Bir zamanlar MHP'nin 2. ismi konumundaki Şevket Bülend Yahnici'nin şu sözlerinin altını ne kadar çizsek, sanıyorum ki az olacak.
Bakın ne demiş Yahnici:
"Sayın Bahçeli bindiğimiz dalı kesti. Seçimi kaybedeceğimizi göre göre, iktidarı altın tepside AKP'ye sundu. Biz olayı parti yöneticileri olarak, televizyondan öğrendik. MHP'de tartışmadık bile..."
Yahnici'nin diğer ekstrası ise şu;
"Propagandadan sorumlu genel başkan yardımcısıydım. Sloganların seçimi, gazetelere verilen trilyonluk ilanlardan haberim olmadı. Trilyonların onda birini bana verselerdi, MHP'ye barajı atlatırdım."
Şevket Bülend Yahnici, 3 Kasım seçimlerinin hemen ardından da bu mealde tesbitlerde bulunmuştu.
"Biz kaybedeceğimizi bile bile niye bu seçimlere girdik? Hala anlayabilmiş değilim" diyecekti, MHP'nin hiç değilse bir zamanlar "kudretli yöneticisi" olan Şevket Bülend Yahnici...
Yeri gelmişken 3 Kasım seçimleri için dönemin Başbakanı Bülend Ecevit'in de sözlerini hatırlamakta fayda var.
Bakınız Ecevit ne demiş, aynı seçimler için;
"Biz 3 parti, koalisyonu oluşturan 3 parti 3 Kasım sonuçlarını bile bile oturduk, seçim kararı aldık. 3 lider ve 3 parti elbirliğiyle intihar ettik..."
Ecevit'in sözleri siyasi intiharın, MHP ile sınırlı kalmadığını gösteriyor. Bir koalisyon ve 3 akıl, aynı anda yağlı ilmeği elleriyle boyunlarına geçirmişler.
3 dememizin önemi şu; bir parti yanlış yapar, yanılır, yanıltılır ama sayısı 3'e çıkınca, olay daha da derinleşiyor ve vahimleşiyor.
Açıkçası bir "taammüden" durumu sözkonusu.
Peki ne oldu, niye böylesine bir büyük ölüme koalisyon ortakları aynı anda "evet" dedi?
Ekonomik tedbirlerin zehiri az buçuk geçtikten sonra hiç değilse, acaba niçin seçime gitmediler?
3 partiyi aynı anda seçime ikna eden büyük güç acaba neydi ya da kimdi?
Açıkça ifade edelim ki bu sorulara cevap vermeden bugün geldiğimiz, getirildiğimiz noktayı anlayabilmemiz mümkün değil.
Peki nedir Türkiye'nin bugün oturtulduğu liman, isterseniz 5 başlıkta hatırlatalım.
1- Türkiye; şu son İncirlik rezaleti de gösteriyor ki hükümetin bizzat elleriyle, ABD'ye paspas edilmiştir. ABD, tüm kırmızı çizgilerimizin katili olarak, Türkiye'nin komşusu haline getirilmiştir.
2- Kürdistan, Türkiye'nin bölünme gerekçesi olarak ilan edilme noktasına gelmiştir.
3- Kıbrıs'ta 74 barış harekatı, Loizidu davasının kabulü ve devam eden süreçle "fetih'ten işgale" dönüştürülmüştür.
4- AB süreci adı altında bahanelerle, Türkiye, misyonerlere ve Hıristiyanlığa kapılarını sonuna kadar açmıştır.
5- Ermenistan'a, Karabağı işgaline rağmen bırakınız hesap sormayı, her türlü ambargo kaldırılarak güç verilmiştir.
İşte 3 Kasım seçimleri ve AKP iktidarının Türkiye'ye "şimdilik" kaydıyla çıkardığı ağır fatura budur.
Bunun devamı da gelecektir. Konunun en vahim tarafı da şudur ki, %35'lik bir hükümet, mazlum görüntülü bir lider ve İslamcı bir iktidar fotoğrafıyla, halk da sindirilmiş ve tepkisizleştirilmiştir.
Eğer şu kadar tavizi, Irak'taki işgale Türkiye'yi ortak eden görüntüyü 59. Hükümet değil de, bir başka siyasi parti mesela MHP, ANAP ya da CHP verseydi Türkiye'de neler olurdu?
Herhalde halk en hafif ifadeyle hesap sorar, kazan kaldırırdı.
Fakat şimdi iktidarda sözümona "halktan" görünen bir parti var ve tüm "parçalanma argümanları" işte bu hükümet tarafından halka yudum yudum içirildiği halde, kimse gıkını çıkaramıyor.
Bu sürece seyirci kalanların ödeyecekleri vebali tarih yazacak. O ayrı bir konu, biz artık onu bir tarafa yazmakla yetiniyor ve soruyoruz:
Ey Yahnici, Ey Ecevit, Ey Yılmaz, Ey Bahçeli! Anlatın, anlatabilirseniz gerçekleri, uyanacaksa Türkiye uyansın!
Nasıl olsa kaybedeceğiniz kadarını kaybettiniz.
Bundan sonra kazanacağınız zaten ne olabilir ki! Hiç değilse Türkiye adına bir kereliğine iyilik yapın da, konuşun!
Kim ve hangi güçler, nasıl yöntemler uygulayarak sizi seçime zorladılar ve bu hükümetin önünü açmanızı istediler?
Bu sorunun cevabı bellidir ama, olayın mef'ullerinin konuşması herhalde anlamlı olacaktır.
Bakın ne demiş Yahnici:
"Sayın Bahçeli bindiğimiz dalı kesti. Seçimi kaybedeceğimizi göre göre, iktidarı altın tepside AKP'ye sundu. Biz olayı parti yöneticileri olarak, televizyondan öğrendik. MHP'de tartışmadık bile..."
Yahnici'nin diğer ekstrası ise şu;
"Propagandadan sorumlu genel başkan yardımcısıydım. Sloganların seçimi, gazetelere verilen trilyonluk ilanlardan haberim olmadı. Trilyonların onda birini bana verselerdi, MHP'ye barajı atlatırdım."
Şevket Bülend Yahnici, 3 Kasım seçimlerinin hemen ardından da bu mealde tesbitlerde bulunmuştu.
"Biz kaybedeceğimizi bile bile niye bu seçimlere girdik? Hala anlayabilmiş değilim" diyecekti, MHP'nin hiç değilse bir zamanlar "kudretli yöneticisi" olan Şevket Bülend Yahnici...
Yeri gelmişken 3 Kasım seçimleri için dönemin Başbakanı Bülend Ecevit'in de sözlerini hatırlamakta fayda var.
Bakınız Ecevit ne demiş, aynı seçimler için;
"Biz 3 parti, koalisyonu oluşturan 3 parti 3 Kasım sonuçlarını bile bile oturduk, seçim kararı aldık. 3 lider ve 3 parti elbirliğiyle intihar ettik..."
Ecevit'in sözleri siyasi intiharın, MHP ile sınırlı kalmadığını gösteriyor. Bir koalisyon ve 3 akıl, aynı anda yağlı ilmeği elleriyle boyunlarına geçirmişler.
3 dememizin önemi şu; bir parti yanlış yapar, yanılır, yanıltılır ama sayısı 3'e çıkınca, olay daha da derinleşiyor ve vahimleşiyor.
Açıkçası bir "taammüden" durumu sözkonusu.
Peki ne oldu, niye böylesine bir büyük ölüme koalisyon ortakları aynı anda "evet" dedi?
Ekonomik tedbirlerin zehiri az buçuk geçtikten sonra hiç değilse, acaba niçin seçime gitmediler?
3 partiyi aynı anda seçime ikna eden büyük güç acaba neydi ya da kimdi?
Açıkça ifade edelim ki bu sorulara cevap vermeden bugün geldiğimiz, getirildiğimiz noktayı anlayabilmemiz mümkün değil.
Peki nedir Türkiye'nin bugün oturtulduğu liman, isterseniz 5 başlıkta hatırlatalım.
1- Türkiye; şu son İncirlik rezaleti de gösteriyor ki hükümetin bizzat elleriyle, ABD'ye paspas edilmiştir. ABD, tüm kırmızı çizgilerimizin katili olarak, Türkiye'nin komşusu haline getirilmiştir.
2- Kürdistan, Türkiye'nin bölünme gerekçesi olarak ilan edilme noktasına gelmiştir.
3- Kıbrıs'ta 74 barış harekatı, Loizidu davasının kabulü ve devam eden süreçle "fetih'ten işgale" dönüştürülmüştür.
4- AB süreci adı altında bahanelerle, Türkiye, misyonerlere ve Hıristiyanlığa kapılarını sonuna kadar açmıştır.
5- Ermenistan'a, Karabağı işgaline rağmen bırakınız hesap sormayı, her türlü ambargo kaldırılarak güç verilmiştir.
İşte 3 Kasım seçimleri ve AKP iktidarının Türkiye'ye "şimdilik" kaydıyla çıkardığı ağır fatura budur.
Bunun devamı da gelecektir. Konunun en vahim tarafı da şudur ki, %35'lik bir hükümet, mazlum görüntülü bir lider ve İslamcı bir iktidar fotoğrafıyla, halk da sindirilmiş ve tepkisizleştirilmiştir.
Eğer şu kadar tavizi, Irak'taki işgale Türkiye'yi ortak eden görüntüyü 59. Hükümet değil de, bir başka siyasi parti mesela MHP, ANAP ya da CHP verseydi Türkiye'de neler olurdu?
Herhalde halk en hafif ifadeyle hesap sorar, kazan kaldırırdı.
Fakat şimdi iktidarda sözümona "halktan" görünen bir parti var ve tüm "parçalanma argümanları" işte bu hükümet tarafından halka yudum yudum içirildiği halde, kimse gıkını çıkaramıyor.
Bu sürece seyirci kalanların ödeyecekleri vebali tarih yazacak. O ayrı bir konu, biz artık onu bir tarafa yazmakla yetiniyor ve soruyoruz:
Ey Yahnici, Ey Ecevit, Ey Yılmaz, Ey Bahçeli! Anlatın, anlatabilirseniz gerçekleri, uyanacaksa Türkiye uyansın!
Nasıl olsa kaybedeceğiniz kadarını kaybettiniz.
Bundan sonra kazanacağınız zaten ne olabilir ki! Hiç değilse Türkiye adına bir kereliğine iyilik yapın da, konuşun!
Kim ve hangi güçler, nasıl yöntemler uygulayarak sizi seçime zorladılar ve bu hükümetin önünü açmanızı istediler?
Bu sorunun cevabı bellidir ama, olayın mef'ullerinin konuşması herhalde anlamlı olacaktır.
Ahmet Erimhan / diğer yazıları
- Sahili olmayan umman / 14.04.2022
- Ümit Özdağ, Hüseyin Baş… Uzaklarda Arama / 09.06.2021
- Ümit Özdağ, Hüseyin Baş… Uzaklarda Arama / 06.06.2021
- Birlik ve beraberlik ölümden başka her şeyi yener / 17.05.2021
- Ermeni Meselesi ve Gerçekler / 25.04.2021
- Osmanlı İslamı / 18.04.2021
- Sensizlik, benim şiirim / 11.04.2021
- Fikirlerin halledemediği davaları kan halleder / 04.04.2021
- Dünya bir leştir, taliplileri köpektir! / 28.03.2021
- Rüzgâr eken fırtına biçer / 23.03.2021
- Ümit Özdağ, Hüseyin Baş… Uzaklarda Arama / 09.06.2021
- Ümit Özdağ, Hüseyin Baş… Uzaklarda Arama / 06.06.2021
- Birlik ve beraberlik ölümden başka her şeyi yener / 17.05.2021
- Ermeni Meselesi ve Gerçekler / 25.04.2021
- Osmanlı İslamı / 18.04.2021
- Sensizlik, benim şiirim / 11.04.2021
- Fikirlerin halledemediği davaları kan halleder / 04.04.2021
- Dünya bir leştir, taliplileri köpektir! / 28.03.2021
- Rüzgâr eken fırtına biçer / 23.03.2021