Yaralar bilirim, ufacık bir tebessümle iyileşir.
Yaralar bilirim, şefkatli bir bakışla şifa bulur.
Yaralar bilirim, muhatabın gözlerinin içinin gülmesi ile hiçbir şeyi kalmaz, tertemiz olur.
Yaralar bilirim, ufacık bir dokunuş, bir tokalaşma sayesinde kapanıp kaybolur.
Ve yaralar bilirim…
Şöhreti dünyayı tutmuş tabipler bile derman bulamaz, bulsa saramaz, sarsa da bir işe yaramaz.
Yaralar bilirim, üzerinden nice aylar, nice yıllar, nice on yıllar hatta nice yüz yıllar geçse bile kapanmaz aksine derinleşir, derinleşir…
Milletlerin, devletlerin bir birine verdiği zarar, bir birinin sinesinde açtığı yaralar bu cinsten yaralardır.
Aynı inancı paylaşan, aynı kıbleye yönelen, aynı kitaba inanan Tevhid ehli milletlerin bilerek veya bilmeyerek birbirlerinin bağrında açtıkları yaralar üzerinden zaman geçtikçe derinleşen yaralardır.
Batıl inançlar, muharref dinler üzerinde ittifak etmiş olup sonra bir birleri ile savaşan, bir birlerinin kanını döken, dökülmesine sebep olan milletlerin açtıkları yaralar ne kadar zamanda iyileşir bilemeyiz ama, Tevhid akidesinde ittifak etmiş olan milletlerin açtıkları yaralar dermansız yaralardır.
Birinin diğerinden gördüğü darbe, gördüğü ihanet, deden toruna intikal eder, nesilden nesile anlatılır ve aktarılır…
Gelecek on yıllarda, önümüzdeki yüz yıllarda mesela Irak halkının bizim hakkımızdaki kanaatleri nasıl olacaktır, dedeler torunlarına bizleri nasıl anlatacaklardır?
Hemen yanı başımızda, geçmişte bizim de bağlı olduğumuz ana gövdenin mensubu olan Türkiyeli din kardeşlerimiz bir tarihte bizim dedelerimizi küresel katillerin, küresel işgalcilerin insafına terk etmişler, hatta kendi koltuklarını sağlamlaştırmak uğruna işgalcilere yardım etmişler, hava sahalarını kullandırmışlar, limanlarını açmışlar…
Bu ve benzeri bilgiler nesilden nesile aktarılacak ve anlatıldıkça da yara derinleşecek değil mi?
Son yıllarda böyle nice yaralara sebep olduğumuzu milletçe derin derin tefekkür etmeliyiz.
Ne olmuştur, nasıl olmuştur da, kardeş ülkelere, hem din kardeşi hem de kapı komşu ülkelere karşı haçlılar safında yer alan bir iktidar çıkmıştır içimizden?
Ne olmuştur nasıl olmuştur da haçlılarla beraber iş tutan, dolayısıyla kardeş ülkelerin derin ve onulmaz yaralara giriftar olmasına sebep olan bir iktidar bizlerden destek ve alkış alabilmiştir?
Yaralar bilirim… Bir tebessümle, bir jest ve mimikle iyileşir.
Yaralar bilirim… Üzerinden yüz yıllar geçer de sadece derinleşir.
Yaralar bilirim, şefkatli bir bakışla şifa bulur.
Yaralar bilirim, muhatabın gözlerinin içinin gülmesi ile hiçbir şeyi kalmaz, tertemiz olur.
Yaralar bilirim, ufacık bir dokunuş, bir tokalaşma sayesinde kapanıp kaybolur.
Ve yaralar bilirim…
Şöhreti dünyayı tutmuş tabipler bile derman bulamaz, bulsa saramaz, sarsa da bir işe yaramaz.
Yaralar bilirim, üzerinden nice aylar, nice yıllar, nice on yıllar hatta nice yüz yıllar geçse bile kapanmaz aksine derinleşir, derinleşir…
Milletlerin, devletlerin bir birine verdiği zarar, bir birinin sinesinde açtığı yaralar bu cinsten yaralardır.
Aynı inancı paylaşan, aynı kıbleye yönelen, aynı kitaba inanan Tevhid ehli milletlerin bilerek veya bilmeyerek birbirlerinin bağrında açtıkları yaralar üzerinden zaman geçtikçe derinleşen yaralardır.
Batıl inançlar, muharref dinler üzerinde ittifak etmiş olup sonra bir birleri ile savaşan, bir birlerinin kanını döken, dökülmesine sebep olan milletlerin açtıkları yaralar ne kadar zamanda iyileşir bilemeyiz ama, Tevhid akidesinde ittifak etmiş olan milletlerin açtıkları yaralar dermansız yaralardır.
Birinin diğerinden gördüğü darbe, gördüğü ihanet, deden toruna intikal eder, nesilden nesile anlatılır ve aktarılır…
Gelecek on yıllarda, önümüzdeki yüz yıllarda mesela Irak halkının bizim hakkımızdaki kanaatleri nasıl olacaktır, dedeler torunlarına bizleri nasıl anlatacaklardır?
Hemen yanı başımızda, geçmişte bizim de bağlı olduğumuz ana gövdenin mensubu olan Türkiyeli din kardeşlerimiz bir tarihte bizim dedelerimizi küresel katillerin, küresel işgalcilerin insafına terk etmişler, hatta kendi koltuklarını sağlamlaştırmak uğruna işgalcilere yardım etmişler, hava sahalarını kullandırmışlar, limanlarını açmışlar…
Bu ve benzeri bilgiler nesilden nesile aktarılacak ve anlatıldıkça da yara derinleşecek değil mi?
Son yıllarda böyle nice yaralara sebep olduğumuzu milletçe derin derin tefekkür etmeliyiz.
Ne olmuştur, nasıl olmuştur da, kardeş ülkelere, hem din kardeşi hem de kapı komşu ülkelere karşı haçlılar safında yer alan bir iktidar çıkmıştır içimizden?
Ne olmuştur nasıl olmuştur da haçlılarla beraber iş tutan, dolayısıyla kardeş ülkelerin derin ve onulmaz yaralara giriftar olmasına sebep olan bir iktidar bizlerden destek ve alkış alabilmiştir?
Yaralar bilirim… Bir tebessümle, bir jest ve mimikle iyileşir.
Yaralar bilirim… Üzerinden yüz yıllar geçer de sadece derinleşir.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Aziz Karaca / diğer yazıları
- Mutlu musunuz? / 23.05.2025
- Bir gram güven bir kilo altından pahalı / 22.05.2025
- Gençlik Bayramında gençliğin hali / 20.05.2025
- Dünya yansa bir bağ otu yanmayan tipler / 19.05.2025
- “Ey basiret ehli ibret alınız” / 11.05.2025
- Kavmi de Karun’a nasihat etmiş / 10.05.2025
- Ekmekten aştan bîhaber iktidar / 07.05.2025
- Bozulmamış ne kaldı? / 05.05.2025
- Aç bırakanlar ağlamayı da yasaklıyorlar / 02.05.2025
- Gözenin başında kim var? / 01.05.2025
- Bir gram güven bir kilo altından pahalı / 22.05.2025
- Gençlik Bayramında gençliğin hali / 20.05.2025
- Dünya yansa bir bağ otu yanmayan tipler / 19.05.2025
- “Ey basiret ehli ibret alınız” / 11.05.2025
- Kavmi de Karun’a nasihat etmiş / 10.05.2025
- Ekmekten aştan bîhaber iktidar / 07.05.2025
- Bozulmamış ne kaldı? / 05.05.2025
- Aç bırakanlar ağlamayı da yasaklıyorlar / 02.05.2025
- Gözenin başında kim var? / 01.05.2025