Parayı; İşçiye vermediler, memura vermediler, asgari ücretliye vermediler, öğretmene vermediler, doktora vermediler, hâkime vermediler, askere vermediler, çiftçiye vermediler, köylüye vermediler, Ahmet amcaya vermediler, Hatice teyzeye vermediler, Bana zaten vermiyorlar. Kime verdiler; Sırtlarından referandum kazandıkları darbecilere! Verdiler. Dolmabahçe'deki paşaya verdiler (zırhlı araç). Ödemedikleri vergilerin borcu altında ezilen medya patronlarına verdiler. İktidar için mürekkep tüketen yazar, çizere verdiler. Her şey AKP için diyen vakıf, kuruluş, dernek, taşeron firma vs. kurumlara verdiler. Yurt dışı gezilerine verdiler ve en son bir gece yarısı kendilerine verdiler. Sosyal hak, özgürlük ve isteklerde de aynı tablo karşımızda. Kadro bekleyen öğretmenlere vermediler. Harçları protesto edenlere isteklerini vermediler. Memura sendika, grev vs. hakları vermediler. İşçiye grev hakkı verdiler ama isteklerini vermediler. Teröristi hemen yargılayıp, beraatını verdiler ama askere konuşma hakkı bile vermediler. El feneri ışığında kitap yazanların özgürlük haklarına el koydular ama deniz feneri ışığında hırsızlık yapanlara serbestlik hakkı verdiler. Dost ve kardeş İslam ülkelerine vermedikleri desteği, ilgiyi, samimiyeti haçlı Batı ve ABD zihniyetine fazlasıyla verdiler. Hele azınlık ve PKK konusunda verdiklerini yan yana yazsak "verdiler, verdiler, verdiler" diye adları çıkacak. Ne demişti Bülent Arınç; "Azınlıklara haklarını vermek hükümetimizin boynunun borcudur." İşte aynı Arınç Türkiye'nin özellikle dış politikada "hiç" ve "iç" edildiği şu günlerde bakın daha neler verdi; "Kürtleri tanıyacaksınız, haklarını tanıyacaksınız. Kim ne varsa bu topraklar üzerinde o kimliğe saygı duyacağız. O kimliklerin bütün kültürel haklarını, Anayasal haklarını vereceğiz. Ben Kürdüm diyenin eğitim, kültür ne varsa vereceğiz."Evet, eskiden "derler, derler" diye bir söz vardı. Şimdi "verdiler, verdiler" diye bir söz çıktı. Bu gece yarısı zammına haliyle gece gündüz tepkilerde geldi, gelecek. Gelen bu tepkiler üzerine vekiller de haklılıklarını ortaya koymaya kalktılar. Çıktı milliyetçi geçinen, soyadı da Türkkan olan MHP Kocaeli vekili Lütfü bey bu zammın gerekliliğini anlattı. Geçinemiyormuşlar. İyi, güzel. Bizim isyanımız zaten vekillerin aldığı maaşa değil kendilerini seçen halka ikili oynamalarınadır. Kendine bal kaymak, vatandaşa kemer sıkmak. İşte kabullenemeyişimizin sebebi bu. Yoksa benim inandığım "Milli Ekonomi Modelinde" benim vekilim 50 bin TL alsın ve alacaktır da. Evet, Lütfü Türkkan bir liste yapmış;Ankara'da lüks olmayan möbleli bir konuta 2 bin 500 TL kira ödüyorum. Yönetim gideri, sıcak su, elektrik, ısınma bedeli olarak 714 TL ödemişim. Bir aracım var Ankara'da kullanıyorum. Gecen ay 400 TL yakıt bedeli ödemişim. Benim telefonumu Meclis ödüyor. Ancak danışmanların ve sekreterimin telefonu maaşımdan kesiliyor. O da gecen ay 530 TL imiş. Gecen ay seçim bölgem dahil olmak üzere, davet edildiğim illere yaptığım seyahatlerde uçak bileti olarak 2 bin 246 TL ödemişim. Ankara'ya seçim bölgemden ve sivil toplum kuruluşlarından gelen konukları ağırlama, konaklama ve bir de onların yol paralarına 2 bin 600 TL ödemişim. Ben aldığım bir karar gereği düğünlere katılmıyorum. Seçim bölgemdeki düğün ve cenazelere davet edildiğim etkinliklere çelenk gönderiyorum. Bir TEV çelengi 50 TL, geçen ayki TEV faturamız 1350 TL gelmiş. Her gün takım elbise giymem gerek. Temizleyiciye geçen ay 400 TL ödemişim" diyor. Haliyle aldığı maaş yetmiyor. Ama bu şahıs vekil, unutmayın. Adı Ali, soyadı mühim değil. İşi, özel güvenlik görevlisi (ÖGG) Taşeron bir firmada, hepsi içinde 930 TL maaşla çalışıyor. Bizim Ali, 400 TL kira veriyor. 150 TL aylık yol masrafı. Yengenin tüm tasarruf tedbirlerine rağmen elektrik, su, doğalgaz 250 TL ediyor. Kendi kampanyalı bir hat almış. Eşi kontörlüde. Akşamları aranacakları bu kampanyadan arıyorlar. Çocuklarda var. İnternet dahil haberleşmeye de 80 TL gitti. İki çocuğun harçlığına da günlük 2 TL'den ayda 60 TL gitti. Aylık mutfak masrafını da yenge bütün gayretlerine rağmen 250 TL'nin altına düşüremedi. Giyim ve gezme işini sorarsanız; giyim, dost ve akrabaların kullanmadıkları veya eskiyen eşyalarından sağlanıyor. Gezmek ise yakınlardaki bir alış veriş merkezinin yürüyen merdivenlerinde gerçekleşiyor. Şimdi bir toplayalım; Kaç etti; 1190 TL.Ey Lütfü Türkkan Bey ve milletin vekilleri; Yüzde yüz zamma sizin mi ihtiyacınız var? Yoksa bizim Ali'nin mi? Çabuk karar verin?
Akın Aydın / diğer yazıları
- Fuhuş kökünden fahiş fiyatlar / 24.04.2024
- Arzusu millî egemenliğe dayanan Türk devleti kurmaktı / 23.04.2024
- Ekrem İmamoğlu’na açık mektup / 22.04.2024
- Erdoğan anlattığı kıssayı bile unuttu / 21.04.2024
- Devletin malı deniz, yiyen ıstakoz / 20.04.2024
- Hayber’deki 'Demir Kubbe'yi yıkan adam / 19.04.2024
- Dünkü Hayber bugünkü İsrail’den daha güçlüydü -2- / 18.04.2024
- Dünkü Hayber bugünkü İsrail’den daha güçlüydü -1- / 17.04.2024
- İsrail, İslam dünyasının acziyetini ispatladı / 15.04.2024
- ‘Artık demir almak günü gelmişse zamandan’ / 14.04.2024
- Arzusu millî egemenliğe dayanan Türk devleti kurmaktı / 23.04.2024
- Ekrem İmamoğlu’na açık mektup / 22.04.2024
- Erdoğan anlattığı kıssayı bile unuttu / 21.04.2024
- Devletin malı deniz, yiyen ıstakoz / 20.04.2024
- Hayber’deki 'Demir Kubbe'yi yıkan adam / 19.04.2024
- Dünkü Hayber bugünkü İsrail’den daha güçlüydü -2- / 18.04.2024
- Dünkü Hayber bugünkü İsrail’den daha güçlüydü -1- / 17.04.2024
- İsrail, İslam dünyasının acziyetini ispatladı / 15.04.2024
- ‘Artık demir almak günü gelmişse zamandan’ / 14.04.2024