Üretmeden tüketen, borçla ekonomiyi döndürmeye çalışan ülkelerin sonuna, en canlı ve yeni örnek Yunanistan'ın içler acısı durumudur. Yunanistan, gelişmiş ülkeler statüsünde bir ülkedir, fakat aynı ülke 7 kez temerrüde düşmüştür. Demek ki, gelişmişlik ülkeyi kurtarmıyor. Gelişmiş veya gelişmemiş her ülke hesabını kitabını iyi yapmak zorundadır. Bunu yapmayan ülkelerin sonu, Yunanistan'ınkinden farklı olmaz.Türkiye de, Yunanistan gibi borçlu ve sıcak paraya bağımlı bir ülke konumundadır. Sıcak para, borçlanmanın bir başka türüdür. Sıcak paraya bağımlı olan ülkelerin ekonomisi, sürekli kriz riski altındadır. Çünkü sıcak para, kuş gibi anında uçar gider.Hal böyle iken Ekonomi Bakanımız Nihat Zeybekçi, Yunanistan'a yardım yapabileceğimizi gündeme getiriyor ve şöyle diyor: "Yunanistan'dan bir yardım talebi gelirse, bunu ciddi olarak değerlendiririz." "Türkiye'nin böyle bir gücü var mı?" sorusuna da şu cevabı veriyor: "Var tabii. Böyle talep geldiğinde Türkiye bunu ciddi olarak değerlendirir."Türkiye'nin yardım yapıp yapmayacağı bir yana, akla şu soru takılıyor: Yunanistan, AB üyesi bir ülkedir. AKP'liler, yıllardır, "AB üyesi olacağız ve ekonomik sorunlarımızı kökünden çözeceğiz" demiyor muydu? Ülkemizde bir aksaklık ve eksiklikten söz edilince, çözüm adresi olarak AB üyeliği gösterilmiyor muydu? Peki, ne oldu da AB üyesi Yunanistan böyle bir duruma düştü? Görüldüğü üzere AB üyesi olunca, her şey kendiliğinden düzelmiyor. Bir de şunu soralım: AB ülkeleri niye Yunanistan'a yardım yapmıyor da Türkiye yardım yapacak? Türkiye, o ülkelerden daha çok dövize mi sahiptir?Anladığımız kadarıyla amaç, gerçekten Yunanistan'a yardım yapmak değil, tabiri caizse hava atmaktır. Millete şu mesaj verilmek isteniyor: Bakınız, öyle bir duruma geldik ki, şimdi başka ülkelere yardım bile yapabiliriz. Millet, bu dolmayı yutar mı? Hiç zannetmiyorum.İşçiye, memura ve emekliye birkaç kuruş zam için kırk dereden su getiren hükümetin, bu Yunanistan cömertliğini anlamakta zorluk çekiyoruz. Herhalde Yunanistan Başbakanı Aleksis Çipras da Türkiye'nin yardıma hazır beklediğini anlayamamış olacak ki, kreditörlerle haftalardır müzakere ediyor.Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekçi'nin, Türkiye'nin Yunanistan'a yardım yapabileceğini ilân etmesi, boğulmakta olan bir kişiyi kurtarmak isteyenin de, onunla birlikte boğulmasını hatıra getiriyor. Hani derler ya, "himmete muhtaç dede, ne kaldı gayriye himmet ede." Türkiye'nin hali de aynen böyledir. Prof. Dr. Haydar Baş, Yunanistan'ın bu sarmaldan kurtulabilmesi için Euro'dan ayrılmasının ve kendi para birimine dönmesinin şart olduğunu ifade ediyor. Prof. Dr. Haydar Baş'tan sonra, aynı görüşü Nobel ödüllü ekonomistler Paul Krugman ve Joseph Stiglitz de seslendirmişlerdir.Devletlerin borcundan söz açılmışken, şunu da söylemeden geçmek olmaz. ABD dâhil, tüm devletler borçlu, öyleyse alacaklı kimdir? Yunanistan'ın müzakere ettiği, adına kreditörler denilen zümre kimlerden oluşuyor? Devletler, bu sorulara doğru cevap ve çözüm bulurlarsa, ancak o zaman borç kapanından kurtulabilirler. Bunu da öğrenebilecekleri tek kaynak Milli Ekonomi Modeli'dir.
M. Hilmi Yıldırım / diğer yazıları
- İnsan hakları ve ihlâlleri / 01.02.2019
- Sömürü ve şahsiyetli insan / 21.01.2019
- Ekonomik kararlar ve insan davranışları / 09.01.2019
- Medeniyetlerin etkileşimi / 20.12.2018
- Ekonomide bitmeyen tartışma / 12.12.2018
- İletişim çağında iletişimsizlik / 22.11.2018
- Öngörülerdeki isabetsizlikler / 09.11.2018
- Küresel ekonomi ve ülke ekonomileri / 22.10.2018
- Adaletsiz ekonomi / 11.10.2018
- Ekonomide milli strateji / 18.09.2018
- Sömürü ve şahsiyetli insan / 21.01.2019
- Ekonomik kararlar ve insan davranışları / 09.01.2019
- Medeniyetlerin etkileşimi / 20.12.2018
- Ekonomide bitmeyen tartışma / 12.12.2018
- İletişim çağında iletişimsizlik / 22.11.2018
- Öngörülerdeki isabetsizlikler / 09.11.2018
- Küresel ekonomi ve ülke ekonomileri / 22.10.2018
- Adaletsiz ekonomi / 11.10.2018
- Ekonomide milli strateji / 18.09.2018