Hiç şüphesiz, bu ülkede yaşamakta olan herkes için bir muhasebe gerekiyorsa, bu ülkeyi yönetenler için bin muhasebe gerekiyor.
Köylüsünden şehirlisine, amirinden memuruna, okumuşundan okumamışına, kadınından erkeğine hemen her vatandaşın, başını iki elinin arasına alarak; "biz kimiz ve bu hal neyin nesi?" sorusunu günde birkaç defa sorması gerekirken, yönetici takımının bu soruyu günde bin kez sorması gerekiyor.
Koskoca ülkenin böylesine sıkıntılı, böylesine zor ve yoksulluğun kol gezdiği bir ülke haline gelmesinde vatandaşlar olarak her birimizin bir sorumluluğu varsa, bu ülkeyi yirmi yıldan beri yönetenlerin bin, belki on bin sorumlulukları vardır.
Varlık içinde bin çeşit yokluklar yaşayan, en temel gıda maddelerini bol bol üretirken, hatta zaman zaman ihraç ederken, bugün taa Hindistan'dan buğday ithal eder hale gelen ülkenin bu vaziyete gelmesinde her birimizin bir payı varsa, yönetici takımının binlerce payı vardır.
Hep beraber bir düşünelim, hep beraber bin kez düşünelim; bizi yakan hangi ateştir, biz kimin ateşine yanıyoruz, hangi cürümlerin alevleri yüzümüzü, gözümüzü, topyekûn hayatımızı yalamaya başladı?
Dünyaya nizamat veren hâkim ve şer güçler, Büyük Ortadoğu Projesini ilan edip, ülkemizin de aralarında yer aldığı 22 İslam ülkesinin rejimlerini ve sınırlarını değiştirmeyi gündemlerine aldıklarında, elbette bu projenin eş-başkanlığını üstlenenler, manzara-i umumiyyenin son haline bakarak derin muhasebelere dalmalıdırlar.
Sözde 'Arap Baharı' yalanı ve yaygarası ile söz konusu şer planlarını devreye koyup, İslam coğrafyasında on binlerce masum insanın kanına, canına ve ırzına kastettikten sonra, sıra Suriye'ye gelince, Suriye konusunda Amerika ve İsrail ile aynı çizgide yer aldıklarını ilan eden bu ülkenin yetkilileri, hem söz konusu ülkede dökülen kanlardan, giden canlardan ve kirletilen ırz ve namuslardan sorumludurlar ve bugün bizi yakmakta olan ateşten de sorumludurlar.
Yöneticileri ile yönetilenleri ile bütün bir ülke olarak, bu süreç boyunca şüphesiz 'zulme meyletmiş olmanın' kötü sonuçlarını yaşıyoruz ve 'zulme meylederseniz size ateş dokunur' şeklindeki İlahi ikazın tecellisi sonucu ateşlerde kavruluyoruz.
Millet olarak burnumuzun doğrultusunda gidip, İlahi uyarıya kulak asmamamız, bugün türlü türlü ateşler içine düşmemize sebep oldu ne yazık ki.
"Öyleyse ey Resulüm, sen beraberinde olup tövbe edenlerle birlikte, sana nasıl emredilmişse öyle dosdoğru hareket et. Aşırı gitmeyin. Çünkü O, yaptığınız her şeyi görmekte olup işlerinizin karşılığını da size verecektir."
"Bir de sakın zulmedenlere meyletmeyin, sempati duymayın. Yoksa size ateş dokunur. Aslında sizin Allah'tan başka yardımcınız yoktur. Sonra O'ndan da yardım göremezsiniz." (Hud: 112-113)
- Olmuyor hacım olmuyor / 03.06.2025
- Mutlu musunuz? / 23.05.2025
- Bir gram güven bir kilo altından pahalı / 22.05.2025
- Gençlik Bayramında gençliğin hali / 20.05.2025
- Dünya yansa bir bağ otu yanmayan tipler / 19.05.2025
- “Ey basiret ehli ibret alınız” / 11.05.2025
- Kavmi de Karun’a nasihat etmiş / 10.05.2025
- Ekmekten aştan bîhaber iktidar / 07.05.2025
- Bozulmamış ne kaldı? / 05.05.2025