2021-2022 Adli Yılı açılışında Sayın Cumhurbaşkanımız Erdoğan, Diyanet İşleri Başkanı ve Yargıtay Başkanı'nın katıldığı dua merasimi de yapıldı.
Ak Partili kardeşlerimiz büyük bir gururla olayı karşıladılar ve "İşte Müslüman Cumhurbaşkanı böyle olur, Yargıtay'ı da imana getirdi" nidalarıyla sosyal medyayı inlettiler.
Yapılanı, genel Ak Partisi davranışları ve dini konulara yaklaşımı dışında münferit olarak değerlendirirsek, belki hoşumuza gidebilir. Ancak gelin görün ki kazın ayağı hiç de öyle değil.
Siz Devletimizi temsilen yaptırdığınız sarayı Hıristiyan Katolik dünyasının lideri Papa'nın dualarıyla açarsanız Yargıtay açılışında yapılan dualardaki samimiyetiniz sorgulanır.
Arap Baharı adı altında Müslüman ülkeleri darmaduman etme projesi olan Büyük Ortadoğu Projesi'nin Eş Başkanı olmaya devam ederken Yargıtay'ı dualarla açarsanız milletin kafası karışır.
Fetullah Gülen'in, Türk milletini Hıristiyanlaştırma projesi olarak hayata geçirmeye çalıştığı Vatikan tandanslı Dinlerarası Diyalog projesini Devlet olarak Diyanet vasıtasıyla sürdürmeye devam ederseniz Yargıtay'ı dualarla açmanız da başörtüsü yasağını kaldırmanız da Ayasofya'yı ibadete açmanız da tartışılır.
Vatandaşı, Ak Partisi yandaşı olanlar ve olmayanlar olarak kalın çizgilerle ikiye bölüp (Liyakatına ve başarılarına bakmaksızın) türban takmayı ve Ak Partisi üyesi olmayı, memur ve işçi olmanın gerek ve yeter şartı olarak kabul ederseniz bayrak sevginiz de dini konulardaki hassasiyetiniz ve samimiyetiniz de ister istemez sorgulanır.
Atatürk'e hakaret edenleri dost ve arkadaş edinip Atatürk'le dalga geçenlerle beraber kahkahalarla gülerseniz vatan sevginiz sorgulanır.
Adalet mülkün temeli olmaktan çıkmışken, hakimler ve savcılar iktidardan korkar hale gelmişken, son yirmi yılda cezaevi sayısı ve kapasitesi neredeyse üçe katlanmışken devasa adalet sarayları yaparak ve yargı mensuplarını korkutarak dua etmeye zorlamakla ne adalet tecelli ettirilir ne de hukuk devleti hayata geçirilir.
Din sevgiyle, muhabbetle ve aşkla yaşanır. Siz, Ehl-i Beyt'i sevmeden, O'nlara düşman olanlara düşman olmadan ne iman sahibi olabilirsiniz ne de etrafınızdaki insanları inancınıza râm edebilirsiniz. Eğer bu güzellikleri lâyıkıyla yaşayabilirsiniz hem kendinizi kurtarırsınız ve hem de sizin idareniz altında olanlara inancınızı ve davanızı sevdirebilirsiniz.
Sevgisiz İslamiyet ne yaşanır ne de yaşayanları kurtarır.
Sevgisiz muhabbetsiz din, DEAŞ'ın ve Taliban'ın yaşadığı dindir ve bunun adı İslamiyet olamaz.
O sevgi ve muhabbet kişinin ahlâkını da güzelleştirir.
Bir Allah dostunu sevmek, ibadetlerinde noksanlık olsa da günaha batmış olsa da (Allah'a şirk koşmadıktan sonra) insanı Cennete kavuşturur.
Aksi takdirde insanlara zorla bazı dini ritüelleri yaptırmaya zorlarsanız insanlar sizi sevmez, yaptığınız şeyler de insanları dine yaklaştırmayacağı gibi tam tersine sizi sevmedikleri için sizin yaşadığınızı söylediğiniz dinden de uzaklaştırır.
Bu çok ama çok büyük bir vebaldir.
Din adına bir şey yapmak istiyorsanız önce Atatürk'ü sevin! Göreceksiniz O büyük Allah dostunu sevmek sizin imanınızı kuvvetlendireceği gibi Türk milletini de ortak paydada bir araya getirip kaynaştıracaktır.
İşte bunu yapabilirseniz hem kendinizi kurtarırsınız hem milleti kurtarırsınız hem de bu büyük sevginin verdiği manevi güçle birlikte Türkiye Cumhuriyeti Devleti'ni dünyanın zirvesine taşıyabilirsiniz.
Bu da sizi kahraman olarak tarihe geçirir.
Haa bunu yapmadınız diyelim, o zaman yüce Türk milleti hiç endişe etmesin. Bunları ve daha fazlasını Prof. Dr. Haydar Baş Bey'in temellerini attığı Bağımsız Türkiye Partisi ve lideri Hüseyin Baş önderliğindeki kadrosu hayata geçirecektir!
- Cem Yılmaz ve Cilalı Güldürü Devri / 29.08.2022
- Bırakın beni milleti uyandırın / 24.08.2022
- Aramıza katılmanızı bekliyoruz / 16.08.2022
- Suriye’nin kuzeyi mi, Büyük İsrail’in kilidi mi? / 01.08.2022
- 15 Temmuz ve alınmayan dersler / 19.07.2022
- Adalet yoksa zulüm vardır / 21.06.2022
- Polemikten beslenen siyaset / 09.05.2022
- Haydar Baş ve Aşk / 14.04.2022
- AK-YÜZBİM / 12.04.2022