Açılım paketi bin yıllık düzeni bozacak

Başbakan yapacağı açıklamaları için 3 günü 30 da yapsa, demokratikleşme paketinden ne çıkacağını hepimiz gayet iyi biliyoruz. Başbakan sebeb-i iktidarı bağlamında ilk günden itibaren adım adım uyguladığı senaryoya son çiviyi çakacak. Diyecek ki Başbakan Erdoğan, "1071'de ceddimiz Alpaslan'ın kurduğu ve yüzyılın başında Atatürk'ün yenilediği düzeni yıkıyorum!" Peki, Hakan Alpaslan'ın kurup, Atatürk'ün yenilediği ve Başbakan'ın yıkmak istediği düzen nedir? Bu düzen; 1) Anadolu'yu Türklere vatan yapan çok büyük bir savaş (maddi - manevi) sonunda kurulmuştur. 2) Türk üst kimliği ile Anadolu'da yaşayan her kesi İslam temelli tek bir millet olarak görmüştür. 3) Anadolu yaylasını dünya ölçeğinde bir medeniyetin ev sahibi yapmıştır. Batı'nın 1000 yıldır rövanş peşinde koştuğu, yıkmak istediği düzen işte budur! Türklerin Anadolu'dan çıkarmak ve İslam'ı kovmak! Alevi'ye ayrı, Sünni'ye ayrı, azınlıklara ayrı ayrı dağıtılan görünüşte hediye, gerçekte suç ortaklığına davet paketinden çıkacak olanlar bu kadar önemli sonuçlar doğuracaktır.  PKK "dağ fare doğurdu", yandaş medya "dünya çapında bir liderlik", Batı "evet ama yetmez" filan derken, bu ülkenin bölündüğü ve aslında İslam coğrafyasının yaşadığı bir hezimet tablosu ile karşı karşıya kaldığımızı göreceğiz. Gerçek acıyı hissetmek içinse Başbakanın Başkanlık veya Cumhurbaşkanlığı koltuğuna oturmasını bekleyeceğiz! Hani ölü evinde bir dram yaşanır ya öyle bir duygu yaşayacağız. En yakınınızı kaybedesiniz ama acıyı ilk günlerde çok fazla hissetmezsiniz! Ne zamanki dostlarınız, akrabalarınız uzaklaşır, el etek çekilir asıl hüzün işte o zaman başlar! Yalnız kaldığınızda gerçek acıyı hissedersiniz. Kaybettiğiniz şeyin kıymeti asıl o zaman tüm hüznü ve dramatikliği ile karşınıza çıkar! O dedi bu dedi derken Tayyip Bey o çok istediği koltuğa oturacak ve biz üzerimizdeki yorganın, yetmedi altımızdaki döşeğin,  yetmedi başımızı koyduğumuz yastığın çalındığını anlayacağız, tam olarak o zaman anlayacağız! Bir ülkenin bölünmesi, bir milletin bölünmesi, buna sebebiyet vermek, bunun altına imza atmak,  bir insanın ne bu dünya da ne de Âhirette hesabını verebileceği bir mevzu değildir.  Sanki bizler 1000 yıldır bu topraklarda birlikte yaşamamışız gibi, sanki etle tırnak olmamışız gibi, sanki aynı kıbleye dönmüyormuşuz gibi, sanki Çanakkale'de, Galiçya'da, Balkanlar'da ve Anadolu'nun her karış toprağına Allah için birlikte şehid düşmemişiz gibi, sanki birlikte yaşama irademiz yokmuş gibi, adı Türk adı Kürt, isimler farklı ama fikirde ve ruhta aynı, aynı kapta yoğrulmuş bir hamurdan 2 farklı millet üretmek! Bunu kim ister ve bu nasıl başarılabilir? Ve bu nasıl bir vebaldir? Çok iyi biliyoruz ki bu ayrılık; 1) Ne Türk'ün ne de Kürtün projesidir 2) Ne Türk ne de Kürt bu ayrılıktan mutluluk elde edemeyecek, bilakis bu ayrılık çok büyük acıların ve yeni bölünmelerin kapısını açacaktır. 3) Bu ayrılığın sebebi nedir? Biz bir dünya savaşı mı kaybettik ki böyle bir anlaşmaya imza atıyoruz. Hatırladığım kadarı ile biz en 1. Dünya savaşını kaybettiğimizde Sevr'i imzalamış ve bunun sonucu olarak ülke 3'e 4'e bölünmüştü! Peki, şimdi niye bölünüyoruz?  İmzayı atanlar eğmeden-bükmeden bize bunu açıklasınlar. Desinler ki bize baskı var, desinler ki biz bir savaşı kaybettik! Aksi takdirde demokratikleşme yalanı ile imzayı atanları tarih şöyle hatırlayacak: "Kendi iktidarları için milleti sattılar"! Devam edeceğiz...