2025’te Madencilikte Teknoloji Kullanımı Hızlandı
2025 yılı, madencilik sektöründe hem teknolojik hem etik dönüşümün hızlandığı bir yıl olarak kayda geçti
19.07.2025 14:19:00
Ahmet Turan Yiğit
Ahmet Turan Yiğit





2025 yılı, madencilik sektöründe hem teknolojik hem etik dönüşümün hızlandığı bir yıl olarak kayda geçti. Özellikle derin deniz madenciliği projeleri, çevresel etkileri nedeniyle küresel tartışmaların odağında yer aldı. Norveç'te hükümetin deniz yatağında ticari madenciliğe izin veren projeyi askıya almaması, muhalefet partilerinin bütçe vetosu tehdidiyle karşılaştı. Bu gelişme, deniz altı ekosistemlerinin korunması ve madencilik faaliyetlerinin sınırlandırılması yönünde küresel bir farkındalık yarattı.
Öte yandan, dijitalleşme madencilik süreçlerini yeniden tanımlıyor. Otonom araçlar, uzaktan kumandalı sondaj sistemleri ve büyük veri analitiği, hem iş güvenliğini artırıyor hem de maliyetleri düşürüyor. Özellikle yapay zekâ destekli rezerv tahmin sistemleri, yeni maden sahalarının daha hızlı ve doğru biçimde keşfedilmesini sağlıyor.
Sektördeki bir diğer dönüşüm ise sosyal etki alanında yaşanıyor. Şirketler, yerel halkla daha şeffaf ilişkiler kurmak, sağlık hizmetleri ve geçim kaynakları sunmak gibi sosyal sorumluluk projelerine ağırlık veriyor. ESG kriterlerinin "S" harfi, yani sosyal boyutu, artık yatırımcılar ve kamuoyu nezdinde daha fazla önem kazanıyor.
2025 itibarıyla madencilik sektörü, yalnızca yer altı kaynaklarını değil, aynı zamanda dijital altyapıyı, toplumsal ilişkileri ve çevresel dengeleri yöneten çok boyutlu bir sistem haline geldi. Bu dönüşüm, sektörün geleceğini daha adil, şeffaf ve sürdürülebilir bir zemine taşıyor.
Öte yandan, dijitalleşme madencilik süreçlerini yeniden tanımlıyor. Otonom araçlar, uzaktan kumandalı sondaj sistemleri ve büyük veri analitiği, hem iş güvenliğini artırıyor hem de maliyetleri düşürüyor. Özellikle yapay zekâ destekli rezerv tahmin sistemleri, yeni maden sahalarının daha hızlı ve doğru biçimde keşfedilmesini sağlıyor.
Sektördeki bir diğer dönüşüm ise sosyal etki alanında yaşanıyor. Şirketler, yerel halkla daha şeffaf ilişkiler kurmak, sağlık hizmetleri ve geçim kaynakları sunmak gibi sosyal sorumluluk projelerine ağırlık veriyor. ESG kriterlerinin "S" harfi, yani sosyal boyutu, artık yatırımcılar ve kamuoyu nezdinde daha fazla önem kazanıyor.
2025 itibarıyla madencilik sektörü, yalnızca yer altı kaynaklarını değil, aynı zamanda dijital altyapıyı, toplumsal ilişkileri ve çevresel dengeleri yöneten çok boyutlu bir sistem haline geldi. Bu dönüşüm, sektörün geleceğini daha adil, şeffaf ve sürdürülebilir bir zemine taşıyor.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.