Milletvekili adaylarının hayallarini süsleyen ceylan derisi koltuklar, 3 Kasım seçimlerinden sonra seçilemeyecek olanların en büyük kabusu. Düşünsenize ; dokunuzmazlık zırhı, bol kepçe maaş, özel doktorlar, lüks arabalar ve aklınıza gelebilecek her türlü şatafat. İşte bu ayrıcalıkların tümü 3 Kasım sonrası el değiştirecek. Ancak şu aralar milletvekili maaşları konusunda yaşanan "duble maaş" ayıbı dudak ısırtacak cinsten. Ne var ki duble maaş konusu gündem çok yoğun ve sıcak olduğu için gözden kaçıyor. Önce sizlere meclisin aldığı karara göre olayı şöyle bir hatırlatayım; 15 Ekim 2002 tarihinde milletvekillerine Ekim - Aralık dönemini kapsayacak şekilde üç aylık maaşları peşin olarak ödenecek. Yani 3 Kasım 2002'de yapılacak olan erken genel seçimlerde tekrar seçilemeyerek milletvekilliği sıfatını kaybedecek parlamenterler de çalışmayacakları ikibuçuk aylık sürenin maaşını peşin cebe indirecek. İşte; "Duble maaşın" hikayesi bu.
Meclisin almış olduğu bu karar, parasızlıktan kıvranan hazineye tamtamına 5 trilyona patlayacak. Bu haksız ödemeden haberi olmayan vatandaş sa kemeri sıktıkça sıkmaya devam edecek. Ne de olsa onlar milletvekili ; çalışmasalar da onlar bu parayı hakediyorlardır.
Yahu daha düne kadar tasarruf tedbirleri adı altında vatandaşın emdiği sütü ağzından getiren şu milletvekilleri neden bir kez dahi olsa iğneyi kendilerine batırmıyorlar?. Ben bunu inanın çok merak ediyorum. İşin ilginç yanı, "Bu maaşı gönül rahalığıyla alıp harcayabilecek misiniz ?" Sorusuyla karşılaşan bazı vekiller, "bunda kötü birşey yok, işçi bile işten çıkarıldığında belli bir tazminat alır" savunmasını yapıyor. Öyle ya; gece gündüz çalışarak aylık 186 milyon lira maaş alan bir işçiyle, çalışmadığı halde 3 aylık vekil maaşını peşin alacak kişinin durumu aynı !
Allah vatandaşa sabır versin. Gerçekten tahammül sınırlarını zorlayan şeyler yaşanıyor. İşçi-vekil kıyaslamasının kargaları bile güldürecek cinsten saçma bir savunma yöntemi olduğunu çakan Meclis Başkanı Ömer İzgi ise duble maaş tepkileri üzerine; "Yasa öyle emrediyor, yapılacak birşey yok" deyip işin içinden sıyrılmayı tercih ediyor.
Oh ne rahat; Türkiye'nin yüzde 70'e yakını yoksulluk sınırında yaşaşın, vekiller se çalışmadıkları halde maaş alsın. Bu nasıl iş ,bu bolluk nereden geliyor ,bu vekiller neden milletin vekili gibi davranmıyor ?
Sessiz çoğunluğun sesi olarak ben de; duble maaş konusunu şiddetle protesto ediyor ve bu işlemin durdurulmasın talep ediyorum. Aksi halde ekonomik kriz yaşayan Türkiye'de bu davranışın vatandaş tarafından hiçbir şekilde affedilmeyeceğini hatırlatıyorum.
Milletin vekili olmak sadece oyları toplayabilme başarısını göstermek demek değildir. O nedenle seçilmek kadar önemli olan başka bir unsur da seçildikten sonra bu büyük millete layık işler yapabilmektir. 3 aylık duble maaşlar konusunda henüz milletin özlediği bir tutum içinde hareket eden en azından bu yönde görüş bildiren tek vekil dahi çıkmazken, hakedilmeden cebe indirilen paraların vicdanlarda nasıl bir etki oluşturacağı merak konusu.
Not:....................................................
Türkiye artık; arabasıyla sarhoşken polis tarafından farkedildiği için bağırıp çağırarak ortalığı birbirine katan, kafası bozulduğunda dokunulmazlık zırhına güvenerek kameraların önünde uluorta adam döven, çalışmadığı halde tüyü bitmemiş yetimin hakkı olan parayı maaş diye cebe indiren tiplerden çok sıkıldı. Vatandaş, kendini en az kendisi kadar düşünen, bu vatana sevdalı milletvekillerine hasret. 4 Kasım sabahı bu karaktere sahip milletvekilerini TBMM'ye yollamamız, yollamanız temennisiyle...