Başbakan Erdoğan dün çok sinirli görünüyordu.Erdoğan'ın kimyasını bozan ağırlıklı üç konuydu.Birincisi Türkiye Cumhuriyeti tarihinde bir ilk olan tüm Karadenizlinin fındık mitingi ile ayağa kalkmasıydı.Mitingin boyutu, en uzun ve dirençli miting olması ve yüzbinlerin seferber olması belli ki Başbakanı çok öfkelendirmişti.BTP lideri
Haydar Baş Beyin millet bu hükumetin ayaklarını yerden kesecek cümleleri Karadeniz meydanlarında somut bir tavra dönüşmüştü.Karadenizli cezalandırmayı bilmişti. Şimdi sıra doğru adresi seçmeye geldi.Fındık üreticisini de, çiftçiyi, sanayiciyi, çalışan ve üreten her kesimi ayağa kaldıracak projesi ile Karadeniz'in has evladı, dünya bilim adamlarınca Nobel'e aday gösterilen Haydar Baş'ı Karadenizli bu seçimlerde sahiplenince taşlar yerine oturacak.Tüm Türk üreticisi 6 yıldır İMF güdümlü iktidarlar eliyle Türk tarımının çökertildiğini haykırmıyor muydu? Medyanın göz bağcılığı sonucu o gün BTP liderini dinlemeyip Erdoğan'a kurtarıcı olarak sarılan kitleler aldatılmışlık duygusu ile şimdi aynı şiddetle ama nefretle iktidarı hesaba çekiyor.Bu öfke Çözüm İnsanı Baş'la buluşmadan insanımızın makus talihini yenmesi mümkün değildir.Karadeniz'in çırpınışı bu uyanışı müjdelediği için Erdoğan öfkeli.Kızgınlığını milletten alamayınca Ordu emniyet müdürüne yükleniyor.Yetmiyor.... Gazetecilerin kapalı kapılar ardında ABD ile yürütülen pazarlıkları sormaları üzerine bu sorular ihanet kokuyor diyor. Tam bir suçluluk telaşı.Soru sormak ne zamandan beri ihanet oldu dersiniz? Yoksa yürütülen planlar ihanet koktuğu için Erdoğan aynadaki akisten mi rahatsız? Bu işin sonunda da yeni bir hediye paketi mi verilecek Türkiye'ye? Bu sefer hem de birkaç hain paketlenerek altın kafeste beslenmesi için hükumete mi emanet edilecek ?Erdoğan'ı küplere bindiren ikinci konu medyada yer alan yeni genel kurmay başkanının atamasının erken yapılması Sezer'in tasarrufu haberleri.Erdoğan atamayı biz yaptık, biz güdülen bir hükumet değiliz diye esip gürlüyor.Yine suçluluk telaşı ve yine gerçekleri örtme çabası içinde.Suçluluk telaşında çünkü Büyükanıt'ın yıpratılmasına çalışan kesimleri pışpışalayan bu hükumetti.Şemdinli Komisyonundan Savcı fezlekelerine kadar...Ama ben en çok Başbakan'ın "biz güdülen hükumet değiliz''efelenmeleine güldüm. Askere karşı, Sezer'e karşı, Fındık üreticisine karşı, Karadeniz insanına karşı, topyekün millete karşı efelenip biz güdülen hükumet değiliz mesajları veren hükumet ne hikmetse dışardan gelen talimatlara temenna çekiyor.Bırakın bu afurları, tafurları.. Çünkü millet sizin dışardan güdülen bir iktidar olduğunuzu gördü."Kahraman ABD askerlerinin Irak'tan sağ salim dönmesi için dua eden siz değil miydiniz'' sayın Erdoğan. Ve bunun için Bush'un talimatı ile tezkereyi geçirmek için milletvekilleri ikna odaları kuran.Ve AB uyum yasalarını tıpış tıpış çıkarıp ülkemizi bölmenin yolunu açan.Ve İMF'nin istediklerini biz kamçısız uygularız deyip milleti bu uğurda coplatan, biber gazları ile susturan.Avazımın çıktığı kadar haykırıyorum : Cumhuriyet tarihinin en dışa bağımlı, en güdümlü, en teslimiyetçi, en yaranmacı, en yanaşmacı kadrosu AKP iktidarıdır.Bu artık herkesin bildiği bir sır haline geldiği için Erdoğan kral çıplak sendromuna tutulmuş ve küplere binmektedir.Sokaklar haykırıyor : Kral çıplak... Kral çıplak.... Kral çıplak....