ABD'nin güç gösterisi

Birçok siyaset bilimci, stratejist ve bilim adamı, ABD'nin güç gösterisi yaptığı inancında. The Willage Voice Dergisi'ne göre 1989'daki Panama saldırısı, 1991'de Körfez Savaşı ve 2001'de Afganistan saldırısında ortak bir amaç bulunuyor. Yani ABD'nin kendi gücünü gösterme, tanıtma, hatırlatma isteği. Dergi, ABD'nin bu iş için Rendon Group adlı bir de şirket kurduğunu, bu şirketin 90'lı yıllarda CIA, şimdi ise, Pentagon tarafından finanse edildiğini öne sürüyor.

Amerikalı düşünür Nathan Gardels der ki: "Amerika'nın 20. yüzyılda kazandığı en büyük savaş, imaj savaşıdır". İşte ABD, kazandığı bu savaşı kaybetmemek için savaşabileceği zayıf bir ülke ile karşı karşıya geldiğinde, o ülkeyi ezip geçiyor. En son örnek, Afganistan'da yaptığı. Woody Harrelson, The Gurardion Gazetesi'nde yer alan yazısında Irak savaşı için şöyle diyor: "Şimdi benim devletim bir yıldan kısa bir süre içinde ikinci bir savaş çıkarıyor. Savaşmak için iki taraf olması lâzım. Onun için 'ikinci bombardıman kampanyası' demem daha uygun düşer". Bu tespitler ne kadar da doğru, değil mi?

ABD'nin ve hatta bizzat Bush'un kendi imajını kurtarma peşinde olduğunu söyleyenlerden biri de siyaset bilimci İmmanuel Wallerstein'dir. O da şöyle der: "Bush, Amerikan halkına terörizme karşı kesinlikle kazanacağımız bir savaş sözü verdi. Şimdiye kadar tüm yapabildiği zayıf ve fakir Taliban rejimini çökertmek oldu. Henüz, bin Ladin'i yakalayamadı. Eğer Irak'ı istila etmezse, Amerikan seçmenlerinin gözünde aptal durumuna düşecektir" Onun için Buhs, Irak savaşı tehditi ile cesur başkan imajı vermeye çalışıyor.

Evet, ABD'de herşey imaj için, Bundan dolayı derler ki: "ABD'de gerçek, hiçbir şeydir, imaj ise herşeydir". Ama ne yaparlarsa yapsınlar, mukadder olan çöküşü önleyemeyeceklerdir. Bunu biz söylemiyoruz. ABD'li bilim adamları söylüyorlar. Bu bilim adamlarından biri 'Amerika Devrinin Sonu' adlı kitabın yazarı Prof. Dr. Charles Kupchan'dır. Prof. Dr. Kupchan ABD hegomanyasına yönelik asıl tehdidin İslam'dan değil, Avrupa'dan geleceğini ve muhtemel bir Irak operasyonunun AB'yi güçlendirirken, ABD için çöküşün başlangıcı olacağını söylüyor.

Prof. Dr. Kupchan'ın söylediklerinden bazıları şunlar: "Kimse sonsuza dek zirvede kalmaz. Roma, 300 ile 400 yıl boyunca dev bir toprağa hükmeden büyük bir imparatorluktu. Bazıları çok çabuk gelip gittiler. Amerika'nın zirvedeki hayatının kısa sürecek olmasının bir nedeni, tarihin eskisinden çok daha hızlı akıyor. Bizim imparatorluğun mahiyeti, Roma gibi, yekpare olmaktan çok Britanya gibi uzak sıçrayışlı bir yapı. Birlikleri dışarı gönder ve işgal etmektense dengeleri elinde tut. 'Hafif İmparatorluk' denebilecek bir tarzın faydası daha ucuz olması ve daha az direnişe yol açması. Ancak 'Hafif İmparatorluğun' şimdi karşılaşacağımız asıl tehlikelerden biri ağır imparatorluğa dönüşmesi ve diğerlerini yabancılaştırması. Merhametli kralı oynayacağımıza yağmacı olarak ortaya çıkıyoruz. Büyük güç olmanın meşruiyetini yitiriyoruz". Prof. Dr. Kupchan'ın Irak işgali ile ilgili söylediği de çok ilginç. Diyor ki: "Irak'ı işgal etmeyi düşünen biri önce bir terapiste görünmeli. Orası dükkan açılacak dünyadaki son yerdir". Prof. Dr. Kupchan'ın hüküm cümlesi de şöyle: "Oyunu Amerika'nın idare ettiği bir dünyaya alışmışız. Bir sabah kalktığımızda kontrolün bizde olmadığını görebiliriz".

İşte bunlar, ABD'li düşünürlerin itiraf ettiği gerçekler. Olaylara bu gerçekler ışığında bakmamız gerekirken, ne yazık k, bazı kalemşörlerimiz, Amerikalılardan daha Amerikancı bir ağızla konuşuyorlar. ABD'yi karşı konulmaz bir güç göstermenin gayreti içinde çırpınıp duruyorlar.

Neyse, bunları geçelim, fakat şunu unutmayalım: ABD, Irak'a saldırsa da, "saldıracağım" deyip yığınak yapsa da, asıl maksadı: güç gösterisidir. Yalnız, "güç gösterisi" küçümsenecek bir olay değildir. Zira, bazen güç gösterisi savaştan daha iyi sonuç almayı sağlayabilir. Başkalarını bilmem ama, Türkiye'nin göç gösterisine aldanacağına, gürültüye papuç bırakacağına ihtimal vermiyorum.