Üniversiteli gençler, siyasilerimizi değişik ortamlarda protesto ediyor. Herhangi bir kesimden bahsetmiyoruz, eğitimin en zirvesine ulaşmış, yıllarca Milli Eğitime bağlı okullarda okumuş, siyasilerin belirlediği müfredatlara göre eğitim görmüş ve hepsini başarmış, yaşanan gelişmeleri toplumun her kesiminden daha iyi okuma kapasitesine sahip üst düzey bir kesimden bahsediyoruz.Peki, onlar niçin hallerinden memnun değiller? Yaşadıkları sorunlar nelerdir?Öncelikle şunu belirtmeliyiz ki, yıllarını eğitim ve öğretime ayırmış olan bir gencin en fazla istediği, öğrendiklerini pratik olarak uygulayabileceği onurlu bir meslektir. Esasen bu onun en doğal hakkıdır. Fakat maalesef siyasilerimiz üniversite mezunlarına böyle bir imkanı sunamamaktadır.Üniversite mezunlarının durumunu göstermesi açısından gerçekleri tam olarak yansıtmasa da şu resmi rakamlar oldukça önemlidir:İşkur verilerinden derlenen bilgilere göre, 2010 yılının genelinde aralarında önlisans, lisans, yüksek lisans ve doktora öğrencilerinin de bulunduğu 200 bin 140 üniversite mezunu İşkur vasıtasıyla iş aramış. Bunlardan yalnızca 15 bin 538'i herhangi bir işe yerleştirilmiş. Bu oran yüzde 7,76'ya tekabül ediyor. Gençlik yıllarca ilk, orta, lise eğitimleri, ardından üniversite ve daha üstü eğitim için kapı kapı dolaşıyor, dirsek çürütüyor, sonunda iş için bir ümitle devlet kapısına varıyor ama yüzde 92'sinin umutları kararıyor.Şimdi bu manzarayı gören üniversite öğrencileri neden bu tabloya isyan etmesin?Siyasilerimiz bu tablonun sorumluluğunu önce yetiştirdikleri nesillerde değil, kendilerinde aramalıdır.Bu problemler çözülmeden, baskıyla, tehditle, susturmayla üniversite gençliğini sindirebilmek mümkün değildir. Ve problemler devam ettiği müddetçe yapılan baskılar, protestoların daha sert bir şekilde toplumun diğer kesimlerine sıçramasına neden olacaktır.Bunun örneklerini geçmişte çok yaşadık. Muhataplarınız robot ya da köle değildir, düşünen, doğruyu yanlışı ayırt edebilen, ancak çözümle ikna olabilecek insanlardır. Siyasi iradenin bundan sonraki süreci daha zordur. Bir tarafta millete rağmen AB, ABD ve İsrail'e verilen tavizler, bu bağımlılıktan ve işbilmezlikten dolayı uygulanan yanlış politikalar, diğer tarafta ise artık problemlerin farkında olan, çözüm arayan ve hesap sorma potansiyeli gittikçe artan eğitimli geniş halk kitleleri?Devletin mahkemelerinde yargı kontrol altına alınarak yapılan yanlış icraatlar bir nebze örtülebilir ama milletin mahkemesinde, özellikle de millet yargılama kararı aldığı zaman kaçacak hiçbir delik yoktur.Üniversiteliler iş istiyor, güvenli bir gelecek istiyor, yıllarca öğrendikleri bilgileri uygulayabilecekleri sahalar istiyor. Ama görüyor ki bu sahalar her geçen gün ecnebilerin kontrolüne geçiyor. Gençlik geleceğini karanlık görüyor, Türk siyasilerin yaşanan her gelişmede acziyetini fark ediyor. "Benim geleceğim tehdit altında" diyor ve bu tabloyu oluşturanlara isyan ediyor.Siyasi irade bunu doğru okumalıdır. Eğer milli bir çözümü varsa onu derhal hayata geçirmelidir, yoksa inat etmemelidir, iş bilen siyasilere emaneti teslim etmelidir.Bugün sadece üniversite gençliğinin değil, bütün kesimlerin her türlü problemine çare olabilecek bir model mevcuttur. O da Bağımsız Türkiye Partisi Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş'ın ortaya koyduğu Milli Ekonomi Modeli'dir.Bu çözümün üstünü örtmek, sadece ülke olarak içinde bulunduğumuz durumu zorlaştırır.
Murat Çabas / diğer yazıları
- Hükümetin enflasyonla mücadelesi millete zarar veriyor / 26.04.2024
- Vatandaşın refahı için maaşa zam yapmamak! / 24.04.2024
- Bugün ulusal egemenliği kazandığımız gün / 23.04.2024
- Asılla vekil arasındaki gelir uçurumu! / 20.04.2024
- Enflasyon ve cari açık bahanesiyle fakirleştiriliyoruz! / 19.04.2024
- Türkiye ekonomisi böyle gitmez! / 17.04.2024
- Sevgiliye vuslatın 4. yıl dönümü / 16.04.2024
- İngiliz gazetesinden Türk siyasetine ayar! / 09.04.2024
- ‘Boş tencerenin yıkamayacağı iktidar yoktur’ / 06.04.2024
- Seçimde katmerli adaletsizlik / 05.04.2024
- Vatandaşın refahı için maaşa zam yapmamak! / 24.04.2024
- Bugün ulusal egemenliği kazandığımız gün / 23.04.2024
- Asılla vekil arasındaki gelir uçurumu! / 20.04.2024
- Enflasyon ve cari açık bahanesiyle fakirleştiriliyoruz! / 19.04.2024
- Türkiye ekonomisi böyle gitmez! / 17.04.2024
- Sevgiliye vuslatın 4. yıl dönümü / 16.04.2024
- İngiliz gazetesinden Türk siyasetine ayar! / 09.04.2024
- ‘Boş tencerenin yıkamayacağı iktidar yoktur’ / 06.04.2024
- Seçimde katmerli adaletsizlik / 05.04.2024