Önceleri ok vardı, mızrak vardı.
Sonra kılıç.
Ve zaman ilerledi, insanoğlu üstün olma içgüdüsü ile ateşli silahları keşfetti.
Derken konvansiyonel ateşli silahlara evrilen ülkelerin silahlı güçleri, bununla da yetinmedi.
1939'larda başlayan ve ilk olarak 1945 yılında kullanılan atom bombası, ülkeler arasındaki güç dengelerini tamamen değiştirdi.
Ve yine 1959'lardan itibaren start alan uzay çalışmaları ile tanışan dünyamızda hiç olmadığı kadar büyük avantajlar elde edildi.
Ve denildi ki;
"Uzaya hakim olan dünyaya hakim olur."
Ülkelerin uzay yatırımları açışından fikir veren uydu endüstrisi, son 10 yılda yaklaşık 2 katına çıkarak 271 milyar dolara ulaştı.
Uyduların yapımında ve fırlatılmasında özel şirketlerin rolü arttı.
Dünya yörüngesinde 1 Ocak 2022 itibarıyla 4 bin 852 aktif uydu bulunuyor.
Bu uyduların 2 bin 944'ü ABD'ye aitken, ABD'ye en yakın ülke 499 uydu ile Çin oldu.
Rusya ise 169 uydu ile dünya genelinde uzayda en çok uydusu bulunan 3'üncü ülke konumunda.
Geçen sene uzay araştırmalarına 54,6 milyar dolar harcayan ABD, dünyanın en büyük uzay yatırımcısı olma unvanını korudu.
ABD'nin hemen ardından gelen Çin ise 2020'de 8,85 milyar dolar olan uzay yatırımlarını geçen yıl 10,29 milyar dolara çıkardı.
Çin'i sırasıyla 4,21 milyar dolar ile Japonya, 3,95 milyar dolar ile Fransa, 3,57 milyar dolar ile Rusya, 2,57 milyar dolar ile Avrupa Birliği (AB), 2,38 milyar dolar ile Almanya ve 1,96 milyar dolar ile Hindistan izledi.
ABD'den sonra uzayda en fazla uydusu bulunan 2. ülke olan Çin, uydu teknolojisinin yanı sıra Ay ve Mars keşif görevleri ve insanlı uzay seferlerine yönelik iddialı adımlarıyla 2000'li yıllardan itibaren küresel uzay yarışında yeni güç olarak ortaya çıkıyor.
Kendi uzay istasyonunu kurmak için çalışmalar yürüten Çin, 15 Ekim 2003'te ilk insanlı uzay yolculuğunu gerçekleştirdi.
Çin, ABD'den sonra uzay çalışmalarına en fazla yatırım yapan ülke konumunda.
Peki, ülkemizin bu stratejik alandaki durumu nedir?
Türksat 5B'nin hizmete girmesiyle Türkiye'nin uzaydaki uydu sayısı 8'e yükseldi.
Yerli ve milli olarak üretilecek Türksat 6A ve İMECE'nin uzaya fırlatılmasıyla bu sayı 10'a çıkacak.
Her alanda olduğu gibi, uzay çalışmaları alanında da yine çok gerilerden geliyoruz.
Türkiye bu alanda Çin ve Rusya ile işbirliğine giderek, kendi milli uydularının inşası ve sayısının artırılması konusunda ciddi şekilde atağa kalkabilir.
Ancak iş gelip dolaşıp ekonomiye gelince durumun vahameti acı bir şekilde ortaya dökülüyor.
Uzay alanında diğer ülkeleri sayısal olarak değil ama etkinlik olarak geride bırakacak tek bir formül var.
Bu konuda ülke çapında çok büyük bütçelerle AR-GE'ler oluşturmak ve yetenekli olan tüm beyinleri bu sahada tutmayı başarabilmek.
Bunu başarabilmenin yegâne yolu, Hüseyin Baş gibi dünyayı ve teknolojiyi çok yakından takip eden genç bir lideri söz sahibi yapmaktan geçer.
Uzay çalışmalarında en çok gerekli olan bilim ve teknolojidir.
Bunu genç nesiller ve beyinler başarmaktadır.
Onların içinden birisi olması nedeniyle bu alanda yapılacak çalışmalarda, belki de 50 yıllık açığımızı bile kapatabiliriz.
Ayrıca elinde bulundurduğu dünyaya şekil veren Milli Ekonomi Modeli sayesinde, hiçbir finansman sorunu da kalmayacaktır.
Dünyaya hakim olmak işte bu kadar kolay.
Yeter ki "evet" deyin.
- İsrail Suriye’yi işgal edecek / 20.07.2025
- Darbeyi önleyen Atatürkçü askerlerdi / 17.07.2025
- Atatürk’te buluşun yoksa elveda Cumhuriyet! / 16.07.2025
- Cumhuriyete dil uzatan TÜRK değildir! / 15.07.2025
- Üzgünüm dostlarım… Artık ulus devlete elveda zamanı! / 14.07.2025
- ABD, 70 milyon Kızılderili Türk’e soykırım yaptı! / 08.07.2025
- PKK’ya değil, ABD’ye silah bıraktırın / 07.07.2025
- Türkiye işgal mi edildi? / 05.07.2025
- Dünya aya giderken biz Silivri’ye gidiyoruz! / 04.07.2025