ABD'nin kendince teröre karşı başlattığı mücadeleyi genişletip, genişletmeyeceğine dair tartışmalar süredursun, savaş belki de çoktan genişledi bile. Somali'nin başkenti Mogadişu'ya giden İngiliz The Guardian gazetesinin muhabiri Andrew Harding, halkın can simidinin ellerinden nasıl alındığını şöyle anlatıyor:
Şamo Oteli'nin terasından baktığınızda, Mogadişu'nun manzarasına doyum olmuyor: Sömürge döneminden kalma görkemli beyaz binalar, koyu yeşil ağaçlara karşıyor. Birkaç tepenin ardından, Hint Okyanusu'nun mavisi, insanı davet ediyor.
Manzarayı bozan şey, sokaktan gelen tüfek sesleri. Korumalarımızın başı Ajoo, "Silah pazarı" diyor, "Merak etmeyin, yalnızca silahları deniyorlar."
Ajoo ve sekiz adamı bizi havaalanında karşılamıştı. Üzerlerinde tişörtler, sandaletler ve nerdeyse taşıyamayacakları kadar çok silah. Bu sabah iki arabayla yola koyulduk. Arabalardan dışarı fırlayan namluları, kirpilerin oklarını andırıyordu.
Aynı hizaya geldiğimizde, sömürge döneminden kalma görkemli beyaz binaların aslında bombardıman artığı harabeler olduğunu anladık. İçlerinde sopalar ve eski giysilerle yapılmış derme çatma çadırlarda Mogadişu'nun yılgın halkı barınıyor. 10 senedir bu kent de, ülkenin geri kalanında olduğu gibi, rakip aşiretler ve çetelerin savaş alanı.
Banka kapatılınca...
El Bereket bankasının bir şubesi önünde duruyoruz. El Bereket, Somali'nin en ünlü şirketi. Aynı zamanda bu ulusun can simidi. Her yıl El Bereket aracılığıyla ülkeye en az 500 milyon dolar giriyor. 50 dolarlık, 30 dolarlık havaleler halinde. Hepsi, Londra ve Los Angeles'ta yaşayan Somalililerin, akrabalarına yolladığı paralar.
Ben hepsi böyle diyorum ama, Amerikan hükümeti bundan şüpheli. Usame bin Ladin'in örgütü el Kaide'nin bu bankayla çalıştığını söylediler önceki hafta. El Bereket'in tüm dünyadaki şubeleri kapatıldı. Somali'nin can simidi patladı.
El Bereket şubesine vardığımızda, banka kapalıydı. Etrafını öfkeli bir kalabalık almıştı. Bir kadın bütün parasını kaybettiğini söylüyordu avaz avaz; "Bush bize paramızı geri versin" diye bağırıyordu.
ABD dinlemiyor bile
İçerde bankanın bilgisayar mühendislerinden Hasan Bered'i bulduk. Bir yandan tıkır tıkır klavyesine birşeyler yazıyor, bir yandan da Mogadişu'da konuştuğum herkes gibi, muazzam bir hata yapıldığını söylüyordu.
"Her bir işlemin hesabını veririz. Bizi terörizmle suçlamadan önce, neden gelip hesaplarımıza bakmadılar?"
Geçmişin intikamını almak
Kimi Somalililer, Amerikalıların yalnızca intikam peşinde olduğunu düşünüyor. 1993 yılında Mogadişu'da öldürülen 18 Amerikan askerinin intikamı. Kimileri yerel aşiret beylerinin ya da komşu Etiyopya'nın Washington'u kandırdığına inanıyor. Amaç, Somali'nin yeni geçici yönetimini zayıflatmak bu teoriye göre. Son 10 senedir Somali'nin tek bir hükümeti oldu ? o da geçen sene kuruldu. Hala yerel aşiret liderleriyle milisleri kontrol altına almaya çalışıyor. El Bereket'ten çıktıktan sonra Amerikalıların teröristler listesine aldığı bir başka örgütü, El İttihad grubunu aramaya gidiyoruz. Tabii bulamıyoruz. Birkaç bakan dağıldığını söylüyor. Eğitim kampları da kapatılmış. Belki de Amerikalıların elinde başka türlü bilgiler vardır. Ama bu kadar anarşik ve tehlikeli bir ülkede, sağlam bir bilgi edinmek hiç kolay değil.
Pazar yerine vardığımızda insanlara, Bin Ladin'in burada saklanmaya çalışıp çalışmayacağını sordum. Gülerek "Nerde," dediler, "Somali'de mağara yok ki! Zaten başına konan ödülü buralarda kim reddedebilir?"
Analiz: Recep BAHAR
Şamo Oteli'nin terasından baktığınızda, Mogadişu'nun manzarasına doyum olmuyor: Sömürge döneminden kalma görkemli beyaz binalar, koyu yeşil ağaçlara karşıyor. Birkaç tepenin ardından, Hint Okyanusu'nun mavisi, insanı davet ediyor.
Manzarayı bozan şey, sokaktan gelen tüfek sesleri. Korumalarımızın başı Ajoo, "Silah pazarı" diyor, "Merak etmeyin, yalnızca silahları deniyorlar."
Ajoo ve sekiz adamı bizi havaalanında karşılamıştı. Üzerlerinde tişörtler, sandaletler ve nerdeyse taşıyamayacakları kadar çok silah. Bu sabah iki arabayla yola koyulduk. Arabalardan dışarı fırlayan namluları, kirpilerin oklarını andırıyordu.
Aynı hizaya geldiğimizde, sömürge döneminden kalma görkemli beyaz binaların aslında bombardıman artığı harabeler olduğunu anladık. İçlerinde sopalar ve eski giysilerle yapılmış derme çatma çadırlarda Mogadişu'nun yılgın halkı barınıyor. 10 senedir bu kent de, ülkenin geri kalanında olduğu gibi, rakip aşiretler ve çetelerin savaş alanı.
Banka kapatılınca...
El Bereket bankasının bir şubesi önünde duruyoruz. El Bereket, Somali'nin en ünlü şirketi. Aynı zamanda bu ulusun can simidi. Her yıl El Bereket aracılığıyla ülkeye en az 500 milyon dolar giriyor. 50 dolarlık, 30 dolarlık havaleler halinde. Hepsi, Londra ve Los Angeles'ta yaşayan Somalililerin, akrabalarına yolladığı paralar.
Ben hepsi böyle diyorum ama, Amerikan hükümeti bundan şüpheli. Usame bin Ladin'in örgütü el Kaide'nin bu bankayla çalıştığını söylediler önceki hafta. El Bereket'in tüm dünyadaki şubeleri kapatıldı. Somali'nin can simidi patladı.
El Bereket şubesine vardığımızda, banka kapalıydı. Etrafını öfkeli bir kalabalık almıştı. Bir kadın bütün parasını kaybettiğini söylüyordu avaz avaz; "Bush bize paramızı geri versin" diye bağırıyordu.
ABD dinlemiyor bile
İçerde bankanın bilgisayar mühendislerinden Hasan Bered'i bulduk. Bir yandan tıkır tıkır klavyesine birşeyler yazıyor, bir yandan da Mogadişu'da konuştuğum herkes gibi, muazzam bir hata yapıldığını söylüyordu.
"Her bir işlemin hesabını veririz. Bizi terörizmle suçlamadan önce, neden gelip hesaplarımıza bakmadılar?"
Geçmişin intikamını almak
Kimi Somalililer, Amerikalıların yalnızca intikam peşinde olduğunu düşünüyor. 1993 yılında Mogadişu'da öldürülen 18 Amerikan askerinin intikamı. Kimileri yerel aşiret beylerinin ya da komşu Etiyopya'nın Washington'u kandırdığına inanıyor. Amaç, Somali'nin yeni geçici yönetimini zayıflatmak bu teoriye göre. Son 10 senedir Somali'nin tek bir hükümeti oldu ? o da geçen sene kuruldu. Hala yerel aşiret liderleriyle milisleri kontrol altına almaya çalışıyor. El Bereket'ten çıktıktan sonra Amerikalıların teröristler listesine aldığı bir başka örgütü, El İttihad grubunu aramaya gidiyoruz. Tabii bulamıyoruz. Birkaç bakan dağıldığını söylüyor. Eğitim kampları da kapatılmış. Belki de Amerikalıların elinde başka türlü bilgiler vardır. Ama bu kadar anarşik ve tehlikeli bir ülkede, sağlam bir bilgi edinmek hiç kolay değil.
Pazar yerine vardığımızda insanlara, Bin Ladin'in burada saklanmaya çalışıp çalışmayacağını sordum. Gülerek "Nerde," dediler, "Somali'de mağara yok ki! Zaten başına konan ödülü buralarda kim reddedebilir?"
Analiz: Recep BAHAR
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.