Rusya'nın birinci dünya savaşı öncesinde ve savaş döneminde en büyük ideali şudur: Kafkasya ve Turan'da gerçekleştirdiği egemenlik ile yerli halklara uyguladığı ekonomik ve kültürel emperyalizmle, Rus kültürünü geliştirerek Akdeniz kıyılarından Pasifik'e kadar bütün topraklara sahip olmaktır. Bu düşüncenin içerisinde Osmanlı toprakları ve halkları da vardır. Çünkü geniş ve zengin olan bu topraklarda, oturan yerli halkların gücü ile dönen sanayi çarklarının getirdiği zenginliğin Ruslara mutlu bir yaşam sağlamasıdır.Rus'lar Kafkasya ve Turan'ı egemenliği altına aldığı zaman, Türkleri savaşlarda askere almayacaklarına dair inanca vermişlerdi. Rus Hükümeti 1916 yılı başına kadar bu verdiği sözde durmuştur.Savaş başlayınca, Rus okullarında uygulanan kültür emperyalizminin etkisi ile bazı Türk önderler Rus devletine bağlılık gösterilerinde bulunur. Çünkü almış oldukları eğitimle bu önder olan kişiler Türklük ülkülerini kaybetmiş insanlardır. Rus Dumasında (meclisinde) bulunan bu önderler, Türk halklarının da savaşa girmesi için kışkırtıcılık dahi yapmaktadır.Bu davranışları almış oldukları eğitim anlayışından dolayı normal görmek gerekir. Milli benliğini yitirmemiş bazı liderlerde, egemen olan devletin yenilmesi durumunda galip gelen yeni egemen devletin nasıl davranacağı bilinmediğinden Türklerinde savaşa katılmasını istemektedirler. Sonra da bu önderlerin büyük ekseriyetinin Rus baskısı karşısında olduğunu bu davranışlarında samimi olmadığını görüyoruz. Mesela Zeki Velidi Togan, kendiside Türklük ülkülerine bağlı genç bir lider olmasına rağmen bu durumu şöyle anlatır: "Harbi Umuminin başlaması Türkistan'da yeni ümitler doğurdu. Harb ilan edildikten üç dört gün sonra Buhara'da Tatar ve Buhara'lı Muallimlerin bir hususi meclislerinde bulunurken herkesin derin ümitlere dalmış olduğunu gördüğüm hiçbir zaman hatırımdan çıkmaz. Bir Tatar muallim, Kemal Nogay, Türkiye'nin elbette Almanya tarafına iltihak edeceğini söylüyor. Ve belki bunların bir gün Buhara'ya kadar geleceklerine dair kehanette bulunuyordu. Umumiyetle Harb-i Umumi Türkistan'ın her tarafında siyasi aktivite doğurdu. Fakat gizli toplanmalar gizli siyaset şeklini alamadı. O sebeptendir ki 1916 senesi isyanında münevverler kendilerini layıkı ile gösteremediler. 1917 inkılâbına da hazırlıksız girdiler."Osmanlı Devleti savaşa katılınca, Padişah-Halife bütün Müslümanları Cihat'a davet eder. Düşmanımız olan Orenburg müftüsü Muhammed yar Sultan of, Osmanlı Halifesine karşı bir bildiri yayınlar: "Osmanlı Hükümetinin başında olup Alman etkisi altında bulunan bir avuç kimse Türkiye'yi, Rusya'ya karşı savaşa sürükledi ve ona saldırdı? Bütün Rusya Müslümanları düşmana karşı yurtlarını korumalıdır." Orenburg Müftüsü olarak Rus hükümetince görevlendirilen Müftü Muhammed yar Sultanof aslında bir din adamı değildir. Rus Hükümeti tarafından, Türk ve Müslüman toplumunu Rus istek ve çıkarlarına göre yönetmek için Rus Harb Okulunda, Rus ülkülerine göre yetiştirilmiş bir subaydır. Ayrıca O, "Halife'nin bütün Müslümanlarca seçilmediğinden dolayı sözünün dinlenemeyeceği düşüncesini yaymaya çalışır."Buna rağmen Rus Dumasındaki (Meclisindeki) Kafkas Mebusu Cafer Bey 15 Ağustos 1915 de Müslümanlara yapılan bu davranışlar karşısında şunları söyleyerek Türk ülkücülüğünü savunur: "? Bu siyaset ecnebi milletlerin hepsinde gerek alenen takip ve tatbik edilmekte olan Kafkas'ta ve gerek Kafkasya'nın arka taraflarında pek büyük izler bırakmıştır. Sulh ve musalemet arzusundan başka hiçbir arzusu bulunmayan İslamlar aleyhinde ilcaat ( zorunluluk) bahanesiyle her türlü layık olmayan hareketler irtikâp olunmakta, ahali ise müdafaasız bulunmaktadır. Müslümanlar arasında yaşantısından ve malından emin olan tek fert yoktur. Ceb-rü şiddet yağmacılık ve cinayet adeta hadisat-ı adiye hükmündedir. Erkekler sürü sürü memleketlerinden çıkarılmakta ve hamisiz (Koruyucusuz) kalan kadınların ırzları fethedilmekte, saldırya uğramakta. Kokudan ahali felce uğramış gibidir. Köyler yağma edilmekte, yakılmakta, yıkılmakta biçare mazlum çocuklar açlıktan ölmektedir. Bu bahta her ne kadar Makamat-ı Aliye ve kuvay-ı merkeziye ye müracaat edilerek dikkatleri çekilmiş ise de İslamların halinde hiçbir değişiklik olmamıştır. Harbin sonunda Ermeni milletinin kurtuluşu söylenilmekte, ama oğullarımız, damatlarımız kardeşlerimiz kanlarını feda ederken burada kalan kardeşlerine eşlerine çocuklarına her türlü kötülük ve şiddet gösterilmektedir."Açık Söz gazetesinde Resulzade Mehmet Emin Ekim 1915'de Rus hükümetinden şu isteklerde bulunur: "1- Hükümetçe yeni ilkokulların açılması ve eğitimin halkın ulusal diliyle yapılması. 2- Giderleri devletçe sağlanacak medreselerin açılması. 3- Müslüman mahallelerde imamları halkın kendisi seçmesi 4- Hükümetçe el konulmuş İslami vakfiyelerin ve paralarının geri verilmesi."Türk halklarının gerek Duma'da dile getirdikleri istekleri ve basın yolu yapılan istekler Rus hükümetince yerine getirilmeyince İttifak milletvekillerinin Başkanı, Kutluk Muhammed Mirza Tifkilef 20 Nisan 1916 günü Duma'da Türklerin ülkede yaşadıkları zulmü anlatır: "Hastanelerde yatan yaralı askerlere kendi Türkçe lehçeleri ile yazılmış İnciller verildiğini ve onların Hıristiyanlaştırılmak istendiğini söyler. Bu nedenle şu isteklerde bulunur." Mezhep ve milliyetlerle ilgili bütün kısıtlamaların kaldırılması, din değiştirme konusunda bir kanun yapılması ve Duma'ya seçilme kanunun değiştirilmesi".Fakat Türk önderlerin uyarıları ve istekleri hiçbir zaman Rus Hükümeti tarafından önemsenmemiştir. Rusya, savaş boyunca halkının mutlu ve zengin yaşamı için egemenliği altındaki Türklere uyguladığı ekonomik ve kültür emperyalizmi ile onları isteklerine göre kullanmaktadır.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Ahmet Oğuz Bahadır / diğer yazıları
- Erzincan ateşkesi ve sonucu / 14.02.2011
- Bolşevik Rusya'nın Ermeni siyaseti / 12.02.2011
- Savaş şurası'nda alınan kararlar - II - / 10.02.2011
- Savaş şurası'nda alınan kararlar / 09.02.2011
- Alman - Gürcü işbirliği ve amaçları / 06.02.2011
- Başkan Wilson'un ince hesapları / 05.02.2011
- Başkan Wilson'un siyasi amaçları / 04.02.2011
- Brest Litovks Konferansı'na İngiltere'nin tepkisi - II / 03.02.2011
- Brest Litovks Konferansı'na İngiltere'nin tepkisi - I / 02.02.2011
- Mustafa Kemal'in Almanya seyahati / 01.02.2011
- Bolşevik Rusya'nın Ermeni siyaseti / 12.02.2011
- Savaş şurası'nda alınan kararlar - II - / 10.02.2011
- Savaş şurası'nda alınan kararlar / 09.02.2011
- Alman - Gürcü işbirliği ve amaçları / 06.02.2011
- Başkan Wilson'un ince hesapları / 05.02.2011
- Başkan Wilson'un siyasi amaçları / 04.02.2011
- Brest Litovks Konferansı'na İngiltere'nin tepkisi - II / 03.02.2011
- Brest Litovks Konferansı'na İngiltere'nin tepkisi - I / 02.02.2011
- Mustafa Kemal'in Almanya seyahati / 01.02.2011