Vatan: can, mal, namus, din ve vicdan emniyetini yaşadığımız, varlığımızı devam ettirdiğimiz yerdir. Vatan alelade bir toprak parçası olmayıp, ecdadımızın uğruna can verdiği mukaddes bir değerdir.
Vatanın tehlikeye girdiği yerde can, mal, inanç hiç bir şey güvencede değildir. Bu hakikati daha iyi anlamak için bugün dünyanın sancılı bölgelerine bakmak lazımdır. Filistin'de yaşanan manzara ibret vericidir. Filistin halkı ne evlerinde, ne sokakta hiç bir yerde emniyet altında değildir. Evleri buldozerlerle yıkılmakta, insanlar öldürülmekte, çocuklar ve hatta bebekler bile bundan nasibini almaktadır.
Benzer bir tabloyu biz millet olarak 1919'da yaşadık. M. Kemal Atatürk'ün ifadesiyle; "...Aziz vatanın bütün kaleleri zaptedilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş" idi. Yurdun dört yanında itilaf devletlerinin bayrakları dalgalanıyordu. Şüphesiz böyle bir ortamda hiç bir güvenceden söz etmek mümkün değildir. Zira vatanın işgal altında olduğu yerde, her türlü insani değer tehlike altındadır.
Vatan kavramı, bu derece önemli ve hassas bir konudur. Hele tarihinin hiç bir döneminde esaret altına girmemiş bir millet olan Türkler için vatan mukaddestir.
Bu nedenle tarihten ve bugünkü ibret verici hadiselerden gerekli dersi çıkarmak lazımdır.
Çok değişik hesapların odak noktasındaki bir coğrafyada yer almamız sebebiyle gelişmeleri doğru okumak bizim için bir zorunluluktur. Ayağımızın altındaki toprak üzerinde yapılan hesapları boşa çıkarabilmek için, ayağımızı yere sıkı basmalı ve gözümüzü açmalıyız.
Çünkü vatanın emniyet altında olmadığı yerde hiç bir şey emniyet altında değildir.
Vatanın tehlikeye girdiği yerde can, mal, inanç hiç bir şey güvencede değildir. Bu hakikati daha iyi anlamak için bugün dünyanın sancılı bölgelerine bakmak lazımdır. Filistin'de yaşanan manzara ibret vericidir. Filistin halkı ne evlerinde, ne sokakta hiç bir yerde emniyet altında değildir. Evleri buldozerlerle yıkılmakta, insanlar öldürülmekte, çocuklar ve hatta bebekler bile bundan nasibini almaktadır.
Benzer bir tabloyu biz millet olarak 1919'da yaşadık. M. Kemal Atatürk'ün ifadesiyle; "...Aziz vatanın bütün kaleleri zaptedilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş" idi. Yurdun dört yanında itilaf devletlerinin bayrakları dalgalanıyordu. Şüphesiz böyle bir ortamda hiç bir güvenceden söz etmek mümkün değildir. Zira vatanın işgal altında olduğu yerde, her türlü insani değer tehlike altındadır.
Vatan kavramı, bu derece önemli ve hassas bir konudur. Hele tarihinin hiç bir döneminde esaret altına girmemiş bir millet olan Türkler için vatan mukaddestir.
Bu nedenle tarihten ve bugünkü ibret verici hadiselerden gerekli dersi çıkarmak lazımdır.
Çok değişik hesapların odak noktasındaki bir coğrafyada yer almamız sebebiyle gelişmeleri doğru okumak bizim için bir zorunluluktur. Ayağımızın altındaki toprak üzerinde yapılan hesapları boşa çıkarabilmek için, ayağımızı yere sıkı basmalı ve gözümüzü açmalıyız.
Çünkü vatanın emniyet altında olmadığı yerde hiç bir şey emniyet altında değildir.
Ahmet Hamza Baş / diğer yazıları
- Gazze'de yaşananlar ve Filistin meselesinin iç yüzü (2) / 25.07.2014
- Gazze'de yaşananlar ve Filistin meselesinin iç yüzü / 24.07.2014
- Aydınların zafiyeti / 13.02.2014
- İdareci kadroları seçerken / 25.12.2013
- Mevlana'yı anlamak / 20.12.2013
- Kim bir zalime yardım ederse / 17.12.2013
- Fransa'nın gerçeği / 26.12.2011
- Kapanmayan yara; Kerbela / 06.12.2011
- Ilımlı İslam deyince / 03.12.2011
- Vicdani red konusuna farklı bir bakış / 01.12.2011
- Gazze'de yaşananlar ve Filistin meselesinin iç yüzü / 24.07.2014
- Aydınların zafiyeti / 13.02.2014
- İdareci kadroları seçerken / 25.12.2013
- Mevlana'yı anlamak / 20.12.2013
- Kim bir zalime yardım ederse / 17.12.2013
- Fransa'nın gerçeği / 26.12.2011
- Kapanmayan yara; Kerbela / 06.12.2011
- Ilımlı İslam deyince / 03.12.2011
- Vicdani red konusuna farklı bir bakış / 01.12.2011