Daha Şubat ayı gelmedi ama illa ki dikkatinizi çekmiştir. Ne mi? (İstanbul’da yaşayanlar için söylüyorum) Laik AKP iktidar partisinin belediyelerinin, otobüs duraklarına para karşılığı koydurduğu reklamlar. Şubatta bir gün varmış! O gün hediyeler alınırmış! Böylece hem kapitalizm kazanır hem batı, haçlı kültürü iyice içimize oturur, hem de şehvetle aşkı birbirine karıştıranlar sapık emellerine bir araç daha bulurlar. Evet, evet, sevgililer günü diye kutlanan günden bahsediyorum. Allah aşkına sevginin günü, zamanı olur mu? Artı bizim medeniyetimizde böyle bir gün ve kutlama yöntemi var mı? Yok, diyorsanız; “Kim bir kavme benzerse onlardandır” hadisi şerifini niye anlamıyor, anlatmıyorsunuz.
Sevgi nedir? Umuttur, paylaşmaktır, ben değil sen diyebilmektir, emektir, vefadır, fedakârlıktır, kendinden vazgeçmektir hülasa öyle kolay tarif edilebilecek bir kavram değildir. Öyleyse bizde taklitçiliğe soyunalım ve sevgi nedir, sorusuna; “Ben ol da anla” diyelim. (Ha Allah dostlarını taklit edenlere can kurban)
Bizim kültürümüzde sevgiye, sevgiliye dair birçok hikâye, destan, kıssa vs. şeyler vardır ama biz ne hikmetse bunları es geçip, bir papazın aşkının kutlamasını yaparız. Anadolu’nun bağrı yanık ozanları, o güzelim namelerini durduk yere yazmadılar dimi! Bir sebebi vardı, bir tanığı vardı bu türkülerin, bu şiirlerin, bu destanların. Mevzu aşk–sevgi olunca bir iki örnek yazalım; Leyla ile Mecnun, Kerem ile Aslı, Ferhat ile Şirin, Yusuf ile Züleyha, Ercişli Emrah ve Selvi, Tahir ile Zühre vb.
Günümüze gelirsek, aynen diyalogcuların “Allah katında din İslam’dır” ilahi gerçeğini görmezden gelip, kafalarına göre din ve inanışlar icat ettikleri gibi zamane gençleri de sevgi ile şehveti birbirine karıştırmaktadırlar. Toplu taşıma araçlarında, parklarda kucak kucağa oturmak, gece kulüplerinde sabahlara kadar… Takılmak vs. şeylerin adı “sevgi” olamaz. Dedik ya, nefsanî artı şeytani duygu ve hislerin tatmini olur. Amma da yaptın, bu kadar yobaz olmaya ne gerek var, diyenler olabilir. Olsun. Biz Anadolu çocuğuyuz…
Gelelim şu sevgililer gününe. Ben sevgide zaman sınırlamasına karşı bir insanım. Sevginin zamanı olmaz. Sevdin mi, baktığım, gördüğüm, duyduğum sensin olur… Ötesi var mı? Hatırlamaya gelince; Müslüman eşittir nazik insan. Neden? “Sizin en hayırlınız eşlerine karşı en şefkatli olanınızdır” Şefkat, merhametin, sevginin ta kendisidir. Ha biz bu ölçülere ulaşamamışsak sorun ölçüde değil bizdedir. Yani er kişi sevgilisine (eşine) hediye alacak, şakalaşacak, muhabbet edecek, uygun ortam ve mekânlara götürecek vs. Kısaca hayatını paylaşacak. Ayrıca bizim, Karadenizlinin dediği gibi; Sevdiğini alamadıysan aldığını seveceksin. O kadar!
Gelelim şu Şubat’ta kutlanan, alış veriş merkezlerinin, çiçekçilerin, kuyumcuların vs. dört gözle bekledikleri güne. Şubat ayına böyle bir günü kim koydu?
Sevgililer Günü’nün başlangıç tarihi eski Roma İmparatorluğu zamanına uzanıyor. Eski Roma’da 14 Şubat günü bütün Roma halkı için önemli bir gündü. Çünkü bu günde Roma tanrı ve tanrıçalarının kraliçesi olan Juno’ya duyulan saygıdan ötürü tatil yapılırdı. Juno ayrıca Roma halkı tarafından kadınlık ve evlilik tanrıçası olarak da biliniyordu. Bu günü takip eden 15 Şubat gününde ise Lupercalia Bayramı başlıyordu.
Bu bayram, halkın genç nüfusu için büyük önem taşıyordu. Bunun nedeni ise yaşantıları kesin kurallar ile sınırlandırılmış, bunun doğal sonucu olarak bir birliktelik yaşama şansı olmayan bu gençler, sadece bu bayram süresince bile olsa birbirlerinin partneri oluyorlardı.
Hangi genç bayanın hangi genç erkek ile bir çift oluşturacağı eski bir gelenek olan ve Lupercalia Bayramı’nın arife günü yapılan bir çekiliş ile belli oluyordu. Romalı genç kızlar, isimlerini küçük kâğıt parçalarının üzerine yazıp bir kavanoza koyuyorlardı. Erkekler ise kavanozdan bu kâğıtları çekerek üzerinde hangi kızın ismi yazıyorsa o kızla bayram eğlenceleri boyunca beraber oluyorlardı. Bu birliktelikler birbirine âşık olan çiftler için bayram süresinin dışına taşıp genellikle evlilikle sonlanıyordu.
(Not; Günümüz sosyete diye anılan yaşam biçimlerine ne kadar benziyor. Bir farkla ki, onlar milattan önceydi, günümüzdekiler ise çağdaş ve medeni!!!)
İmparator 2. Claudius, Romalı erkeklerin, aşklarını ve ailelerini bırakmak istememeleri yüzünden asker sıkıntısı çekeceği ve zayıf düşeceğini düşünerek Roma’daki tüm nişan ve evlilikleri kaldırdı.
Valentine, Claudius’un hükümdarlığı zamanında Roma’da yaşayan bir papazdı. Kendisi gibi papaz olan Marius ile birlikte Claudius’un yasağına rağmen gizlice çiftleri evlendirmeye devam etti. Ancak İmparator bu durumu bir süre sonra öğrendi. Valentine, insanları evlendirmeye devam ettiği için tutuklandı ve yaptıklarının cezası olarak sopa ile dövülerek öldürüldü. Milattan sonra 270 yılının 14 Şubat’ında gömüldü…
Eski Roma, zalim kral, aşk tanrıçası (!), kavanoza konulan kızlar, çekiliş ve kim çıkarsa. Sonra bir papaz ve onu öldüren zalim kral ve o papazın ölüm yıldönümü olarak kutlanılan ve de adına “Sevgililer günü” denilen gün.
Yoksa siz de bu kültürün bir parçası olmaya mı niyetlisiniz?
Sevgi nedir? Umuttur, paylaşmaktır, ben değil sen diyebilmektir, emektir, vefadır, fedakârlıktır, kendinden vazgeçmektir hülasa öyle kolay tarif edilebilecek bir kavram değildir. Öyleyse bizde taklitçiliğe soyunalım ve sevgi nedir, sorusuna; “Ben ol da anla” diyelim. (Ha Allah dostlarını taklit edenlere can kurban)
Bizim kültürümüzde sevgiye, sevgiliye dair birçok hikâye, destan, kıssa vs. şeyler vardır ama biz ne hikmetse bunları es geçip, bir papazın aşkının kutlamasını yaparız. Anadolu’nun bağrı yanık ozanları, o güzelim namelerini durduk yere yazmadılar dimi! Bir sebebi vardı, bir tanığı vardı bu türkülerin, bu şiirlerin, bu destanların. Mevzu aşk–sevgi olunca bir iki örnek yazalım; Leyla ile Mecnun, Kerem ile Aslı, Ferhat ile Şirin, Yusuf ile Züleyha, Ercişli Emrah ve Selvi, Tahir ile Zühre vb.
Günümüze gelirsek, aynen diyalogcuların “Allah katında din İslam’dır” ilahi gerçeğini görmezden gelip, kafalarına göre din ve inanışlar icat ettikleri gibi zamane gençleri de sevgi ile şehveti birbirine karıştırmaktadırlar. Toplu taşıma araçlarında, parklarda kucak kucağa oturmak, gece kulüplerinde sabahlara kadar… Takılmak vs. şeylerin adı “sevgi” olamaz. Dedik ya, nefsanî artı şeytani duygu ve hislerin tatmini olur. Amma da yaptın, bu kadar yobaz olmaya ne gerek var, diyenler olabilir. Olsun. Biz Anadolu çocuğuyuz…
Gelelim şu sevgililer gününe. Ben sevgide zaman sınırlamasına karşı bir insanım. Sevginin zamanı olmaz. Sevdin mi, baktığım, gördüğüm, duyduğum sensin olur… Ötesi var mı? Hatırlamaya gelince; Müslüman eşittir nazik insan. Neden? “Sizin en hayırlınız eşlerine karşı en şefkatli olanınızdır” Şefkat, merhametin, sevginin ta kendisidir. Ha biz bu ölçülere ulaşamamışsak sorun ölçüde değil bizdedir. Yani er kişi sevgilisine (eşine) hediye alacak, şakalaşacak, muhabbet edecek, uygun ortam ve mekânlara götürecek vs. Kısaca hayatını paylaşacak. Ayrıca bizim, Karadenizlinin dediği gibi; Sevdiğini alamadıysan aldığını seveceksin. O kadar!
Gelelim şu Şubat’ta kutlanan, alış veriş merkezlerinin, çiçekçilerin, kuyumcuların vs. dört gözle bekledikleri güne. Şubat ayına böyle bir günü kim koydu?
Sevgililer Günü’nün başlangıç tarihi eski Roma İmparatorluğu zamanına uzanıyor. Eski Roma’da 14 Şubat günü bütün Roma halkı için önemli bir gündü. Çünkü bu günde Roma tanrı ve tanrıçalarının kraliçesi olan Juno’ya duyulan saygıdan ötürü tatil yapılırdı. Juno ayrıca Roma halkı tarafından kadınlık ve evlilik tanrıçası olarak da biliniyordu. Bu günü takip eden 15 Şubat gününde ise Lupercalia Bayramı başlıyordu.
Bu bayram, halkın genç nüfusu için büyük önem taşıyordu. Bunun nedeni ise yaşantıları kesin kurallar ile sınırlandırılmış, bunun doğal sonucu olarak bir birliktelik yaşama şansı olmayan bu gençler, sadece bu bayram süresince bile olsa birbirlerinin partneri oluyorlardı.
Hangi genç bayanın hangi genç erkek ile bir çift oluşturacağı eski bir gelenek olan ve Lupercalia Bayramı’nın arife günü yapılan bir çekiliş ile belli oluyordu. Romalı genç kızlar, isimlerini küçük kâğıt parçalarının üzerine yazıp bir kavanoza koyuyorlardı. Erkekler ise kavanozdan bu kâğıtları çekerek üzerinde hangi kızın ismi yazıyorsa o kızla bayram eğlenceleri boyunca beraber oluyorlardı. Bu birliktelikler birbirine âşık olan çiftler için bayram süresinin dışına taşıp genellikle evlilikle sonlanıyordu.
(Not; Günümüz sosyete diye anılan yaşam biçimlerine ne kadar benziyor. Bir farkla ki, onlar milattan önceydi, günümüzdekiler ise çağdaş ve medeni!!!)
İmparator 2. Claudius, Romalı erkeklerin, aşklarını ve ailelerini bırakmak istememeleri yüzünden asker sıkıntısı çekeceği ve zayıf düşeceğini düşünerek Roma’daki tüm nişan ve evlilikleri kaldırdı.
Valentine, Claudius’un hükümdarlığı zamanında Roma’da yaşayan bir papazdı. Kendisi gibi papaz olan Marius ile birlikte Claudius’un yasağına rağmen gizlice çiftleri evlendirmeye devam etti. Ancak İmparator bu durumu bir süre sonra öğrendi. Valentine, insanları evlendirmeye devam ettiği için tutuklandı ve yaptıklarının cezası olarak sopa ile dövülerek öldürüldü. Milattan sonra 270 yılının 14 Şubat’ında gömüldü…
Eski Roma, zalim kral, aşk tanrıçası (!), kavanoza konulan kızlar, çekiliş ve kim çıkarsa. Sonra bir papaz ve onu öldüren zalim kral ve o papazın ölüm yıldönümü olarak kutlanılan ve de adına “Sevgililer günü” denilen gün.
Yoksa siz de bu kültürün bir parçası olmaya mı niyetlisiniz?
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Akın Aydın / diğer yazıları
- İran uyanacak ve uyandıracak mı? / 14.06.2025
- Bakan Şimşek’ten korkutan açıklama: ‘En kötüyü geride bıraktık’ / 13.06.2025
- Gerçekler ve yalanlar / 12.06.2025
- MHP’de gömlek değiştirdi / 11.06.2025
- Mafya dönemi bitti organize suçlar dönemi başladı / 09.06.2025
- Devlet bağımsız ise yargı da bağımsızdır / 08.06.2025
- Baba devlet / 07.06.2025
- Adalet varsa zulüm, zulüm varsa adalet yoktur / 06.06.2025
- Asıl kurban: Nefsin kurbanıdır / 05.06.2025
- İktidarın faizsiz ekonomi özlemi! / 04.06.2025
- Bakan Şimşek’ten korkutan açıklama: ‘En kötüyü geride bıraktık’ / 13.06.2025
- Gerçekler ve yalanlar / 12.06.2025
- MHP’de gömlek değiştirdi / 11.06.2025
- Mafya dönemi bitti organize suçlar dönemi başladı / 09.06.2025
- Devlet bağımsız ise yargı da bağımsızdır / 08.06.2025
- Baba devlet / 07.06.2025
- Adalet varsa zulüm, zulüm varsa adalet yoktur / 06.06.2025
- Asıl kurban: Nefsin kurbanıdır / 05.06.2025
- İktidarın faizsiz ekonomi özlemi! / 04.06.2025