logo
29 MART 2024

AB... Dikenli mi, yoksa uzun ince bir yol mu?

23.06.2002 00:00:00
Türkiye'nin Avrupa Birliği macerası uzun yıllardır çok tanıdık bir basmakalıp ifadeyle vasıflandırılırdı... Ünla halk ozanımız Aşık Veysel'den kalma bir ifadedir bu... "Uzun, ince bir yoldayız" ifadesi. Ancak günümüzde Türkiye ile Avrupa Birliği arasındaki ilişkiler öyle bir düzeye geldi ki, "uzun, ince yol" ifadesi artık yeterli olmuyor. 1.5 yıldır ekonomik krizin pençesinde inim inim inleyen Türkiye'de, AB maceramız en kritik gündem olarak kendini hissettiriyor. Kimi siyasetçiler ve iş adamları, "AB'ye giremezsek, helak oluruz" tezini sürekli işliyorlar. "Niçin helak oluruz?"a da cevap bulamıyorlar tabii. Mesela Türkiye şu anda AB üyesi değil. AB'nin vaat ettiği ama Yunanistan'ın vetosu nedeniyle bir türlü vermediği yaklaşık 1 milyar dolarlık yardımı da almış değiliz. Üstelik Gümrük Birliği Anlaşması nedeniyle AB üyesi ülkelerin kasalarına "dış ticaret açığı" olarak 60 milyar doları da koymuşuz. Bunlara ilaveten, İngiltere, Almanya, İtalya, Fransa ve Yunanistan gibi AB üyesi ülkelerin desteklediği PKK terörü ile mücadele için 15 yıl boyunca 100 milyar dolarımız gitmiş; üstelik Körfez savaşı neticesinde 40 milyar dolarlık bir ticari kaybımız daha olmuş... Türkiye Cumhuriyeti bütün bu oyunlara, dümenlere rağmen, helak oldu mu? Sadece sarsıldı. Bunlar olmasaydı, bir de 'adamakıllı, izzetle' yönetilseydik, kişi başına düşen milli gelirimiz 8-9 bin dolar olmaz mıydı? Hem de AB'ye üye olmadan...

AB taraftarları, AB'nin refah getireceği tezini işlerken, İspanya'yı örnek gösteriyorlar. İspanya'nın 16 yılda milli gelirini 2 kat arttırdığını savunuyorlar. Buna karşılık vermek kolay. Mesela Çin, aynı süre içinde milli gelirini 3 kat arttırmış. Malezya, Tayvan ve Güney Kore de milli gelirlerini aynı şekilde 2.5 kat arttırabilmişler. İspanya 16 yıldır AB üyesi. Acaba bu ülke 16 yıldır dünyaya lanse edebileceği bir "ticari marka" oluşturabildi mi? Hayır. Peki nüfusu yerinde sayan İspanya, işsizliğe çare bulabildi mi? Hayır. İspanya'da şu anda işsizlik oranı yüzde 11. Resmi rakamlar baz alındığında, Türkiye'den bile yüksek. Peki ne oldu? Ticaret hacmi arttı. Yani daha fazla ihraç etti, daha fazla ithal etti...

Güneş Ülkesi

1639 yılında hayata veda etmiş ünlü ütopyacı (hayalci) İtalyan yazar Tommasso Campanella'nın önemli bir eseri var: Güneş Ülkesi... Latince orijinal ismiyle Civitas Solis. Campanella, eserinde kendine göre ideal bir ülke tasviri yapar. Ülkenin başında filozof bir rahip vardır. Özel mülkiyet yasaktır, her şey ortaktır. Bu ülke insanlarının kendi aileleri ve evleri de yoktur, çünkü bu tür bağların toplumsal birlik duygusunu zayıflatacağı düşünülür. Vesaire, vesaire... Güneş Ülkesi, Avrupa kültürünün önemli kaynaklarından biridir. Ama biz burada bu eserin yansıttığı "duyguları" tartışmayacağız. Özellikle devletin başına bir filozof rahibin uygun bulunması, Avrupa'yı anlamak için önemli bir ipucudur. Dikkat çekmek istediğimiz husus, AB'cilerimizin Avrupa Birliği'ni bir Güneş Ülkesi olarak değerlendirmeleri... AB sevdalılarımızı, AB'nin ne getirip, ne götüreceğinden ziyade, Avrupa Birliği sürecinden dışlanmamızın doğuracağı "manevi boşluk" endişelendiriyor. Yani AB Türkiye'ye "hayır" derse, en değerli varlıklarını kaybetmiş olacaklar. İşte bundan korkuyorlar. Olaya tipik devletlararası ilişkiler gözüyle değil, "aşık-maşuk" ilişkisi bağlamında baktıklarından sağlıklı değerlendirmeler de yapamıyorlar. Paniğe kapılmalarının, taviz üstüne taviz vermeye yanaşmalarının nedeni de bu. Avrupa Birliği yöneticileri de bunu doğrusu iyi değerlendiriyorlar.

Kritik yıl

İçinde bulunduğumuz yıl Türkiye'nin AB yolundaki 43 yıllık macerası açısından önemli bir yıl. Bu yıl bizden ilk kez somut taviz istenecek. Aralık ayında Kopenhag'ta yapılacak zirve bundan dolayı çok önemli. Orada gündeme gelecek öncelikli hassas konu "Apo'nun idamı meselesi" değil, bizatihi Kıbrıs'ın geleceği... İşte bundan ötürü Başbakan Bülent Ecevit, bir kaç gün önce "İdamı kaldırsak da, AB'ye gireceğimiz kesin değil" açıklamasını yaptı. İdam meselesi hadd-ı zatında Türkiye'nin bir iç meselesi. Tabii, AB'nin bununla güttüğü bir amaç var. O da Türkiye'nin yıllar boyunca "bölücülüğe karşı" geliştirdiği reflekslerini zayıflatmak. Terör suçlarında idam kaldırılınca, Avrupa ile amaç birliğine giren teröristler "kendilerini rahat" hissedecekler. Diğerleri değil. Onları asabilirsin de, kesebilirsin de... Avrupa'nın dost edindiği teröristlere karşı savaş da ilan edemezsiniz, o zaman "Cenevre Savaş Suçluları Sözleşmesi" karşınıza çıkacaktır.

Türkiye, çok değil 6 ay sonra Kıbrıs ile ilgili kritik taleplerle yüzyüze gelecektir. Kıbrıs konusunda dediklerini yaparsak, "bize çıkmaz ayın son çarşambası" anlamına gelebilecek bir "müzekerelere başlama tarihi" vereceklerdir. Ama talepleri bitmeyecektir. Sırada neler mi var? Önce Ege, ardından sur içinde Ortodoks din devleti, sonrasında Kapadokya'daki kiliselerin açılması, bir sonraki aşamada Adana ve Van'dan Ermenilere toprak verilmesi. Dahası da var: Karadeniz'de Pontus devletinin olmasa bile kültürünün canlandırılması... Belki şu ana kadar gündeme getirmedikleri başka talepleri de "taviz trenine vagon olarak" ekleyeceklerdir.

AB'nin gerçek kimliği

Önceki gün dünyanın önde gelen ekonomi gazetelerinden Financial Times de, Avrupa Birliği'nin gerçek kimliğini yansıtan önemli bir yazı vardı. Judy Dempsey'in kaleme aldığı yazıda, AB'nin Türkiye'yi içine almada "derin çekincelere" sahip olduğuna işaret ediliyordu. Dempsey, bu çekincelerin dini ve siyasi olduğuna dikkat çekiyor ve şöyle yazıyordu: "AB, kabul etse de etmese de, kendisini Hıristiyan Kulübü olarak görmektedir. Üst düzey Alman siyasetçiler bunu defaatle açığa vurdular. AB üyeleri, Türkiye'yi üyeliğe kabul ederek, kendi kültürel ve dini kimlikleri meselesiyle karşı karşıya gelmek istemiyorlar."

Dempsey'in aktardıkları Avrupa Birliği'nin Türkiye'ye karşı takip ettiği gayri resmi politikayı bütün çıplaklığı ile ortaya koyuyor. Resmi politika ise farklı. Madalyonun bu yüzünde "oyalama taktikleri" bütün çıplaklığı ile kendini gösteriyor. Önceki akşam, AB Dönem Başkanı İspanya'nın Dışişleri Bakanı Joseph Pique, Birliğin Türkiye'ye dönük resmi politikası konusunda ipuçları verdi. Pique, Türkiye'ye bu yıl içinde katılım müzakereleri için başlangıç tarihi vermeyi umduklarını ve Türkiye'deki reformlardan son derece memnun olduklarını söyledi. Pique, Türkiye'nin, Kopenhag siyasi ve ekonomik kriterlerini tamamen yerine getirebileceğini söyleyerek, "Bu durumda AB, müzakereler için bir başlangıç tarihi oluşturabilir" diye konuştu. Pique, ayrıca Türkiye'nin katılım müzakereleri için başlangıç tarihi almasıyla "gerçek bir aday" haline geleceğini de kaydetti. Türkiye, Sevilla'da tarih alamadı. Tarih konusu 6 ay sonra gündeme gelecek. Bu arada AB içinde sağ partiler bir bir iktidarları ele geçiriyor. Fransa'da sağ partiler kazandı. Bunun Türkiye'nin AB ile ilişkilerini nasıl etkileyeceği henüz belirsizliğini koruyor. Öte yandan, Eylül ayında Almanya'da yapılacak genel seçimlerden Hıristiyan Demokrat Partisi'nin zaferle çıkacağı izlenimi var. Sosyal Demokrat Başbakan Gerhard Schröder'in seçimleri kaybetmesi, Türkiye'nin Avrupa Birliği'ne aday olmasını istemeyen ve bunu açıkça söyleyen Hristiyan Demokrat başbakan adayı Edmund Stoiber'in seçilmesi durumunda görüşmelerin iyice çıkmaza gireceğine dikkat çekiliyor.

AB'nin ortaya koyduğu şartlar ortada... Öncelikle Kopenhag Kriterleri yerine getirilecek. Bu kriterler, 1000 yıldır kader birliği ettiğimiz, tarih boyunca süren evlilikler yoluyla artık Türk milletininin "ayrılmaz bir parçası olmuş" Kürt kardeşlerimizi 'azınlık' olarak etiketlendiriyor. Bunu kabul edebilmek mümkün mü?

Sevilla'nın anlamı

Avrupa Birliği, Cuma ve Cumartesi günleri Sevilla Zirvesi'ni de gerçekleştirdi. Daha önce içe dönük olacağı açıklanan zirvede, Türkiye ve Kıbrıs ile ilgili kimi kararlar çıktı. Sonuç bildirisinde, Avrupa Konseyi'nin, Türkiye'de kabul edilen reformları memnuniyetle karşıladığı ifade edildi ve "Türkiye'nin Katılım Ortaklığı Belgesi'nde belirlenen öncelikleri yerine getirmesi yönündeki çabalarını destekliyoruz" ifadesine yer verildi.

Kıbrıs ile ilgili olarak da, "AB, müzakerelerin tamamlanmasından önce iki toplum liderlerini, kapsamlı bir çözüme ulaşmada tek açılım fırsatı olan görüşmeleri yoğunlaştırmaya ve hızlandırmaya davet eder" denildi.

Aslında Sevilla Zirvesi içe dönük bir buluşmaydı. Ancak liderler, AB başkanlığı, AB'nin tarım politikaları ve Avrupa Ordusu gibi Birliği yakından ilgilendiren konularda mutabakata varamadılar. AB bünyesinde tarımla ilgili olarak büyük gürültüler kopuyor. Birliğe üye ülkeler, yeni üye olacaklara fonlardan koklatmak istemiyor.

Türkiye'yi ilgilendiren büyük gürültü koparacak kararlar 6 sonraki Kopenhag Zirvesi'nde masaya konulacak. Bekleyip, görelim!
 
Recep Bahar / diğer yazıları
'İBB adayını çek' teklifine yanıt verdi
AKP'ye 3 şartını açıkladı
AKP'den bir seçim klasiği
Seçime 3 gün kala gaz bulundu!
İSO'dan tarihi uyarı
'Eğitimli gençlerimizi avlamak için...'
'AJet ile anlaşmamız yok'
THY'den çok garip Ajet kararı!
Almanya'nın öteki yüzü
Avrupa'nın ilk siyonist ülkesi Almanya!
CHP adayı istifa edip AKP'ye katıldı
'Erdoğan'ın emrinde olacağız'
Rezalet ötesi
Yahudi askerler aşağılıkta da zirvede!
'Sandık, hepimizin namusuna emanettir'
Erdoğan son mitingini yaptı
'Gençler BTP’ye akın ediyor'
Zeytinburnu'nda BTP coşkusu
'Para sayma' soruşturmasında Muammer Keskin'in ifadesi
'Bağış karşılığı makbuz almadım'
Yargıtay Başkanı seçimi 31 Mart sonrasına kaldı
10. turda da sonuç çıkmadı
1 Nisan'da okullar tatil mi?
Milli Eğitim Bakanlığı açıkladı
Emekli maaşı için seçim sonrasını işaret etti
'Temmuz' ayında masaya yatıracağız'
"Siyasetten bağımsız bir araştırma enstitüsü kuracağız"
BTP İstanbul Adayı Cihan Erdoğanyılmaz
'İBB adayını çek' teklifine yanıt verdi
AKP'ye 3 şartını açıkladı
AKP'den bir seçim klasiği
Seçime 3 gün kala gaz bulundu!
İSO'dan tarihi uyarı
'Eğitimli gençlerimizi avlamak için...'
'AJet ile anlaşmamız yok'
THY'den çok garip Ajet kararı!
Almanya'nın öteki yüzü
Avrupa'nın ilk siyonist ülkesi Almanya!
CHP adayı istifa edip AKP'ye katıldı
'Erdoğan'ın emrinde olacağız'
Rezalet ötesi
Yahudi askerler aşağılıkta da zirvede!
'Sandık, hepimizin namusuna emanettir'
Erdoğan son mitingini yaptı
'Gençler BTP’ye akın ediyor'
Zeytinburnu'nda BTP coşkusu
'Para sayma' soruşturmasında Muammer Keskin'in ifadesi
'Bağış karşılığı makbuz almadım'
Yargıtay Başkanı seçimi 31 Mart sonrasına kaldı
10. turda da sonuç çıkmadı
1 Nisan'da okullar tatil mi?
Milli Eğitim Bakanlığı açıkladı
Emekli maaşı için seçim sonrasını işaret etti
'Temmuz' ayında masaya yatıracağız'
"Siyasetten bağımsız bir araştırma enstitüsü kuracağız"
BTP İstanbul Adayı Cihan Erdoğanyılmaz
logo

Beşyol Mah. 502. Sok. No: 6/1
Küçükçekmece / İstanbul

Telefon: (212) 624 09 99
E-posta: internet@yenimesaj.com.tr gundogdu@yenimesaj.com.tr


WhatsApp iletişim: (542) 289 52 85


Tüm hakları Yeni Mesaj adına saklıdır: ©1996-2024

Yazılı izin alınmaksızın site içeriğinin fiziki veya elektronik ortamda kopyalanması, çoğaltılması, dağıtılması veya yeniden yayınlanması aksi belirtilmediği sürece yasal yükümlülük altına sokabilir. Daha fazla bilgi almak için telefon veya eposta ile irtibata geçilebilir. Yeni Mesaj Gazetesi'nde yer alan köşe yazıları sebebi ile ortaya çıkabilecek herhangi bir hukuksal, ekonomik, etik sorumluluk ilgili köşe yazarına ait olup Yeni Mesaj Gazetesi herhangi bir yükümlülük kabul etmez. Sözleşmesiz yazar, muhabir ve temsilcilere telif ödemesi yapılmaz.