Erzurum/Aşkale'de buzlu sularda yitip giden beş can, bizim canımız, bizim acımız, özelde Erzurum'un genelde ise tüm Türkiye'nin ortak acısı.
Gencecik insanlar göz göre göre, bağıra bağıra, yalvara yalvara buzlu sulara gömülüp gittiler.
Elin oğlu yüzlerce metre yerin dibinde dağın altında kalan insanlarına ulaşıyor, gıda gönderiyor, oksijen gönderiyor, haftalarca onlarca onları hayatta tutuyor ve hiç birinin burnu kanamadan çıkarıp ailelerine teslim ediyor.
Biz de açık arazide, gölün ortasında buzlara tutunarak saatlerce bağıran beş canımıza zamanında yetişip kurtaramıyoruz.
Bu kocaman bir ayıptır.
Yetmiş milyonluk koca bir Türkiye'nin kocaman ayıbıdır.
On yıldır ülkeyi yöneten ve küresel planlamacıların aklına uyarak devletin altını-üstüne getiren AKP iktidarının affedilemez bir ayıbıdır.
O iktidar ki, "kimsesizlerin kimsesi olacağız" sloganları ile oy toplamış ve üçüncü defa koltuğa oturmuş bir iktidar…
Güya ustalık dönemini devam ettiren bir iktidardır…
Ustalık dönemini yaşayan, on yıldır tek başına koltukta oturan bir iktidar, ufacık bir baraj gölünün ortasında buzlara tutunup "imdat" diye bağıran vatandaşlarının imdadına yetişememiş ve onları ölüme terk etmiştir.
İşin özeti budur.
Altı adet vekili olan bir tane de bakanı olan bir şehir, ufacık bir baraj gölünde çırpınan, bağıran, "imdat" diye çığlık atan beş canını kurtaramamış ve ölüme terk etmiştir.
Küresel haçlı-siyonist plan gereği sınırımıza yığdırılan Suriyelilere tampon bölge telaşına düşen sayın iktidar kendi vatandaşının çığlığını duymamıştır bile.
Bu acı hepimizin acısıdır, acımızı yüreğimize gömdük, ailelerin acılarını paylaştık paylaşıyoruz ama bu kocaman ayıp hükümetin ayıbıdır.
Bırakın "kimsesizlerin kimsesi olmayı" gölün başında feryad eden kadınların, çocukların ve anaların çığlıklarına cevap verememiştir, tıpkı on yıldır veremediği gibi.
Dışarıdakilerin taleplerini yerine getirmekten içerdekilerin, kendi vatandaşlarının en acil taleplerine cevap vermekten aciz bir iktidarla karşı karşıyayız maalesef.
Başka ülkelerde olsaydı bir çok istifalara sebep olacak büyüklükte ve vahamette bir ihmal, ne yazık ki üç-beş günde unutturulup üzeri küllenecektir.
Gencecik insanlar göz göre göre, bağıra bağıra, yalvara yalvara buzlu sulara gömülüp gittiler.
Elin oğlu yüzlerce metre yerin dibinde dağın altında kalan insanlarına ulaşıyor, gıda gönderiyor, oksijen gönderiyor, haftalarca onlarca onları hayatta tutuyor ve hiç birinin burnu kanamadan çıkarıp ailelerine teslim ediyor.
Biz de açık arazide, gölün ortasında buzlara tutunarak saatlerce bağıran beş canımıza zamanında yetişip kurtaramıyoruz.
Bu kocaman bir ayıptır.
Yetmiş milyonluk koca bir Türkiye'nin kocaman ayıbıdır.
On yıldır ülkeyi yöneten ve küresel planlamacıların aklına uyarak devletin altını-üstüne getiren AKP iktidarının affedilemez bir ayıbıdır.
O iktidar ki, "kimsesizlerin kimsesi olacağız" sloganları ile oy toplamış ve üçüncü defa koltuğa oturmuş bir iktidar…
Güya ustalık dönemini devam ettiren bir iktidardır…
Ustalık dönemini yaşayan, on yıldır tek başına koltukta oturan bir iktidar, ufacık bir baraj gölünün ortasında buzlara tutunup "imdat" diye bağıran vatandaşlarının imdadına yetişememiş ve onları ölüme terk etmiştir.
İşin özeti budur.
Altı adet vekili olan bir tane de bakanı olan bir şehir, ufacık bir baraj gölünde çırpınan, bağıran, "imdat" diye çığlık atan beş canını kurtaramamış ve ölüme terk etmiştir.
Küresel haçlı-siyonist plan gereği sınırımıza yığdırılan Suriyelilere tampon bölge telaşına düşen sayın iktidar kendi vatandaşının çığlığını duymamıştır bile.
Bu acı hepimizin acısıdır, acımızı yüreğimize gömdük, ailelerin acılarını paylaştık paylaşıyoruz ama bu kocaman ayıp hükümetin ayıbıdır.
Bırakın "kimsesizlerin kimsesi olmayı" gölün başında feryad eden kadınların, çocukların ve anaların çığlıklarına cevap verememiştir, tıpkı on yıldır veremediği gibi.
Dışarıdakilerin taleplerini yerine getirmekten içerdekilerin, kendi vatandaşlarının en acil taleplerine cevap vermekten aciz bir iktidarla karşı karşıyayız maalesef.
Başka ülkelerde olsaydı bir çok istifalara sebep olacak büyüklükte ve vahamette bir ihmal, ne yazık ki üç-beş günde unutturulup üzeri küllenecektir.
Aziz Karaca / diğer yazıları
- Yalana vergi konulsa… / 05.05.2024
- Ümmete ürperti gerek / 04.05.2024
- Talancılar olmasaydı… / 03.05.2024
- Şair çeşmesi / 01.05.2024
- İnanalım mı? / 30.04.2024
- Oduncu baltası ile arıcı ise bal tası ile gelir / 28.04.2024
- Gazze’de katliam sonlandı mı? / 27.04.2024
- Milletin ‘not etmeleri’ daha farklı oluyor / 26.04.2024
- Tüketilen sadece kaynaklar mı? / 25.04.2024
- Önünde ardında ve kolunda servet… / 24.04.2024
- Ümmete ürperti gerek / 04.05.2024
- Talancılar olmasaydı… / 03.05.2024
- Şair çeşmesi / 01.05.2024
- İnanalım mı? / 30.04.2024
- Oduncu baltası ile arıcı ise bal tası ile gelir / 28.04.2024
- Gazze’de katliam sonlandı mı? / 27.04.2024
- Milletin ‘not etmeleri’ daha farklı oluyor / 26.04.2024
- Tüketilen sadece kaynaklar mı? / 25.04.2024
- Önünde ardında ve kolunda servet… / 24.04.2024