Uzun yıllardan beri Enerji Bakanlığı Mesut Yılmaz'ın uhdesindedir. Adeta enerji kavramı ile Yılmaz özdeşleşmiş durumda.
Bu anlayış diğer ortaklar tarafından da kabul edilmiş durumdadır. Buna göre bir başka deyişle Yılmaz, bu bakanlığın gediklisi olmuş.
Enerji meselesi, ülkenin en can alıcı meselelerinden birisi. Elektrikte, doğalgazda halkla rağmen politikalar izleniyor. Özellikle gaz konusu ele alındığında görülmektedir ki, bir konutun aylık doğalgaz gideri 150-200 milyon lira civarındadır. Yani 160 milyon olan asgari ücretten daha pahalı.
Şimdi gazın yurt dışından temininden, ülke içinde dağıtımına kadar olaya hassas bir gözlükle bakarsak görülecektir ki, gazın yurt dışından temini doğru bir seçimle yapılmıyor. Gaz, Rusya'dan pahalı olarak alınıyor. Halbuki İran ve Asya ülkeleri gazı çok daha ucuza satıyorlar. İşte Türkmenistan Devlet Başkanı Sn. Türkmenbaşı, bu konuya parmak basarak gazın niçin Türkmenistan'dan alınmadığını soruyor. Türkmenbaşı'nın sitemi ve yaklaşımı çok daha isabetlidir. Zira Rusya'ya bağımlı olmak, hem ticari yönden daha pahalı ve hem de siyasi risk taşımaktadır.
Mavi Akım projesi ise fevkalade şaibeler taşıyan bir iş. Türkiye bu proje ile ne kaybediyor-ne kazanıyor, doğrusu hesabı henüz yapılabilmiş değil.
Bu bağlantıların isabetli olduğunu kimsenin söylemesi mümkün olmadığına göre, ele alınıp halledilmesi gereken ilk iş bu olmalıdır. Türkmenbaşı'nın sitemine tekrar dönmek istiyorum; artık taklitçi, telkinci anlayışlarla hareket etmek asla doğru değildir. Bu konunun başbakanlıkça hatta MGK'da ele alınmasında faydalar vardır.
Bir de Enerji Bakanı Zeki Çakan'la belediyelerin polemiğine değinmek istiyorum. Doğalgaz kullanan beş büyük şehrimizden İstanbul, Kocaeli ve Ankara'da, Botaş'tan belediyelere gaz satılıyor. Sonra belediyeler gazı kendi kâr paylarını da koyarak halka satıyorlar.
Belediyelerin iddiasına göre, Botaş % 65 kârla satıyor gazı belediyelere. Bakanlığın iddiasına göre de belediye % 50 kâr ekliyor. Böylece 400 bin lira sınırına geliniyor.
Fakat Bursa ve Eskişehir belediyeleri devrede yok. Bu iki ilde doğrudan Botaş satıyor gazı vatandaşa.
Fakat Bursa ve Eskişehirde gazın fiyatı belediyelerce satılan gazdan ucuz değil. Hatta daha pahalı.
Şimdi şu sorulara cevap istiyoruz.
1. Enerji Bakanlığı gazı belediyelere % 65 gibi fahiş bir kârla satıyorsa hangi mantaliteye göre hareket edilmektedir?
2. Belediyeler % 50 kâr koyuyorsa halkçılığın anlamı nerede kalmıştır?
3. Bursa ve Eskişehirde Botaş, doğrudan halka gaz sattığına göre, kârlı sattığı söylenilen beledi fiyatları bu iki ildeki Botaş fiyatları arasında niçin fark yoktur?
Demek oluyor ki, birinci derecede sorumlu ve suçlu Enerji Bakanlığıdır. Çünkü belediyeler aracılığı ile satılan gazla, doğrudan satılan gaz arasında fark yoktur.
Eğer Bakanlık % 65 kâr alıyorsa bu kamu aleyhine açık bir haksız kazanç sağlamaktır. Belediyeler de % 50 kâr yapıyorsa, buna izin vermek de ayrıca bir suçtur.
Sn. Başbakana bir daha seslenerek Mesut Yılmaz'ın insafına terk edilen enerji uygulamasının takibe almasını istiyoruz. Bir konutun gaz ücretinin, asgari ücreti geçtiği bir ülkede temelde ciddi yanlışlar vardır. % 8'lik KDV uygulaması da açık bir haksızlıktır.
Gerek yurt dışından ucuz olarak temini ve gerekse adaletli dağıtımın sağlanması halinde, gaz bedelinin % 30'lara, % 40'lara düşeceği açıktır. Halkı daha çok zorlamadan ve sembolik indirimlerle zaman geçirilmeden gereği yapılmalıdır. Bu bakanlığın Yılmaz'dan alınması ilk tedbir olarak düşünülebilir.
Bu anlayış diğer ortaklar tarafından da kabul edilmiş durumdadır. Buna göre bir başka deyişle Yılmaz, bu bakanlığın gediklisi olmuş.
Enerji meselesi, ülkenin en can alıcı meselelerinden birisi. Elektrikte, doğalgazda halkla rağmen politikalar izleniyor. Özellikle gaz konusu ele alındığında görülmektedir ki, bir konutun aylık doğalgaz gideri 150-200 milyon lira civarındadır. Yani 160 milyon olan asgari ücretten daha pahalı.
Şimdi gazın yurt dışından temininden, ülke içinde dağıtımına kadar olaya hassas bir gözlükle bakarsak görülecektir ki, gazın yurt dışından temini doğru bir seçimle yapılmıyor. Gaz, Rusya'dan pahalı olarak alınıyor. Halbuki İran ve Asya ülkeleri gazı çok daha ucuza satıyorlar. İşte Türkmenistan Devlet Başkanı Sn. Türkmenbaşı, bu konuya parmak basarak gazın niçin Türkmenistan'dan alınmadığını soruyor. Türkmenbaşı'nın sitemi ve yaklaşımı çok daha isabetlidir. Zira Rusya'ya bağımlı olmak, hem ticari yönden daha pahalı ve hem de siyasi risk taşımaktadır.
Mavi Akım projesi ise fevkalade şaibeler taşıyan bir iş. Türkiye bu proje ile ne kaybediyor-ne kazanıyor, doğrusu hesabı henüz yapılabilmiş değil.
Bu bağlantıların isabetli olduğunu kimsenin söylemesi mümkün olmadığına göre, ele alınıp halledilmesi gereken ilk iş bu olmalıdır. Türkmenbaşı'nın sitemine tekrar dönmek istiyorum; artık taklitçi, telkinci anlayışlarla hareket etmek asla doğru değildir. Bu konunun başbakanlıkça hatta MGK'da ele alınmasında faydalar vardır.
Bir de Enerji Bakanı Zeki Çakan'la belediyelerin polemiğine değinmek istiyorum. Doğalgaz kullanan beş büyük şehrimizden İstanbul, Kocaeli ve Ankara'da, Botaş'tan belediyelere gaz satılıyor. Sonra belediyeler gazı kendi kâr paylarını da koyarak halka satıyorlar.
Belediyelerin iddiasına göre, Botaş % 65 kârla satıyor gazı belediyelere. Bakanlığın iddiasına göre de belediye % 50 kâr ekliyor. Böylece 400 bin lira sınırına geliniyor.
Fakat Bursa ve Eskişehir belediyeleri devrede yok. Bu iki ilde doğrudan Botaş satıyor gazı vatandaşa.
Fakat Bursa ve Eskişehirde gazın fiyatı belediyelerce satılan gazdan ucuz değil. Hatta daha pahalı.
Şimdi şu sorulara cevap istiyoruz.
1. Enerji Bakanlığı gazı belediyelere % 65 gibi fahiş bir kârla satıyorsa hangi mantaliteye göre hareket edilmektedir?
2. Belediyeler % 50 kâr koyuyorsa halkçılığın anlamı nerede kalmıştır?
3. Bursa ve Eskişehirde Botaş, doğrudan halka gaz sattığına göre, kârlı sattığı söylenilen beledi fiyatları bu iki ildeki Botaş fiyatları arasında niçin fark yoktur?
Demek oluyor ki, birinci derecede sorumlu ve suçlu Enerji Bakanlığıdır. Çünkü belediyeler aracılığı ile satılan gazla, doğrudan satılan gaz arasında fark yoktur.
Eğer Bakanlık % 65 kâr alıyorsa bu kamu aleyhine açık bir haksız kazanç sağlamaktır. Belediyeler de % 50 kâr yapıyorsa, buna izin vermek de ayrıca bir suçtur.
Sn. Başbakana bir daha seslenerek Mesut Yılmaz'ın insafına terk edilen enerji uygulamasının takibe almasını istiyoruz. Bir konutun gaz ücretinin, asgari ücreti geçtiği bir ülkede temelde ciddi yanlışlar vardır. % 8'lik KDV uygulaması da açık bir haksızlıktır.
Gerek yurt dışından ucuz olarak temini ve gerekse adaletli dağıtımın sağlanması halinde, gaz bedelinin % 30'lara, % 40'lara düşeceği açıktır. Halkı daha çok zorlamadan ve sembolik indirimlerle zaman geçirilmeden gereği yapılmalıdır. Bu bakanlığın Yılmaz'dan alınması ilk tedbir olarak düşünülebilir.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Baki Bektaş / diğer yazıları
- Gerçek hayat ahiret hayatıdır / 09.09.2003
- Tek çare birlik / 11.09.2002
- Misyonerlik faaliyetlerinin boyutları / 30.05.2002
- Halkımız çok iyi bir gözlemci / 25.05.2002
- Derviş'e göre deniz bitti / 24.05.2002
- Aziz ol, Elazığ / 17.05.2002
- Kayseri, sen ne imişsin! / 15.05.2002
- Tek çare birlik / 15.04.2002
- Görebilmek / 08.04.2002
- En büyük terör işgaldir / 06.04.2002
- Tek çare birlik / 11.09.2002
- Misyonerlik faaliyetlerinin boyutları / 30.05.2002
- Halkımız çok iyi bir gözlemci / 25.05.2002
- Derviş'e göre deniz bitti / 24.05.2002
- Aziz ol, Elazığ / 17.05.2002
- Kayseri, sen ne imişsin! / 15.05.2002
- Tek çare birlik / 15.04.2002
- Görebilmek / 08.04.2002
- En büyük terör işgaldir / 06.04.2002












 
 





































































