Yüce divan kurulacak

Türkiye'de kim ne yaparsa yanına kar kalır anlayışı, yerini yavaş yavaş milli bir dip dalgaya bırakıyor.

Son zamanlarda muhalif partilerden en çok duyulan söz, yolsuzluk ve bölücülük yapanlar için Yüce Divan'ın kurulması şeklinde oluyor.

"Terörsüz Türkiye" aldatmacasını millete dikte edenlerin de, aynı şekilde Yüce Divan'da yargılanacağı seslendiriliyor.

Özellikle de Nadir Toprak Elementleri konusunda şimdiye kadar yabancılara verilen imtiyazlar dolayısıyla, ayrıca Yüce Divan'ın etkin bir şekilde yargılama yapacağı ifade ediliyor.

Madencilik konusunda Türkiye, dünyanın en zengin rezervlerine sahip çok ender bir ülkelerin başında yer alıyor.

Günümüzde dünyada yaklaşık 90 çeşit madenin üretimi yapılmaktayken, ülkemizde 77 civarında maden türünde üretim yapılmaktadır.

Değerli metallerden endüstriyel ham maddelere ve doğal taşlara kadar 77 çeşit maden, Türkiye'de çıkarılmaktadır.

Dünyada %80 ile en çok rezervine sahip olduğumuz bor madeni ise, Balıkesir ve Bursa'da yer alıyor.

Hatırlarsanız Sn. Cumhurbaşkanı Erdoğan ne demişti.

"Eskişehir'de bugüne kadar 310 ayrı lokasyonda, yaklaşık 125 bin metre sondaj yapıldı. Çalışma sahasında; nadir toprak elementleri, barit ve florit başta olmak üzere, tam 694 milyon ton kaynak olduğu tespit edildi. Bu saha; dünyanın ikinci büyük nadir toprak kaynak sahasıdır"

Hani Türkiye'de ne petrol ne de maden vardı?

Bir yılda mı bu madenlerin varlığından haberdar olduk?

Metal madenciliğinde en çok çıkarılan madenler kurşun, demir, çinko ve altındır.

Bilindiği üzere, 1923'ten 2002 yılına dek geçen 80 yılda Türkiye genelinde toplam 1186 maden ruhsatı verilirken, 2008-2023 arasındaki son 15 yılda verilen ruhsat sayısının 386 bini aştığı belirtiliyor.

Peki, bu firmaların ne kadar yabancı ne kadarı yerli derseniz, bunu tespit etmek sanıldığı kadar kolay olmuyor.

Birçok yabancı şirket yerli isimlerle bağlantılı ruhsat sahibi olduğu için, kimin eli kimin cebinde çok belli olmuyor.

Bu kadar büyük rezervlerin varlığı karşısında asgari ücretliye 22 bin lira, emekliye ise 16.800 lirayı reva görmek, tam manasıyla İHANETTİR.

Bor'da dünya birincisi Türkiye.

Toryumda dünya birincisi Türkiye.

Türkiye'nin yer altında 6.500 ton altın rezervi olduğu söylense de, aslında bu rezervlerin 3 katı kadar kaynağın olduğu maden uzmanlarınca ileri sürülüyor.

Dolayısıyla Türkiye, dünyanın en stratejik maden rezervleri bakımından dünyanın gıpta ettiği bir ülke konumunda.

Peki, ülkem insanı neden açlık sınırının altında bir gelire mahkum edilmiş durumda?

Neden bu madenlerin varlığından Türk milleti, çok uzun yıllar boyunca haberdar olamadı?

Bu kadar ruhsatı kimlere verdiniz?

Verdiğiniz şirketler yerli ise, nerede çıkarılan madenler?

Neden bu kadar kritik konumdaki madenlerimiz, ham madde olarak yabancılara üç kuruşa peşkeş çekiliyor.

Niçin bu konuda dünyanın ileri teknolojisine sahip Çin devleti ile entegre çalışmıyoruz?

Niçin tüyü bitmemiş yetimin hakkı olan tüm bu madenler, devletin tekelinde ve işletmesinde değil?

2006 yılında Gümüşhane'de bulunan ve FETÖ-ABD ortaklığı ile işletilen altın maden ocaklarına girmiş ve büyük bir gazetecilik başarısına imza atmıştım.

Normal koşullarda bir tondan, 8 ila 14 gram arasında bir değere sahip olan altın elde edilir.

Ancak o ziyaretimde maden ocağında çalışan bir Mühendis tarafından bana yapılan itiraf karşısında, adeta şoka girdim.

Bazı damarlardan çıkarılan bir ton hafriyattan, 1 kilo 250 gr altının elde edildiğini kameralara açıklamıştı Mühendis.

Bunu yayınladığımda ise işletmenin o zamanki Müdürü anında benim telefonumu aramış ve "Bize bu tür röportajlar yapmayacağınızı söylemiştiniz" diye eleştiri yöneltmişti.

O tarihlerde Haydar Baş Bey, Gümüşhane'de yapılan bir konferansta şunu söylemişti.

"Ben Gümüşhane'nin madenleri ile Türkiye'yi 100 sene idare ederim"

Haydar Baş beyin bu açıklamaları o zamanda iktidar çevrelerince dikkate alınmadığı gibi, maalesef vatandaşlarında çok fazla ilgisini çekmemişti.

Bu maden Gümüşhane'de işlenip altın külçeleri haline dönüştürülüyor. Oradan Trabzon limanına, buradan da rafineri işlemleri için İspanya'ya ihraç ediliyordu.

Sonrada 100 katı fiyatla tekrar Türkiye'ye satılıyordu.

Devlet ise yüzde 20'lerden yüzde 2'lere indirdiği vergilerin bu kısmını bile işletme ve istihdam imkanı oluşturulduğu için alamıyordu.

Sonra ne mi oldu?

Gümüşhane altın madenleri, FETÖ darbe girişiminden sonra TMSF'ye devredildi.

Bakın filmin sonunda nasıl bir açıklama yapıldı:

Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mustafa Varank, "Koza Altın'ın 2016'da TMSF'ye, devletimize geçtikten sonra görüyoruz ki, her şey kayıt altına alındı ve yüzde 220 gibi yüksek oranlarda kar elde etti." dedi.

Demek ki Türk milletine ait yeraltı kaynakları, göz göre göre o tarihe kadar ve halen daha başkalarına soyduruluyor.

İşte bu yüzden olacak ki; YÜCE DİVAN kurulduğunda çok sayıda Cumhuriyet Savcısına ihtiyaç olacak.

Hiç kimse hesabını vermeden, bu dünyadan çekip gidemeyecek.

Ne diyor Adalet Bakanımız.

"Türkiye bir hukuk devletidir"