Zirvede AB için "tek sesli yurttan sesler korosu"

Cuma günü toplanacak AB zirvesi öncesinde, puslu havayı bir AB fırtınasına çevirmek için her şey yapılıyor. 175 sivil toplum kuruluşu AB'ne destek açıklaması yaptı, dün. Dedikleri şu: "AB'ne girmezsek yandık."

Peki bu 175 kuruluş içinde kimler var;

Türkiye-AB derneği, Türkiye-AB vakfı, Türkiye Sakatlar Konfederasyonu, TÜSİAD ve de MÜSİAD... Listeye bizde tek başına bu 175 kuruluştan daha etkili bir ismi, Washington'dan ekleyelim.

CIA Eski Başkanı Woolsey...

175 sivilimiz! Türkiye'den "başka yol yok" açıklamasını yaptıkları saatte Woolsey'de, Washington'dan aynı frenkansta konuşuyordu.

"Türkiye'nin AB dışında kalması deliliktir."

Woolsey bilindiği gibi Amerika'nın en şahin ismi olarak tanınan, Yahudi yanlısı, bizim Irak'a da bir an evvel girmemizi isteyen bir isim...

Şimdi bu Woolsey TÜSİAD ve MÜSİAD'la el ele kol kola, aynı fotoğrafın kareleri olarak Türkiye'yi AB'ne sokmak için adeta savaşıyor. Ve bu savaşın karşı cephesinde Türkiye, Türk milleti var.

İşin en ilginç tarafı bu.

Bu fotoğrafın neresi doğru sorusu bir yana, siyasette kelimenin tam anlamıyla "AB için tek kişilik yurttan sesler korosu" görüntüsü arzediyor.

Farklı isimler altında tek parti

MHP Genel Başkanı zirvede konuşulanların tutanaklara geçirilmesini istemiş. Bence buna hiç gerek yok. Çünkü zirveye katılanların hiç birisi başta Bahçeli olmak üzere, AB için hiç değilse gözünün üstünde kaşı var demeyecek.

Yılmaz Tayyib'le yarışacak, Kutan Çiller'le... Bir Allah'ın kulu da çıkıp yahu, bu AB'nin bir de öteki yüzüne bakabilir miyiz diye bir soru sormaycak.

AB zirvesinin bir amacının, AB şampiyonluğuna oynayan Mesut Yılmaz'ın elinden bu kartın alınması olduğunu biliyoruz. Maksat, Yılmaz'ı yalnızlaştırmak olacak...

Bu amaca evet ama, şunu da anlamakta güçlük çekiyoruz. Zirveye katılımcılardan her birisi en hızlı AB'ciyken, bu toplantıdan acaba nasıl bir fayda sağlanacak?

Cumhurbaşkanı farklı isimler altında tek bir parti gibi davranan bu siyasetçilerle, olsa olsa AB şampiyonluğunu konuşabilir. Dikkat edin konuşabilir diyorum, tartışmak kelimesini özellikle kullanmıyorum. Çünkü zirve bir kere daha ifade edelim, "AB için tek sesli yurttan sesler korosu" görevi yapacak.

BTP nerede?

Toplantıya AB'ne gerçekten hayır diyen, milletin kalbinde taht kurmuş Bağımsız Türkiye Partisi davet edilmeliydi diye düşünüyorum.

BTP yöneticilerinin işinin tavan hareketleri değil, halk olduğunu bildiğim için bundan üzüntü duyduklarını da zannetmiyorum. Ama gerçekten bir AB monoloğu değil de AB tartışması isteniyorsa BTP o zirvede mutlaka yer almalıdır...

MGK'da görüş bildirmedik

Zirve öncesinde Genelkurmay başkanlığı da bir yazılı açıklama yaptı. Açıklamada Hess'li, Kurs'lu, GAP TV'li modeller olarak kamuoyunda kendilerine atfen yer alan manşetlerle, ilgilerinin olmadığı vurgulandı. Genelkurmay son MGK zirvesinde biz bu konularda görüş bildirmedik diyerek yarın ki zirvede, asker üzerinden siyaset yapmaya çalışacakların da önünü kesti.

Aslında Genelkurmay'ın şu son açıklaması dahi Türkiye'de AB yanlılarının, ne kadar gözü kara AB imanlılar olduğunu gösteriyor. MGK zirvesinde iki ilde kaldırılan OHAL uygulamasından hareketle asker idama, Kürtçe eğitime, Kürtçe TV'ye karşı değil manşetleri üretenlerin düştüğü hale bir bakın...

Yalanlarının bu kadar gecikmesinin nedeni ise anlaşıldı. Konuya ilişkin asker görüşü AB zirvesine en yakın bir zamanda açıklanarak, hafızaların taze tutulması sağlanmış oldu...

Bakalım ne kadar başarılı olunacak?

Hükumet meseleleri

Yarın yapılacak zirveye Ecevit'in katılıp katılmaması önemli. Başbakan'ın toplantıya iştirak edeceği yönünde açıklamalar yapılıyor. Ama çelik korseyle en az 1 saat oturabilen, üstelik dostun düşmaınn olduğu bir ortama acaba Ecevit ne kadar dayanabilir?

Çiller'in zirveyi bir hükümet meselesi haline getirmesi için de doğrusu, az argüman yok...

Ecevit'in katılmaması, ya da sorunlu (korseli) katılması bu tablonun ilk başlığını oluşturuyor. Üstelik Kemal Derviş'in siyaset sahnesinden çekileceğine ilişkin ciddi işaretler var. İşaret deyince tabiîki bunun izlerini Ankara'da aramıyoruz. Bizzat Derviş'in geldiği yerden, Washington'dan bakıyoruz olaya...

Derviş gidiyor!

ABD'den yazan deneyimli gazeteci Savaş Süzal bakın Derviş için ne diyor:

"Bush yönetiminde bilemediğmiz bir nedenle, Derviş'e duyulan güven ve kendisine gösterilen itibar sona erdi. Washington'daki yaygın kanaat içeride tabanı olmayan, halkın desteğini kazanamamış bir liderin Amerika'da desteğinin olamayacağı yönünde."

İşte derviş, yatakta Ecevit, barajaltı korkusuna saplanış iktidar ortakları, AB sindire sindire olsun diyen MHP, bu kadar yanlışa rağmen aynı söylemleri seslendirdiği için iktidara ses çıkarmayan, zirvede en yapıcı biz olacağız diyen Tayyib ve Kutan... Tabiî bir de Şark kurnazı Tansu Çiller.

Zirve öncesi manzara-i umumiye bu... AB'nin; siyaset batağına saplanmış ve aynı zamanda tükenmiş siyasi adresler için, ne kadar kurtarıcı bir ip olduğunu görüyorsunuz değil mi?