Mayıs ayı bizler için ne kadar kutlu olaylar ile dolu ise, batılılar için öylesine bir kara aydır.
Özellikle Fatih Sultan Mehmet'in Bizans imparatorluğuna son vermesi anlamına gelen zaferi yıkılmaz gibi görülen doğu Roma imparatorluğuna son vermiş, bir diğer deyim ile Türklerin eline geçmişti. Kendisini hayalcilikle suçlayan ve Fatih Sultan Mehmet'i tecrübesiz olarak niteleyen Sadrazam Çandarlı Halil Paşa inadından vaz geçmemesi nedeni ile önce gözlerine mil çekilmiş, Yedikule'de kırk gün hapis kaldıktan sonra idam edilmişti. Fatih'i bir zalim gibi gösteren yabancı tarihçiler, onun asıl amacının Doğu Roma İmparatorluğunu yok etmek olmadığını bir türlü kabullenememişlerdir.
Onlarda ki bu kuyruk acısı sonraki yıllarda hep ortaya çıkmış, Türk ve Türkiye düşmanlığının başlıca nedeni olmuştur.
29 Mayıs 1953'te fethedilemez denilen Everest'in 8 bin 453 metrelik zirvesine Yeni Zelandalı dağcı ve kaşif Edmund Hillary, sherpa'sı Tenzing Norgay ile birlikte çıkmayı başarmıştır.
1942 yılında Adolf Hitler'in Paris'te yaşayan ve daha sonra tüm Yahudileri ilgilendiren Sarı yıldız takmaları emri, binlercesinin gaz odalarına gideceği bir yolun başlangıcı olmuştur.
1963'ün 29 Mayısında Pakistan'ın doğusunda çıkan kasırgada tam on bin kişi ölmüş, büyük bir yıkım yaşanmıştır.
Yine 1914 yılında Kanada yolcu gemisi RMS Empress of İreland Saint, Lawrence körfezinde batmış ve 1024 yolcu boğularak ölmüştür.
* * *
Bütün bunları incelerken ilginç bir çok olaya rastlıyorsunuz. 27 Mayıs ihtilalinden, Kabakçı Mustafa isyanına, uzun süre birliğe direnen Wisconsin'in 30'uncu eyalet olarak ABD''ye katılmasına, Avusturya Macaristan imparatorluğunun kurulmasına, 1913 yılında Ulviye Mevlan yönetiminde Kadınlar Dünyası dergisinin yayına başlamasına kadar. Bir de Ankara-Kayseri tren yolunun açılması öyküsü var ki, dillere destan.
Tarihteki olaylar neden insanları bu kadar ilgilendirir?
Neden önemli günler olarak kabul edilen günlerde bazı işler yapılmaya çalışılır aslına bakarsanız pek anlayamam. Ancak Mayıs ayının farklı bir kerameti olsa gerek ki, Atatürk'ün Samsun'a çıkması gibi bir milletin kurtuluşuna giden adımlar da Mayıs ayında atılmış.
Gelecekte coğrafi kuzey kutbuna ilk kez 3 Mayıs 1952'de inilmiş olması ne mana ifade edecek bilemiyorum. Ona bakarsanız 1933'ün 5 Mayıs günü Samanyolu'nun merkezinden gelen radyo dalgalarının sırrı da henüz çözülemedi. Aradan bunca yıl geçmiş olmasına rağmen…
Çiçek aşısının Mayıs ayında başarıya ulaşmış olması da acaba bir rastlantı mıdır? Dahası çocukların sevgilisi Miki Fare filmi yine Mayıs ayında aramıza katılmış. İlk Oscar ödülleri 1929'da yine Mayıs ayında dağıtılmış. Antik çağın ilk bilgisayarı da yine Mayıs'ta keşfedilmiş.
Ortaya çıkan gerçek Mayıs ayının diğer aylara göre daha bereketli olduğu, daha hareket kabiliyetine izin verdiği yolunda. Kimileri bütün bunlara bağnazlık, kimileri de tesadüf diyor. Aslını bilen yok.
Ancak bir gerçek var.
Özellikle İstanbul'un fethedilmiş olması, Doğu Roma İmparatorluğunu yeniden kurmak için Türkiye Cumhuriyetinin ortadan kaldırılması için büyük ideal kavramı henüz sona ermemiş.
Tüm düşmanlıklar, tüm kıskançlıklar ve planlar olanca hızı ile bizi tehdit etmeye devam ediyor.
Bu nedenle çok fazla şansa ve ayların uğuruna inanmak yerine, kendi gücümüzü, bilgimizi, bilincimizi devreye sokmamız, her söylenene inanmamamız, yüzümüze gülenlere kanmamamız lazım.
Ünlü bir Yahudi sözü der ki; "Koparacağın eli önce öpmelisin..."
Kalın sağlıcakla…
- Gözyaşı… / 27.12.2023
- Yazmak, yaşamaktır… / 23.12.2023
- Haydar Hoca'yı unutmayın / 02.12.2023
- Öğretmenim… / 23.11.2023
- Bir zeytin öyküsü… / 11.11.2023
- Yağmur mevsimi… / 07.11.2023
- Çocuk! / 05.11.2023
- Deprem gerçeği / 01.11.2023
- Cumhuriyet anlayışı / 28.10.2023