İstanbul'un en önemli miting meydanlarından biri olan Çağlayan Meydanı 19 Kasım günü çok önemli bir mitinge sahne olacak. Bağımsız Türkiye Partisinin düzenlediği bu mitingin zamanı çok isabetli seçilmiş. Adı, "Bağımsız Türkiye" konulmuş. İsmi de çok güzel, anlamlı ve birleştirici olarak seçilmiş. Tebrik etmek lazım. Böyle bir miting, çektiği sıkıntıların bitmek bilmemesinden bezmiş olan insanımıza hem tepkisini ifade etmek imkânı veriyor, hem de Türkiye'nin düşürüldüğü durumlara milletimizin duyarsız kalmadığını en güçlü bir şekilde ortaya koymaya bir fırsat oluyor. Dost sohbetlerinde veya kahvelerde Türkiye meseleleri masaya yatırılır hep. Hemen herkesin problemlerin nasıl çözüleceğiyle ilgili olarak söyleyeceği düşünceleri vardır. Bir bir anlatılır fikirler, düşünceler. Bir başkası daha başka bir fikri ortaya atar. Ama herkes Türkiye'nin problemlerinin çözülmeyişinden yakınmaktadır. "Bunlar da fos çıktı" diye hükümetler irdelenir. Başarısızlıkları ifade edilir. O hükümetlere oy verenlerin başları öne eğilir. Hükümetlerin yapamadıkları ya da yaptıkları anlatılmaya çalışılır, ama problemler hep yerli yerinde çözümsüz olarak kaldığı kimsenin gözünden kaçmaz. Böyle konuşmak kolaydır. Çayını yudumlarken ahkâm kesmek zor gelmez kimseye! Bundan dolayı herkes konuşur. Konuşmak gereklidir elbet. ABD büyükelçilerinin, AB temsilcilerinin, bölücü örgütün temsilcisi gibi hareket eden belediye başkanlarının, sözde Ermeni soykırımının yapıldığını söyleyenlerin seslerinin çok çıktığı ve Türk askerinin konuşmasından rahatsız olunduğu bir dönemde Türk milletinin her ferdi bir asker gibi konuşmalıdır. Hem de avazı çıktığı kadar?Ama konuşmak, sadece konuşmak yeter mi?Yetmez değil mi? Yetmez. Türkiye'nin meseleleri çözümsüz olarak karşımızda dağ gibi dururken sadece konuşmakla kalmak yetemez ki! Konuşmaktan daha başka şeyler yapılması gerekiyor. İşte, "Bağımsız Türkiye" mitingi milletimize konuşmaktan başka şeyler yapabilmenin fırsatını veriyor. Koltuğumuza ya da sandalyemize kurulup sıcak çayımızı yudumlarken Türkiye'yi kurtarmak kolay, ama tüm heybetiyle tepkimizi ortaya koymak için "Bağımsız Türkiye" mitinginde Çağlayan'da olmak zordur. Daha doğru bir ifadeyle zor değildir ama bize zor gelmektedir. Ama artık zorun başarılmasının zamanı gelmiştir. Yoksa bugün olduğundan daha zor günler kapımızı çalmak üzeredir.Gelin bu sefer dostu sevindirip, düşmanı öyle bir çatlatalım ki kimse bunu unutamasın. Bundan dolayı, 19 Kasım'da yani önümüzdeki Pazar günü saat 12:00'de "Bağımsız Türkiye" mitinginde elimizde Ay yıldızlı bayrakla yediden yetmişe hepimiz birlik olalım, güç olalım?
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Orhan Dede / diğer yazıları
- Çağdaş Nemrutların ateşinden hiç korkmadı! / 13.04.2025
- Ya Öcalan cumhurbaşkanı olursa... / 10.04.2025
- DEM Parti’ye mağdur rolü mü biçildi? / 05.11.2024
- Bin tane Öcalan’ın çağrısı terörü bitirir mi? / 29.10.2024
- Türkiye’nin refleksleri yok edildi / 24.10.2024
- Vatikan çok üzüldü… / 22.10.2024
- Bir savcı çok şeyi değiştirir / 20.10.2024
- Kaç Erdoğan var? / 19.10.2024
- Kürecik’teki üs İsrail’in hizmetinde / 18.10.2024
- Neçirvan Barzani neden geldi? / 17.10.2024
- Ya Öcalan cumhurbaşkanı olursa... / 10.04.2025
- DEM Parti’ye mağdur rolü mü biçildi? / 05.11.2024
- Bin tane Öcalan’ın çağrısı terörü bitirir mi? / 29.10.2024
- Türkiye’nin refleksleri yok edildi / 24.10.2024
- Vatikan çok üzüldü… / 22.10.2024
- Bir savcı çok şeyi değiştirir / 20.10.2024
- Kaç Erdoğan var? / 19.10.2024
- Kürecik’teki üs İsrail’in hizmetinde / 18.10.2024
- Neçirvan Barzani neden geldi? / 17.10.2024