Yol, yürümek ve menzile erişmek içindir, yol asla dinlenmek, oturmak ve yatmak için değildir.
Yola girmişsen yola revan olup yol almaya ve tabii yolda kalmamaya çalışman lazım.
Sana bahşedilen iki göz, girdiğin yolun doğruluğunu-yanlışlığını görüp doğru yolu seçmeye yarayacaktır, sana ikram edilen dil ve dudaklar o iki yoldan seni cennete götürecek olanı sorup öğrenmeye yarayacaktır.
"Biz ona iki göz, bir dil ve iki dudak vermedik mi? Ona hak ve bâtıl şeklinde iki yolu göstermedik mi?" (Beled: 8-10).
Yol var yol var, hatta yollar var.
"Doğrusu biz, insanı imtihan etmek için, döllenmiş yumurtadan yarattık ve onu işiten ve gören bir varlık yaptık.
Şüphesiz biz ona doğru yolu gösterdik. İster inanır, ister inkâr eder." (İnsan: 2-3).
Fatiha'da talep ettiğin "dosdoğru yolun" şifrelerini çözmek, sırlarına ermek ve izini sürebilmek için, girdiğin o Fatiha kapısından ağır ağır, sindire sindire ilerleyeceksin, önüne çıkan "Sırat" ve "tarik" gibi kelimeleri mercek altına alacak onlarla candan arkadaş olacaksın.
"Şüphesiz bu, benim dosdoğru yolumdur. Buna uyunuz, başka yollara uymayınız; zira o yollar sizi Allah'ın yolundan ayırır. İşte, sakınmanız için Allah size bunları emretti." (En'am: 153).
"De ki: İşte benim yolum budur; basiret üzere Allah'a davet ediyorum. Ben ve bana uyanlar (işte böyleyiz). Ben Allah'ı tesbih ederim ve ben müşriklerden değilim." (Yusuf: 108).
Demek ki yola çıkarken mutlaka yanına alman gereken olmazsa olmazlardan birisi "basiret" imiş, bir güzel sürme gibi onu gözlerine çekmeden sakın yola çıkma.
"Bu Kur'ân, delilleri ile, fikirleri ve kalpleri aydınlatan basiret nurlarıdır iman edecek kimseler için hidâyet rehberi ve rahmettir." (Casiye: 20).
Basiret nurlarını ihtiva eden Kur'an'ı kuşandın mı, yol gösterici ve rahmet kaynağı olduğunu da idrak ettin mi artık korkma, dosdoğru yürümene bak.
Yolcusun, yola yatma, yola revan ol çünkü alman gereken daha çok yolun var.
"Elif, Lâm, Râ. Bu, Rab'lerinin izniyle insanları karanlıklardan aydınlığa, Aziz ve Hamîd (üstün kudret sahibi ve her işi övgüye lâyık olan) Allah'ın yoluna, göklerde ve yerdeki her şeyin sahibinin yoluna insanları çıkarman için sana indirdiğimiz bir kitaptır. Kendilerini bekleyen o çetin azaptan ötürü vay o inkârcıların hallerine! Vay onlara ki, âhirete inanmalarına rağmen, bile bile dünyayı âhirete tercih ederler. İnsanları Allah yolundan çevirir de o yolu eğri büğrü göstermek isterler. İşte onlar haktan, doğru yoldan çok uzak bir sapıklık içindedirler." (İbrahim: 1-3).
Yola yatarsan; "göçtü kervan kaldık dağlar başında" mısraını mırıldanmak zorunda kalırsın ve sadece mırıldanırsın artık hiçbir işine yaramaz.
Yola çıkarken, yol arkadaşlarını nasıl ve kimlerden seçeceğini de gözüne bir sürme gibi çektiğin, basiret, hidayet ve rahmet kaynağına soracaksın:
"Ey o bütün iyman edenler! Allahtan korkun ve sadıklarla beraber olun." (Tevbe: 109).
"Allah'a ve Peygamber'e itaat edenler, Allah'ın kendilerine lutuflarda bulunduğu peygamberler, doğruyu tasdik edenler, hakka şahitlik edenler ve sâlih kimselerle beraberdirler. Onlar ne güzel arkadaştır!" (Nisa: 69).
Yolcusun yola yatma yola revan ol.
Yola girmişsen yola revan olup yol almaya ve tabii yolda kalmamaya çalışman lazım.
Sana bahşedilen iki göz, girdiğin yolun doğruluğunu-yanlışlığını görüp doğru yolu seçmeye yarayacaktır, sana ikram edilen dil ve dudaklar o iki yoldan seni cennete götürecek olanı sorup öğrenmeye yarayacaktır.
"Biz ona iki göz, bir dil ve iki dudak vermedik mi? Ona hak ve bâtıl şeklinde iki yolu göstermedik mi?" (Beled: 8-10).
Yol var yol var, hatta yollar var.
"Doğrusu biz, insanı imtihan etmek için, döllenmiş yumurtadan yarattık ve onu işiten ve gören bir varlık yaptık.
Şüphesiz biz ona doğru yolu gösterdik. İster inanır, ister inkâr eder." (İnsan: 2-3).
Fatiha'da talep ettiğin "dosdoğru yolun" şifrelerini çözmek, sırlarına ermek ve izini sürebilmek için, girdiğin o Fatiha kapısından ağır ağır, sindire sindire ilerleyeceksin, önüne çıkan "Sırat" ve "tarik" gibi kelimeleri mercek altına alacak onlarla candan arkadaş olacaksın.
"Şüphesiz bu, benim dosdoğru yolumdur. Buna uyunuz, başka yollara uymayınız; zira o yollar sizi Allah'ın yolundan ayırır. İşte, sakınmanız için Allah size bunları emretti." (En'am: 153).
"De ki: İşte benim yolum budur; basiret üzere Allah'a davet ediyorum. Ben ve bana uyanlar (işte böyleyiz). Ben Allah'ı tesbih ederim ve ben müşriklerden değilim." (Yusuf: 108).
Demek ki yola çıkarken mutlaka yanına alman gereken olmazsa olmazlardan birisi "basiret" imiş, bir güzel sürme gibi onu gözlerine çekmeden sakın yola çıkma.
"Bu Kur'ân, delilleri ile, fikirleri ve kalpleri aydınlatan basiret nurlarıdır iman edecek kimseler için hidâyet rehberi ve rahmettir." (Casiye: 20).
Basiret nurlarını ihtiva eden Kur'an'ı kuşandın mı, yol gösterici ve rahmet kaynağı olduğunu da idrak ettin mi artık korkma, dosdoğru yürümene bak.
Yolcusun, yola yatma, yola revan ol çünkü alman gereken daha çok yolun var.
"Elif, Lâm, Râ. Bu, Rab'lerinin izniyle insanları karanlıklardan aydınlığa, Aziz ve Hamîd (üstün kudret sahibi ve her işi övgüye lâyık olan) Allah'ın yoluna, göklerde ve yerdeki her şeyin sahibinin yoluna insanları çıkarman için sana indirdiğimiz bir kitaptır. Kendilerini bekleyen o çetin azaptan ötürü vay o inkârcıların hallerine! Vay onlara ki, âhirete inanmalarına rağmen, bile bile dünyayı âhirete tercih ederler. İnsanları Allah yolundan çevirir de o yolu eğri büğrü göstermek isterler. İşte onlar haktan, doğru yoldan çok uzak bir sapıklık içindedirler." (İbrahim: 1-3).
Yola yatarsan; "göçtü kervan kaldık dağlar başında" mısraını mırıldanmak zorunda kalırsın ve sadece mırıldanırsın artık hiçbir işine yaramaz.
Yola çıkarken, yol arkadaşlarını nasıl ve kimlerden seçeceğini de gözüne bir sürme gibi çektiğin, basiret, hidayet ve rahmet kaynağına soracaksın:
"Ey o bütün iyman edenler! Allahtan korkun ve sadıklarla beraber olun." (Tevbe: 109).
"Allah'a ve Peygamber'e itaat edenler, Allah'ın kendilerine lutuflarda bulunduğu peygamberler, doğruyu tasdik edenler, hakka şahitlik edenler ve sâlih kimselerle beraberdirler. Onlar ne güzel arkadaştır!" (Nisa: 69).
Yolcusun yola yatma yola revan ol.
Aziz Karaca / diğer yazıları
- İftarda sahurda bombalar… Gazze’ye gelmeseydi mi Ramazan? / 19.03.2024
- Soykırımı sonlandıramadı Ramazan / 18.03.2024
- Nice ayıplara şahit oldu Ramazan / 17.03.2024
- Tüm insanlığa açık bir beyandır Ramazan / 16.03.2024
- Dert çok hemdert yok ise işte Ramazan / 15.03.2024
- Her anımıza dolsa Ramazan / 14.03.2024
- Hak’tan bize fermandır Ramazan / 13.03.2024
- Bütün düğümleri çözer Ramazan / 12.03.2024
- Müjdelerle kapımızı çalsa Ramazan / 11.03.2024
- İz bırakanlar ve is bırakanlar / 10.03.2024
- Soykırımı sonlandıramadı Ramazan / 18.03.2024
- Nice ayıplara şahit oldu Ramazan / 17.03.2024
- Tüm insanlığa açık bir beyandır Ramazan / 16.03.2024
- Dert çok hemdert yok ise işte Ramazan / 15.03.2024
- Her anımıza dolsa Ramazan / 14.03.2024
- Hak’tan bize fermandır Ramazan / 13.03.2024
- Bütün düğümleri çözer Ramazan / 12.03.2024
- Müjdelerle kapımızı çalsa Ramazan / 11.03.2024
- İz bırakanlar ve is bırakanlar / 10.03.2024