı açıklamada, "Herkese, tüm dünyaya 'Çanakkale geçilmez' efsanesini anlattılar, gösterdiler." dedi.



Gençlik ve Spor Bakanlığı tarafından '57'nci Alay Vefa Yürüyüşü'ne katılanlar, ilk olarak Eceabat ilçesine bağlı Kocadere köyünde kamp kurdu. Yürüyüş öncesinde katılımcılara, Gençlik ve Spor Bakanı Osman Aşkın Bak tarafından tümü şehit düşen 57'nci Alay askerlerinin son yemeği, kırık buğday çorbası dağıtıldı.



Sabah namazı kılındı

Ardından, 109 yıl önce şehit düşen askerler gibi sabah namazı kılındı. Gençlik ve Spor Bakanı Osman Aşkın Bak, Çanakkale Savaşları Gelibolu Tarihi Alan Başkanı İsmail Kaşdemir ve çok sayıda rütbeli askerin de yer aldığı katılımcılar, saat 06.00'yı gösterdiğinde harekete geçti.



Atalarına yürüdüler

Yarbay Mustafa Kemal'in 25 Nisan 1915 sabahı düşman çıkarmasını haber alınca, savaşların kahraman birliği 57'nci Alayı Conkbayırı'na gönderdiği ve "Size savaşmayı değil, ölmeyi emrediyorum" sözleriyle tarihe geçen o günkü tarihi yürüyüş, bir kez daha hayat buldu. Yaklaşık 6 kilometrelik yürüyüş, 1,5 saat sonra Conkbayırı'nda sona erdi. Yürüyüşe binlerce izci katıldı.

"Tüm dünyaya 'Çanakkale geçilmez' efsanesini gösterdiler"

Gençlik ve Spor Bakanı Osman Aşkın Bak yaptığı açıklamada, "Amacımız bu ülke gençlerine Çanakkale destanını, Malazgirt zaferini, Dumlupınar, 30 Ağustos'taki, Sakarya'daki, 15 Temmuz'daki destanları unutturmamak, hatırlatmak. Bu toprakların ne kadar kıymetli olduğunu, bu vatan için binlerce şehidin verildiğini anlatmak ve bunları yaşamalarını sağlamak. Gençlerimiz o atmosferi görüyor, o zamanki o mücadelenin zorluklarını yaşananları hissediyor. Amaç bu toprakların gücünü, nasıl bir mücadele verildiğini anlatmak. Bakanlık olarak bunu sürekli gerçekleştiriyoruz. Aynı zamanda ülkenin dört bir yanından gençlerimizi Çanakkale gezileriyle buraya taşıyoruz. Geziyorlar, programlar yapıyoruz. Rehberler, tarihçiler buradaki destansı mücadeleyi anlatıyorlar. Bu topraklar kanla yoğrulmuş, destansı mücadele var, Gazi Mustafa Kemal Paşa ve silah arkadaşları o zaman mücadelede yer aldılar. Tüm dünya ve batı medeniyetine, emperyalizme karşı büyük mücadele ortaya konduğu, dünyanın en güçlü donanmaları, ordularını burada yendiler. Herkese, tüm dünyaya 'Çanakkale geçilmez' efsanesini anlattılar, gösterdiler. Geçmişimizle tarihimizle gurur duyuyoruz" dedi.
logo

Beşyol Mah. 502. Sok. No: 6/1
Küçükçekmece / İstanbul

Telefon: (212) 624 09 99
E-posta: internet@yenimesaj.com.tr gundogdu@yenimesaj.com.tr


WhatsApp iletişim: (542) 289 52 85


Tüm hakları Yeni Mesaj adına saklıdır: ©1996-2024

Yazılı izin alınmaksızın site içeriğinin fiziki veya elektronik ortamda kopyalanması, çoğaltılması, dağıtılması veya yeniden yayınlanması aksi belirtilmediği sürece yasal yükümlülük altına sokabilir. Daha fazla bilgi almak için telefon veya eposta ile irtibata geçilebilir. Yeni Mesaj Gazetesi'nde yer alan köşe yazıları sebebi ile ortaya çıkabilecek herhangi bir hukuksal, ekonomik, etik sorumluluk ilgili köşe yazarına ait olup Yeni Mesaj Gazetesi herhangi bir yükümlülük kabul etmez. Sözleşmesiz yazar, muhabir ve temsilcilere telif ödemesi yapılmaz.