Akıllara ziyan zamanlar yaşıyoruz..
Ülkemizdeki Ortodoksların iki tane Patriği vardır kıymetli okuyucu. Şimdi bizzat imzalayan ve halâ imzalamayan (Amerika) ülkeler tarafından ayaklar altına alınan Lozan'da varılan sözlü mutabakata göre sadece Türkiye'deki Rum Ortodoksların ve yine sadece dini işleriyle Fener'deki Rum Patrik; Türk Ortodoksların dini ve dünyevi işleriyle ise Türk Ortodoks Patriği ilgilenir. Dikkat edilirse Türk Ortodoks Patriği için "sadece Türkiye'deki Türklerin" tanımını kullanmadık. Çünkü adı geçen "Bağımsız" Patrikhane bizzat Atatürk tarafından; gösterilen onca çabaya rağmen Lozan'da Fener'dekinin kapı dışarı edilememesi üzerine ona karşı mücadele etmek üzere ve mensuplarının Kurtuluş Savaşı sırasında gösterdiği yararlı faaliyetler göz önüne alınarak kurdurulmuştur. Dünyadaki Türk Ortodoksların temsilcisidir.
Rumlarınki yurt dışındaki (yasaya aykırıdır) cemaatinin kendisine sağladığı özel uçakla, bütün Rumları temsilen (yasaya aykırıdır) yurt dışına gitmekte, orada yabancı yetkililerle görüşüp (yasaya aykırıdır) anlaşmalar (yasaya aykırıdır) yapabilmektedir.
O bir cümleye sığan bu kadar yasaya aykırı iş yapabilirken Türklerinki tabii ve ilk muhatabı olan İstanbul Valisi ile bile görüşememekte, istekleri kaale alınmamaktadır.
Rumlarınki son zamanlarda meydanı iyice boş bulmuştur. Amerika'ya gitmiş ve Bush'tan Heybeli Ruhban Okulu'nun açılması için yardım sözü istemiştir. Güya Bush'un "Bir ihtriyacınız var mı?" sorusuna "Heybeli'yi açın, bizim için çok önemli" demiş.
Genelkurmay Başkanı Kıvrıkoğlu teamüllere aykırı olarak ille de kendisi ile görüşmek isteyen Cheney'in Irak'la ilgili sorusuna "Muhatabınız Hükümettir, biz hükümetle aynı fikirdeyiz" derken Barthalemeos Bush'un sorusu üzerine aynı cevabı vermemiş ve el açıp yabancıdan yardım istemiştir.
Dönüşte havaalanında gazetecilerin sorusu üzerine verdiği cevaplar Barthalemeos'un meydanı iyice boş bulduğunun kanıtıdır ve artık vakit geçirilmeden yeni ve etkili bir takım tedbirlerin alınmasının zamanının geldiğini göstermektedir.
Barthalemeos demiş ki; "Bu okul meselesi, bizim için çok önemlidir. Çünkü patrikhanemizin akıbeti ile direkt olarak bağlantılıdır. 1700 sene gibi bu topraklarda bulunan patrikhanemiz gibi müessese, elemanlarını yenileme, yeni ruhanileri, yeni ilahiyatçıları yetiştirme imkanına sahip olmalıdır. Bu açıdan bizim için çok önemlidir.."
Gazeteci sormuş; "Türk kanunlarına göre Heybeliada'da ruhban okulunun açılması yasak. Bu yasağa rağmen nasıl istiyorsunuz Bush'tan desteği?" Cevap; "Eğer devlet iradesi varsa okulun açılması için çözümü bulunur". "Orada 'evrensel patrik' olarak mı tanımlandınız?" sorusuna da hiç sıkılmadan "Gayet tabii, ekümenik patrik" diye cevap vermiş.
Şimdi kıymetli okuyucu 1) Madem bu okul onlar için çok kıymetli, o halde açılmaması için ne lâzımsa yapılmalıdır.2) "Devlet iradesi varsa açılır" lâfı üzerine "Hangi devletin iradesinden bahsedildiği" sorulmalıdır. Kapatan ve kapalı tutan Türk Devletinin iradesi ise açacak olan hangi devletin iradesidir? Temsilen İran'da anlaşma yaptığı Yunan Devletinin iradesi mi; Bush'un temsil ettiği ve yardım dilendiği irade mi? 3. Ne zamandan beri 1000 tane İstanbul Rumunun yaşadığı bölge "ekümenik=evrensel" oluyor?
Hakkı olunmayan bir ünvanı kullanmak suç değil midir? Barthalemeos'un kendisine ekümenik unvanı takması; Eyüp'te bir kasapın, vitrinine "Dünyanın en büyük ve güzel kasabı" yazması kadar gülünçtür.
Okuyucu benim milli egemenlik sembolü olarak üç şeyi saydığımı iyi bilir; 1) Öcalan'ın asılması, 2) Kıbrıs'ın terk edilmemesi, 3)Ayasofyaların müze değil, aslına uygun olarak cami haline getirilmesi. Bunlar çağımızda Türk Devletinin egemenliğinin olmazsa olmaz şartlarıdır.
Şimdi bunlara, madem öyle bir yenisini ilâve ediyorum;4) Heybeli Ruhban Okulunun illâki kapalı tutulması.
Dört şartın üçünde kaybedilen mevzi vardır, fakat dördüncü halen elde mevcut, tutulan, sahib olunulan mevzidir.
Karşılaşılacak bütün zorluklara rağmen bu mevzi behemehal elde tutulmalı, aynı anda diğerlerinin de kazanılmasına çalışılmalıdır.
Ülkemizdeki Ortodoksların iki tane Patriği vardır kıymetli okuyucu. Şimdi bizzat imzalayan ve halâ imzalamayan (Amerika) ülkeler tarafından ayaklar altına alınan Lozan'da varılan sözlü mutabakata göre sadece Türkiye'deki Rum Ortodoksların ve yine sadece dini işleriyle Fener'deki Rum Patrik; Türk Ortodoksların dini ve dünyevi işleriyle ise Türk Ortodoks Patriği ilgilenir. Dikkat edilirse Türk Ortodoks Patriği için "sadece Türkiye'deki Türklerin" tanımını kullanmadık. Çünkü adı geçen "Bağımsız" Patrikhane bizzat Atatürk tarafından; gösterilen onca çabaya rağmen Lozan'da Fener'dekinin kapı dışarı edilememesi üzerine ona karşı mücadele etmek üzere ve mensuplarının Kurtuluş Savaşı sırasında gösterdiği yararlı faaliyetler göz önüne alınarak kurdurulmuştur. Dünyadaki Türk Ortodoksların temsilcisidir.
Rumlarınki yurt dışındaki (yasaya aykırıdır) cemaatinin kendisine sağladığı özel uçakla, bütün Rumları temsilen (yasaya aykırıdır) yurt dışına gitmekte, orada yabancı yetkililerle görüşüp (yasaya aykırıdır) anlaşmalar (yasaya aykırıdır) yapabilmektedir.
O bir cümleye sığan bu kadar yasaya aykırı iş yapabilirken Türklerinki tabii ve ilk muhatabı olan İstanbul Valisi ile bile görüşememekte, istekleri kaale alınmamaktadır.
Rumlarınki son zamanlarda meydanı iyice boş bulmuştur. Amerika'ya gitmiş ve Bush'tan Heybeli Ruhban Okulu'nun açılması için yardım sözü istemiştir. Güya Bush'un "Bir ihtriyacınız var mı?" sorusuna "Heybeli'yi açın, bizim için çok önemli" demiş.
Genelkurmay Başkanı Kıvrıkoğlu teamüllere aykırı olarak ille de kendisi ile görüşmek isteyen Cheney'in Irak'la ilgili sorusuna "Muhatabınız Hükümettir, biz hükümetle aynı fikirdeyiz" derken Barthalemeos Bush'un sorusu üzerine aynı cevabı vermemiş ve el açıp yabancıdan yardım istemiştir.
Dönüşte havaalanında gazetecilerin sorusu üzerine verdiği cevaplar Barthalemeos'un meydanı iyice boş bulduğunun kanıtıdır ve artık vakit geçirilmeden yeni ve etkili bir takım tedbirlerin alınmasının zamanının geldiğini göstermektedir.
Barthalemeos demiş ki; "Bu okul meselesi, bizim için çok önemlidir. Çünkü patrikhanemizin akıbeti ile direkt olarak bağlantılıdır. 1700 sene gibi bu topraklarda bulunan patrikhanemiz gibi müessese, elemanlarını yenileme, yeni ruhanileri, yeni ilahiyatçıları yetiştirme imkanına sahip olmalıdır. Bu açıdan bizim için çok önemlidir.."
Gazeteci sormuş; "Türk kanunlarına göre Heybeliada'da ruhban okulunun açılması yasak. Bu yasağa rağmen nasıl istiyorsunuz Bush'tan desteği?" Cevap; "Eğer devlet iradesi varsa okulun açılması için çözümü bulunur". "Orada 'evrensel patrik' olarak mı tanımlandınız?" sorusuna da hiç sıkılmadan "Gayet tabii, ekümenik patrik" diye cevap vermiş.
Şimdi kıymetli okuyucu 1) Madem bu okul onlar için çok kıymetli, o halde açılmaması için ne lâzımsa yapılmalıdır.2) "Devlet iradesi varsa açılır" lâfı üzerine "Hangi devletin iradesinden bahsedildiği" sorulmalıdır. Kapatan ve kapalı tutan Türk Devletinin iradesi ise açacak olan hangi devletin iradesidir? Temsilen İran'da anlaşma yaptığı Yunan Devletinin iradesi mi; Bush'un temsil ettiği ve yardım dilendiği irade mi? 3. Ne zamandan beri 1000 tane İstanbul Rumunun yaşadığı bölge "ekümenik=evrensel" oluyor?
Hakkı olunmayan bir ünvanı kullanmak suç değil midir? Barthalemeos'un kendisine ekümenik unvanı takması; Eyüp'te bir kasapın, vitrinine "Dünyanın en büyük ve güzel kasabı" yazması kadar gülünçtür.
Okuyucu benim milli egemenlik sembolü olarak üç şeyi saydığımı iyi bilir; 1) Öcalan'ın asılması, 2) Kıbrıs'ın terk edilmemesi, 3)Ayasofyaların müze değil, aslına uygun olarak cami haline getirilmesi. Bunlar çağımızda Türk Devletinin egemenliğinin olmazsa olmaz şartlarıdır.
Şimdi bunlara, madem öyle bir yenisini ilâve ediyorum;4) Heybeli Ruhban Okulunun illâki kapalı tutulması.
Dört şartın üçünde kaybedilen mevzi vardır, fakat dördüncü halen elde mevcut, tutulan, sahib olunulan mevzidir.
Karşılaşılacak bütün zorluklara rağmen bu mevzi behemehal elde tutulmalı, aynı anda diğerlerinin de kazanılmasına çalışılmalıdır.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Hüseyin Mümtaz / diğer yazıları
- Ekonomi, İslam ve Rusya / 01.04.2006
- Küresel aktörler, bölgesel piyonlar / 20.12.2005
- 'Namkör' kedi / 16.07.2002
- Cılkı çıkan siyaset / 15.07.2002
- İsmail Cem'in sakladıkları / 14.07.2002
- Cem fotoğrafları / 13.07.2002
- Vitesten atan siyaset / 12.07.2002
- Freni patlayan siyaset / 11.07.2002
- "Nankör kedi" / 10.07.2002
- "Bindir bir alamete" politikası / 09.07.2002
- Küresel aktörler, bölgesel piyonlar / 20.12.2005
- 'Namkör' kedi / 16.07.2002
- Cılkı çıkan siyaset / 15.07.2002
- İsmail Cem'in sakladıkları / 14.07.2002
- Cem fotoğrafları / 13.07.2002
- Vitesten atan siyaset / 12.07.2002
- Freni patlayan siyaset / 11.07.2002
- "Nankör kedi" / 10.07.2002
- "Bindir bir alamete" politikası / 09.07.2002