Fenerbahçe Trabzonspor derbisinde iki takımın adına yaraşır bir karşılaşma izleyemedik.
Maçın genelinde rakibine nazaran daha çok topa sahip olarak daha iyi paslaşan Fenerbahçe mücadeleyi hak ederek kazandı.
Trabzonspor'un bu kadar kötü oynamasına ben anlam veremedim.
Yeni bir hoca geldi. Yeni bir genç başkan ve yönetim kuruldu. İnsan bunlar biraz olsun takımı ateşler diye düşünüyor.
Gel gör ki takımda oynamaya çalışan bir tek Visca var. Biraz da Hamsik birşeyler yapmaya çalıştı ama gerek Visca gerekse de Hamsik çok bireysel kaldı. İletişim kurdukları takım arkadaşları yoktu.
Evet karşılaşmaya Fenerbahçe iyi başladı. Şöyle bir görüntü vardı. Arda, Ferdi, Batshuayi ve Valencia oyuna iyi başladılar.
Özellikle bunlardan Arda, Ferdi ve Batshuayi çok iyi bir birlikte oynama iradesi gösterdiler.
Arda ve Batshuayi paslaşmaları bütün bir ilk yarı kendini gösterdi. Ferdi de sürekli Arda'ya destek oldu.
Valencia 2. bölgeye gelerek Batshuayi'ye boş alanlar yarattı. Nitekim gol de Arda'nın asistini iyi değerlendiren Batshuayi'nin vuruşu ile gerçekleşti.
Fakat şunu söylemek lazım Fenerbahçe'nin attığı ilk golde Siopis, Arda'dan çok kötü bir çalım yedi ve de Eren, Batshuayi ile ikili mücadeleyi kaybetti ve Batshuayi'nin vuruşuna engel olamadı.
İkinci yarının son 10-15 dakikası Trabzon toparlanır gibi oldu ve iki de pozisyon buldu. Ne var ki bunlardan bir sonuç çıkaramadı.
Ben futbolda pas oyunu oynayan oyuncuları beğeniyorum. Özellikle de ileri doğru gerçekleştirilen uzun paslarla iyi iletişim kurulursa daha bir takdir ediyorum.
Hele havadan kalabalığı baypas eden uzun paslar benim daha bir sevdiğim türde oluyor.
Bakın şimdi yazıya girerken Hamsik'in birşeyler yapmaya çalıştığını söylemiştim. Hamsik pas oyuncusu ama daha çok kısa pasları tercih ediyor.
Tıpkı Beşiktaş'taki Atiba gibi. Kısa pas elbette işe yaramaz demiyorum ama Fenerbahçe karşısında bu oyun stili bu maçta tutmadı.
Dolayısıyla Hamsik takımı pek fazla organize edemedi. Bu da Fenerbahçe üstünlüğü olarak oyuna yansıdı.
Gelelim ikinci yarıya. İkinci yarıda da değişen pek fazla bir şey olmadı.
Trabzonspor bu yarı ilk yarıya nazaran daha fazla topa sahip olsa da bundan bir sonuç çıkaramadı.
İkinci yarıda da daha iyi olan Fenerbahçe idi. Bu yarıda Rossi'nin iyi mücadelesi öne çıktı.
Fenerbahçe'nin bulduğu 3. gol takım oyunu adına iyi bir örnek.
Hücumu Batshuayi başlattı fakat Rossi ceza sahası önünde Zajc ve Arda ile paslaşarak ki bunlar olması gerektiği gibi kısa paslardı Trabzonspor'un savunma dengesini bozdu.
Gelişen pozisyonda Valencia'nın vuruşu gol ile sonuçlandı.
Gelelim İrfan Can Eğribayat'a. Ben derim ki İrfan rahatlıkla Fenerbahçe'nin birinci kalecisi olur. Onu yedek bekletmek forma adaleti açısından yanlış.
Fakat böyle kritik dönemlerde çıkan transfer haberleri oyuncunun moralini bozabilir. Basında Livakoviç'in Fenerbahçe'ye geleceği yazıldı çizildi.
Bu da İrfan'a hatalar olarak yansıdı. Hani neredeyse Trabzon'u maça ortak edecekti.
Yaptığı hatanın gelişiminde Trabzon bir penaltı kazandı. Fakat İrfan'ın kumaşının çok çok iyi olduğu 90+3'te Trezeguet'nin muazzam şutunu muazzam bir şekilde çıkarmasından anlaşılıyor.
İrfan ile yola devam etmek bence mantıklı.
Karşılaşmanın hakemi Abdülkadir Bitigen'i zorlayacak bir pozisyon olmadı. Dolayısıyla bir hakem hatası oluşmadı. Maç hakem açısından herhangi bir talihsizlik olmadan bitti.
Bu galibiyet ile Jesus lig biterken bir derbi zaferi kazanmış oldu.
Fakat şunu söylemek lazım Jesus bir dünya markası ve Fenerbahçe de öyle. Şimdi bu galibiyete sevinmek mi lazım yoksa düşünmek mi lazım.
Marka böyle ama ancak lig bitiyor kendi sahanda derbi galibiyeti alıyorsun. O da öyle pek fazla iyi olmayan oyun ile.
Öte yandan ise Trabzon'un başında kara bulutlar var. Bu futbol gelecek sezon için umut vadetmiyor. Nasıl bir tedbir alınacak belli değil.
Gene bol keseden transfer yapılacak ve sonuç beklenecek. Görelim bakalım bu transferler işe yarayacak mı?
Maçın genelinde rakibine nazaran daha çok topa sahip olarak daha iyi paslaşan Fenerbahçe mücadeleyi hak ederek kazandı.
Trabzonspor'un bu kadar kötü oynamasına ben anlam veremedim.
Yeni bir hoca geldi. Yeni bir genç başkan ve yönetim kuruldu. İnsan bunlar biraz olsun takımı ateşler diye düşünüyor.
Gel gör ki takımda oynamaya çalışan bir tek Visca var. Biraz da Hamsik birşeyler yapmaya çalıştı ama gerek Visca gerekse de Hamsik çok bireysel kaldı. İletişim kurdukları takım arkadaşları yoktu.
Evet karşılaşmaya Fenerbahçe iyi başladı. Şöyle bir görüntü vardı. Arda, Ferdi, Batshuayi ve Valencia oyuna iyi başladılar.
Özellikle bunlardan Arda, Ferdi ve Batshuayi çok iyi bir birlikte oynama iradesi gösterdiler.
Arda ve Batshuayi paslaşmaları bütün bir ilk yarı kendini gösterdi. Ferdi de sürekli Arda'ya destek oldu.
Valencia 2. bölgeye gelerek Batshuayi'ye boş alanlar yarattı. Nitekim gol de Arda'nın asistini iyi değerlendiren Batshuayi'nin vuruşu ile gerçekleşti.
Fakat şunu söylemek lazım Fenerbahçe'nin attığı ilk golde Siopis, Arda'dan çok kötü bir çalım yedi ve de Eren, Batshuayi ile ikili mücadeleyi kaybetti ve Batshuayi'nin vuruşuna engel olamadı.
İkinci yarının son 10-15 dakikası Trabzon toparlanır gibi oldu ve iki de pozisyon buldu. Ne var ki bunlardan bir sonuç çıkaramadı.
Ben futbolda pas oyunu oynayan oyuncuları beğeniyorum. Özellikle de ileri doğru gerçekleştirilen uzun paslarla iyi iletişim kurulursa daha bir takdir ediyorum.
Hele havadan kalabalığı baypas eden uzun paslar benim daha bir sevdiğim türde oluyor.
Bakın şimdi yazıya girerken Hamsik'in birşeyler yapmaya çalıştığını söylemiştim. Hamsik pas oyuncusu ama daha çok kısa pasları tercih ediyor.
Tıpkı Beşiktaş'taki Atiba gibi. Kısa pas elbette işe yaramaz demiyorum ama Fenerbahçe karşısında bu oyun stili bu maçta tutmadı.
Dolayısıyla Hamsik takımı pek fazla organize edemedi. Bu da Fenerbahçe üstünlüğü olarak oyuna yansıdı.
Gelelim ikinci yarıya. İkinci yarıda da değişen pek fazla bir şey olmadı.
Trabzonspor bu yarı ilk yarıya nazaran daha fazla topa sahip olsa da bundan bir sonuç çıkaramadı.
İkinci yarıda da daha iyi olan Fenerbahçe idi. Bu yarıda Rossi'nin iyi mücadelesi öne çıktı.
Fenerbahçe'nin bulduğu 3. gol takım oyunu adına iyi bir örnek.
Hücumu Batshuayi başlattı fakat Rossi ceza sahası önünde Zajc ve Arda ile paslaşarak ki bunlar olması gerektiği gibi kısa paslardı Trabzonspor'un savunma dengesini bozdu.
Gelişen pozisyonda Valencia'nın vuruşu gol ile sonuçlandı.
Gelelim İrfan Can Eğribayat'a. Ben derim ki İrfan rahatlıkla Fenerbahçe'nin birinci kalecisi olur. Onu yedek bekletmek forma adaleti açısından yanlış.
Fakat böyle kritik dönemlerde çıkan transfer haberleri oyuncunun moralini bozabilir. Basında Livakoviç'in Fenerbahçe'ye geleceği yazıldı çizildi.
Bu da İrfan'a hatalar olarak yansıdı. Hani neredeyse Trabzon'u maça ortak edecekti.
Yaptığı hatanın gelişiminde Trabzon bir penaltı kazandı. Fakat İrfan'ın kumaşının çok çok iyi olduğu 90+3'te Trezeguet'nin muazzam şutunu muazzam bir şekilde çıkarmasından anlaşılıyor.
İrfan ile yola devam etmek bence mantıklı.
Karşılaşmanın hakemi Abdülkadir Bitigen'i zorlayacak bir pozisyon olmadı. Dolayısıyla bir hakem hatası oluşmadı. Maç hakem açısından herhangi bir talihsizlik olmadan bitti.
Bu galibiyet ile Jesus lig biterken bir derbi zaferi kazanmış oldu.
Fakat şunu söylemek lazım Jesus bir dünya markası ve Fenerbahçe de öyle. Şimdi bu galibiyete sevinmek mi lazım yoksa düşünmek mi lazım.
Marka böyle ama ancak lig bitiyor kendi sahanda derbi galibiyeti alıyorsun. O da öyle pek fazla iyi olmayan oyun ile.
Öte yandan ise Trabzon'un başında kara bulutlar var. Bu futbol gelecek sezon için umut vadetmiyor. Nasıl bir tedbir alınacak belli değil.
Gene bol keseden transfer yapılacak ve sonuç beklenecek. Görelim bakalım bu transferler işe yarayacak mı?
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Akın Göksu / diğer yazıları
- Fenerbahçe Galatasaray'ı örnek almalı / 01.06.2025
- Ali Koç Galatasaray'ın şampiyon olacağını biliyordu / 26.05.2025
- Kolay elde edilecek bir başarı değil / 19.05.2025
- Kupada da hata yok / 14.05.2025
- Galatasaray istediğini aldı / 11.05.2025
- Kafa karışıklığı ve dağılan ümitler / 05.05.2025
- Şampiyonluk şarkıları / 04.05.2025
- Hepsi iki kişilik oynadı / 28.04.2025
- Bir ihtimal daha var / 27.04.2025
- Bir varmış bir yokmuş / 21.04.2025
- Ali Koç Galatasaray'ın şampiyon olacağını biliyordu / 26.05.2025
- Kolay elde edilecek bir başarı değil / 19.05.2025
- Kupada da hata yok / 14.05.2025
- Galatasaray istediğini aldı / 11.05.2025
- Kafa karışıklığı ve dağılan ümitler / 05.05.2025
- Şampiyonluk şarkıları / 04.05.2025
- Hepsi iki kişilik oynadı / 28.04.2025
- Bir ihtimal daha var / 27.04.2025
- Bir varmış bir yokmuş / 21.04.2025