Vefatının seksen ikinci yıldönümü vesilesi ile Mehmet Akif Ersoy'un başucu eserimiz olması gereken Safahat'ını tozlu raflardan bir kez daha indirdik ve sayfalarını çevirmeye başladık.
Aslında bu kitap asla raflarda tozlanmamalı ve daima elimizin altında ve çalışma masamızın üstünde olmalı ki dünden yansıttığı ışıkla yarınımızı görebilelim ve olayları doğru okuyabilelim.
Koskoca bir imapratorluğu hangi ihmaller, hangi gafletler ve hangi aymazlıklar sebebi ile kaybettiğimizi anlamak için özellikle Safahat, sayfa sayfa, satır satır ve mısra mısra okunmalıdır ki "Osmanlı'yı Atatürk yıktı" diyenlerin zırvaları da boşa çıksın, boşa çıkarılsın.
Yeni nesiller, eğitim çağındaki gençlerimiz, kızlarımız ve oğullarımız başlarını 'akıllı telefon' dedikleri o çok pahalı oyuncaktan bir an evvel kaldırıp dedelerinin eserlerine yönelmezlerse gerçekten bu davranışları kendilerine ve vatana çok pahalıya mal olacaktır.
Bir milletin geleceği olan gençler, gençlerimiz ne yazık ki sözü geçen cihaz ve benzerleri tarafından esir alınmışlar ve başlarını başka tarafa çeviremez duruma düşmüşlerdir.
Çeşitli tuzaklarla ellerine, başlarına ve özellikle zihinlerine vurulan prangaları kırıp atmak için gençlerimiz ve her birimiz Akif dedemizin şu ilkelerini mutlaka kulağımıza küpe yapmamız gerekmektedir.
Yeni bir yıla girerken ne Safaaht'ı tozlu raflara kaldıralım ne de bu ilkelerden oluşacak küpeleri kulaklarımızdan çıkaralım:
"Zulmü alkışlayamam, zalimi asla sevemem;
Gelenin keyfi için geçmişe kalkıp sövemem.
Biri ecdadıma saldırdımı, hatta boğarım! ...
-Boğamazsın ki!
-Hiç olmazsa yanımdan kovarım.
Üçbuçuk soysuzun ardından zağarlık yapamam;
Hele hak namına haksızlığa ölsem tapamam.
Doğduğumdan beridir, aşığım istiklale;
Bana hiç tasmalık etmiş değil altın lale!
Yumuşak başlı isem, kim dedi uysal koyunum?
Kesilir belki, fakat çekmeye gelmez boyunum!
Kanayan bir yara gördüm mü yanar ta ciğerim,
Onu dindirmek için kamçı yerim, çifte yerim!
Adam aldırmada geç git! , diyemem aldırırım.
Çiğnerim, çiğnenirim, hakkı tutar kaldırırım!
Zalimin hasmıyım amma severim mazlumu...
İrticâın şu sizin lehçede ma'nâsı bu mu?"
Aziz Karaca / diğer yazıları
- İftarda sahurda bombalar… Gazze’ye gelmeseydi mi Ramazan? / 19.03.2024
- Soykırımı sonlandıramadı Ramazan / 18.03.2024
- Nice ayıplara şahit oldu Ramazan / 17.03.2024
- Tüm insanlığa açık bir beyandır Ramazan / 16.03.2024
- Dert çok hemdert yok ise işte Ramazan / 15.03.2024
- Her anımıza dolsa Ramazan / 14.03.2024
- Hak’tan bize fermandır Ramazan / 13.03.2024
- Bütün düğümleri çözer Ramazan / 12.03.2024
- Müjdelerle kapımızı çalsa Ramazan / 11.03.2024
- İz bırakanlar ve is bırakanlar / 10.03.2024
- Soykırımı sonlandıramadı Ramazan / 18.03.2024
- Nice ayıplara şahit oldu Ramazan / 17.03.2024
- Tüm insanlığa açık bir beyandır Ramazan / 16.03.2024
- Dert çok hemdert yok ise işte Ramazan / 15.03.2024
- Her anımıza dolsa Ramazan / 14.03.2024
- Hak’tan bize fermandır Ramazan / 13.03.2024
- Bütün düğümleri çözer Ramazan / 12.03.2024
- Müjdelerle kapımızı çalsa Ramazan / 11.03.2024
- İz bırakanlar ve is bırakanlar / 10.03.2024