7 Haziran seçimlerinin üzerinden 4 ay gibi bir süre geçti. Gördük ki 13 yıldır devam edegelen tablo iktidarı kaybetme korkusuyla daha da vahim bir hale geldi. HDP tarihinin en büyük başarısını elde ettiği, 80 milletvekili çıkardığı halde birdenbire terör olayları hortlayıverdi. Her gün çatışma, bombalama ve şehit haberleri geliyor. Bir anda karıştı ülkemiz. Tabi 400 milletvekili olsaydı, başkanlık sistemine geçilseydi böyle olmazdı yorumları geldi peşi sıra. Uzun süren koalisyon görüşmeleri sonuç vermeyince de seçim kararı alındı.Aslında halk kararını belirtmişti 7 Haziran'da. 4 ayda bu karar çok değişir mi göreceğiz. Ama değişmeyen bir şey var. Kendi menfaatlerini öncelikli tutanlar ülke yönetemezler. Bu her geçen gün biraz daha aşikar hale geliyor. Siz hiç bir bakanın ya da milletvekilinin oğlunun şehit olduğunu duydunuz mu? Ya da KPSS'ye girip atanamadığını? Ya da güneydoğuda mecburi hizmet yaptığını? Duymadınız, duyamazsınız da. Onlar askere bile gitmezler. Üniversiteyi genelde yurt dışında okur sonra da ticarete atılırlar, daha 30 yaşına gelmeden sayılı işadamları arasına girerler. Babaları da yıllardır tek başlarına iktidarda olmalarına rağmen, koltuklarını kaybetme endişesine girdikleri anda; 'İktidara gelirsek asgari ücreti 1300 lira yapacağız' diye vaatte bulunurlar. Sanki 13 yıldır iktidar olan kendileri değilmiş gibi. Sanki yoksulluk sınırını 4 bin liranın üstüne taşıyan kendileri değilmiş de başkasıymış gibi? Sanki 1300 lira bu hayat pahalılığında yetecekmiş gibi. Sanki 7 Haziran seçimleri boyunca yaşanan asgari ücret tartışmalarında asgari ücreti arttırmanın ekonomiyi zora sokacağını savunmamışlar gibi. 4 ayda ekonomimiz düze çıktı da biz mi görmüyoruz? O zaman dolar niye 3 lirayı geçti?Tabi bir de bu vaatlerin ardından aba altından sopa göstermeleri var. Eğer bu seçimde tek parti iktidarı olmazsa her şey çok daha kötüye gidermiş. Koalisyon da kurulamıyormuş. Ülke iyice karışırmış. 8 Haziran sabahına kadar hiçbir karışıklık yoktu. Çözüm süreci dört dörtlük (!) ilerliyordu. Öyle diyorlardı. Tabi kandırdılar onları. Zaten paralel yapı da kandırmıştı. Napalım? Ülkemiz resmen bölünüyor. Acaba tek başlarına iktidara geldiklerinde bunun geri dönüşünü nasıl sağlayacaklar? Sağlayabilecekler mi? Dış politikamız zaten iflas etmiş. Çevremizde tek bir dost ülke yok. Ateş çemberinin ortasındayız. İşin kötü tarafı BOP'u desteklemekle bu çemberi biz ördük etrafımıza. Mülteci sorunu giderek büyüyor. Rusya Suriye'nin arkasında, Amerika'ya meydan okuyor. Biz Rusya'ya nota veriyoruz. Her an 3. Dünya Savaşı'nın ortasında kalabiliriz. Bu tabloda muhalefete baksak; durum eskilerin tabiriyle 'Tencere dibin kara seninki benden kara.' Ana muhalefet partisi terör sorununa hala Kürt sorunu demeye devam ediyor. Nasıl olacak da çözüm üretecek? Emeklinin sorununu yılda iki bayram birer maaş vererek çözeceğini zannediyor. MHP deseniz zaten taşın altına elini koymayacağı, iktidara talip olmadığı belli. Konuşup konuşup sonra AKP'ye yandaşlık yapıyor. Meclis başkanı bile onlar desteklemeseydi seçilemeyecekti. Daha söylenecek çok şey var ama böyle bir tabloda her dört ayda bir seçim de yapsak sonuç hiçbir zaman değişmez. Türkiye çok daha büyük kaos ortamlarına sürüklenir. Ne ekonomi düzelir, ne terör biter, ne de diğer alanlardaki sorunlar çözüme kavuşur. Öyleyse değişmesi gereken tek bir şey kalıyor geriye. O da vatandaş olarak bizim tercihimizdir. Biz dönüp dolaşıp hep aynı tercihi yaptığımız, yeni fikirleri olanlara, projesi, vizyonu olanlara kulak vermediğimiz sürece hiçbir şey düzelmez hatta daha da kötüye gider. Meclisteki partileri suçluyoruz iyi güzel de onları seçip oraya oturtan bizler değil miyiz? Denedik denedik olmadı işte. 1 Kasım köprüden önceki son çıkış gibi. Bunu unutmayalım. Eğer yine düşünmeden, alışkanlıklarımız doğrultusunda aynı tercihlerde bulunursak geri dönüşü olmayan bir yola girmiş olabiliriz. Bütün bu sorunların çözüm yolu belli aslında. 1 Kasım'da değişmesi gereken tek şey tercihlerimiz. Bize bu badireyi atlatacak, her sorunumuzu çözecek adres de aşikar zaten. Öyleyse 1 Kasım duyarlı ve akıllı tercih yapma günü olsun. Çünkü bu vatan bizim, gidecek başka bir yerimiz de yok!
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Asude Havuzlu / diğer yazıları
- Mutluluk… / 22.11.2020
- Üniversite sınavındaki sorunları değil sistemi tartışalım / 02.07.2020
- Kaynakların sınırsızlığı üzerine / 23.04.2020
- Artık kimse... / 18.04.2020
- Yetim kalmak / 03.04.2020
- #HayatMEMleevesığar / 30.03.2020
- Covid-19’a bir de buradan bakın-II / 26.03.2020
- Covid-19’a bir de buradan bakın / 25.03.2020
- Başkalarının acısına bakmak / 05.03.2020
- Coğrafya kader midir? / 03.03.2020
- Üniversite sınavındaki sorunları değil sistemi tartışalım / 02.07.2020
- Kaynakların sınırsızlığı üzerine / 23.04.2020
- Artık kimse... / 18.04.2020
- Yetim kalmak / 03.04.2020
- #HayatMEMleevesığar / 30.03.2020
- Covid-19’a bir de buradan bakın-II / 26.03.2020
- Covid-19’a bir de buradan bakın / 25.03.2020
- Başkalarının acısına bakmak / 05.03.2020
- Coğrafya kader midir? / 03.03.2020





























































































