Bir 23 Nisan daha geçti. Birkaç saatliğine çocuklar cumhurbaşkanı, başbakan, bakan, vali, emniyet müdürü koltuklarına oturdular. Çocukça yönetemediler ülkeyi. İçlerinden gelen cümleleri kuramadılar, isteklerini sıralayamadılar. Büyüklerin yazdıkları sözleri okudular.
Buna hep itirazım olmuştur. Çünkü yaklaşık 33 yıl önce böyle bir şansı ben de yakalamıştım. Artvin Emniyet Müdürlüğüne 5-10 dakikalığına oturmuştum. Ama netice aynıydı.
Bir başka itirazım ise ülke yönetiminde (yarım saatliğine de olsa) fakirlerin çocuklarına neden yer verilmediği, koltuğa onların neden geçirilmediğidir.
Saraya bakıyorsun, daire başkanının oğlu, Çankaya'ya bakıyorsun yine üst gelir grubundan birinin kızı. (Ha! Bu çocuklarımıza hayatlarında başarılar diliyorum. İnşallah kendini geliştirir ve hak ederek bu koltuklara otururlar.)
Evet, fakir çocuklarına yarım saatliğine de koltuk verilmesi ve o çocukların içlerinden gelen istekleri sıralaması, basın mensuplarının, cumhurbaşkanı, başbakan, meclis başkanı, bakan olan bu çocuklara nasıl bir hayat yaşadıklarını, isteklerini, özlemlerini sormalarını isterim.
Mesela! Anne ve babası asgari ücretle çalışan bir çocuğun, "annemi çok özlüyorum. Annem çalıştığı için bize yeterince zaman ayıramıyor. Babamın maaşının evimizin ihtiyaçlarını karşılayacak kadar olmasını ve annemin bizimle daha çok ilgilenmesini istiyorum" diyebilmeliydi.
Mesela! Benim mahallemde hiç oyun parkı yok. Mahalleme oyun parkı, ağaçlar istiyorum, diyebilmeliydi.
Mesela! Evimiz çok eski ve her ay babam ev sahibi ile tartışıyor. Artık kendimizin de bir evi olsun istiyorum, diyebilmeliydi.
Mesela! Haftada bir kez de olsa ailemle bir yerlere gitmek, oyunlar oynamak istiyorum, diyebilmeliydi.
Mesela! Benim okulumun da duvarlarının parlak, koridorlarının parlayan mermerlerden, sınıflardaki sıralarımız vernikli, tahtlarımızın elektronik olmasını istiyorum, diyebilmeliydi.
Mesela! Özellikle kışın karda, yağmurda okula yaya gitmekten bıktım. Ben de servisle okula gitmek istiyorum, diyebilmeliydi.
Evet, bunun gibi çocuklarımızın birçok haklı isteğinin söylendiği bir çocuk bayramı kutlanmasını isterdim. Ama müsaade etmezler. Çünkü bunlar gerçek ve iktidarlar hiçbir zaman gerçeklerle yüzleşmek istemezler.
Yalnız bu 23 Nisan'da adeta 'çocuktan al haberi' diyebileceğimiz bir olay yaşandı. Koltuğa oturan çocuklarımızdan biri, kendine verilen büyüklerce belirlenmiş icraat ve istek metnini okumaya başladı. O da nesi? Metinde FETÖ'nün söylem ve projelerinden birinin adı var; "Dinlerarası Diyalog."
Bu minik yavrumuz elindeki metinde yazan; "Medeniyetler ittifakı girişimimiz, kültürler ve dinler arası diyalog bağlamında önde gelen bir proje konumuna ulaşmıştır" cümlesini okudu. Sonrasını haber bültenlerinden izlemişsinizdir. Metni hazırlayan öğretmen hakkında soruşturma açılmış. Niçin? FETÖ ile ilgisi var mı, yok mu?
İlginç olan ise aynı cümlenin Dışişleri Bakanlığı'nın sitesinin "Medeniyetler İttifakı Girişimi" bölümünde de aynı cümlenin daha detaylı bir şekilde yazıyor olması.
"Başlatıldığı günden bu yana artan bir görünürlük kazanan girişim, bugün din dahil kültürler arası diyalog bağlamında önde gelen bir proje konumuna ulaşmıştır."
Bakalım soruşturma Dışişleri Bakanlığına da sıçrayacak mı?
Buna hep itirazım olmuştur. Çünkü yaklaşık 33 yıl önce böyle bir şansı ben de yakalamıştım. Artvin Emniyet Müdürlüğüne 5-10 dakikalığına oturmuştum. Ama netice aynıydı.
Bir başka itirazım ise ülke yönetiminde (yarım saatliğine de olsa) fakirlerin çocuklarına neden yer verilmediği, koltuğa onların neden geçirilmediğidir.
Saraya bakıyorsun, daire başkanının oğlu, Çankaya'ya bakıyorsun yine üst gelir grubundan birinin kızı. (Ha! Bu çocuklarımıza hayatlarında başarılar diliyorum. İnşallah kendini geliştirir ve hak ederek bu koltuklara otururlar.)
Evet, fakir çocuklarına yarım saatliğine de koltuk verilmesi ve o çocukların içlerinden gelen istekleri sıralaması, basın mensuplarının, cumhurbaşkanı, başbakan, meclis başkanı, bakan olan bu çocuklara nasıl bir hayat yaşadıklarını, isteklerini, özlemlerini sormalarını isterim.
Mesela! Anne ve babası asgari ücretle çalışan bir çocuğun, "annemi çok özlüyorum. Annem çalıştığı için bize yeterince zaman ayıramıyor. Babamın maaşının evimizin ihtiyaçlarını karşılayacak kadar olmasını ve annemin bizimle daha çok ilgilenmesini istiyorum" diyebilmeliydi.
Mesela! Benim mahallemde hiç oyun parkı yok. Mahalleme oyun parkı, ağaçlar istiyorum, diyebilmeliydi.
Mesela! Evimiz çok eski ve her ay babam ev sahibi ile tartışıyor. Artık kendimizin de bir evi olsun istiyorum, diyebilmeliydi.
Mesela! Haftada bir kez de olsa ailemle bir yerlere gitmek, oyunlar oynamak istiyorum, diyebilmeliydi.
Mesela! Benim okulumun da duvarlarının parlak, koridorlarının parlayan mermerlerden, sınıflardaki sıralarımız vernikli, tahtlarımızın elektronik olmasını istiyorum, diyebilmeliydi.
Mesela! Özellikle kışın karda, yağmurda okula yaya gitmekten bıktım. Ben de servisle okula gitmek istiyorum, diyebilmeliydi.
Evet, bunun gibi çocuklarımızın birçok haklı isteğinin söylendiği bir çocuk bayramı kutlanmasını isterdim. Ama müsaade etmezler. Çünkü bunlar gerçek ve iktidarlar hiçbir zaman gerçeklerle yüzleşmek istemezler.
Yalnız bu 23 Nisan'da adeta 'çocuktan al haberi' diyebileceğimiz bir olay yaşandı. Koltuğa oturan çocuklarımızdan biri, kendine verilen büyüklerce belirlenmiş icraat ve istek metnini okumaya başladı. O da nesi? Metinde FETÖ'nün söylem ve projelerinden birinin adı var; "Dinlerarası Diyalog."
Bu minik yavrumuz elindeki metinde yazan; "Medeniyetler ittifakı girişimimiz, kültürler ve dinler arası diyalog bağlamında önde gelen bir proje konumuna ulaşmıştır" cümlesini okudu. Sonrasını haber bültenlerinden izlemişsinizdir. Metni hazırlayan öğretmen hakkında soruşturma açılmış. Niçin? FETÖ ile ilgisi var mı, yok mu?
İlginç olan ise aynı cümlenin Dışişleri Bakanlığı'nın sitesinin "Medeniyetler İttifakı Girişimi" bölümünde de aynı cümlenin daha detaylı bir şekilde yazıyor olması.
"Başlatıldığı günden bu yana artan bir görünürlük kazanan girişim, bugün din dahil kültürler arası diyalog bağlamında önde gelen bir proje konumuna ulaşmıştır."
Bakalım soruşturma Dışişleri Bakanlığına da sıçrayacak mı?
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Akın Aydın / diğer yazıları
- Bugün sevgiden, aşktan bahsedelim mi? / 23.05.2025
- Erdoğan dünyanın derdi ile meşgul / 22.05.2025
- ‘Türkiye yüz yılı’ dediler, yüz yılın kumpasına ortak oldular / 21.05.2025
- Sevr’i bitirdiğimiz 19 Mayıs ruhu ile BOP’u da bitirebiliriz / 19.05.2025
- Ahtapot / 18.05.2025
- Anadolu’da hayvan yetişmiyor mu? / 17.05.2025
- Birileri unutsa bile tarih unutmaz / 16.05.2025
- Hüseyin Baş’a 8 yıl istemişler / 15.05.2025
- Barışa değil bölünmeye gidiyoruz / 13.05.2025
- Suikasttan itibar çıkarmak / 12.05.2025
- Erdoğan dünyanın derdi ile meşgul / 22.05.2025
- ‘Türkiye yüz yılı’ dediler, yüz yılın kumpasına ortak oldular / 21.05.2025
- Sevr’i bitirdiğimiz 19 Mayıs ruhu ile BOP’u da bitirebiliriz / 19.05.2025
- Ahtapot / 18.05.2025
- Anadolu’da hayvan yetişmiyor mu? / 17.05.2025
- Birileri unutsa bile tarih unutmaz / 16.05.2025
- Hüseyin Baş’a 8 yıl istemişler / 15.05.2025
- Barışa değil bölünmeye gidiyoruz / 13.05.2025
- Suikasttan itibar çıkarmak / 12.05.2025