Anadolu'nun, Anadolu'daki illerin, ilçelerin kurtuluş yıldönümleri eskiden daha görkemli kutlamalara sahne olurdu. 7'den 70'e bütün insanlar kurtuluş günlerini adeta iple çeker ve tam bir bayram havası içinde, bayram heyacanı ile kutlamalara katılırdı. Bayramlık elbiseler ve ayakkabılar bir bayramlarda bir de kurtuluş günlerinde giyilirdi.
Son yıllarda malum medyanın ileri-geri laf etmesi, mücadele yıllarında yaşanmış gerçekleri canlandırmak için yapılan temsilleri diline dolaması ile eski katılımlar ve eski heyacanlar her geçen yıl azalmaya başladı. Bu durum, karşı cephenin mücadeleyi aynı kararlılıkla devam ettirdiğinden başka bir anlam taşımıyor.
Haçlı dünyası bin yıllık Malazgirt yenilgisinin intikamı peşinde iken, altı yüzyıllık Ayasofya Camii kiliseye çevirme, entrikalarını çevirirken, içimizdeki gazeteci kılıklı sözcüleri ve öncüleri vasıtası ile de 80 yıl önce Anadolumuzda işlediği cinayetleri unutmamız gerektiğini söylüyor.
Birileri çıkıp globelleşme, küreselleşme elma şekerlerini uzatarak, bundan böyle Erzurum'un yakın tarihinden söz ederken Nene Hatun'dan, Aziziye Tabyalarından bahsetmemek gerektiğini söylerse kim adına konuştuğundan şüphe etmeyin; mutlaka haçlıların sinsi sözcüdür.
Evet, 12 Mart 1918 Erzurum'un, Erzurumlunun, hainlerin hıyanetlerine, canilerin cinayetlerine, ırz ve namus düşmanlarının kirli emellerine son verdikleri gündür. Güzel Erzurum'un bilcümle haşerattan temizlendiği günün adıdır 12 Mart...
"Ilık bir sabahtı / 12 Mart'tı / sona ermişti, bitmişti feleğin cilvesi / Mehmetçiğin süngüsünde gülmüştü yüzüne Erzurum'un bahtı 12 Mart sabahı / Tanrım! / O ne ışıklı / O ne geniş sabahtı / Tüfekler susmuş / Namlular barut kokuyordu / Mehmetçikler düşmanı kovmuş / kurtarmışlardı Erzurum'u / Gün ışırken/ karla örtünmüş Palandöken / Mutlu ve bembeyaz gülümsüyordu / 12 Mart'tı / O ne büyük / O ne özgür / O ne kutsal sabahtı." (Osman Arı)
Erzurum 1828-29, 1877-78 ve 1916-18'de olmak üzere üç işgal yaşamış, herbirinde de büyük acılar yaşamış, kayıplar vermiş, her birinde "göç göç oldu göçler yola dizildi / uyku geldi elâ gözler süzüldü" gerçeği yaşanmış. Üç işgalde de baş rolde Ruslar ve figüran Ermeniler...
1916'da başlayıp 18'de, 12 Mart'ta biten iki yıllık karanlık günlerin kara ismi ise daha çok Ermeni...
Ermenilerin, sadece Erzurum ve çevresinde işledikleri cinayetler belgeleriyle dünyaya anlatılmış olsaydı bugün soykırım iddiasına, yalanına cesaret edemezlerdi.
Diğer şehirlerimizde de vardır ama Erzurum adeta bir tabyalar şehridir. "Tahkimatlı askeri tesis, küçük istihkâm, tahkim edilmiş topyeri" diye tarif edilen tabyalar Erzurum da zaferlerin sembolü olarak anılmış, nice şiirlere konu olmuştur. 18. yüzyılın ikinci yarısında Rus işgallerini önlemek için şehir tabyalarla örülmüştür adeta. Aziziye, Mecidiye, Tafta, Karagöbek, Ağzıaçık Tabyaları en çok bilinenleridir.
H. Sami Tekin bir şiirinde Aziziye Tabyasını şöyle destanlaştırır.
"Ne eşsiz bir destansın ey şanlı Aziziye
Nurdan bir abideyi bağışladın maziye
Toprağında izi var Gazi Muhtar Paşa'nın
Taşın toprağın kandan kemikten bir kaledir
Varlığın tarih için sönmez bir meş'aledir
Aziziye, yiğitliğin mertliğin göz yaşıdır
Aziziye istikbalin yalçın temel taşıdır
Aziziye tarih boyu kanayan bir yaradır
Çiçeği şehid kanı, çemeni şühedadır
Nine vursun satırı, katerina utansın
Tarih Nine'yi gazi, onu fuhuşla ansın
Tabyalardan söz açıp da Bekir Sıtkı Erdoğan'ı hatırlamamak olmaz. Erzurum'un kurtuluş yıldönümü vesilesi ile onun dillere destan olan "Erzurum Tabyalarından" adlı şiirini tefekkür eşliğinde bir kez daha okuyalım:
"Bir şimşek çakıyor, yine bir şimşek
Çakıyor Erzurum Tabyalarından!
Dizilmiş Nâmder, Nineler tek tek
Bakıyor Ezurum Tabyalarından
Yediden yetmişe tek vücut, tek can;
Erzurum bir sevda, Erzurum vatan!
Taptaze bir yara gibi hep o kan,
Akıyor Erzurum Tabyalarından
Bu sevda bir sel ki teşnedir kine,
Bir kez kabardı mı sığmaz bendine..
Bu sevda yıllardır bizi kendine
Çekiyor Erzurum Tabyalarından
Ahmet Muhtar Paşa'm, al bizi yürüt!
Küffarın kökünü yeniden kurut!
Dün bugün misali hâlâ kan barut,
Kokuyor Erzurum Tabyalarından
Dadaşıma artık, ha ateş ha kar,
Burada savaşın adı "Kanlı bar"
Ovaya sis değil mücahit ruhlar
Çöküyor Erzurum Tabyalarından
Gökler alev alev yer bayrak bayrak
Ya şu ufuklara, şu dağlara bak
Bu gece dünyaya başka bir şafak
Söküyor Erzurum Tabyalarından
Bekir Sıtkı'm şaşma nice bir tarih!
Gündüzü bir tarih gece bir tarih;
Destanı sen değil koca bir tarih
Okuyor Erzurum Tabyalarından."
Son yıllarda malum medyanın ileri-geri laf etmesi, mücadele yıllarında yaşanmış gerçekleri canlandırmak için yapılan temsilleri diline dolaması ile eski katılımlar ve eski heyacanlar her geçen yıl azalmaya başladı. Bu durum, karşı cephenin mücadeleyi aynı kararlılıkla devam ettirdiğinden başka bir anlam taşımıyor.
Haçlı dünyası bin yıllık Malazgirt yenilgisinin intikamı peşinde iken, altı yüzyıllık Ayasofya Camii kiliseye çevirme, entrikalarını çevirirken, içimizdeki gazeteci kılıklı sözcüleri ve öncüleri vasıtası ile de 80 yıl önce Anadolumuzda işlediği cinayetleri unutmamız gerektiğini söylüyor.
Birileri çıkıp globelleşme, küreselleşme elma şekerlerini uzatarak, bundan böyle Erzurum'un yakın tarihinden söz ederken Nene Hatun'dan, Aziziye Tabyalarından bahsetmemek gerektiğini söylerse kim adına konuştuğundan şüphe etmeyin; mutlaka haçlıların sinsi sözcüdür.
Evet, 12 Mart 1918 Erzurum'un, Erzurumlunun, hainlerin hıyanetlerine, canilerin cinayetlerine, ırz ve namus düşmanlarının kirli emellerine son verdikleri gündür. Güzel Erzurum'un bilcümle haşerattan temizlendiği günün adıdır 12 Mart...
"Ilık bir sabahtı / 12 Mart'tı / sona ermişti, bitmişti feleğin cilvesi / Mehmetçiğin süngüsünde gülmüştü yüzüne Erzurum'un bahtı 12 Mart sabahı / Tanrım! / O ne ışıklı / O ne geniş sabahtı / Tüfekler susmuş / Namlular barut kokuyordu / Mehmetçikler düşmanı kovmuş / kurtarmışlardı Erzurum'u / Gün ışırken/ karla örtünmüş Palandöken / Mutlu ve bembeyaz gülümsüyordu / 12 Mart'tı / O ne büyük / O ne özgür / O ne kutsal sabahtı." (Osman Arı)
Erzurum 1828-29, 1877-78 ve 1916-18'de olmak üzere üç işgal yaşamış, herbirinde de büyük acılar yaşamış, kayıplar vermiş, her birinde "göç göç oldu göçler yola dizildi / uyku geldi elâ gözler süzüldü" gerçeği yaşanmış. Üç işgalde de baş rolde Ruslar ve figüran Ermeniler...
1916'da başlayıp 18'de, 12 Mart'ta biten iki yıllık karanlık günlerin kara ismi ise daha çok Ermeni...
Ermenilerin, sadece Erzurum ve çevresinde işledikleri cinayetler belgeleriyle dünyaya anlatılmış olsaydı bugün soykırım iddiasına, yalanına cesaret edemezlerdi.
Diğer şehirlerimizde de vardır ama Erzurum adeta bir tabyalar şehridir. "Tahkimatlı askeri tesis, küçük istihkâm, tahkim edilmiş topyeri" diye tarif edilen tabyalar Erzurum da zaferlerin sembolü olarak anılmış, nice şiirlere konu olmuştur. 18. yüzyılın ikinci yarısında Rus işgallerini önlemek için şehir tabyalarla örülmüştür adeta. Aziziye, Mecidiye, Tafta, Karagöbek, Ağzıaçık Tabyaları en çok bilinenleridir.
H. Sami Tekin bir şiirinde Aziziye Tabyasını şöyle destanlaştırır.
"Ne eşsiz bir destansın ey şanlı Aziziye
Nurdan bir abideyi bağışladın maziye
Toprağında izi var Gazi Muhtar Paşa'nın
Taşın toprağın kandan kemikten bir kaledir
Varlığın tarih için sönmez bir meş'aledir
Aziziye, yiğitliğin mertliğin göz yaşıdır
Aziziye istikbalin yalçın temel taşıdır
Aziziye tarih boyu kanayan bir yaradır
Çiçeği şehid kanı, çemeni şühedadır
Nine vursun satırı, katerina utansın
Tarih Nine'yi gazi, onu fuhuşla ansın
Tabyalardan söz açıp da Bekir Sıtkı Erdoğan'ı hatırlamamak olmaz. Erzurum'un kurtuluş yıldönümü vesilesi ile onun dillere destan olan "Erzurum Tabyalarından" adlı şiirini tefekkür eşliğinde bir kez daha okuyalım:
"Bir şimşek çakıyor, yine bir şimşek
Çakıyor Erzurum Tabyalarından!
Dizilmiş Nâmder, Nineler tek tek
Bakıyor Ezurum Tabyalarından
Yediden yetmişe tek vücut, tek can;
Erzurum bir sevda, Erzurum vatan!
Taptaze bir yara gibi hep o kan,
Akıyor Erzurum Tabyalarından
Bu sevda bir sel ki teşnedir kine,
Bir kez kabardı mı sığmaz bendine..
Bu sevda yıllardır bizi kendine
Çekiyor Erzurum Tabyalarından
Ahmet Muhtar Paşa'm, al bizi yürüt!
Küffarın kökünü yeniden kurut!
Dün bugün misali hâlâ kan barut,
Kokuyor Erzurum Tabyalarından
Dadaşıma artık, ha ateş ha kar,
Burada savaşın adı "Kanlı bar"
Ovaya sis değil mücahit ruhlar
Çöküyor Erzurum Tabyalarından
Gökler alev alev yer bayrak bayrak
Ya şu ufuklara, şu dağlara bak
Bu gece dünyaya başka bir şafak
Söküyor Erzurum Tabyalarından
Bekir Sıtkı'm şaşma nice bir tarih!
Gündüzü bir tarih gece bir tarih;
Destanı sen değil koca bir tarih
Okuyor Erzurum Tabyalarından."
Aziz Karaca / diğer yazıları
- ‘Sahibine göre kişneyen atlar’ yüzünden… / 14.06.2024
- Meğer dava küp doldurma davasıymış / 13.06.2024
- Serveti katlamak size, yoksulluğa katlanmak bize / 12.06.2024
- Ey ahali neyiniz noksan? / 10.06.2024
- 'Adana’da Ağustos’ta bulamadım yazımı' / 08.06.2024
- Zenginler arasında devletleşen servet / 07.06.2024
- Bal alalım derken sürekli vebal aldınız / 06.06.2024
- Yetime yoksula sahip çıkmayacaksan… / 05.06.2024
- Sudan’dan sığır, Kanada’dan mercimek / 03.06.2024
- Hem ekini hem de ekeni kuruttular / 01.06.2024
- Meğer dava küp doldurma davasıymış / 13.06.2024
- Serveti katlamak size, yoksulluğa katlanmak bize / 12.06.2024
- Ey ahali neyiniz noksan? / 10.06.2024
- 'Adana’da Ağustos’ta bulamadım yazımı' / 08.06.2024
- Zenginler arasında devletleşen servet / 07.06.2024
- Bal alalım derken sürekli vebal aldınız / 06.06.2024
- Yetime yoksula sahip çıkmayacaksan… / 05.06.2024
- Sudan’dan sığır, Kanada’dan mercimek / 03.06.2024
- Hem ekini hem de ekeni kuruttular / 01.06.2024