Zamlar ve 'sağlık' edebiyatı

Zam fırtınası ülkemizde tüm hızıyla sürerken vatandaşları da kasıp kavurmaya devam ediyor. Sadece zam fırtınası demek yanlış olur çünkü zamla birlikte ÖTV vergisi de vatandaşı vuruyor. Bir kere AKP'ye paçasını kaptıranlar da zamları ve vergileri savunmak için çaresiz bir gayretin içerisine giriyor. Geçenlerde Sayın Bülent Arınç; sigara sağlığa zararlı olduğu için yapılan zamla halkın sağlığına katkıda bulunduklarını söyledi. Cep telefonu için de Türkiye'de haddinden fazla cep telefonu olduğunu dile getirdi. Yapılan zamların bütçe açıklarını kapatmakla hiçbir alakası yok tabi! Tamamen insan sağlığını düşünerek yapılıyor bu zamlar. Aslında Türkiye ekonomisinin Sağlık Bakanlığına bağlanmasında fayda var. İnsan sağlığına zararlı ne varsa belirleyecek olan Sağlık Bakanlığı, gerekli zamları yaparak hem Türk halkının sağlığını korumuş olur hem de ekonomiye katkısı olur. Böylece ekonomisi güçlü, sağlıklı bir Türkiye, geleceğe daha umutla bakar! Kendisine kaynak oluşturamayan aciz yönetimlerin sıkıştıkları zaman ilk başvurdukları yer kendi vatandaşlarıdır. Anlaşılan Türkiye Cumhuriyeti'nin tüm kazanımlarının satılması AKP iktidarının bütçe deliklerini kapatmasına yetmemiş. Öyleyse ne yapmak lazım? Tabi ki, vatandaşın sağlığını düşünmek lazım. Vatandaşın cebindeki paraya göz dik ve ekonomiyi kurtar. Sonrada Türk ekonomisinin başarıdan başarıya koştuğuyla ilgili edebiyat yap. Vatandaşın cebini rahatlatacak hiçbir politika üretilmezken devlet bütçesini rahatlatmak için vatandaşın cebindeki parayı düşünmek her halde başarılı bir ekonomi yönetimi ile izah edilemez.Prof. Dr. Haydar Baş'ın Milli Ekonomi Modelinde ısrarla vurguladığı gibi; dar gelirli insanların ekonomik durumları iyileştirildiğinde bütün çarklar harekete geçecek. Tüketimin talep gücüyle üretim devreye girmiş olacak ve sürekli büyüme sağlanacaktır. Herkes de hayatından memnun olacak.  Fakat Türkiye'nin şu anki durumu bu hedeften çok uzak, hatta taban tabana zıt bir görüntü vermektedir. Türk halkının genel durumuna bakmak için sizlere bir tablo hazırladım. Enflasyon hesaplamasında kullanılan oranlar ile asgari ücretli bir vatandaşın evini geçindirmek için ayırması gereken parayı bir karşılaştıralım;

* Gıda, İçki, Tütün: Yüzde 31.09ayrılması gereken para: 204.57 TL.

* Giyim, Ayakkabı: Yüzde 9.71ayrılması gereken para: 63.89 TL.

* Konut, Kira: Yüzde 25.80ayrılması gereken para: 169.76 TL.

* Ev eşyası: Yüzde 9.35ayrılması gereken para: 61.52 TL.

* Sağlık: Yüzde 2.76ayrılması gereken para: 18.16 TL.

* Ulaştırma: Yüzde 9.30ayrılması gereken para: 61.19 TL.

* Eğlence, Kültür: Yüzde 2.95ayrılması gereken para: 19.41 TL.

* Eğitim: Yüzde 1.59ayrılması gereken para: 10.46 TL.

* Otel, Lokanta: Yüzde 3.07ayrılması gereken para: 20.22 TL.

* Mal ve hizmetler: Yüzde 4.38ayrılması gereken para: 28.82 TL.

Yukarıdaki tabloyla hayatın gerçekleri arasında bir bağlantı kurabiliyor musunuz? Herkes kendi bütçesini yukarıda belirtilen oranlara göre hesaplayabilir. Elektrik, doğalgaz, su ve telefon faturalarını da hesaba katmayı unutmayın. Eğer sorun yok diyorsanız denklem doğru demektir. Kazandığınız parayı güle güle kullanın. Fakat ev bütçesini bir türlü denkleştiremeyen, iki yakasını bir araya getiremeyen milyonlarca vatandaşa da "sağlık" edebiyatı yapmayın. Ayıp oluyor.